Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/537 E. 2020/737 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/537 Esas
KARAR NO : 2020/737 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/483 Esas – 2019/936 Karar
TARİH: 22/10/2019
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket turizm alanının önde gelen firmalarından biri olduğunu, şirket merkezi olarak “… Mah. … Cad. … Apt. No:… (Giriş Kat) Beyoğlu – İstanbul” adresinde faaliyet gösterdiğini, şirket merkezinin büyüklük olarak yetersiz olmasından ve defterlerin özenle saklanması açısından, ticari defterler müvekkil şirket yetkilisinin güvenlikli çiftlik evinde muhafaza edildiğini, işbu evde 26.02.2018 tarihinde hırsızlık olayı yaşanmış ve Büyükçekmece İlçe Jandarma Komutanlığı’na ihbarda bulunulduğunu, olay tespit tutanağında müvekkili şirket yetkilisine ait evden bilgisayar kasası, monitörler, musluklar, avizeler ve bir takım evrakların çalındığı tespit edildiğini, müvekkili şirketçe 20.07.2019 tarihinde vergi dairesi tarafından müvekkili şirketin defter ve kayıtları talep edilmiş ancak yapılan araştırma , 2013-2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerin de hırsızlık olayı neticesinde çalındığı tespit edildiğini, müvekkili şirketin daha büyük zararlara uğramaması açısından, TKK madde 82/7 fıkrası uyarınca 2013-2014-2015 yıllarına ait tüm defter ve sair belgelerin zayi olduğuna dair taraflarına zayi belgesini verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 22/10/2019 tarih ve 2019/483 Esas – 2019/936 Karar sayılı kararında;”TTK’nın 82. maddesine göre, ancak, tacirlerin tutmakla yükümlü oldukları ticari defter ve belgeler için zayi belgesi verilebilir. Ceza dosyasında da belirtilen belgelerin yandığına dair bir açıklamanın olmadığı ve dava dilekçesinde belirtilen defterlerin meydana gelen hırsızlık olayında kaybolduğuna dair davacı tarafça dosyaya delil sunulmadığından ve yine defterlerin şirket merkezi yerine hırsızlığa konu çiftlik evinde bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine hırsızlık olayından haberdar olunmakla u tarihten sonra 15 günlük süre içinde de dava açılmadığı görüldüğünden dava dilekçesinde belirtilen defterlerin meydana gelen hırsızlık olayında kaybolup zayi olduğuna mahkememizce kanaat edinilmediği…”gerekçesi ile, ” Davanın reddine, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İlk derece mahkemesi tarafından yeterli inceleme ve soruşturma yapılmadan davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Gerekçeli kararda “Ceza dosyasında da belirtilen belgelerin yandığına dair bir açıklamanın olmadığı” denildiğini, ancak müvekkili şirketle ilgili somut durumda herhangi bir yangın olayı olmadığını bu nedenle ceza dosyasında yangınla ilgili bir belgenin olmamasının normal olduğunu,Mahkemenin gerekçeli kararında “dava dilekçesinde belirtilen defterlerin meydana gelen hırsızlık olayında kaybolduğuna dair davacı tarafça dosyaya delil sunulmadığından…” denilmiş ise de bu durumun gerçek olmadığını, dava dilekçesinde sunulan Jandarma Tutanağında açıkça “… ait çeşitli mali yükümlülüğü olan belgeler çalındığı” açıklamasının mevcut olduğunu, mali yükümlülüğü olan belgelerden yasal defterlerin ve faturaların anlaşılması gerektiğini,( EK-1 )İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında “…yine defterlerin şirket merkezi yerine hırsızlığa konu çiftlik evinde bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu..” denilmiş ise de bu durumun şirketle ilgili somut olayda hayatın olağan akışına uygun olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin mahkemede ifadesinin alınmadığı için izah etme fırsatı bulanamadığını, bu nedenle eksik inceleme yapıldığını, şöyle ki; müvekkili şirketin daha önce ” … Cad. .. Apt. No:… dükkânın yanı sıra 3-4-5-6-8-9 numaralı dairelerde (toplam 6 daire ve dükkan) faaliyette bulunduğunu, daha sonra ekonomik sebeplerle küçülmeye gidildiğini tüm dairelerin boşaltıldığını, 16/A olarak kayıtlı sadece dükkân kaldığını, bu dükkânın 2*5 metre ebadında giriş katı olup defterlerin saklanmasına elverişli olmadıını, bu nedenle defterler, tek hissedar olan … gene tek hissedarı olduğu kardeş şirketin …A.Ş. nin maliki olduğunu, tarım işletmesinin merkez ofisi olan çiftlik evine taşındığını, burasının idari ofis niteliğinde olduğunu, ( EK-2 EK-3 EK-4 )Müvekkili şirketin 2016 yılında 2013 ve 2014 yılları için tam vergi denetimine tabi tutulduğunu, tüm defter ve belgelerini sunarak aklandığını, Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu, İstanbul Büyük Ölçekli Mükellefler Gurup Başkanlığı 10.03.2016 tarihli Vergi İnceleme Tutanağı ve 16.03.2016 tarihli ve 2016-B-902/11 sayılı Vergi İnceleme Raporunun düzenlendiğini, Bu raporun müvekkilinin defterlerinin ve evraklarının denetim anında mevcut olduğunu, incelendiğini, mevzuata uygun olduğunu, daha sonra elde olmayan mücbir sebeplerle elden çıktığını da (çalındığını) ispatladığını, şirketin 2016 yılında sunduğu defterleri ve evrakları çalındığı için tekrar sunamaması ileri sürdükleri mücbir sebebin doğruluğunu ispatladığını,T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU; hırsızlık sebebi ile defterlerini ve diğer yasal belgelerini sunamayan, ancak ticari faaliyetlerinin vergilendirmesine olanak sağladığını ispatlayan mükellefin savunmasını kabul ederek; “Bu oluş ve deliller karşısında sanığın 2003 yılına ait defterleri ibraz edememesinin elinde olmayan nedenlere (bulamaması/hırsızlık) dayandığı, öte yandan 2003 yılına ait ticari faaliyetlerin 2002 yılına ait onaylanmış defterlere işlendiğinden vergi denetiminin amacının gerçekleştiği, böylece defter ve belgeleri ibraz etmeme suçunun konuluş amacı olan defter ve belgeleri ibraz etmeyerek muhtemel vergi kaçırma durumunun tespitinin olanaksız hale getirilmesinin somut olayda gerçekleşmediği; ” kararını verdiğini, T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No: 2014/43 Karar No:2015/503 Karar Tarihi: 08.12.2015 kararında hırsızlık sebebiyle defter ve belgelerini sunamayan; ancak 2003 yılına ait ticari faaliyetlerini 2001 yılına ait tasdikli defterlere işlediğini, diğer bir deyişle 2003 yılına ait ticari faaliyetlerinin vergilendirilmesine olanak sağladığını belirten mükellefin savunmasını kabul ettiğini, (EK 5, EK 6)Müvekkili şirketle ilgili somut olay da, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ile bire bir aynı olduğunu, VUK 30.uncu maddesinde belirtilen hususların gerçekleşmediğini, Vergi İdaresinin KDV kaybına sebep olmadığını, Vergi Denetim Kurulu Raporu ile tespit edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, (Yargıtay 11. Ceza Dairesi kararında Esas No: 2017/8231 Karar No:2019/6637 Karar Tarihi: 25.09.2019 -YARGITAY 11. Ceza Dairesi kararında Esas No: Karar No: 2016/2764 2018/2848 Karar Tarihi: 29.03.2018) İlk derece mahkemesince hırsızlık olayı ile ilgili olarak açılan iki adet ceza davasının yeterince incelenmeden karar verildiğini; gerekçeli kararda bulunan “Ceza dosyasında da belirtilen belgelerin yandığına dair bir açıklamanın olmadığı” şeklindeki ifadeden anlaşıldığını, şirketle ilgili somut olayda herhangi bir yangın olayı olmadığını,İleri sürerek usul ve yasaya aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulü ile müvekilinin 2013, 2014, 2015 yıllarına ait ticari defterlerine ilişkin zayi belgesinin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterlerin zayi olduğundan bahisle TTK 82/7 maddesine göre zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 82/7 maddesinde tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde zayi belgesi verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Tacir, basiretli bir tacir olarak ticari defter ve belgelerini özenle saklamak zorundadır. TTK. 82/7 maddesinde ziya sebepleri tahdidi olarak sayılmamış olmakla birlikte tacirin kendisine kusur izafe edilemeyecek, irade dışında meydana gelen olay nedeniyle meydana gelmeli, ziyanın tacirin gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden kaynaklanmamış olması gerekmektedir.Somut olayda davacı vekili, müvekkili şirketin turizm alanının önde gelen firmalarından biri olduğunu, şirket merkezi olarak “… Mah. .. Cad. .. Apt. No:… (Giriş Kat) Beyoğlu – İstanbul” adresinde faaliyet gösterdiğini, şirket merkezinin büyüklük olarak yetersiz olmasından ve defterlerin özenle saklanması açısından, ticari defterlerin müvekkili şirket yetkilisinin güvenlikli çiftlik evinde muhafaza edildiğini, işbu evde 26.02.2018 tarihinde hırsızlık olayı yaşandığını ve Büyükçekmece İlçe Jandarma Komutanlığı’na ihbarda bulunulduğunu, olay tespit tutanağında müvekkili şirket yetkilisine ait evden bilgisayar kasası, monitörler, musluklar, avizeler ve bir takım evrakların çalındığı tespit edildiğini belirterek zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Dosyaya getirtilen Büyükçekmece 15 Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/228 esas sayılı dosyasının uyap kayıtları incelendiğinde, iddianame göre hırsızlık olayının suç tarihi ve yerinin 23/02/2018 Büyükçekmece/İstanbul olduğu, Müşteki Haktan Karahan Büyükçekmece 15 Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/228 esas sayılı dosyasının 30/04/2018 tarihinde yapılan duruşmasında verdiği ifadesinde;” ben … şirketinin sahibi … çalışanıyım biz esas itibariyle bürolarımız vardır biz uçak bileti satışı yapıyoruz ben … vekili olarak görevliyim bu olayın gerçekleştiği yer ise bir çiftlik olup şirkete aittir. Burada çiftlik işlerini gören iş makinaları ayrıca bizim çıkma bilgisayarlar monitörler, bilgisayar kasaları gibi malzemeleri burayı depo gibi kullandığımız için buraya koymuştuk. Olay tarihinde ben orada değildim. … bana telefon ile haber verdi. Olay yerine gittiğimde … olan … malzemeleri koymuştuk. Buraya koyduğumuz bilgisayarları alıp götürmüşler aslında ben 20 civarında bilgisayar olduğunu söyledim ancak daha fazla bilgisayar olabilir. Prefabrik evin ise elektrik tesisatı, muslukları vanaları çalmışlar. Olay yeri inceleme raporunda belirtilen tespitler bizim hepsi çiftlik arazisinde olan hepsi aynı firmaya ait olan çiftlik evleridir. Üç evden de eşyalar alınmış … olaydan haberdar ettim. Sanıktan şikayetçiyim, sanık cezalandırılsın, davaya katılan olmak istiyorum, ” şeklindeki beyanına göre hırsızlık eyleminden hemen sonra şirket çalışanı tarafından şirket yetkilisi …bilgilendirildiği,Hırsızlık olayı 23/02/2018 tarihinde meydana gelmiş olup söz konusu hırsızlık olayı ile ilgili iddianamenin 28/03/2018 tarihinde düzenlendiği, müştekinin mahkeme huzurunda verdiği ifade tarihinin 30/04/2018 olup buna göre dava tarihi itibarıyla TTK 82/7. Maddede öngörülen 15 günlük süre geçmiştir. Davacı vekili her ne kadar 22/10/2019 tarihli duruşmada;” biz dava dilekçesinde olayı öğrenme tarihini sehven 22/01/2019 yazmışız, 20/07/2019 tarihidir, bunun düzeltilmesini talep ediyoruz, ” şeklinde beyanda bulunup süresinde dava açtıklarını belirtmiş ise de hırsızlık olayının meydana geldiği 23/02/2018 tarihi ile davanını açıldığı 25/07/2019 tarihleri arasında geçen süre dikkate alındığında bu beyana itibar edilmeyip istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,40.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/07/2020 tarihinde HMK’nın 362/1- ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.