Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/544 E. 2022/667 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/544
KARAR NO: 2022/667
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/64 Esas – 2019/1007 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan, 1 adet Ofis V 15 Ana Kullanım, 1 adet Enerji V15 Ana Kullanım 1 adet V15+10 Kullanım 1 adet Restoran Otomasyon Ana Kullanım 1 adet Restoran Otomasyon+5 Kullanım 1 adet kurulum bedeli olmak üzere 32.000,00 TL bedel ile mal/hizmet satın alarak bedelini ödediğini, Satın alınan ürünlerin ayıplı olması nedeniyle, ödemenin geri alınması için başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi ile takibin durduğunu, Söz konusu ayıp/hatalı işlemler nedeniyle davalı şirket yetkilileri ile yapılan görüşmelerde davalı şirketin teknik personel gönderdiğini ancak sistemin aynı hataları vermeye devam ettiğini ve müvekkiline satılan sistemin halen sağlıklı bir şekilde işlemediğinden, müvekkilinin ayıplı ürün nedeniyle maddi zarara uğradığını belirterek, davalının itirazın iptali ile takibin devamını, %20’tan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirketin davaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2019 tarih ve 2018/64 Esas – 2019/1007 Karar sayılı kararı ile; “…. davacının davalıya fatura bedelini ödediği, davalının ayıp iddiasını kabul etmediği, nizanın çözümü için davacı elinde bulunan bilgisayarlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, ancak davacı vekilinin 6 nolu celsede dosyada mevcut deliller doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği, bilgisayarlar üzerinde bilirkişi incelemesi talebinin olmadığını, incelemeye ilişkin delile dayanmadığını beyan ettiğinden ayıpla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılamadığından davacının iddiasının dosyada mevcut delillerle de kanıtlayamadığından subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile; ” 1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten aldığı ürün ve hizmetler açıkça ayıplı olduğu halde mahkemece aksi yönde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin davalı şirketten 1 adet Ofis V15 Ana Kullanım, 1 adet Enerji V15 Ana Kullanım, 1 adet V15+10 Kullanım, 1 adet Restoran Otomosyon Ana Kullanım, 1 adet Restoran Otomasyon+5 Kullanım 1 adet kurulum bedeli olmak üzere 32.000,00 TL bedel ile mal ve hizmet satın alarak bedelini ödediğini, aldığı malların ayıplı olması üzerine yaptığı ödemeyi geri almak için başlattığı icra takibine davalı şirketçe itiraz edildiğini ve işbu itirazın iptali için müvekkil şirketçe söz konusu itirazın iptali davası açıldığını, işbu davanın yerel mahkemece haksız olarak reddedildiğini, Ayıplı ürünün onarımı için davalı tarafa Eyüp … Noterliği’ nden 13 Nisan 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, buna rağmen davalı tarafça ürünün onarımının hiçbir şekilde yapılmadığını, tüm bunlar, ürün ve hizmete ilişkin faturalar, davacı şirkete ait ticari defterler dosyaya sunulduğu halde yerel mahkemece bu deliller dikkate alınmadan karar tesis edildiğini, müvekkili şirketin faaliyet konusu gereğince restorant işletmeciliği yaptığını, aynı zamanda muhasebesini de kendi bünyesinde çalıştırdığı personel tarafından tuttuğunu, müvekkili şirketin tüm alım satım işlemleri, personel özlük işlemleri ve buna bağlı olarak muhasebe kayıtlarının tamamının faturaya konu programlar sayesinde yapıldığını, dolayısıyla bu programların hata vermesi ve düzgün çalışmamasının, şirketin tüm faaliyetlerini ve çalışanlarını olumsuz etkilediğini, bu ayıplı ürün nedeniyle müvekkili şirketin maddi zarara uğradığını, böyle olduğu halde dosyadaki delillerin mahkemece yeterince incelenmediğini, tanık bildirimi için süre verilmediğini, davalı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunmaması hususunun değerlendirilmediğini, halbuki davalı tarafa belirtilen gün ve saatte ticari defterlerini sunmamasının karşı tarafın iddialarını kabul edeceği anlamına geldiğinin ihtar edildiğini, buna rağmen davalı tarafın ticari defterlerini sunmamasının ihtarda belirtilen sonucu doğurmadığını, bu durumun da usule ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirket usulüne uygun olarak bilirkişi deliline başvurduğu halde mahkemenin bilirkişi raporunu dikkate almadan hüküm kurduğunu, zira 20.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; açıkça satılan mal veya hizmetin ayıplı olduğu ve bedelinin davacıya iadesinin gerektiğinin mütalaa edildiğini, mahkemenin ise bu mütalaayı dikkate alınmadan ve neden dikkate alınmadığı hususunda herhangi bir açıklama yapmadan karar tesis ettiğini, mahkemenin gerekçeli kararında, dikkate almadığı delilleri neden almadığını açık ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde açıklaması gerektiğini, Tüm bu açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın usule ve kanuna aykırı olduğunu, yeniden yargılama yapılarak bildirecek oldukları tanıklarının dinlenilmesi ve bilirkişi incelemesine gidilmesi gerektiğini, nitekim 6100 sayılı HMK’nın 357. maddesinin 3. fıkrasında “İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen…”delillerin bölge adliye mahkemesince incelenebileceğinin düzenlendiğini, adaletin sağlıklı bir şekilde tecelli etmesi ve nihayetinde müvekkili şirketin maddi zarar sonucu oluşan mağduriyetinin giderilmesi için bunun zaruri olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, borca itirazın iptali ile Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu şirket aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle ödenen bedelin istirdatı için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten 1 adet Ofis V15 Ana Kullanım, 1 adet Enerji V15 Ana Kullanım, 1 adet V15+10 Kullanım, 1 adet Restoran Otomosyon Ana Kullanım, 1 adet Restoran Otomasyon+5 Kullanım 1 adet kurulum bedeli olmak üzere 32.000,00 TL bedel ile mal ve hizmet satın alarak bedelini ödediğini, ancak satın alınan malların ayıplı olduğu, ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine de davalı tarafça itiraz edildiği ileri sürülerek, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı tarafça süresinde davaya cevap verilmemiş, ticari defterler bilirkişi incelemesi için ibraz edilmemiştir. Mahkemece davacı şirket ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rapor alınmış, davacı tarafça bildirilen tanıklar adına davetiye tebliğ edilmiş ise de, tanıklar duruşmaya katılmamışlardır. Davacı vekili duruşmada, tanıklarının müvekkili şirkette çalışmakta iken işyerinden ayrıldıklarını, şu anda müvekkili şirket aleyhine iş davaları açtıklarını, bu nedenle bu iki tanığın dinlenmesine ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini, yeni tanıklarını bildirmek için taraflarına süre verilmesini talep etmiş; davalı vekili ise, davacı tarafından yeni tanık bildirmesine muvafakatları olmadığını, tanık dinletme taleplerinin reddine karar verilmesini, davacı tarafın halen müvekkili şirketten hizmet almaya devam ettiğini, iddia edildiği gibi davacıya satılan programların ayıplı olmadığını, halen de davacı tarafından kullanmaya devam edildiğini, bu bilgisayarlar üzerinde bilişim uzmanı ile inceleme yapılmasını talep ettiklerini beyan etmiştir. Davacı vekili, mahkemenin 12/11/2019 tarihli duruşmasında; dosyada mevcut deliller doğrultusunda karar verilmesini, bilgisayarlar üzerinde bilirkişi incelemesi talepleri olmadığını, bilgisayar incelemesine ilişkin delile dayanmadıklarını beyan etmiş, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacı tarafça ayıp iddiasına dayalı olarak ödenen bedelin iadesi talep edildiğinden, öncelikle davalıdan satın alınan malların/ürünün ayıplı olduğunun ispatlanması gerektiği, iddianın niteliği gereği ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ile tanzim edilen rapora göre karar verilmesinin mümkün olmadığı; davacı tarafça bildirilen tanıkların dinlenilmesinden davacı tarafça vazgeçilmiş olup, yeni tanık bildirimine davalının muvafakat etmediği de dikkate alındığında, mahkemece bu hususta süre verilmemesinde usule aykırılık bulunmadığı; davalı tarafça davaya cevap verilmemekle, davacı iddiaları inkar edilmiş sayıldığından, ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça dosya kapsamı ile davalı taraftan satın alınan malların ayıplı olduğunun ispatlanamadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.