Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/552 Esas
KARAR NO: 2022/634 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1279 Esas – 2019/1351 Karar
TARİH: 26/11/2019
DAVA: Tazminat(Rekabet Etmeme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında 02/09/2006 tarihli yazılı hizmet akdi imzalanmış olup, bu hizmet akdinin 29/11/2013 tarihinde sona erdiğini, davalı tarafın hizmet akdinin sona ermesinden sonra, hizmet sözleşmesinde belirtilen 1 yıllık süre dolmadan müvekkil şirketle tamamen aynı alanda çalışan ve komşusu olan … Ltd. Şti.’nde çalışmaya başladığını, davalı tekstil alanında hiç iş tecrübesi yokken, müvekkil şirket tarafından, aynı mahallenin insanı olması nedeniyle işe alınarak tekstil alanında yetiştirildiğini, ancak davalının kötüniyetli davranarak sözleşmesi sona erdikten sonra hizmet akdine aykırı davrandığını, hizmet akdinin 13. Maddesine göre, iş görenin bu sözleşmenin yürürlükte olduğu sürece ve sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesinden itibaren bir yıl süre ile bu sözleşme ile yükümlendiği veya benzer nitelikte bir işi, gerek kendisi gerek işverenle aynı alanda çalışan veya rekabette olan üçüncü şahıslar nam ve hesabına yapmamayı, İstanbul sınırları içinde örme kumaş imalat veya satışı yapılan bir işte çalışmamayı ya da böyle bir işe ortak ya da başka herhangi bir sıfat ve suretle katılmamayı, bu mükellefiyete aykırı davranışı halinde 100.000,00 USD tutarındaki tazminatı ödemeyi, bu tazminat miktarının uygun bir miktar olduğunu, ileride bir ihtilaf vukuunda tespit edilmiş olan bu tazminatın miktar olarak azaltılması yolunda bir def’i veya itiraz ileri süremeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, davalının bu hükmü açıkça ihlal ettiğini, aynı zamanda davalının müvekkil şirketten kendi isteği ile ayrılmış ve kendisine tüm işçilik hakları ödenmiş olmasına rağmen müvekkilinin itibarını zedeleyecek, gerçeğe aykırı, asılsız beyanlarda bulunmuş olduğunu, müvekkili firmanın şirket sırlarını sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak piyasada yaydığını, müvekkili firmanın müşterilerine giderek, yeni çalışmaya başladığı firmanın ürünlerini pazarladığını, fiyat kırarak haksız rekabete yol açtığını, yine davalı tarafın, hizmet akdi sona ermeden 6 ay önce … Tekstil firmasının sahibi … ile telefon görüşmeleri yaptığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, TBK 447/2. maddesi gereği sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağının sona ereceğini, müvekkilinin işçilik alacaklarının yasalara uygun ödenmemesi ve SGK primlerinin ücreti düşük gösterilmek suretiyle eksik ödenmesi sebebiyle iş akdini istifa suretiyle haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının tazmini için açmış olduğu davanın derdest olduğunu, dava neticesinde iş akdinin işçi tarafından haklı suretle feshedildiği sonucuna varıldığı taktirde zaten TBK 447/2 gereği kanunen rekabet yasağının sona ermiş sayılacağını, dolayısıyla dava sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin iş akdini haklı sebeple feshettikten sonra … Tekstil de hiç çalışmadığını, 11/01/2014 tarihinden itibaren … Tekstil Ltd.Şti de çalıştığını ve Ankara merkezli olan bu firmanın kumaş pazarlamacılığı yapmakta olduğunu, müvekkilinin söz konusu firmada fason takipçiliği işi ile iştigal ettiğini, davacının iştigal alanı olan kumaş alım satımı alanında çalışmadığını, elbise dikip satmakta olduğunu, ayrıca madde metninde İstanbul sınırları dahilinde kumaş imalat veya satışı yapılan bir işte bir yıl süre ile çalışılmayacağının öngörüldüğünü, müvekkilinin çalıştığı firmanın ise Ankara merkezli olduğunu, ancak işi gereği sık sık İstanbul’a geldiğini, ayrıca aynı sektördeki kişilerle görüşme söz konusu olmuş ise bu görüşmelerin içeriği ispat edilmediği müddetçe rekabet etmeme yasağına aykırı davranıldığı anlamı taşımayacağını, bu görüşmeler iş akdi ilişkisinin devam ettiği döneme ilişkin olduğu için mahkemenin görev alanının da dışında olduğunu, TBK 44/2 m. koşullarının bulunduğunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen tutarın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/11/2019 tarih ve 2016/1279 Esas 2019/1351 Karar sayılı Kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde usul yasa ve denetime uygun bilirkişi raporu da dikkate alınarak TBK m.444 vd. Hükümlerine göre, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli sayılabilmesi için bunlar işverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunması ve işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemesi gerekir. Bu iki koşulun bir arada olması halinde rekabet yasağından söz edilebilir. İşçinin yaptığı iş gereği işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanına sahip olması ve bu bilgilerin kullanılmasının işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte olması gerektiğini, aksi halde işverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunmadığı için rekabet yasağı kaydının geçersiz olacağını, bu hususun davacı tarafından ispatlanması gerektiği halde davacı tarafın bu hususu ispatlamaya elverişli delilleri sunamadığını, bu nedenle taraflar arasında kararlaştırılan ancak TBK m.444/2’de belirtilen şartları taşımayan rekabet yasağı kaydının geçerli olmadığı, İstanbul 17.İş Mahkemesinin 2014/528 Es. Sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir. davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı sebeple istifa yoluyla sonlandırıldığı bu haliyle rekabet yasağından söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “Davanın reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından karara esas alınan bilirkişi raporunda, dosyaya sunulan deliller ve tanık beyanlarının incelenip değerlendirilmediğini, oysa iş sırları ve müşteri çevresine ilişkin bilgilerin edinildiği ihtimallerde rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için bu bilgilerin kullanılmasının işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte olması gerektiğini, ancak rekabet yasağına aykırılıktan söz edebilmek için bu bilgilerin kullanıldığının ispatlanmasının gerekmediğini, işveren tarafından ispatlanması gerekenin haklı menfaatin varlığı olduğunu, yani işçinin edindiği bilgilerin işverenin zararına kullanılması ihtimalinin ispatlanmasının yeterli olduğunu, ancak raporda haklı menfaatlerinin bulunduğunu ispatlar deliller sunulmadığının ifade edildiğini, bilirkişinin dosyayı incelemediğini, soyut teorik bilgilerle çelişkili tespitler yaptığını, davalının müvekkil şirketten elde ettiği bilgi ve sırlar ile aynı işi yapan başka bir şirkette çalışmaya başladığının, müvekkilinin müşterilerine fiyat kırarak taraflarını zarara uğrattığının, dosya kapsamında bulunan deliller, müşteri sipariş kayıtları ve tanık anlatımlarıyla da sabit olduğunu, Davacı tanık beyanlarıyla davalının rekabet yasağına aykırı olarak aynı iş kolunda bulunan … Tekstil firmasında müvekkil şirket aleyhine rekabet yasağına aykırı fiillerde bulunduğunun ortaya konulduğunu, davacı tanıkları, işverenin haklı menfaatinin bulunması hususundan öte davalının rekabet yasağına aykırı olarak hareket ettiğini ve işverenin menfaatine halel getirerek kendisi ve çalıştığı şirket lehine haksız menfaat sağladığını bilgi ve görgüleri ile açıkça oraya koyduklarını, Davalı tanıklarının beyanlarının ise çelişkili ve gerçek olmayan iddialar içerdiğini ve yalan tanıklık suçunu işledikleri iddiasıyla haklarında suç duyurusunda bulunulduğunu, bu soruşturmanın İstanbul Anadolu CBS’nin 2019/84054 soruşturma numaralı dosyasıyla devam etmekte olduğunu, tanık …’un davalı için “Ankarada çalıştığını biliyorum” “… değil … tekstilde sigortalı olarak çalıştığını biliyorum” beyanlarında bulunmasına rağmen, dosya savcılığa intikal ettikten sonra, bu beyanları davalıdan duyduğunu iddia ettiğini, Davalının müvekkil şirkette çalışmaya devam ederken, … kumaşçılık firması yetkilisi … ile telefon görüşmesi yapıp yapmadığının araştırılması talep edilmesine rağmen, mahkemenin bu delili de celp etmediğini, bahse konu telefon hattı müvekkil şirkete ait olup, bu hat üzerinden yapılan konuşmaların istenmesinde kişisel verilerin gizliliği açısından hiçbir sakınca bulunmadığını, kaldı ki, davalının cevap dilekçesi incelendiğinde yapılan telefon görüşmelerinin tevil yollu ikrar edildiğini, Dosyada bulunan ticaret sicil kaydı ve … Tekstil firmasının adresi dikkate alındığında … tekstil firması ve müvekkil şirketin birbirlerine yakın konumda olduklarının görüleceğini, İstanbul 17. İş Mahkemesi’nin 2014/528 E. Sayılı dosyası incelendiğinde davacı işçinin bizzat SGK’ya başvurarak emeklilik için dilekçe verdiği, dolayısıyla kendi istek ve talebiyle işten ayrıldığının görüleceğini, bu hususun işverene yüklenebilmesinin mümkün olmadığını, dosyaya sunulan delillerle de davalının SGK’ya yapılan başvuru neticesinde işyerinden çıkışını talep ettiğinin ispatlandığını, 13/02/2019 tarihli dilekçe ile iş hukuku alanında uzman bilirkişinin de kurula eklenmesinin talep edildiğini, ancak dikkate alınmadığını, Davalı ile davalı tanığı …’un müvekkil şirketin eski adresinde … Ltd. Şti.’yi kurarak müvekkili ile aynı iştigal alanında faaliyet göstermekte olduklarını, bu hususun dahi davalının müvekkil şirket ile rekabet etme amacında olduğunu açıkça ortaya koymakta olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rekabet yasağına aykırı davranıldığı iddiasıyla ceza şart istemine ilişkin olup, davalı iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, ayrıca rekabet yasağına aykırı davranmadığını savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. TBK 447/2 m. “Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.” şeklinde düzenlenmiş olup, davacı da iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, buna ilişkin olarak iş mahkemesinde açılan tazminat davasının derdest olduğunu ileri sürmüştür. Söz konusu dosya incelendiğinde, İstanbul 17.İş Mahkemesinin 10/04/2018 tarih 2014/528 E., 2018/305 K. sayılı kararı ile davacının tazminat talepli asıl davasının kısmen kabulüne karar verildiği, yapılan istinaf incelemesi sonucu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi’nin 18/05/2021 tarih 2020/1216 E., 2021/1060 K. sayılı kararı ile, hükmün, birleşen davaya ilişkin değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle HMK 353/1-a6 m. uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iade edildiği görülmüş olup, mahkemece söz konusu davada verilen karar kesinleşmeden hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Öte yandan TBK 444/2 m. “ Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmünü haiz olup, buna göre rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır. Madde açık hükmünden de anlaşıldığı üzere, rekabet yasağı ihlalinin gerçekleşebilmesi için, davalı iş görenin eylemleri ile davacı işverene önemli ölçüde zarar verilmesi veya bu zarar ihtimalinin bulunması şarttır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27/01/2022 tarih 2020/6410 E., 2022/697 K. sayılı emsal kararı). Ne var ki mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olmadığı gibi, mahkemece SGK’dan davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalıştığı işyerlerine ilişkin kayıtlar celp edilmeden, davacı şirketin, … Kumaşçılık firmasının ve davalının çalıştığını bildirdiği … Tekstil firmasının adres ve iştigal alanlarını gösteren ve davalının işten ayrıldığı tarih ve sonrasını kapsayan sicil kayıtları dosyaya celp edilmeden, yine gerekirse davalının çalıştığını bildirdiği firmaya müzekkere yazılarak davalının çalıştığı dönem ve pozisyonu hakkında bilgi alınmadan, davalının davacı şirkette hangi işi ne sıfatla yaptığı tespit edilmeden ve taraf tanıklarının beyanları değerlendirilmeden karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Bu itibarla mahkemece öncelikle yukarıda belirtilen hususların açıklığa kavuşturulması için delillerin toplanması ve gerekli görülmesi halinde iş mahkemesinde görülmekte olan dava bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a6 uyarınca hükmün kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarih ve 2016/1279 Esas – 2019/1351 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.