Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/540
KARAR NO: 2022/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 02/10/2019
NUMARASI: 2017/1156 Esas – 2019/1054 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararı ile Hisse Devrinin İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı … A.Ş.’ nin ortakları olduğunu, davalı şirkete ait 23/11/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar ile yönetim kurulu tarafından alınan 24/11/2017 tarih … nolu iki ayrı kararın usulsüz olarak alındığını, alınan yönetim kurulu kararlarında imzası bulunan … adına sahte imza atıldığını, aynı tarihli ve aynı sayı ile iki farklı yönetim kurulu kararı alındığını, ayrıca …’a yapılan hisse devrinin de geçersiz olduğunu belirterek, usulsüz olarak alınan kararlar ile geçerli olmayan hisse devrinin ayrı ayrı iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/10/2019 tarih 2017/1156 Esas – 2019/1054 Karar sayılı kararında; “…. davacı tarafın davalı şirketin ortakları olduğu, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere dava konusu yapılan 23/11/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının hissedar olmadığı halde hazirun cetvelinde …’un isminin yer aldığı, hissedar olan …’nın genel kurul için verilmiş bir vekaletinin bulunmadığı, bu bağlamda TTK 416.maddesi gereğince çağrısız genel kurul toplantısının da söz konusu olamayacağı, bu nedenlerle usulüne uygun olarak toplanmayan genel kurul toplantısında alınan kararlar ile bu kararlara bağlı yönetim kurulu tarafından alınan temsile ilişkin iki ayrı kararın da iptal edilmesi gerektiği, ayrıca davalı şirkette hissedar olan … TİC. LTD ŞTİ’nin bir kısım hisselerinin …’a devrinin de devre ilişkin şirket onayı bulunmadığından aynı şekilde iptal edilmesi gerektiği ….”gerekçesi ile,1-Sabit görülen davacının davasının KABULÜ ile; a)Davalı … ANONİM ŞİRKETİ’ne ait 23/11/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar ile yönetim kurulu tarafından alınan 24/11/2017 tarih 2017/7 numaralı iki ayrı kararın ayrı ayrı İPTALLERİNE, b)…ANONİM ŞİRKETİ nezdindeki … Tic. LTD ŞTİ’ne ait 640.000 adet pay karşılığı 16.000.000-TL bedelli hissenin 326.400 adet pay karşılığı 8.160.000-TL tutarındaki hissenin davalı …’a devrinin İPTALİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile,Davacılardan olan ve aynı zamanda … Anonim Şirketi’ni 18.08.2016 tarihli Genel Kurul kararıyla her hususta temsil ve ilzam etme yetkisine sahip Yönetim Kurulu Başkanı …’ın, 21.03.2017 tarihinde şirket işlerinin yürütülmesi amacıyla şahsı ve diğer davacı … Ltd. Şti. adına Av. …’e içerisinde şirket paylarının devrini de içeren vekaletname verdiğini, Av. …’in ise, vekaletname yetkisi çerçevesinde vekaleti 12.09.2017 tarihinde dava dışı …’a tevkil ettiğini, dolayısıyla … 12.09.2017 tarihi itibariyle … Tic. A.Ş.’yi münferiden temsil ve ilzam etme yetkisine sahip kılındığını, verilen bu yetki uyarınca …’ın, 22.11.2017 tarihinde davacılardan …Tic. Ltd. Şti.’nin davalı … Tic. A.Ş.’deki paylarından 326.400 pay karşılığı 8.160.000-TL’lik kısmını davalı müvekkili …’a devrettiğini ve devre ilişkin pay devir sözleşmesi düzenlendiğini, söz konusu pay devir sözleşmesi düzenlendikten yaklaşık 10 gün sonra 01.12.2017 tarihinde Av. …’in azilname düzenleyerek …’ı azlettiğini, dolayısıyla pay devir sözleşmesinin, düzenlendiği tarih itibariyle hukuken geçerli, davanın tarafları açısından bağlayıcı ve üçüncü kişiler açısından da hüküm ve sonuç doğurucu nitelikte olduğunu, davacılar vekilinin de 19.12.2017 tarihli dava dilekçesinde bu hususları kabul ettiğini,Türk Ticaret Kanunu’nda senede bağlanmamış çıplak payların devredilmesine ilişkin olarak açık bir hüküm bulunmadığını ancak bu, çıplak payların devrine engel olmadığını, çıplak payların, alacağın temliki ve borcun nakli hükümlerine göre devredilebileceklerini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da çıplak pay devrinin mümkün olduğunu 12.11.2014 tarih, 2014/801 esas, 2014/891 sayılı kararında açıkça belirttiğini, dava konusu uyuşmazlıkta da sözleşme tarihi olan 22.11.2017 tarihi itibariyle davalı şirketi münferiden temsile yetkili … ile davalı müvekkili …arasında yargısal içtihatlar doğrultusunda borcun nakli hükümleri uyarınca geçerli bir pay devir sözleşmesi akdedildiğini ve pay defterine kaydedildiğini, Davacılar tarafından pay devrinin şirket yetkili organı olan yönetim kurulu tarafından onaylanmadığı, pay devrine ilişkin sözleşmede belirlenen bedelin davalı tarafından ödenmediği, davalı müvekkili …’un …’ın işlerini takip eden adamı olduğu ve şirketi ele geçirmeye çalıştıkları iddia edilmekte ise de, sözleşme tarihi itibariyle yönetim kurulunu münferiden temsile yetkili …’ın, devir işlemini bizzat kendisinin düzenleyerek onayladığını, şirket sermayesinin ¼’lik kısmının nakden ödendiğini, tamamının ortaklarca peşinen ödenmesi zorunluluğu bulunmadığını, bu durumun sözleşmeyi sakatlamadığını, nitekim davacı şirket tarafından da devrettiği hisselerin bedellerinin tamamının ödenmediğini, ödenmemiş bakiye sermaye bedelinin bulunduğunu, bu hususların davacılar vekilinin beyanlarıyla sabit olduğunu, davalı …’un …’ın işlerini takip eden adamı olduğu ve şirketi ele geçirmeye çalıştıkları iddialarına ilişkin ise ispat yükü kendilerinde olmasına rağmen soyut ve mesnetsiz iddialar dışında herhangi bir kanıt ileri sürülemediğini, Davalı müvekkili …’un, şirketi temsil ve ilzama ilişkin noter onaylı vekaletname uyarınca kararlar alarak, işlemler tesis ettiğini, davacılar vekili tarafından genel kurul kararlarının iptaline gerekçe olarak ileri sürülen, dava konusu genel kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, dava dışı şirket ortaklarından …’nın açılan davadan feragat ettiğini, bu hususta kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, anonim şirket genel kurulu ve yönetim kurul kararları ile hisse devrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma ve HMK’nın 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Ayrıca taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında nazara alınması gerekmektedir.Davacılar vekili tarafından ibraz edilen 30/01/2020 tarihli dilekçe ile, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/971 E. sayılı dosyasından 21.02.2019 tarihi itibarı ile davalı …Tic.A.Ş.’nin iflasına karar verildiğini karar tarihinden sonra haricen öğrendiklerini, gerekçeli kararın iflas idaresine tebliği gerektiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 28/11/2019 tarihli, nihai karar verildiğinden kayyımlık görevinin sonlandırılmasına dair kararın, 07/01/2020 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesi üzerine, Sicil Müdürlüğü’nce verilen 15/01/2020 tarihli cevabi yazıdan, davalı şirketin Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.02.2019 tarih ve 2017/971 E. 2019/194 Karar sayılı dava dosyasından verilen karar ile iflasına, iflasın 21/02/2019 tarih ve saat 12:37 açılmasına karar verildiğinin bildirildiği ve bu hususun müdürlükçe 06/03/2019 tarihinde resen tescil edildiği, şirketin ünvanına iflas nedeniyle “Tasfiye Halinde” ibaresi eklendiği anlaşılmıştır. Dava, 19/12/2017 tarihinde açılmış, mahkemece istinafa konu karar 02/10/2019 tarihinde verilmiştir.TBK’nın 513. maddesi gereğince vekalet verenin iflası ile vekalet sözleşmesi kendiliğinden sona erecek olup, iflas kararının verildiği 21.02.2019 tarihi itibariyle davalı … Tic.A.Ş vekilinin temsil ve vekalet görevi sona ermiştir. Davalı şirket hakkında verilen iflas kararı nedeniyle, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK. Md.218) usulü benimsenmişse de bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) ait olacaktır. Bu hali ile mahkemece, yargılama sırasında iflas ettiği anlaşılan davalı şirketin iflasın açılması ile dava takip yetkisinin sona erdiği gözetilerek, iflas müdürlüğünden gerekli araştırmalar ve İİK’nın 194. maddesi uyarınca değerlendirme de yapılarak, usulüne uygun olarak taraf teşkili ve temsili sağlanılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a4 ve 355 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/10/2019 tarih 2017/1156 Esas 2019/1054 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 ve 355 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Kaldırma sebebine göre sair istinaf talepleri hususunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.