Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/503 E. 2022/741 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/503 Esas
KARAR NO: 2022/741 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2016/1054 Esas 2019/901 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davacı … Limited Şirketi, davacı …, dava dışı …, …, … ile davalı …, …, dava dışı …, … ve … arasında 26/09/2007 tarihli hisse alım satım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği … Ticaret Anonim Şirketinin hisselerinin davacılarında aralarında bulunduğu alacılara devredildiğini, davalı …’nın 36.000 adet, diğer davalı …’nın 3.640 adet hissenin maliki olduğunu, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin toplam 40.000 adet hissesinin 39.996 adedinin davacı …, 1 adedinin …’ye, kalan hisselerin 1’er adet olarak dava dışı diğer alıcılara devredildiğini, 04/07/2008 tarihli genel kurul kararıyla … Anonim Şirketinin ünvanının … Limited Şirketi olarak değiştirildiğini, müteakip … Limited Şirketinin iltihak suretiyle … ile birleştiğini, taraflar arasında düzenlenen 26/09/2007 tarihli sözleşmenin davalar başlıklı kısmanda …’nın taraf olduğu davaların vs yazıldığını, bunlardan başka dava vs olmadığının beyan edildiğini, … adılı çalışan tarafından …ya karşı ikame edilen İstanbul 3.İş Mahkemesinin 2004/536 esas sayılı dosyanın taraflar arasında ki sözleşme tarihinden önce derdest olduğunu, davalıların bu dava sebebiyle ve teminatı olarak 100.000 EURO bedelli teminat mektubu verdiklerini ve teminat mektubunun süresinin değişik tarihlerde uzatılmasını sağladıklarını, iş kazası nedeniyle … tarafından maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan söz konusu davada İstanbul 3.İş Mahkemesinin … yararına 40.000 TL manevi, 316.750,57 TL maddi tazminata hükmettiğini, müteakip icra takibi yapıldığını, davacıların; 100.000 EURO luk teminat mektubunun paraya çevrilmesi ve bu bedelin icra takiplerinde yapılan ödemelerden düşülmesi nedeniyle 1.058.002,31 TL ödeme yaptığını, taraflar arasında ki sözleşme hükümleri, davalıların … dosyası için 100.000 EURO bedelli teminat mektubu vermeleri ve kendilerine çekilen ihtarnamelere verdikleri cevaplar birlikte değerlendirildiğinde, davalıların … davasının sorumluluğunu üstlendiklerinin ve sorumluluğu açıkça kabul ettiklerinin kabul edilmesi gerektiğini beyanla, davacıların … davası nedeniyle ödedikleri 1.058.002,31 TL nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacılar tarafından genel hukuk kaidelerine aykırı olarak taraflar arasında 26/09/2007 tarihinde imzalanan sözleşmenin yanlış yorumlandığını, davacıların basiretli bir tacir gibi davranma ilkesine aykırı tutum ve davranış içinde olduklarını, davalıların hisse alım satım sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiklerini, davalıların … davasına ilişkin sorumluluklarının 100.000 EURO ile sınırlı olduğunu, sözleşme hükümlerinin açık olduğunu ve davalılara başka yükümlülük yüklemediğini, davacının ödediğini iddia ettiği … tazminatlarına ilişkin davalıların her hangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, davacıların iddia ettikleri zararlar ile davalıların sorumluluğu arasında ki illiyet bağını ispat etmeleri gerektiğini, neticede açılan davanın haksız, kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, açılmış olan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/11/2019 tarih ve 2016/1054 Esas – 2019/901 Karar sayılı kararında; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı … Limited Şirketi, davacı …, dava dışı …, …, … ile davalı …, …, dava dışı …, … ve … arasında 26/09/2007 tarihli hisse alım satım sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereği … Ticaret Anonim Şirketinin hisselerinin davacılarında aralarında bulunduğu alacılara devredildiği, müteakip hisseleri devredilen şirketin Limited Şirkete dönüştürüldüğü ve bu şekilde … şirketine iltihak suretiyle birleştiği, taraflar arasında ki hisse alım satımına ilişkin 26/09/2007 tarihli sözleşmenin Ek-11 in 5.maddesinde hisseleri devredilen şirkete karşı açılan davalar başlığı altında İstanbul 3.İş Mahkemesinin eski 2004/536 esas yeni 2015/33 esas sayılı dosyasının da kayıtlı olduğu, sözleşme tarihinde bahse konu davanın derdest olduğu, İstanbul 3.İş Mahkemesinin eski 2004/536 esas yeni 2015/33 esas sayılı dosyasını müteakip İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında mevcut ödeme dekontlarından açıkça anlaşılacağı üzere, davacıların dekonta bağlı 1.224.428,28 TL miktarlı ve dekontta icra dosya numarası kayıtlı 23.590,12 TL ki toplam 1.248.018,40 TL ödeme yaptığı, yine İstanbul 3.İş Mahkemesinin eski 2004/536 esas yeni 2015/33 esas sayılı dosyası gereğince Rıhtım Vergi Dairesi Müdürlüğüne 24/10/2016 tarihinde 42.765,93 TL ödendiği, yine icra dosyasına verilen teminat mektubu gereğince davacıların 36.134,98 TL ödeme yaptıkları, ayrıca yukarıda yazılı davayı takip edene avukatlık ücreti olarak 64.983 TL ödeme yaptıkları, neticede davacıların toplamda dava neticesinde yapılan icra takibi ve borç nedeniyle 1.391.902,31 TL ödeme yaptıkları, taraflar arasında ki 26/09/2007 tarihli hisse alım satım sözleşmesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi, sözleşmenin Ek-11 de listelenen İstanbul 3.İş Mahkemesinin 2004/536 esas sayılı dosyasında davanın kaybedilme riskine karşı davalıların 100.000 EURO bedelli teminat mektubu vermeleri, taraflar arasında ki ihtar ve cevabi ihtar içerikleri, davayı takip eden vekilinin davalılar tarafından belirlenmesi birlikte değerlendirildiğinde, davalıların sorumluluklarını 100.000 EURO ile sınırlandırmadıkları, söz konusu dava ve icra takibinden kaynaklanacak borçları üstleneme iradesinde oldukları sonucuna ve vicdani kanaatine varılarak, dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi rapor ve ek raporu dayanak tutulmak suretiyle, davalıların toplam borcundan; davacı tarafça nakde çevrildiği anlaşılan 100.000 EURO teminat mektubu bedeli 333.920 TL mahsup edilerek (-nakde çevrildiği tarihte ki teminat mektubu bedeli 333.920 TL dir 1.391.902,31-333.920=) bakiye 1.057.982,41 TL nin davalılardan tahsili yönünde aşağıda ki karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, 1.057.982,41 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte taraflar arasındaki sözleşme gereğince müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, Tarafların hisse alım sözleşmesi mad.6.2.1.4’te sözleşme tarihi itibariyle İstanbul 3. İş Mahkemesinde 2004/536 Esas numarası ile görülen davanın şirket aleyhine bitme riskini kendi aralarında paylaştıklarını ve belirsiz bir ekonomik riski belirli bir hale getirdiğini, sözleşmede aksi yönde bir düzenleme bulunmadığını, Gerek sözleşmenin 11.1.maddesi gerekse TBK’nın 222.maddesi gereğince somut olayda davalı müvekkillerinin sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, çünkü müvekkillerinin doğruluk hilafına bir beyanı ya da ihlal etmiş olduğu bir taahhüdü bulunmadığını, Davacıların (alıcıların) sözleşmenin imzalanmasından önce haberdar olduğu ekonomik riskler, davacıların sözleşme yapma amacını akamate uğratacak nitelikte olsaydı, davacıların sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi bekleneceğini, davacıların tüm bu ekonomik riskleri bilerek sözleşmeyi imzalamaları, davacıların (alıcıların) bu sözleşmeye konu şirketin devralınmasına dair beklentilerinin bu riskleri de içerdiğini göstermekte olduğunu, Davacı yanın iddialarının zamanaşımına uğradığını, davacıların 01/01/2013 tarihinden önce davalılara yapmış olduğu bir tazminat talebi bulunmadığını, Müvekkillerinin sorumluluğunun 01/01/2013 tarihine kadar ve 100.000 Euro bedel ile sınırlı olduğunu, davacı tarafça iddia edilenin aksine dosya kapsamı ile de sabit olduğu üzere 01/01/2013 tarihinden önce davacı tarafından usulüne uygun yapılmış bir tazmin talebi bulunmadığını, Davalı müvekkillerinin verilen teminat mektubunu yenilenmesi sözleşmenin 9.11.7 hükmü gereği olduğunu, Yerel mahkemenin davayı takip eden vekilin davalılar tarafından belirlendiği gerekçesi ile müvekkillerinin sorumlu olduğunun kabulü açık sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, Yerel mahkemenin taraflar arasındaki ihtar ve ihtara cevap içeriklerinden bahis ile müvekkillerinin sorumlu olduğunun kabulüne anlam vermenin mümkün olmadığını, zira müvekkilleri tarafından keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 23/03/2012 tarihli ihtarnamesi SGK tarafından ikame edilen İstanbul 12. İş Mahkemesindeki dava ile alakalı olup huzurdaki davanın konusunun dışında olduğunu, Dosyada mübrez bilirkişi raporlarının yanlı olup kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının kendi vekiline ödediği avukatlık ücreti ile teminat mektubu komisyon ücretinden müvekkillerinin sorumlu tutulmasına anlamı verilemediğini, Dosya münderecatının mevcut durumu, usulüne uygun ve süresinde toplanan deliller dikkate alındığında, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ispat edilemeyen ve varsayıma dayalı rapora dahil edilen 64.983,00.TL avukatlık ücret ödemesi ile 36.134,98.TL teminat mektubu komisyon ödemesinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, Davacıların iddia ettiği zarar kalemlerinin ve işbu zararlar ile müvekkillerinin sorumlulukları arasındaki illiyet bağının ispatlanması gerektiğini, Yargılamanın 12 yıl sürdüğünü ve 12 yıl süren yargılamanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Huzurdaki davada dava dışı alıcılar ve dava dışı satıcıların göz ardı edildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, alacak davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalılar vekilinin davanın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davalılar Vekili, cevap süresinin uzatılması talepli dilekçe ve cevap dilekçesi ile, zamanaşımı definde bulunarak davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 14/11/2017 tarihli ön inceleme duruşmasının 4 nolu ara kararı uyarınca davalılar vekilince ileri sürülen zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi yargılamayı gerektirdiğinden bu hususun bilahare değerlendirilmesine karar verildiği halde yargılama aşamasında ve gerekçeli kararda zamanaşımı defi konusunda olumlu/olumsuz karar verilmediği anlaşılmıştır. Bir dava hakkında mahkemece karar verilirken öncelikle usul, daha sonra da esas yönünden incelenir. Zamanaşımı defi, bir hakkın ileri sürülmesine engel olgulardandır. Bu nedenle de öncelikle hadise şeklinde çözümlenmesi gerekir. 11/01/1940 T. 15/70 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da “Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez.” denilmiştir. HMK’daki emredici usul kuralı ve İçtihatı Birleştirme Kararı’na göre mahkemenin tahkikatten önce zamanaşımı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermesi zorunlu olup, mümkün değilse en azından işin esası hakkında karar verilmeden önce değerlendirilmesi gerekir. Esasa ilişkin kararın sonucuna göre mahkemenin zamanaşımı defisini “zimnen reddettiğini” kabul etmek de mümkün değildir. Somut olayda, davaya yönelik verilen cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı def’i davalı tarafça istinaf sebepleri arasında gösterilmiştir. İstinafa konu zamanaşımı def’ine ilişkin istinafın incelenmesi için öncelikle ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı konusunda fiilen verilmiş bir kararın bulunması zorunludur. Dar istinaf kanun yolu isteminde HMK. 341, 353/1-a/6 maddesi uyarınca mahkeme yerine geçerek karar vermek de mümkün değildir. Buna göre mahkemece davalılar vekilinin davaya yönelik verdiği cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Sonuç itibariyle, Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 297, 353/1.a.6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve davanın usulüne uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih ve 2016/1054 Esas 2019/901 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.