Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/561 E. 2020/717 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/561
KARAR NO : 2020/717
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/1026 Esas – 2019/952 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/07/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Sigorta Şirketine sigortalı olan … Ltd.Şti’nin 6 adet motor ponosu emtiasını Karabük’te bulunan … sanayi ve Tic.Ltd. Şti’nden satın aldığını, emtiaların nakliyeci … ait … plakalı araca yüklendiği, emtiaların davalı şirketin nezdinde 2 nolu davalı operatör … tarafından … plakalı vinçle tahliye edildiğini, tahliye sırasında emtiaların hasar gördüğünü, hasar nedeniyle sigortalı şirkete 34.135,82 TL ödeme yapıldığını, TTK’ nın 1472. maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olunduğunu, davalılar hakkında hasar bedelinin rücuen tahsili için İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, fakat davalıların hem icra dairesi yetkisine hem de borca itiraz ettikleri, davalıların itirazlarının yersiz olduğu bu nedenle itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, Samsun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, hasarın meydana gelmesinde kendilerinin bir sorumluğunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2019 tarih ve 2018/1026 Esas – 2019/952 Karar sayılı kararında; ” Somut olayın meydana geldiği yerin ve dava dışı sigortalı şirketin ikametgah adresinin Karabük ili olduğu, davalı …’ün ikamet adresini Ünye ilçesi olduğu, davalı şirketin ikametgah adresinin ise Tekkeköy ilçesi olduğu, davalıların süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettikleri, icra takibinin başlatılabileceği icra daireleri, Karabük, Ünye ve Tekkeköy icra daireleri olması gerekirken yetkisiz İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ne başlatıldığı anlaşıldığından davanın, takibin yetkili icra dairesinde başlatılmaması nedeniyle özel dava şartı yokluğundan REDDİNE … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın özel dava şartı yokluğu (takibin yetkili icra dairesinde başlatılmaması) nedeniyle USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu borcun TBK md 89 uyarınca para borcu olup, yetkili icra dairesinde takip başlatıldığını, bu hususta çok sayıda Yargıtay kararı ve emsal mahkeme kararı mevcut olduğunu, Yerel Mahkemenin gerekçesine göre, sigorta şirketlerinin kanunun tanıdığı haklardan mahrum kaldığı sonucunun ortaya çıktığını, Davanın ve davaya konu icra takibinin konusunun münhasıran bir “para borcu” olduğunu, bu nedenle BK md 89 uyarınca “götürülecek borç” niteliğini haiz olduğunu, TBK md 89/1 uyarınca, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğini, hal bu iken, müvekkilin davaya konu para alacağının tahsili için pekala müvekkil sigorta şirketinin yerleşim yerinde icra takibi başlatılabileceğini, dava açılabileceğini, Alacaklının, BK md 89 uyarınca kendi yerleşim yerine dava açabileceği/ icra takibi başlatabileceği gibi HMK uyarınca davalının yerleşim yerinde de dava açabileceğini/ icra takibi başlatabileceğini, davacı ile davalılar arasında özel olarak kararlaştırılan bir mahkeme bulunmadığından, davacıya bu konuda seçimlik hak tanındığını ve müvekkili tarafından BK md 89 uyarınca kendi yerleşim yeri mahkemesinin tercih edildiğini, bu konuda sayısız Yargıtay kararı ve ayrıca aynı mahiyette mahkeme kararları mevcut olduğunu, İlgili dava dosyalarında müvekkili tarafından açılan davalarda para borcu olduğu gerekçesi ile karşı tarafların yetki itirazlarının reddine karar verildiğini, bu kararların çok yakın tarihli olduğunu, bu nedenle emsal olması açısından ekte sunduklarını, Bunlar dışında emsal Yargıtay kararları da mevcut olduğunu, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/630 E. 2014/332 K. Sayılı ve 19.3.2014 T. Yargıtay 11. HD.’nin, 2015/2836 E. 2015/7816 K. ve 05.06.2015 T. İstanbul BAM 14. H.D.’nin 2018/58 E. 2018/619 K. Sayılı ve 07.06.2018 T. Yargıtay 11. HD 2014/18595 E. 2015/1998 K. numaralı ve 16/02/2015 T.Yargıtay 11. H.D.’nin 2008/10806 E. 2010/1757 K. sayılı ve 16.02.2010 T. ) TBKmd. 89 uyarınca bir para borcunun söz konusu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin yerleşim yeri mahkemeleri/ icra dairelerinin yetkili olduğunu, ( Yargıtay 11. H.D.’nin 2004/9320 E. 2005/5968 K. Sayılı ve 09.06.2005 T. Yargıtay 13. HD., 07.07.2008 tarihli, 2008/3946 E. ve 2008/9486 K. Yerel Mahkemenin gerekçesine göre, sigorta şirketlerinin kanunun tanıdığı haklardan mahrum kaldığı sonucunun ortaya çıktığını, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında, müvekkilinin yalnızca sigortalının dava açacağı yerlerde dava açabileceğini ve icra takibi başlatabileceği yerlerde icra takibi başlatabileceğini belirttiğini, Müvekkilinin sigortalısının zararını karşılamakla zarar gören haline geldiğini, diğer bir deyişle artık zararı karşılanan sigortalının, zarar gören ya da alacaklı konumunda olmadığını, Haksız fiil söz konusu olduğunda da müvekkilinin kendi yerleşim yerinde hiçbir surette dava açamaması ve zarar gören konumunda olamaması sonucunun doğacağını, böyle bir durumda sigorta şirketlerinin, kanunun tanıdığı haklardan mahrum kalacağını, mahkemenin bu gerekçesini destekleyen hiçbir kanun maddesi bulunmadığını, taşıma ilişkisinin doğrudan tarafı olan sigortalı için uygulama alanı bulan her durumun, haklarına halef olan sigorta şirketi için de uygulanacağını, Bu aşamadan sonra, sigortalısının zararını gideren müvekkilinin, artık alacaklı ve zarar gören haline geldiğini ve sigortalısının hiçbir zararı kalmadığını, sigorta şirketlerinin ödeme yapmadan evvel zarar görenin sigortalısı olduğunu, ancak ödeme yaptıktan sonra artık sigortalısının bir zararı bulunmadığını beyanla; Açıklanan nedenlerle; – İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/1026 E. – 2019/952 K. sayılı ve 08/10/2019 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılarak, icra dairesinin yetkili olduğu ve işin esasına girilmesi gerektiği yönünde, – İstinaf incelemesi sonuna kadar kararın icrasının geri bırakılmasına, – Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı … şirketinin sigortalısı firmanın emtiasının hasarlanmasından dolayı davacı sigortacının nakliyat emtea sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına yaptığı ödemeden dolayı 6102 sayılı TTK’ nın 1472. maddesine göre kanuni ve akdi halefiyete istinadan yaptığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın özel dava şartı yokluğu (takibin yetkili icra dairesinde başlatılmaması) nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Somut olayda, Sigortalı … Ltd. Şti. firması, 6 adet çift tristörlü motor panosu emtiasını Karabük’te bulunan …San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasından satın aldığı, sigortalının emtiaları nakliyeci … ait … plakalı araca yüklendiği, söz konusu emtiaların, davacının sigortalısı firmada 1 no’lu davalı firma çalışanı olan 2 no’lu davalı operatör … sorumluluğunda, 1 no’lu davalıya ait … plakalı vinç ile tahliye edildiği, tahliye sırasında emtialardan 1 adet çift tristörlü motor panosu, pano üzerindeki iki napanın kırılması sonucu vinçten düşürüldüğü ve hasarlandığı, hasarın, nakliye aşaması sona erdikten sonra, emtianın tahliye edildiği aşamada meydana geldiği belirtilip davacı sigortacının nakliyat emtea sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına yaptığı ödemeden dolayı 6102 sayılı TTK’ nın 1472. maddesine göre kanuni ve akdi halefiyete istinadan yaptığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali talep edilmektedir. Sigorta poliçesi kapsamında ödenen sigorta tazminatının rucüen tahsili istemli davalarda mahkemenin görevi ve yetkisi, 22.03.1944 gün ve 37-9 sayılı İBK uyarınca, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki temel ilişkiye göre belirlenir. TTK 1472/1. madde ile; sigortacının, sigorta tazminatı ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçtiği, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı var ise bu hak tazmin ettiği bedel kadar olup, sigortacıya intikal etmektedir. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Halefiyet bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. Halefiyet ilkesi gereği sigortalı hangi yetkili icra müdürlüğünde takip yapacak ise, sigorta şirketi de aynı yetkili icra dairesinde takip yapabilecektir. Aynı şekilde zarar gören hangi yer mahkemesinde davasını açacaksa, sigortacınında halefiyet gereği aynı yetkili mahkemede dava açması gerekmektedir. İcra dairesinin yetkisi İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK hükümleri çerçevesinde hadise şeklinde incelenip değerlendirilmelidir. Davalı borçlular tarafından İcra takibine yapılan itirazda açıkça icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz etmişlerdir. HMK 6.madde uyarınca; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. HMK’nın 16. maddesinde; haksız fiilden doğan davalarda ise haksız fiilin işlendiği yer dışında zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olarak kabul edilmiştir. Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’ nin 2015/6761 Esas, 2015/6539 Karar sayılı içtihadı, Yargıtay HGK. Nun 29/03/2017 tarih ve 2014/2163 Esas,2017/555 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere birden fazla davalı hakkında varsa ortak yetkili mahkemede dava açılmasının gerektiği yoksa Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 7. maddesinin somut olayda uygulanması gerektiği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK 7 maddesinde; “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa mahkeme ilgili davalının itirazı üzerine onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” hükmü düzenlenmiştir. Kesin yetki halleri 6100 sayılı HMK’ da 11, 12/1, 15/2 maddelerinde tadat edilmiş olup bir mahkemenin yetkisinin kesin olduğunun kabul edilebilmesi için madde metninde açıkça yetkinin kesin olduğunun belirtilmesi gerekmektedir. Yargıtay 11 HD.nin 06/12/2017 tarih ve 2016/12801 Esas, 217/6955 Karar sayılı içtihadında ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında, taşıma ilişkisinden kaynaklı borcun para borcu olup 6098 sayılı TBK’nın 89. madde hükmü uyarınca para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği belirtilmiştir. Somut olayda, davadışı sigortalıya ait emtianın davacının sigortalısı firmada 1 no’lu davalı firma çalışanı olan 2 no’lu davalı operatör … sorumluluğunda, 1 no’lu davalıya ait … plakalı vinç ile tahliye edildiği sırada emtialardan 1 adet çift tristörlü motor panosu, pano üzerindeki iki napanın kırılması sonucu vinçten düşürüldüğü ve hasarlandığı, hasarın, nakliye aşaması sona erdikten sonra, emtianın tahliye edildiği aşamada meydana geldiğinin iddia edildiği,Halefiyet ilkesi gereği sigortalı hangi yetkili icra müdürlüğünde takip yapacak ise, sigorta şirketi de aynı yetkili icra dairesinde takip yapabileceğinden emtianın tahliyesinin yapıldığı akdin ifa yerinin ve aynı zamanda sigortalının yerleşim yerinin Tekkeköy/Samsun adresinde olduğundan ve davalıların sözleşmesel edim borcunun para ödemek olmayıp somut olayda TBK.nın 89. Maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığından, davalı …’ün ikamet adresinin Ünye/Ordu adresi olup, Davalı … SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ.nin yerleşim yerinin Tekkeköy/Samsun adresinde olduğundan HMK. 6 Maddesi gereği, Ünye ve Tekkeköy (bağlı olduğu Samsun) icra dairelerinin yetkili icra müdürlüğü olduğu, buna göre İstanbul Anadolu İcra Dairesi’nin yetkili olmadığı görülmüştür.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde emsal olarak gösterdiği Yargıtay ilamları ve İstanbul BAM. 14 HD. ilamı sigortacının açtığı rücuen tazmin talepli dava olmayıp taşıma sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin tarafları tarafından açılan davalar olduğundan somut uyuşmazlla birebir aynı mahiyette kararlar olmadığı anlaşılmıştır.Sonuç olarak, İlk Derece Mahkemesi hüküm ve gerekçesinde dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/07/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.