Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/494 E. 2022/584 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/494 Esas
KARAR NO: 2022/584 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:19/11/2019
DOSYA NUMARASI:2018/138 Esas – 2019/816 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket alacağının cari alacak demir-çelik alım satım ticari alacağına dayandığını, davalı- borçlu hakkında Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itiraz ettiğini, itirazın tamamen kötü niyetli olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağının %20sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının icra takibinde haksız olduğunu, müvekkilinin, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının dayanağı olan cari hesap ekstresinde bir adet parlak metal-çek 25.000 TL ibareli bir ödeme göründüğünü, bu çeki müvekkilinin, davacıya verdiğini, çekin ödeme günü geldiğinden çekin karşılıksız çıkmasından dolayı müvekkilinin çek bedelini davacıya ödeyerek çeki geri aldığını, ancak davacının kötü niyetli olarak 19.06.2018 tarihli borç dekontunu 25.000 TL açıklamasıyla cari hesap ekstresine bir borç girişi yaptığını, bu borcun kaynağının ve sebebinin belli olmadığını, kuvetle muhtemel bahse konu çekin karşılıksız çıkmasından dolayı bu 25.000 TL’nin borç girişi olarak yapıldığını ve müvekkilinin çekin bedelini ödemesine rağmen 19.06.2018 tarili 25.000.TL borcu cari hesaptan silmediğini belirterek, davanın reddine, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/11/2019 tarih ve 2018/138 Esas – 2019/816 Karar sayılı kararı ile; ..Cari hesapta tarafların defter kayıtları arasındaki fark, yukarıda açıklanan çekten kaynaklanmaktadır. Davalı tarafın çeki davacıdan iade alması çek bedelini ödediğine ilişkin karine kabul edilmiş ve davalının takibe konu borcu ödediğini ispatladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacının kendi defter kayıtlarına yönelik takip başlattığı söz konusu çekin iadesine ilişkin karinenin aksini ispatlayamadığı için davanın reddedildiği gözetildiğinde davacının kötü niyetli olmadığına kanaat getirilerek kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir. ” gerekçeleri ile; “1-Davanın REDDİNE, 2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, yapılan yargılamada incelenen defterler sonucu alacaklı çıktıkları rapor göz ardı edilerek ve soyut ifadelerle yanlış karar verildiğini, takibe konu alacaklarının fatura alacağı olup alacaklarının müvekkilinin cari hesap alacağına dayandığını ve bu durumun ticari defterlerinde sabit olduğunu, bilirkişi tarafından iki tarafın ticari defterlerinin incelendiğini, yapılan inceleme ile ilgili olarak iki tarafın ticari defterlerinde bu fatura ile ilgili olarak ihtilaf bulunmadığını, Müvekkilince, davalı firmaya bahse konu çekin karşılıksız çıkması nedeniyle iade edildiğini ve hala cari hesabın kapatılmadığını, çek iade edilip ödenmediğinden, bahse konu cari hesaptan kaynaklı alacaklarını ilamsız icraya koymak zorunda kaldıklarını, mahkemenin çekin karşılıksız çıkıp çıkmadığını ya da ödenip ödenmediğini araştırmadığını, soyut ifadelerle hatalı bir karar verdiğini, Davalı tarafından düzenlenen çekin müvekkili tarafından tahsilat makbuzu düzenlenerek teslim edildiğini, ancak karşılıksız çıkan çekin davalının ticari defterinde iade alındığı ya da ödendiğine ilşkin herhangi bir kayıt olmadığı gibi eğer ödenmiş olsaydı defterlerinde işlenmiş olacağını, davalı tarafın çeki ödediğini ve iade aldığını ancak bu konuda herhangi bir belgesi olmadığını beyan etiğini, bu durumda karşılıksız çıkan çekin müvekkili firma tarafından tekerrür tahsilat olmaması açısından karşı tarafa iade edildiğini ve cari hesaptan dolayı icra takibine girişildiğini, Vergi Usul Kanunu 320, 323, 324, 332 ve 337 numaralı genel tebliğinde tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu ve uygulamaya ilişkin esasların açıklandığını, söz konusu tebliğlerde; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan serbest meslek erbabı ile vergiden muaf olan esnafın ticari işemler ile 8.000 tl nihai ödemelerin bankalar, özel finans kurumları, katılım bankaları e posta ve telgraf teşkilatı genel müdürlüğü aracı kılınarak yapılması gerektiğinin ve 25.000 TL ödemenin bankalar ve yukarıda sayılı kurumlar üzerinden yapılmasının zorunluluk olduğunu, bunun aksini davalı tarafın belge vs ile ispat etmek zorunda olduğunu, Yine TTK 64 VE 66 maddeleri ile VUK 220-226 maddelerine göre açılış ve kapanış tasiklerininin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin delil niteliğinde olduğu hususlarının mahkeme tarafından göz ardı edilerek delil ibraz edilmediği belge ile destek olunmadığı yönünde eksik karar verildiğini, davalının da ibraz ettiği 2018 tarihine ait ticari defterlerin usulüne uygun olduğunu, sahibi lehine delil vasfına haiz olup değerlendirme yapılırken göz önünde bulundurulması gerekirken mahkemenin soyut ifadelerle davayı reddettiğini, Yasal düzenlemeler gereğince tacirlerin, yasalarda belirtilen ticari defterlerini yasaların öngördüğü şekilde tutmak ve yine yasaların öngördüğü zamanlar içinde açılış ve kapanış kayıtlarını notere onaylatmak zorunda olduklarını, ayrıca tuttukları ticari defterlerine yaptıkları ticari alışverişle ilgili kayıtları TTK 65 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde işlemenin zorunlu olduğunu belirterek, eksik inceleme ile verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Mahkemece de belirtildiği üzere, açık hesapta tarafların defter kayıtları arasındaki fark, 25.000,00 TL bedelli çekten kaynaklanmaktadır. Davalı tarafça davacıdan fatura ile alınan mal karşılığı bu çekin ödeme için verildiği, çekin karşılıksız çıkması üzerine işlem bordrosu düzenlenerek davalıya iade edildiği hususlarında taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, söz konusu çekin karşılıksız çıkması nedeniyle davalıya iade edildiği, ancak bedelinin ödenmediği iddia edilmiş, davalı ise çek bedelini nakit olarak ödeyerek davacıdan teslim aldığını savunmuştur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, çekin borçlusu elinde olmasının bedelini ödemeye karine teşkil ettiği, davacı tarafın bu çekin bedelinin tahsil edilmeden davalıya iade edildiğini ispatlaması gerektiği, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, ticari hayatta ve Yargıtay uygulamalarında esas olanın bedel ödenip çeklerin geri alınması olduğu, bunun aksini iddia eden davacının bedelin alınmadığını ispatlaması gerektiği, davacı tarafından bu yönde yazılı bir delil ibraz edilemediği gibi yemin deliline de dayanılmadığı dikkate alındığında, bedeli ödenmeden çekin iade edildiğinin ispatlanamadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.