Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/483 E. 2022/344 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/483 Esas
KARAR NO: 2022/344 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2016/714 Esas 2019/839 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı …’ın müvekkili şirket bünyesinde taraflar arasında akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesi uyarınca çalışmakta olduğunu, davalının kendi isteği ile görevinden istifa ettiğini, müvekkili şirket ile ilişiği kesilmiş olmasına rağmen davalının sözleşmede belirtilen rekabet yasağına aykırı olarak davalı şirkette çalışmaya başladığını belirterek, Davacı ile davalılardan … arasında imzalanan iş sözleşmesinin rekabet yasağı hükmüre aykırılık nedeniyle 55.137,17 TL. Tutarındaki cezai şartın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Davalıların haksız rekabette bulunarak, müvekkilinin ticari itibarını sarsan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere TTK. 56/1-e, TBK. 58 hükümleri uyarınca 5.000,00 TL. Manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Davalı … ile Davalı Şirket arasındaki rekabet yasağına aykırı hizmet ilişkisinin derhal sonlandırılması ve bu surette haksız rekabetin men’i yönünde davanın kabulüne, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı müvekkillerinden …’ın diğer davalı müvekkili ile davacı bünyesinde çalışırken herhangi bir şekilde temasa geçmediğini, davacı ile davalı müvekkili şirketin rakip şirketler olmadığını, her iki şirketin odak alanlarının farklı olduğunu, davacının gönderdiğini iddia ettiği ihtarnamelerin tebliğ şerhlerinin mevcut olmadığını, davacı ile müvekkili … arasında akdedilen iş sözleşmesine göre rekabet yasağı ile ilgili sürenin bir ay olduğunu, olayda hissedilir düzeyde bir zarar olasılığının mevcut olmadığını belirterek davanın reddine, dava masrafları ve ücreti vekaletin davacı yanda bırakılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/09/2019 tarih ve 2016/714 Esas – 2019/839 Karar sayılı kararında; “…. 6098 sayılı TBK 444.maddesinde; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”, TBK 445.maddesinde; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmü yer almaktadır. Davacı şirket ile davalı … arasında 23/07/2014 tarihinde imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 9.maddesi ile yasal düzenlemede belirtildiği gibi davalı …’ın rekabetten kaçınmayı yazılı olarak üstlendiği, üstlenilen rekabet yasağının zaman, yer ve faaliyet alanı bakımından değerlendirildiğinde; rekabet yasağının coğrafi sınırı olarak “Türkiye’de ya da Türkiye dışında…” denilerek genel ve oldukça geniş bir belirleme yapıldığı bu nedenle coğrafi sınır olarak TBK 445.maddesine aykırı olduğu ve rekabet yasağı hükmünün geçerli olmadığı, TBK 420.maddesinde “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünün yer aldığı, davacı tarafın tazminata konu ettiği iş sözleşmesindeki rekabet yasağı ve bu kapsamda cezai şartın yalnızca işçi aleyhine öngörülmüş olması sebebiyle TBK 420/1.maddesi gereğince de geçersiz olduğu, TBK 445/2 maddesi gereğince coğrafi alan bakımından sınırlama yapılmak suretiyle değerlendirildiğinde ise zaman ve faaliyet açısından ise yasal düzenlemeye uygun olduğu, rekabet yasağı hükümlerinin 1 ay süre ile sınırlı olduğu, davalı …’in 22/04/2016 tarihinde davacı şirketten ayrıldığı, davalı şirkette ise 01/06/2016 tarihinde çalışmaya başladığı, yani sözleşmede belirlenen bir aylık sürenin dolmasından sonra davalılar arasında iş akdinin kurulduğu, davalı …’in daha önceki süreçte davalı şirkette çalışmaya başladığına dair bir delilin de bulunmadığı değerlendirildiğinde; sözleşme hükmünün coğrafi sınır olarak TBK 445.maddesine aykırı olması ve TBK 420/1 maddesi uyarınca cezai şartın yalnızca işçi aleyhine öngörülmüş olması geçerli olmadığı, geçerli kabul edilmesi halinde ise sözleşmeye aykırılığın oluşmadığı kanaatine varılmıştır. 6102 sayılı TTK 54.maddesinde; “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmüne yer verilmiş ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlığı altında 55.maddesinde ise haksız rekabet teşkil eden başlıca haller sayılmıştır. TTK 55/1-b-2.maddesinde “Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, TTK 55/1-b-3.maddesinde “İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,” eylemlerine yer verilmiştir. Davacı tarafça, davalıların eylem birliği içerisinde TTK 55/1-b-2-3.maddesinde hükümlere aykırı davrandıkları, davalı …’in davacı şirkette çalıştığı dönemde davalı şirketin kendisi ile görüşmeye başladığı, davalı şirketin, davacı şirket know-howuna erişmek için …’in kendi şirketlerinde çalışmaya başlamasına teşvik ettiği iddia edilmiş ise de, davacı tarafça bu iddiaların delillendirilemediği, davalı …’in yazılım mühendisi olması sebebiyle, uzman olduğu alanda faaliyet gösteren davalı şirkette çalışmaya başlamasının haksız rekabet teşkil edeceğinin düşünülmesinin Anayasada hüküm altına alınan çalışma hakkı hürriyetine aykırılık oluşturacağı, davalı …’in 22/04/2016 tarihinde davacı şirketten ayrıldığı, davalı şirkette ise 01/06/2016 tarihinde çalışmaya başladığı, sözleşme hükümleri dikkate alındığında rekabet yasağına aykırı davranış ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında haksız rekabetin oluşmadığı kanaatine varıldığından davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart, manevi tazminat ve haksız rekabetin meni taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme kararında yer verilenin aksine davalı …’ın müvekkili şirket ile arasında akdedilen iş sözleşmesinde yer alan haksız rekabet hükmü geçerli olup davalı tarafından anılan hükme aykırı hareket edildiğini, Dosyada mübrez dilekçelerinde izah edildiği üzere müvekkili şirket bünyesinde 23.07.2014 tarihinde istihdam edilmeye başlanan davalı …, 21.04.2016 tarihinde istifa dilekçesi sunarak müvekkili şirketten ayrılmak istediğini bildirdiği, 22.04.2016 tarihinde ise müvekkili şirket ile ilişiği kesildiğini, Davalının müvekkili şirketten ayrılması akabinde, müvekkili şirketin iştigal alanıyla benzer alanda iş gören davalı … şirketi bünyesinde çalışmaya başladığının öğrenildiğini, bunun üzerine kendisine belirli iş sözleşmesinde er verilen haksız rekabete ilişkin düzenleme hatırlatılarak Beşiktaş … Noterliği kanalıyla 22.04.2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile aykırılığın giderilmesi aksi takdirde aleyhe dava ikame edileceği ihtar edildiğini, Müvekkili şirket stratejik, taktiksel ve operasyon el tedarik zinciri planlaması ve optimizasyonu alanında yaklaşık 11 yıldır yazılım geliştiren ve AR-GE çalışmaları yapan, ülkenin öncü, … teknoloji firmalardan biri olduğunu, davalı şirkette müvekkili şirketin iştigal alanıyla benzer faaliyetler yürütmekte olduğundan aralarında ciddi ve süregelen bir rekabet söz konusu olduğunu, bu nedenle, davalı …’ın diğer davalı bünyesinde çalışması sözleşme hükmündeki rekabet yasağına ve dahi TTK hükümleri ile düzenleme altına alınan haksız rekabet düzenlemelerine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Nitekim her ne kadar gerekçeli kararda Sözleşme’de yer aşan haksız rekabet hükmünün coğrafi anlamda geniş olduğu iddia edilerek maddenin geçersiz olacağı belirtilmiş ise de Yargıtay’ın 2017/1636 E. ve 2019/959 K. Sayılı, 07.02.2019 tarihli bir kararında; “6098 Sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 Sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Taraflar arasındaki sözleşme hükmü değerlendirildiğinde, rekabet etmeme yükümlülüğünün sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren … yıl için ve işverenin işletme merkezi, fabrika ve şubelerinin bulunduğu yerlerle sınırlı olarak düzenlendiği, konunun da Hava Süspansiyon Sistemleri (Körük) konusu ile sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır. Kanun hükmü gereği süre ve konu sınırlaması bakımından bir aykırılık bulunmamakla birlikte, mahkemece yer sınırlamasına ilişkin olarak davacı şirketin merkezinin, fabrikalarının ve şubelerinin bulunduğu yerlerin nereleri olduğu tam olarak belirlenmeden ve TBK.nın 445/… hükmü değerlendirilmeksizin sözleşmenin ilgili maddesinin … yıl gibi uzun bir süreyi ön görmesinin, yer bakımından getirilen sınırlamanın çok geniş tutulmasının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak sınırlayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.” Denilerek, salt coğrafi olarak geniş olduğundan bahisle haksız rekabete ilişkin düzenlemenin geçersiz kabul edilmesinin isabetli olmadığının vurgulandığını, bu itibarla taraflar arasındaki sözleşme hükmünün geniş olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, böyle olduğuna dair bir kabulde dahi mahkemenin sözleşme hükmünü uyarlaması ve buna istinaden hüküm tesis etmesi gerekmekte olduğunu, Ayrıca belirtmek gerekir ki, söz konusu maddede haksız rekabet yasağı yalnızca bir (1) ay olarak belirlenmiş olup bu husus hakkaniyete ve hukuk kurallarına aykırılık teşkil etmeyen, Kanunun belirlediği en fazla iki (2) senelik sınıra uygun olan bir hüküm olduğunu, hal böyleyken sözleşme hükmü geçerli kabul edilmeli ve davalı …’ın haksız rekabet maddesine aykırı davranışı nedeniyle haklı davamızın kabulüne karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Nitekim söz konusu Sözleşme’nin 9. maddesine göre davalı …’ın, müvekkili şirketteki görevi devam ettiği müddetçe ve görevi sona erdikten sonra bir (1) ay süreyle, Türkiye’de ya da Türkiye dışında ve her türlü çevrimiçi (online) mecralarda, tek başına veya başka bir kişiyle şirket ve şirketin tedarik zinciri planlaması yazılım çözümleri faaliyetleri ile rakip nitelikteki faaliyetleri doğrudan veya dolaylı olarak yürütmeyeceği, böyle bir faaliyette herhangi bir sıfatla menfaat sahibi olmayacak, bu sebeple bir iş ya da tesis kurmayacak, devralmayacak veya bu tür bir faaliyeti yürüten bir başka Şirkete ortak veya yönetici olmayacak veya bu tür bir şirketten herhangi surette bir menfaat elde etmeyeceğini, davalı, işbu madde hükmüne aykırı davranması halinde, müvekkili şirkete altı aylık brüt maaşı tutarında cezai şart ödeyeceğini beyan ve taahhüt ettiğini, Ancak davalı aşağıda detayları ile açıklanacağı üzere henüz bir (1) aylık süre dolmadan ve dahi müvekkili şirket bünyesindeki işinden ayrılmadan davalı firma ile görüşmelere başladığı, davalı firma bünyesinde istihdam edilmek üzere aldığı tekliften sonra işten ayrılmış ve haksız rekabet yasağına aykırı olarak davalı rakip firmada aynı uzmanlık alanına ilişkin bir pozisyonda işe başladığını, açıklanan nedenlerle geçerli nitelikteki sözleşme hükmüne aykırı hareketle haksız rekabet yasağına muhalefet edildiği açıkça ortada olduğunu, Nitekim Yargıtay’ın 18.02.2019 tarihli 2017/4449 E. ve 2019/1244 K. Sayılı ilamında; “taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4…. maddesi gereğince cezai şart yükümlülüğü getirildiği, bu hükmün taraflar arasında geçerli olacağı, davalının …/06/2012 tarihinde sözleşmeyi feshettikten sonra aynı bölgede … yıl süre ile rekabet yaratacak şekilde benzer işlerde faaliyette bulunmayacağını açıkça taahhüt etmesine rağmen, dava dışı … … markası altında ve önceki çalıştığı … bölgesinde gayrimenkul danışmanlığı faaliyeti göstermesi nedeniyle sözleşmedeki haksız rekabet yasağına aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, taleple bağlı olmak üzere ….000 USD’nin dava tarihindeki TL karşılığı (1 TL 1.8197 üzerinden) 18.197,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Kararı, davalı asil temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı asilin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.”Denilerek, haksız rekabet hükmünün ihlali halinde cezai şartın talep edilebileceği hükme bağlandığını,Diğer davalı P1M1’in davalı …’I ayartmak suretiyle istihdam etmeye başladığı, bu nedenle davalıların TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırı hareket ettiğini, bu hususun dosyada mübrez bilgi ve belgeler ile tanık beyanları neticesinde sabit hale geldiğini, Davalı şirketin İstanbul’un bir ucunda bulunan herhangi bir şirket olmadığını, Müvekkili şirket ve davalı şirketin İTÜ Ayazağa Kampüsünde Arı 2 …’te aynı blokta faaliyet gösterdiğini, Davalı …’ın, müvekkili şirkette çalışmaya devam ederken davalı şirket tarafından kendisine bir iş teklifi yapıldığını, dosya kapsamında tanık olarak ifadesine başvurulan …’ın davalı …’ın Optimizasyon Mühendisi olarak kendisinin altında bir pozisyonda çalıştığını, işyerinden ayrılana kadar yaklaşık 2 yıl boyunca beraber çalıştıklarını, …’ın istifa dilekçesini vermeden bir gün önce davalı şirket çalışanı … isimli bir çalışanın CV’sini kendilerine ilettiğini ve kendisinin de Davalı Şirket ile aralarında bir rekabet yasağına ilişkin bir sözleşme bulunup bulunmadığını, …’ın ise müvekkil şirket çalışanlarından birinin davalı şirkete iş başvurusunda bulunduğunu ve yaklaşık 2 hafta sonra işe başlayacağını bu nedenle rekabete ilişkin bir sıkıntı olmayacağını düşündüğünü söylediğini, bunun üzerine müvekkili şirket ile görüşerek davalı şirketten herhangi bir çalışanın işe alınamayacağını müvekkil şirket çalışanlarından herhangi birinin de Davalı Şirkette aralarındaki rekabet nedeni ile çalışamayacağını söylediğini, olaydan ertesi gün Davalı …’ın yanına gelerek zorlandığını, kod yazamadığını ve bu nedenle ayrılmak istediğini, patronunun … ile görüştüğünü davalı şirkette çalışacağını söylemesi üzerine kendisine dava açacaklarını söylediğini, davalı şirket ile müvekkil şirketin benzer alanlarda çalıştığını web sitesinden yaptığı incelemede bunun görülebildiğini ve istifa dilekçesi verdiğini belirttiğini, Tanık …’ın beyanlarından da anlaşılacağı üzere davalı şirket tarafından davalı …’a Müvekkil Şirketle iş ilişkisi devam ederken teklif geldiğini, Tanık …’ın ise müvekkil şirket çalışanlarından birinin Davalı Şirkete iş başvurusunda bulunduğunu ve yaklaşık 2 hafta sonra işe başlayacağını bu nedenle rekabete ilişkin bir sıkıntı olmayacağını düşündüğünü söylediğini” diyerek davalı …’ın müvekkil şirketten ayrılmadan önce davalı şirket ile görüşmeler yaptığını ancak rekabet yasağı sözleşmesini bildiğinden bu yönde kuşkuları olduğunu bu nedenle araya aracı koymak suretiyle koyarak müvekkili şirketi bu noktada yokladıklarını gösterdiğini, Tanık anlatımları ile sabit olduğu üzere davalı …’ın müvekkil şirkette çalışırken aynı alanda faaliyet gösteren rakip bir Şirket ile iş görüşmeleri yapmış olması karşısında rekabet yasağına aykırı olarak hareket ettiğini, Davalı …’ın ortada hiçbir sorun yokken ve müvekkili şirket de kendisinden memnunken birden istifa sunması, …’ın müvekkili şirkette çalışırken davalı şirket tarafından teşvik edildiğini ve bu nedenle işten ayrıldığı ve rekabet yasağını ihlal etmiş olduğu iddialarını ispatladığını, Ancak yerel mahkeme tarafından tanık beyanları hiçbir surette değerlendirmeye alınmayarak “davalı …’in davacı şirkette çalıştığı dönemde davalı şirketin kendisi ile görüşmeye başladığı, davalı şirketin, davacı şirket know-howuna erişmek için …’in kendi şirketlerinde çalışmaya başlamasına teşvik ettiği iddia edilmiş ise de, davacı tarafça bu iddiaların delillendirilemediği…” şeklindeki ifadelere yer verildiğini, bu durumda yerel mahkeme kararının eksik inceleme teşkil ettiği ve mahkeme tarafından gerçekleştirilecek istinaf incelemesi neticesinde kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, Nitekim tanık beyanları ve dosyaya sunduklarını belgelerle de sabit olduğu üzere, davalı … ve … TTK’nın haksız rekabet hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, zira madde 57; “Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, 56. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara karşı da açılabilir.” denilerek davanın şirkete karşı açılabileceği hüküm altına alınmakta olduğunu, Bu durumda, her iki davalının da müvekkili şirketin zararına olacak şekilde haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiği dikkate alındığında, haklı davanın reddine karar verilen yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu tespit edileceğini, Davalı …’ın müvekkili şirket ile halihazırdaki iş ilişkisi devam ederken davalı şirketten teklif alarak işe başlamak suretiyle rekabet yasağını ihlal etmiş olup, SGK’ya 01/06/2016 tarihi itibariyle bildirim yapılmış olması bir anlam ifade etmediğini, Yerel mahkeme kararında, İşçinin rekabet yasağı süresinin dolmasından sonra rakip bir işletmenin İstanbul’daki işyerinde eski işine benzer bir pozisyonda çalışmaya başladığı, ancak süre dolduğu için bunun rekabetten kaçınma borcuna aykırı davranma olarak değerlendirilemeyeceği yönünde bir değerlendirmede bulunulmuşsa da, bu değerlendirme isabetsiz olduğunu, Davalı …’ın müvekkili şirket ile aynı faaliyet alanında ve aynı blokta hizmet veren rakip bir firmada çalışmaya başlamak üzere istifa ettiği duyumlarının alınmasının ardından, müvekkili şirket tarafından Davalı Şirkete Beşiktaş … Noterliği’nin 22.04.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek, davalı … ile doğrudan yahut dolaylı olarak kurulan iletişimin derhal sona erdirilmesi ve kendisiyle hiçbir surette hizmet ilişkisinie girilmemesi; aksi takdirde haksız rekabetin tespiti ile men’i ve uğranılan zararın tazmini için dava ikame edileceği ihtaren bildirildiğini, Davalı …’ın istifasından sonra müvekkili şirket ile aynı faaliyet alanında hizmet vermekte olan rakip bir firmada çalışmaya başlamış olduğu duyumlarının alınmasının ardından Beşiktaş … Noterliği’nin 02.05.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek rekabet yasağının ihlal edici eylemleri nedeniyle müvekkil şirketi ile akdedilen sözleşme uyarınca cezai şart tutarından ve müvekkili şirketin bu eylem nedeniyle uğrayacağı tüm zararlardan sorumlu olacağı kendisine ihtaren bildirildiğini, Davalı şirkete ve davalı …’a keşide edilen ihtarnamelere ve İş sözleşmesindeki açık hükme rağmen … rakip davalı şirkette işe başladığını, Davalı …’ın daha müvekkili şirkette çalışmaktayken rakibi olan davalı şirket ile teması olduğunu, iş görüşmeleri yaptığını ve anlaşma sağlandığını ve bu nedenle de davalı …’ın hali hazırdaki işinden davalı şirkette çalışmaya başlamak üzere istifa ettiğini, bununla birlikte davalı şirketin müvekkili şirket ile aynı binada olması sebebiyle davalı …’in istifasının hemen akabinde davalı şirkette çalıştığı zaten herkesçe bilinen ve görülen bir durum olup, ayrıca ispata muhtaç olmadığını, kaldı ki çalışma bakımından SGK girişi değil, fiilen çalışma tarihi önem arz etmekte olduğunu, Rekabet yasağına aykırı olarak hareket edildiğini çok iyi bilen davalılar sözleşmede yer alan 1 aylık süre koşulunu dolanmak için …’ın işe giriş tarihi 1 aylık sürenin dolduğu 01.06.2016 tarihinde yapıldığını, gerek davalılara çekilen ihtarnameler gerek tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, sırf SGK’ya geç bildirimde bulunulması davalıların sorumluluğunda olup, rekabet etme yasağına aykırı hareket edilmediği anlamına gelmediğini, dosya kapsamındaki tanık anlatımları, ihtarnameler ve deliller tam olarak değerlendirilmeden, usulüne uygun inceleme yapılmaksızın SGK kayıt tarihinden yola çıkarak davalı …’ın rekabet etme yasağını ihlal etmediği yönündeki tespitle davanın reddine karar verilmesi kabul edilemez nitelikte olduğunu, Yerel mahkeme kararı dosyadaki belge ve beyanlar incelenmeksizin ve gerekli değerlendirme yapılmadan tesis edildiğinde mahkeme tarafından yapılacak istinaf incelemesi neticesinde bozulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, Dosyada mübrez deliller, tanık anlatımları ve ihtarnameler dikkate alınmayarak eksik ve yetersiz inceleme sonucunda tesis edilen yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yukarıda izah edildiği üzere, davalı … davalı şirkette çalışmak üzere müvekkili şirketteki işinden istifa ettiğini, gerek tanık anlatımları gerekse bu hususta keşide edilen ihtarnameler işbu hususu açıkça ortaya koymakta olduğunu, yerel mahkeme tarafından ilgili sürecin tamamen göz ardı edilerek sadece SGK kayıt tarihini değerlendirerek ve sözleşmedeki bir (1) aylık sürenin geçmiş olduğu yönündeki isabetsiz tespitle rekabet etmeme borcuna aykırı davranılmadığına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Dosyada mübrez tüm belgelerle birlikte tüm dosya kapsamın detaylı olarak incelenip gerekli araştırmaların yapılması ve maddi gerçeklerler doğrultusunda değerlendirmede bulunulması gerekirken bu yönde gerekli dikkat ve özen gösterilmeden tesis edilen yerel mahkeme kararının hukuka uygun olmadığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 6.3.2019 tarihli, 2018/3705 E. ve 2019/1860 K. sayılı ilamı) Anılan tüm bu nedenlerle, geçerli olduğu Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olan sözleşme hükmü değerlendirilmeksizin, davalının bir (1) aylık süreye aykırı davranıp davranmadığını tespit etmeye yarar hiçbir belgeyi ve tanık beyanını dikkate almadan tanzim edilen yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, rekabet etmeme yasağına aykırılık nedeni ile cezai şart alacağı, rekabet yasağı ilişkisine aykırı hizmet ilişkisinin sonlandırılması ve bu surette haksız rekabetin men-i, haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda davacı, davalı işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı cezai şartın davalılardan tahsilini, TTK’nın 55/1-b-II ve 55/1-b-III ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabetin önlenmesi ve manevi tazminatın tahsili isteminde bulunmuştur. Uyuşmazlıkta iki farklı hukuki nedene dayanıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusu her bir hukuki neden yönünden ayrı ayrı incelenecektir. Davalı işçi … ile davacı şirket arasında 14/07/2014 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığı, iş sözleşmesine göre davalı …’ın Optimizasyon Mühendisi olarak işe başladığı, SGK kaydına göre ise Arge Elamanı olarak çalıştığı, davalı …’ın 21/04/2016 tarihli istifa dilekçesi ile davacı şirketten ayrıldığı, SGK. Kaydına göre işten ayrılış tarihinin 22/04/2016 tarihi olduğu görülmüştür. Davalı işçi … ile davacı şirket arasında 14/07/2014 tarihinde imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin REKABET YASAĞI başlıklı 9.1. maddesinde;” Çalışan, Şirketteki görevi devam ettiği müddetçe ve görevi sona erdikten sonra bir (1) ay süreyle, Türkiye’de ya da Türkiye dışında ve her türlü çevrim içi (=online) mecralarda, tek başına veya başka bir kişiyle Şirket ve Şirket’in Tedarik Zinciri Planlaması Yazılım Çözümleri faaliyetleri ile rakip nitelikteki faaliyetleri doğrudan veya dolaylı olarak yürütmeyecek, böyle bir faaliyette herhangi bir sıfatla menfaat sahibi olmayacak, bu sebeple bir iş ya da tesis kurmayacak, devralmayacak veya bu tür bir faaliyeti yürüten bir başka şirkete ortak veya yönetici olmayacak veya bu tür bir şirketten herhangi bir surette bir menfaat elde etmeyecektir. Şirket iş bu maddedeki cezai şart talep etme hakkından feragat edebilir 9.4. Maddesinde ise; İşbu madde hükümlerine aykırılık halinde Çalışan, Şirkete Çalışanın altı aylık brüt maaşı kadar cezai şart ödemekle yükümlüdür. Şirketin söz konusu meblağı aşan zararlarını talep hakkı saklıdır. Ayrıca Şirket, Borçlar Kanununun 351.maddesi uyarınca cezai şartın ve bunu aşan zararın tazmininin yanı sıra, Çalışanın rekabet yasağına aykırı davranışının önlenmesini de isteyebilir, ” şeklinde düzenleme olduğu görülmüştür. Davalı …’ın davacı şirkette 14/07/2014 – 22/04/2016 tarihleri arasında optimizasyon mühendisi olarak çalıştığı ve Davalı …’ın davacı şirketten 21/04/2016 tarihinde istifa suretiyle işten ayrıldığı, davalı gerçek kişinin davacı şirketten ilişiğini kestikten sonra yaklaşık 38 gün sonra SGK kaydına göre davalı şirkette 01/06/2016 tarihinde Yazılım Mühendisi olarak işe başladığı tesbit edilmiştir. Bu kayda göre davacı ile davalı … arasında imzalanan iş sözleşmesinin 9.1. Maddesinde belirtilen 1 aylık rekabet yasağı sürenin dolmasından sonra davalı şirkette işe başladığı, daha önce işe başladığına dair somut bir delilin olmadığı ayrıca yargılama aşamasında dinlenen tanık ifadelerinde, davalı Şirket’in odak noktasının bankacılık ve finans olduğu, davalı şirketin bankacılık ve finans kurumlarında optimizasyon araçları hizmeti verdiği, davacı şirketin ise tedarik zinciri motoru yaptığı, diğer bir ifade ile ürün satışı yapan firmalara, kaç ürünün girdiği, kaçının satıldığı, kaçının beklediği gibi konularda takip yeteneği sağlayan yazılımlar geliştirdiği ve ikisinin çok farklı konular olduğu beyan edildiği ve davacı ile davalı şirketin sicil kayıtlarına göre de faaliyetlerinin tamamen aynı olmadığı tesbit edilmekle, iş sözleşmesindeki rekabet yasağına aykırı davranıldığından söz edilemeyecektir. Davacı ile diğer davalı gerçek kişi arasındaki hizmet sözleşmesinde davalı şirketin taraf olmaması nedeniyle bu davalının iş sözleşmesindeki rekabet yasağının ihlali nedeniyle talep edilen cezai şart alacak talebi ile ilgilide husumet yöneltilemeyecektir. Davalı şirketin TK. 55/1b-2,3 maddelerine aykırı eylemleri nedeniyle diğer davalı ile birlikte sorumlu bulunduğu iddia edilerek cezai şartın davalılardan müteselsilen tahsiline,haksız rekabetin men-i, haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat istemine karar verilmesi talep edilmiş olup, TK. 55/1b-2 Maddesinde;” Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, ve TTK. 55/1b-3 Maddesinde ise;” İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,” hükümlerine dayandırılmış olup bu düzenlemelerin işçilerin işten ayrılmadan önce iş akdinin devamı sırasında işçilere menfaat sağlayarak üçüncü kişilerin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeyi ve ele geçirmeye yönelterek menfaat sağlamayı düzenlemiştir. Somut olayda ise, davacı şirket tarafından dava açılmadan önce Beşiktaş … Noterliğinden çekilen 22/04/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile; Kendi bünyelerinde çalışan …’ın rekabet yasağı hükümlerine aykırı olarak şirketinizde çalışmak üzere istifa ettiğini öğrendiklerini belirterek TTK. 55 ve devamı maddeleri kapsamındaki haksız rekabet faaliyetlerine son verilmesi ihtaren bildirilmiş isede davalı gerçek kişinin davacı şirkette çalışmaya devam etmediği ve çalıştığı dönemde de davalı şirketin davacı şirkete ait üretim ve iş sırlarını ele geçirmeye yöneltildiğine dair delil olmadığı, ayrıca davacı tarafça davalı şirketin davacıya ait hangi sırrı öğrenip kullanıp bundan menfaat sağladığına dair somut bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, davalı şirketin diğer davalıyı davacı şirkette çalıştığı dönemde ayartmak suretiyle davacı şirketten ayrılmasını sağladığına dair delil olmadığı, davalı gerçek kişinin tamemen aynı konuda faaliyet göstermeyen davalı şirkette işe girmesi de haksız rekabet teşkil etmeyecektir. Davalı gerçek kişinin irade serbestisi içinde davacı şirket ile olan iş akdini feshedip davalı şirkette işe girmesinde hukuka uygun olmayan davacı aleyhine menfaat temininin ispat edilemediği, davacının ticari sırlarının ele geçirilmesine yönelik bir çalışmanın davalılarca gerçekleştirildiğine ilişkin bir delilin bulunmadığı, davacının yanında çalışan davalı işçinin işten ayrılarak faaliyetleri tamamen aynı olmayan davalı şirkette çalışmaya başlaması haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, TBK.’ın 444 vd. Düzenlenen rekabet yasağının ihlali ve TTK’nın 55. maddesinde düzenlenen haksız rekabet hallerinin, dolayısıyla maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.