Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/484 E. 2022/583 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/484 Esas
KARAR NO: 2022/583 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/266 Esas – 2019/873 Karar
DAVA: Tazminat (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Uşak İli Merkez İlçesi … Mahallesinde bulunan akaryakıt istasyonunun işleticiliği hususunda 23/03/2015 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokolü akdedildiğini, bunlara ilave olarak davalı ile ürün alım taahhütnamesi akdedildiğini, taahhütnameye göre yıllık asgari 600 TON olmak üzere toplam 3000 Ton beyaz ürünü …’den almayı taahhüt ettiğini, eksik alınan her ton ürün için ton başına 140.USD tutarında kar mahrumiyeti ödemeyi kabul ettiğini, davalı tarafın hiçbir somut gerekçe göstermeden sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, bu nedenle müvekkilinin cezai şart ve kar mahrumiyeti talebi için işbu davayı açtığını belirterek, çerçeve protokolünün 13/c maddesinde yer alan 100.000.USD tutarındaki cezai şart bedelinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000.USD nin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, ürün alım taahhütnamesi uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 400.640,52.USD lik kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000.USD sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2019 tarih ve 2017/266 Esas – 2019/873 Karar sayılı kararı ile; “…. taraflar arasında akaryakıt istasyonu işleticiliğine ilişkin bayilik sözleşmesi yapıldığı, ancak süresinden önce davalı tarafça sözleşmenin haksız yere feshedildiği, bu nedenle davacının sözleşmede düzenlenen cezai şart bedelinin ve alınmayan ürüne karşılık gelen şekilde kar mahrumiyetini talep ettiği, talebin şimdilik 1000 USD olarak belirtildiği, davalının dosyaya herhangi bir cevap sunmadığı gibi defter ve belgelerini de ibrazdan kaçındığı, sözleşmede 100.000 USD cezai şartın öngörüldüğü, tarafların sözleşmenin bu hükmü ile bağlı olduğu, yine davalı tarafça cezai şart bedelinin şirketin ekonomik mahfına sebep olacağına yönelik bir savunmada da bulunulmadığı, bu haliyle taleple bağlı kalınmak suretiyle alınan bilirkişi raporuda gözetilmek suretiyle 1000 USD cezai şart bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, ancak sözleşmede belirtilen ve davaya konu her yıl davalı tarafça 600 ton mal alınacağı, alınmayan her ton için 140 USD ödeme yapılacağına ilişkin düzenlemenin de sözleşmenin ayakta kalması halinde uygulanacağı ve buna bağlı olarak eksik alım olması halinde hesaplamaya konu edilebileceği, haksız fesih nedeniyle sözleşmenin sona ermesi nedeniyle ayrıca cezai şart bedelinin yukarıda açıklandığı şekilde davalının sorumluluğunda olduğu, bu haliyle sözleşmenin sona ermesiyle ifaya bağlı ceza koşulunun uygulanamayacağı anlaşılmakla, kar mahrumiyetine yönelik talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davacının cezai şart alacağı davasının kabulü ile 1000 USD ‘nin 01/09/2016 tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacının kar mahrumiyetine yönelik davasının reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; davalı tarafın, müvekkilinden sözleşme süresince toplam 3.000 ton ürün almayı taahhüt etmiş olmasına rağmen sözleşme süresince 138,28 ton ürün aldığını, dolayısıyla taahhüdünü yerine getirmeyerek alması lazım gelen 2.861,72 ton ürünü almadığını, taraflar arasındaki Ürün Alım Taahhüdü çerçevesinde eksik alınan ton başına 140-USD kar kaybı ödemeyi taahhüt eden davalının eksik alınan 2.861,72 ton ürün için toplamda 400.640,52-USD’yi müvekkiline ödemesi gerektiğini, Cezai şart ve kar mahrumiyeti talepleri aynı sebepten doğmadığı halde mahkemece aksi yöndeki gerekçe ile kar mahrumiyeti taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 13.06.2019 Tarihli Bilirkişi Raporunda “…aynı durum için iki farklı cezai şart öngörülemeyeceği…” şeklindeki hatalı tespitin mahkeme kararına esas alınarak, hatalı şekilde kar mahrumiyeti alacaklarının reddine karar verildiğini, 100.000,00 USD cezai şart alacağının maddi dayanağının, taraflar arasında Bayilik Sözleşmesi ile birlikte imzalanan Çerçeve Protokol olduğunu, Cezai şart alacağının sebebi olan Protokol’ün 13. maddesi’ne göre; davalının Bayilik Anlaşması’nın … tarafından haklı nedenle feshedilmesi, anlaşma ve eklerinin bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesi halinde 100.000,00 USD tutarındaki cezai şartın müvekkiline ödeneceğinin düzenlendiğini, 400.640,52 USD kar mahrumiyeti alacaklarının maddi dayanağının ise davalı tarafından imzalanan Ürün Alım Taahhütnamesi olduğunu, Bu alacağın sebebi olan Taahhütname hükümlerine göre; davalının, yıllık asgari 600 (altıyüz) ton olmak üzere sözleşme süresince toplam 3000 ton beyaz ürünü (kurşunsuz benzin+normal benzin+motorin ) …’den almayı eksik kalan ton üzerinden ton başına 140-USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, Cezai şart taleplerinin ve kar mahrumiyeti taleplerinin sebebi ve maddi dayanağı aynı olmamakla birlikte, her iki alacak kalemin birbirinden bağımsız olarak talep edilebildiğini, Taraflar arasında kararlaştırılan 100.000,00 USD cezai şartın müvekkilinin uğradığı/ uğrayacağı diğer zararlardan ve kar mahrumiyeti miktarından mahsup edilmeyeceği hususunun Çerçeve Protokol ve Ürün Alım Taahhütnamesinde hüküm altına alındığını, Çerçeve Protokol Madde 13 ; “…’in uğradığı zarar, ziyan, kar mahrumiyeti, işbu anlaşmanın diğer hükümlerinde yer alan cezai şart ve tazminat hakları ayrıca saklı tutulmuştur. Bayi, işbu maddede yazılı cezai şartın, … ‘in fesih sebebi ile uğradığı uğrayacağı zararlardan, kar mahrumiyeti miktarından mahsup edilmeyeceğini, Ürün Alım Taahhütnamesi (g ); ” bu ahvalde işbu taahhüdümüzün ve kar mahrumiyeti miktarının anlaşmalarda öngörülen cezai şart miktarına hiçbir şekilde mahsup edilmeyeceğini, haklı nedenle fesih halinde cezai şarta ilaveten talep edilebileceğini, ” davalının kabul ve taahhüt ettiğini, Ticari uyuşmazlıklarda uygulanacak ticari hükümlerin; sırasıyla emredici hükümler, sözleşme hükümleri, yorumlayıcı hükümler, ticari örf ve adet ve genel hükümler olduğunu, müvekkilinin kar kaybı alacağının ve cezai şart alacağının ne şekilde hesaplanacağı ve ne durumlarda doğacağının taraflar arasındaki sözleşme ve taahhüt hükümleri ile taraflarca önceden kararlaştırıldığını, Kar mahrumiyeti alacağının niteliğinin cezai şart olarak isimlendirilmesi halinde bile her iki cezai şart alacağının sebeplerinin farklı olup, iki alacak kaleminin de ayrı ayrı talep edilmesine hiçbir engel bulunmadığını(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2007/6745 K. 2008/1104 T. 12.2.2008 ), açıklanan nedenlerle; taraflar arasında kararlaştırılan sözleşme ve taahhüt hükümlerinin mahkeme tarafından dikkate alınmayarak kar mahrumiyeti taleplerinin reddine karar verilmesinin usul, yasa ve teamüllere aykırı olduğunu, Davalı taraf, kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının, kar mahrumiyeti taleplerinin reddine ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine dair usul ve yasaya aykırı kısımlarının kaldırılarak, davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesinden feshinden kaynaklanan ceza-i şart ve kar mahrumiyeti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında akaryakıt istasyonu işleticiliği hususunda 23.03.2015 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokolü ve Ürün Alım Taahhütnamesi imzalanmıştır. Sözleşmenin, davalı tarafça davacıya gönderilen 01/09/2016 tarihli ihtarname ile “..23/03/2015 tarihinde imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesini 01/09/2016 tarihi itibariyle gördüğüm lüzum üzerine fesih ediyorum… ” açıklaması ile davalı tarafça fesih edildiği görülmektedir. Davacı tarafça Çerçeve Protokolü’nün 13/c maddesi uyarınca tahakkuk eden cezai şart alacağı ile “Ürün Alım Taahhütnamesi” uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan kar mahrumiyeti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Çerçeve Protokolünün Protokol Hükümleri İhlali başlıklı 13. maddesinde ;…” Bayi, işbu Protokol, Standart Bayilik Anlaşması ve eklerini … tarafından yukarıda açıklanan şekilde feshedilmesi ve/veya işbu Anlaşma ve eklerini süresinden önce feshetmesi veya fesih sonucu doğuracak şekilde hareket etmesi halinde; b bendinde :”…in Fesih sebebiyle maruz kalacağı bilcümle zarar ve ziyanı karşılamayı…” c bendinde ise :”…’ e Standart Bayilik Anlaşmasından kaynaklanan tüm hakları ve diğer ceza i şartları talep hakları saklı kalmak kaydıyla fesih tarihinde 100.000.USD miktarında cezai şartı, ifa tarihinde uygulanmakta olan T.C. Merkez Bankası döviz satış Kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı olarak ödemeyi ” kabul ve taahhüt etmiş, …’in uğradığı zarar, ziyan, kar mahrumiyeti, işbu anlaşmanın diğer hükümlerinde yer alan cezai şart ve tazminat hakları ayrıca saklı tutulmuştur. Bayi, işbu maddede yazılı cezai şartın, …’in fesih sebebi ile uğradığı uğrayacağı zararlardan, kar mahrumiyeti miktarından mahsup edilmeyeceğini kabul etmiştir.” şeklinde, Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokol’e ek olarak imzalanan Ürün Alım Taahhütnamesinde ise; davalının yıllık asgari 600 (altıyüz) ton olmak üzere sözleşme süresince toplam 3000 ton beyaz ürünü (kurşunsuz benzin+normal benzin+motorin ) …’den almayı, anlaşma süresinin hitamında ve/veya her bir yıllık anlaşma süresinin sonunda hesaplanacak eksik kalan miktar üzerinden ton başına 140-USD tutarınca kar mahrumiyetini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, …davalının taahhütname ile satın almayı kabul ve taahhüt ettiği yıllık satış miktarlarını gerçekleştirilmemesi halinde …’e eksik kalan yıllık alım miktarları üzerinden akaryakıt ürünleri ve LPG için 140.USD/ton tutarında ödeme yapılacağı…, (c)- ” Söz konusu kar mahrumiyeti miktarının … tarafından her bir yıllık anlaşma döneminin hitamında veya bizzat belirleyeceği dönemlerde anlaşmanın ifasıyla birlikte talep edebileceğini, (d)- ” Anlaşmanın hitamında veya anlaşmanın her ne sebeple olursa olsun sona ermesini müteakip … tarafından aynı ticari bölgede yeni bir bayilik tesis edilip edilmeyeceğine bakılmaksızın talep edebileceğini”, (e); “bu ahvalde işbu taahhüdümüzün ve kar mahrumiyeti miktarının anlaşmalarda öngörülen cezai şart miktarına hiçbir şekilde mahsup edilmeyeceğini, haklı nedenle fesih halinde cezai şarta ilaveten talep edilebileceği, (g) maddesi; “….’nin anılan kar mahrumiyeti tutarını mutabakatımız dahilinde anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep etmesine muvafakat ettiğimizi,”, (h) maddesi; “… tarafından yazılı feragatname verilmedikçe …’in herhangi bir hak ve alacağından feragat etmiş sayılmayacağı,” düzenlemesini içermektedir. Davacı tarafça dava dilekçesinde davalının 3000 ton ürün almayı taahhüt etmesine rağmen sözleşme süresince 138.282 ton ürün aldığı, bu şekilde taahhüdüne aykırı davrandığı beyan edilmiştir. Ceza koşulu borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edimdir. Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmede asgari alım taahhüdü düzenlenmiş olup buna aykırı davranılması halinde ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılmıştır Buna göre sözleşmede öngörülen ceza koşulu TBK 179/II maddesinde düzenlenen ifaya bağlı ceza koşuludur. TBK’nın 179/II maddesinde düzenlenen ceza koşulunun esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden tespit etmektir. Vakıaların açıklanması taraflara ait olup hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Davalı şirket tarafından imzalanan Ürün Alım Taahhütnamesinde asgari alım ile taahhüdüne aykırılıkta kar mahrumiyetinden söz edilmiş ise de, düzenlemenin içeriği ve yaptırım itibariyle akaryakıt sözleşmesi ile ilgili olarak yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen sözkonusu yaptırımın TBK 179/2 (BK 158/2) maddesindeki ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. İlgili taahhütnamede “kar mahrumiyeti” denilmiş olması, bu hükmün cezai şart olduğu hususunu değiştirmez. Mahkemece davacının kar kaybı talebi hakkında yukarıda yazılı gerekçe ile karar verilmiş ise de, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları hususunda inceleme yapılmadığı gibi söz konusu itirazlar gerekçeli kararda da tartışılmamıştır. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen sözleşme ve taahhütname hükümleri, yapılan açıklamalar ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5123 Esas 2021/5399 Karar sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/4518 Esas 2022/547 Karar sayılı ilamları da dikkate alınarak ve bilirkişi incelemesi de yaptırılarak davacı dağıtım şirketinin bayilik sözleşmesinin yürürlükte kaldığı süre için asgari alım taahhüdünün yerine getirilmemesi nedeniyle cezai şart isteme hakkı bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Kabule göre de, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirmeyen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarih ve 2017/266 Esas 2019/873 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.