Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/477 E. 2022/665 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/477
KARAR NO: 2022/665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatı İle )
TARİHİ: 18/02/2019
DOSYA NUMARASI: 2014/304 Esas – 2019/71 Karar
DAVA: Alacak -Tazminat
DAVA TARİHİ: 13/11/2007
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yılbaşı alışverişinde satışa sunmak üzere birkısım hediyelik eşya için davalı … LTD ile anlaşma yaparak malların bedelini bu şirketin yetkilisi olan davalı …’e 24/07/2006 tarihinde 40.000,00 USD, 09/10/2006 tarihinde 40.000,00 USD ve 29/11/2006 tarihinde 18.000,00 USD havale yapmak suretiyle toplam 98.000,00 USD’yi peşin olarak ödediğini, … şirketi adına …’in müvekkili şirkete konişmentonun taşıyanda olduğunu ve İstanbul’da taşıyandan teslim alınacağı bilgisini verdiğini, ancak müvekkilinin konişmento ve malları teslim alamadığı gibi satın alınan ürünlerin yılbaşı öncesinde İstanbul’a ulaşmaması neticesinde ciddi maddi zararlara ve prestij kaybına uğradığını, … şirketi ve … aracılığı ile ithal edilen … ve … referans nolu üç konteyner dolusu eşyanın İstanbul Gümrüğüne ulaştığı 04/01/2007 tarihinde davalı … AŞ tarafından müvekkiline faks yoluyla varış ihbarnamesi gönderildiğini ancak eşyanın aslında 24/11/2006 tarihinde İstanbul Gümrüğüne girdiğinin sonradan anlaşıldığını, zira … tarafından gecikme bedeli olarak müvekkilinden 6.100,00 USD demuraj bedeli istenmesinden anlaşıldığını, …’un nakliyeci olarak ürünleri tam ve eksiksiz şekilde varış limanına ulaştırmak ve varış tarihini doğru şekilde bildirmek yükümlülüğü taşıdığı halde ürünlerin geldiğinin 04/01/2007 tarihinde gönderilen ihbar ile bildirilmiş olmasından dolayı zamanında ihbar yükümlülüğünü ihlal ettiğini, zira eşyanın gümrüğe giriş tarihi ile varış ihbarnamesinin gönderildiği tarih arasında 41 günlük bir gecikme olduğunu, bu sürenin de yılbaşı öncesine rastladığını, buna rağmen gecikme nedeniyle müvekkilinden demuraj bedeli istemesinin de iyi niyetle bağdaşmadığını, ayrıca gönderilen varış ihbarnamesinde 04/01/2007 tarihi olan ileti tarihi faks makinası ile otomatik olarak yazıldığı halde ihbar metninde 23/11/2006 ve 27/11/2006 tarihlerinin elle yazılmak suretiyle ihbar tarihinde de tahrifat yapıldığını, müvekkilinin ihbar tarihi olan 04/01/2007 tarihinden itibaren 21 gün free time süresi hesaplanarak buna göre tespit edilen 25/01/2007 tarihinden itibaren gecikme süresi için demuraj ödemesi yapmaya hazır olduğunu, 30/11/2007 tarihinde Beyoğlu …Noterliğinden gönderilen ihtarname ile …’a ihbar ettiği halde bu şirketin ihbara herhangi bir olumlu yada olumsuz cevap verilmediğini, müvekkili tarafından 27/02/2007 tarihinde Beyoğlu …Noterliğinden ikinci kez ihtarname gönderildiğini, bu ihtarnameye de cevap alınamadığını, daha sonra … şirketi ile … tarafından üç konteyner dolusu eşyanın … aracılığı ile … Tic Ltd ‘ne satıldığı bilgisine ulaşıldığını, bu duyum üzerine Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğünden malların akıbetinin sorulduğunu, Gümrük Müsteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü tarafından verilen 09/07/2007 tarihli cevabi yazıda dava konusu eşyanın … tarafından … Ltd Şti adına tanzimli, cirolu, stickerli konişmentolara istinaden ithalinin gerçekleştirildiği bilgisinin verildiğini, bu durumda müvekkili şirketin tüm ihbar ve ihtarlarına rağmen bedeli peşin olarak ödenmiş olan eşyaların üçüncü bir şirkete stickerli konişmentolar karşılığında bir kez daha satılarak teslim edildiğinin anlaşıldığını,vbu şekilde … LTD ve … ‘in malların satışı suretiyle haksız ve hukuka aykırı olarak ikinci kez kazanç sağladıklarını, …’un ise konişmentoda müvekkilinin isminin bulunduğu ve varış bildirimi yaptığı halde konişmentoyu sticker ile kapatarak müvekkilinin isminin değişmesine muvafakat ettiğini, sonuç olarak müvekkilinin mal bedeli olarak ödediği 98.000,00 USD ile yılbaşı sonrasında dava konusu ürünlerin satışından elde etmeyi beklediği 300.000,- YTL kardan yoksun kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 98.000,00 USD ile yoksun kalınan kardan şimdilik 20.000,-YTL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ticaret AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmaya konişmento ibraz edilip, herhangi bir ordino talebinde bulunulmadığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca konişmentoda taraf olmayan müvekkilinin taşıyıcı sayılamayacağından bu nedenle de davanın husumetten reddi gerektiğini, konişmentodaki yetki şartına göre mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davanın TTK ‘nun 1067.maddesinde öngörülen bir yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açılmadığını, taşıma akdinin hukuki sonuç doğurması açısından karşılıklı ve birbirine uygun iki irade beyanının ve bir taşıma akdinin olması gerektiğini, dava konusu emtianın yurtdışından davacı için getirilmediğini, bu hususun konişmento ibraz edildiğinde ortaya çıkacağını, bu konudaki cevap haklarını saklı tuttuklarını beyan etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının mal alım satımı konusunda … LTD ile anlaştığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin hesabına yapılan havalelerin, davacının borçları nedeniyle müvekkilinin adına hareket ettiği şirkete yaptığı ödemeler olduğunu, ödemeler şirket adına alındığından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafça dosyaya sunulan ihbarnamelerin 27/11/2006 ve 23/11/2006 tarihli olduğunu, ihbarname tarihlerinden anlaşıldığı üzere satın alınan malların yılbaşından önce İstanbul’a getirildiğini, davacının ihbarnamelerin 04/01/2007 tarihli faks ile kendilerine gönderildiği yönündeki iddiasının ispata muhtaç olduğunu, davacının muhatabının ancak ticaret yaptığı … LTD olabileceğini, müvekkilinin dava konusu alım satım ilişkisine hiçbir şekilde taraf olmadığını, ayrıca malların üçüncü kişiye satılmasıyla da müvekkilinin herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, ayrıca dava dilekçesinde ileri sürülen 300.000,00 TL kardan yoksun kalındığı yönündeki iddianın da ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın pasif husumet yokluğu ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … LTD hakkında açılan davanın, taraflarınca takip edilmediğinden 26/06/2014 tarihinde işlemden kaldırılmış olduğu, HMK’nın 150.maddesine göre bu tarihten itibaren 3 ay içerisinde de taraflarca yenilenmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatı İle) vermiş olduğu 18/02/2019 tarih ve 2014/304 Esas – 2019/71 Karar sayılı kararı ile; ” …. davacı şirket tarafından hediyelik eşya cinsi emtianın satın alınması konusunda … şirketi ile … ile anlaşma yapıldığı, malların bedelinin şirket yetkilisi olan … ‘e havale edildiği, bu şekilde 98.000,00 USD ödeme yapıldığı, ancak mallar davalı … tarafından Çin’den İstanbul’a getirildikten sonra davacıya değil davadışı … San. Ltd Şti ‘ne teslim edildiği, bu şekilde mal bedeli için ödenen tutar ile malların satışından elde edilecek kar kaybı nedeniyle davacının zarara uğradığının ileri sürüldüğü, taraflararasındaki uyuşmazlıkta temel hukuki sorunun navlun sözleşmesinden değil deniz aşırı satış sözleşmesinden yani deniz aşırı satım sözleşmesine konu satılanın teslim borcunun ifa edilmemesinden kaynaklandığı, davalı …’in davacı şirketin yaptığı ödemelere bir itirazı bulunmayıp, söz konusu ödemelerin davacının borçları nedeniyle … şirketine yapılan ödemeler olduğunun ileri sürüldüğü, dosyada mübrez banka hesap hareketleri ile e-posta yazışmalarından bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere davacının …’e toplam 113.000,00 USD havale yapıldığı, önceki siparişlerden kalan 4.850,00 USD ile birlikte davacının ödeme tutarının 177.850,00 USD olduğu, dava konusu sipariş ve alımsatım için 24/07/2006 tarihinde 40.000,00 USD, 09/10/2006 tarihinde 40.000,00 USD ve 29/11/2006 tarihinde 18.000,00 USD olmak üzere toplam ödeme tutarının 98.000,00 USD olduğu, sipariş edilen ürünlerin Çin’den Türkiye’ye taşımasının davalı … tarafından gerçekleştirildiği, taşımaya ilişkin … ve … nolu ara konişmentolarda yükleten olarak … LTD ile … isminin gösterildiği, sipariş bedelinin … şirketi adına … tarafından tahsil edildiği hususu da birlikte gözetildiğinde …’in ya bu şirketle ortak hareket ettiği yada şirketin sahibi olduğu, zira ödemeleri aldığını ikrar eden …’in bu ödemeleri … firmasına aktardığının herhangi bir dekont yada transfer belgesi ile ispatlayamadığı, dolayısıyla satılanı teslim borcunun ifa edilmemesinden …’in … şirketi ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, davacı vekili tarafından ithal edilen eşyaya ilişkin konişmentoların davacı emrine düzenlendikten sonra konişmentolara sticker yapıştırılmak sureti ile başka bir şirketin isminin yazıldığı ve bu şekilde eşyanın davadışı bir şirkete teslim edildiği, bundan dolayı diğer davalılarla birlikte davalı taşıyıcı …’un da sorumlu olduğu ileri sürülmekte ise de, … ile … firmasının konişmentolarda yükleten – taşıtan olarak birlikte gösterildiği, yükleten ve/veya taşıtanın gönderileni değiştirme yetkisi herzaman mevcut olup, … şirketinin böyle bir değişiklik durumunda yükü önceki gönderilene yani davacıya teslim etme yükümlülüğü bulunmadığından yükün davadışı …’a teslim edilmesinden dolayı bu davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği kanaatine varıldığından davalı … firması hakkındaki dava işlemden kaldırılıp, esas hükümle birlikte açılmamış sayılmasına karar verildiğinden satılanın teslim edilmemesinden kaynaklanan zararlardan dolayı davalı …’in sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken eBK’nun 192/1-4.maddelerine göre satıcı tarafından satılanı teslim borcunun ifa edilmemesi durumunda alıcı ödenen mal bedelinin yanısıra kar kaybı talebinde de bulunabilecektir. Davacının dava konusu olan satım konusu mallar için 98.000,00 USD ödeme yaptığı dosya kapsamına göre sabit olup, bu miktar üzerinden kay kaybı talebinde bulunmuş ise de, Çin’den ithal edilen eşyanın gümrük beyannamesinde mal bedeli olarak 27.620,00 USD beyan edilmiş olduğundan, mal değerinin beyan edilen tutar kadar olması gerektiği, buna göre kar kaybının da 27.620,00 USD üzerinden hesaplanması gerektiği kabul edilmiştir. Alınan bilirkişi raporlarında hediyelik eşya sektöründeki kar marjının ortalama % 40 olduğu belirtilmiş olduğundan, 27.620,00 USD mal bedeline ilişkin kar payının % 40 oranı üzerinden 11.048,00 USD ‘ye tekabül ettiği, dava dilekçesinde kar kaybı talebi TL üzerinden yapıldığından dava tarihindeki kura göre bu tutarın 13.345,98 TL ‘ye tekabül ettiği tespit edilmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle; davacının mal bedeli için ödediği 98.000,00 USD ile 13.345,98 TL kar kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline, davalı … Tic AŞ hakkındaki davanın reddine, davalı … Ltd hakkındaki davanın HMK ‘nun 150/5.maddesine göre açılmamış sayılması yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalı … Co Ltd hakkındaki davanın HMK ‘nun 150/5.maddesine göre açılmamış sayılmasına, 2-Davalı … Tic AŞ hakkındaki davanın REDDİNE, 3-Davalı … hakkındaki davanın KISMEN KABULÜ ile 98.000,00 USD ‘nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyece Dolar faizi ile birlikte, 13.345,98 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Müvekkili şirketin İstanbul’ da yerleşik olup, cam, çerçeve, ayna, resim ticareti ile iştigal ettiğini, yılbaşı alışverişi odaklı olarak satışa sunmak üzere, bir kısım hediyelik mal için … LTD ile anlaştığını, malların bedelini, anılan şirket yetkilisi … adına havale çıkarmak suretiyle, toplam 98.000.- USD ( Amerikan Doları )’ yi peşin olarak ödediğini, … LTD adına …’in konşimentonun taşıyanda olduğunu, müvekkili şirketin konşimentoyu taşıyan şirketten İstanbul’ da teslim alacağı bilgisini verdiğini, Müvekkili şirketin konşimentoyu ve malları teslim alamadığı gibi, şirketin ithal konusu hediyelik ürünlerin yılbaşı öncesinde Türkiye’ ye ulaşmaması neticesinde ciddi maddi zararlara ve toptan satış yaptığı müşterilerine karşı teslimat yapamamaktan ötürü prestij kaybına uğradığını, Yapılan sözleşme gereği müvekkili şirkete teslim edilmesi gereken malların, yükleteni … LTD & … olan … ve … referans numaralı, üç konteyner ile İstanbul Gümrüklerine ulaştığı, 04.01.2007 tarihinde taşıyıcı … Tic. A.Ş. tarafından fakslanan ” Varış İhbarnamesi ” ile müvekkili şirkete bildirildiğini, taşıyıcı firma tarafından müvekkiline gönderilen varış ihbarnamelerinin davaya konu malların alıcısının davacı müvekkili olduğunu açıkça gösterdiğini, bu eşyaların esasen 24.11.2006 tarihinde İstanbul Gümrüğüne girdiğinin, … Tic. A.Ş. tarafından gecikme bedeli olarak 6.100.- USD (Amerikan Doları ) demuraj bedeli istemesinden anlaşıldığını, … Tic. A.Ş.’ nin bir nakliye şirketi olarak, taşımasını yapmakta olduğu ürünleri tam ve eksiksiz olarak varış limanına ulaştırmak ve ürünlerin alıcısına varış tarihini doğru olarak bildirmek zorunluluğunu taşıdığı halde, ürünlerin geldiğini müvekkili şirkete 04.01.2007 tarihinde bir faks mesajı göndermek suretiyle ihbarla bu yükümlülüğü ihlal ettiğini, gümrüğe giriş tarihi ile varış ihbarnamesi tarihinin faks mesajı ile gönderildiği tarih arasında 41 günlük bir gecikme olup, bu sürenin de yılbaşı öncesine rastladığını, bu gecikme nedeniyle demuraj oluşması ve oluşan demuraj tutarının müvekkili şirketten talep olunmasının da iyi niyetle bağdaşmadığını, Müvekkili şirketin, ihbar tarihi olan 04.01.2007 tarihinden itibaren 21 gün free time süresi de hesaplanarak, 25.01.2007 tarihinden itibaren tespit olunacak gecikme süresi için demuraj ödemesi yapmaya hazır olduğunu 30 Ocak 2007 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihbar ettiği halde, … Tic. A.Ş. tarafından bir açıklama yapılmadığını, olumlu veya olumsuz bir cevap da alınamadığını, İhtarnamelerine bir dönüş yapılmaması üzerine; bu defa 27 Şubat 2007 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile keyfiyetin bir kez daha … A.Ş.’ ye bildirildiğini ve müvekkili şirketin maddi, manevi ve yoksun kalınan kar dahil olmak üzere her türlü zararının tazmininin talep olunacağının ihtar edildiğini, … Tic. A.Ş.’nin anlaşılmaz ve ticari teamüllerle açıklanamaz bir şekilde bu ihtarlarına da cevap vermediğini, Akabinde müvekkili … LTD ve … tarafından, … TİC. LTD. ŞTİ.’ ne teslim olunmak üzere … Tic. A.Ş. aracılığıyla gönderilen üç konteyner dolusu eşyanın, … Mah. … Cad. No: … Kadıköy İstanbul adresinde bulunan … isimli şahsa satıldığı bilgisine ulaşıldığını, bu duyum üzerine kendileri tarafından 29 Haziran 2007 tarihinde, Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğü’ ne yazılan … kayıt numaralı dilekçe ile Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğü’nden; a) … Referans numaralı, … konşimento numaralı, … numaralı konteynerin ve b) … Referans numaralı, … konşimento numaralı, …- … numaralı konteynerlerin halihazır durum ve akıbetlerinin sorulduğunu, Gümrük Müsteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü tarafından verilen 9 Temmuz 2007 tarihli cevabi yazıda; dava konusu ” … 1056 karton eşyanın … Tic. A.Ş. tarafından … Ltd. Şti. Firması adına tanzimli cirolu STİCKERLİ KONŞİMENTOLARA istinaden … /13.04.2007 sayılı ve tarihi ile ithali gerçekleştirildiği … ” bilgisinin alındığını, Müvekkili şirketin tüm ihbar ve ihtarlarına rağmen, bedelleri peşin olarak ödenmiş dava konusu eşyaların 3. bir şirkete STİCKERLİ KONŞİMENTOLAR karşılığı bir kez daha satıldığını ve teslim edildiğini, bu suretle … LTD ve …’in malların satışı suretiyle, haksız ve hukuka aykırı olarak ikinci bir kazanç sağladığını, … Tic. A.Ş’ nin ise konşimentoda müvekkili şirketin ismi bulunduğu için varış bildirimi yaptığı halde, konşimentonun sticker ile kapatılarak, alıcının isminin değişmesine muvafakat ettiğini, … Tic. A.Ş. tarafından tanzim olunan 23.11.2006 tarih ve 27.11.2006 tarihli varış ihbarnamelerinin müvekkili şirkete 4 Ocak 2007 tarihli faks mesajları ile bildirildiğini, her iki ihbarnamenin de tanzim olundukları tarihten sonra, faks mesajı ile müvekkili şirkete gönderildiğini, her iki ihbarnamede de alıcı ve muhatap olarak “…” nin gösterildiğini, konşimentoların üzerine yapıştırılan stickır’ larla, müvekkili şirketin bilgisi ve muvafakati olmaksızın alıcı isminin değiştirildiğini, … Tic. A.Ş.’ nin ise Ticaret Kanunu ve yürürlükte bulunan uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini, ” Varış ihbarı “nın yükün teslimat yerine geldiğinde alıcıya yük ile ilgili bilgilerin iletildiği bir belge olduğunu, bu belgenin alıcıya ulaşması neticesinde alıcının hukuki sorumluluğunun başladığını, ancak … Tic. A.Ş.’ nin taşıyan olarak kendinden beklendiği üzere, basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, ticari yaşamın olağan akışına aykırı davrandığını, … Tic. A.Ş.’ nin 24.11.2006 tarihinde varış ihbarı yapması gerekirken, bu ihbarı evrakta tahrifat yapmak suretiyle 04.01.2007 tarihinde yapmış olmakla, demuraj ücreti doğmasına sebep olduğunu, müvekkilinin bu konuda çektiği iki ayrı ihtarı da yanıtsız bırakmak suretiyle, müvekkili bakımından eşyaların teslim alınamamasına, adeta zayi olmasına yol açıldığını, Genel olarak taşıyıcı firmanın sorumluluğunun sınırlı olduğu hukuki bir gerçeklik ise de; meydana gelen zararın taşıyıcının kastından veya kasta eş değer kabul edilen bir kusurundan ileri gelmişse taşıyıcının kendisinin sorumluluğunu kaldıran, sınırlayan hükümlerden faydalanamayacağını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olup; ” … Taşıyıcının zarara hiçbir açıklama yapmamış olması halinde, makul, kabul edilebilir açıklamasını yapmayan taşıyıcının bu hareketinin kötü niyete eş değer bir kusur olduğunu kabul edilmiştir. … ” … Tic. A.Ş.’nin, makul ve kabul edilebilir bir açıklama yapmamakla kalmayıp, hiçbir ihbar ve bildirim yapmaksızın, konşimento üzerine sticker yapıştırılması suretiyle zarara neden olan eşyanın 3. bir kişiye satışında rol oynadığını, Bu nedenle taşıyıcının, kötü niyete eşdeğer bir kusuru bulunduğundan sınırlı sorumlu olmayıp zararın tamamından sorumlu olduğunu, … Tic. A.Ş. hakkındaki davanın reddine dair verilen kararın hatalı olup mahkemenin bu kararına itiraz ettiklerini, Müvekkilinin ürünleri yurt dışından alırken, kararda belirttiği gibi % 40 gibi bir oranda değil, en az % 200 oranında fiyata yansıtmayı planladığını, dosyada alınan bilirkişi raporunda, hediyelik eşyada toptancısının fiyata yansıttığı bedelin % 40 olarak kabul ettiğini ve yoksun kalınan tutarın da dava tarihi itibari ile 13.345,98.TL olarak tespit edildiğini, müvekkilinin ürünleri özellikle Çin’den getirterek Türkiye piyasasından daha yüksek fiyatta satmayı ve daha çok kar etmeyi planladığını, bilirkişinin % 40 olarak belirttiği oranın belki Türkiye içinde üretilen ve kar oranı düşük mallar için doğru olabileceğini, ancak müvekkili daha fazla kar etmeyi düşündüğü için ürünleri Çin’den getirttiğini ve bu ürünlere maliyetinden en az % 200 oranında fiyata yansıtarak satmayı planladığını, davaya konu mallar müvekkiline ulaşmadığı için planladığı 300.000,00 TL tutarındaki bu kardan yoksun kalındığını, kar kaybının 13.345,98 TL olduğu yönündeki kararın hatalı olup mahkemenin bu kararına itiraz ettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına, fazlaya ilişkin ve diğer talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne, dava konusu eşyalar bedeli 98.000.- USD’ nin ve şimdilik yoksun kalınan kar karşılığı olarak da 20.000,00 TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, ihtar tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI … VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı tarafından müvekkili ile davalı … Ltd. Şirketinin birlikte hareket ettiği, bu sebeple davacının uğradığını iddia ettiği zarardan sorumlu tutulması gerektiğinin belirtildiğini, davacının bu iddiasına dayanak olarak dosya münderecatında mevcut bir kısım e-posta yazışmalarını, müvekkil adına düzenlenmiş bir kartviziti ve konişmentoları gösterdiğini, Dava konusu olayda müvekkili davalı … Ltd. Şti’nin sahibi olduğundan ya da şirket ile birlikte hareket ettiğinden bahsedilemeyeceğini, davacı şirket, müvekkilinin … Ltd. ile birlikte hareket ettiğini, … Ltd. şirketi ile aralarındaki ilişkiyi baştan sona yönettiğini, mallara ilişkin ödemeyi kendi nam ve hesabına aldığını iddia ederken delil olarak e-posta yazışmaları, faks, kartvizit gibi hukuki değeri olmayan belgeleri gösterdiğini, delil niteliğine sahip olmayan, davacının iddialarını ispatlayacak mahiyette olmayan belgeler göz önünde bulundurularak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İlk derece Mahkemesi kararında, davacı tarafından müvekkilinin hesabına ödeme yapıldığı belirtilerek bu durumun müvekkilinin dava konusu olayda davalı … Ltd. Şirketi ile birlikte hareket ettiğini gösterdiğinin belirtildiğini, ancak mezkur ödemelerin, dava konusu olaya ilişkin değil, davalı … Ltd. Şirketi’nin müvekkili ile arasındaki sair hukuki ilişkiden kaynaklanan borcu nedeniyle müvekkili hesabına yatırıldığını, müvekkilinin davalı … Ltd. Şirketi ile birlikte hareket ettiğinden bahsedilemeyeceğini, dosya münderecatında mevcut bilirkişi raporlarında da, müvekkili hesabına yapılan ödemelerin somut olaya konu edilen mal bedeli için olduğunun sabit olmadığının belirtildiğini, müvekkilinin dava konusu olayda davacıya karış bir sorumluluğu bulunmadığını, Gerekçeli kararda ve dosya münderecatında mevcut dilekçelerde müvekkilin … ve … numaralı konişmentolarda yükleten olarak … LTD & … kaydının olduğu, bu sebeple müvekkilinin yükleten olarak sorumlu olduğu hususlarının belirtildiğini, ancak dosya münderecatında mevcut 22.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, mezkur konişmentolar incelendiğinde davacının lehdar olmadığının görüldüğü, malın alıcısı kısmında taşıyan emrine düzenlendiği, notify kaydında ise … San. Ltd Şti. yazdığının görüldüğü, davacının yüke ilişkin alıcı sıfatının sabit olmadığı, dosyada … firması adına düzenlenmiş konişmento, ordino veya sari bir evrakın bulunmadığı, bu sebeplerle davacının dava konusu taşımadaki yüklerin gerçek sahibi olduğunu ispatlayamayacağı hususlarının belirtilmiş olduğunu, Aynı şekilde dosya münderecatında mevcut 07.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda dava dosyasında mübrez konişmentolar kapsamında yapılan incelemede davaya konu ürünlerin Çin’den davalılarca tedarik olunan davacıya gönderildiğine dair bir tespit yapılamadığının belirtildiğini, dolayısıyla hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için müvekkilinin dosya münderecatında fotokopileri mevcut konişmentolara göre yükleten sıfatına haiz olduğu kabul edilse dahi işbu konişmentolar, dava konusu olaydan farklı bir ticari olaya ilişkin olduğundan, dava konusu olayda müvekkilinin yükleten sıfatına haiz olduğuna ilişkin delil niteliği taşımadığını, bu konişmentolara dayanılarak müvekkilinin dava konusu olayda yükleten sıfatına haiz olduğundan bahsedilemeyeceğini, Dosya münderecatında, dava konusu olay ile ilgili olarak müvekkilinin davalı … Ltd. şirketi’nin sahibi/yetkilisi olduğuna ya da … Ltd. Şirketi ile birlikte hareket ettiğine ilişkin somut bir delil bulunmadığını, buna rağmen mahkeme kararında davacının zararından müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, müvekkiline karşı husumet yöneltilmesi mümkün olmadığından müvekkiline yöneltilen davanın pasif husumetten reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, davacının istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; yurtdışından satın alınan malların davacı alıcıya teslim edilmemesi nedeniyle ödenen mal bedeli ile malların satışından dolayı elde edilebilecek kar kaybının davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı … Ltd hakkındaki davanın HMK ‘nun 150/5.maddesine göre açılmamış sayılmasına; davalı … Tic AŞ hakkındaki davanın reddine; davalı … hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Mahkemece de tespit edildiği üzere, davalı … ile … firmasının konşimentolarda yükleten – taşıtan olarak birlikte gösterildiği, yükleten veya taşıtanın gönderileni değiştirme yetkisi mevcut olup, davalı … şirketinin böyle bir değişiklik durumunda yükü önceki gönderilene, yani davacıya teslim etme yükümlülüğünün bulunmadığı gözetildiğinde, davalı … Tic. A.Ş. hakkındaki davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğu gibi, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında hediyelik eşya sektöründeki kar marjı ortalama % 40 olarak belirlenmiş olup, davacı tarafça daha yüksek kar marjı ile satış yapılabileceğinin ispatlanamadığı; yine davacı tarafça verilen sipariş bedelinin davalı … şirketi adına … tarafından tahsil edildiği, ödemeleri aldığını ikrar eden davalı …’in bu ödemeleri … firmasına aktardığı ya da bu bedelin sair bir hukuki ilişkiden kaynaklanan nedenlerle davalı … hesabına yatırıldığının ispatlanamaması nedeniyle, satılanı teslim borcunun ifa edilmemesinden davalı …’in … şirketi ile birlikte sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, Çin’den ithal edilen eşyanın gümrük beyannamesinde beyan edilen 27.620,00 USD üzerinden ve bilirkişi raporlarında hediyelik eşya sektöründeki kar marjının ortalama % 40 olduğunun tespit edildiği belirtilerek davacı lehine 13.345,98 TL kar kaybına hükmedilmiş ise de, hediyelik eşya alımına dair sözleşmenin davalı tarafça fiili olarak sona erdirildiği ve ödeme yapılmasına rağmen karşılığı mal teslim edilmemesinde davalının kusurlu olduğu gözetilerek, TBK’nın 125/3 madde hükmü uyarınca davacının ödediği 98.000,00 USD üzerinden ve bilirkişi raporları ile tespit edilen %40 kar marjına göre belirlenecek miktarda, ancak davacı talebi fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 20.000,00 TL olduğuna göre bu miktarda kar kaybına hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı…’in istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı …’in istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 18/02/2019 tarih ve 2014/304 Esas – 2019/71 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; A)Davalı … Ltd hakkındaki davanın HMK ‘nun 150/5. maddesine göre açılmamış sayılmasına, B) Davalı … Tic AŞ hakkındaki davanın REDDİNE, C) Davalı … hakkındaki davanın KABULÜ ile; 98.000,00USD ‘nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Dolar faizi ile birlikte, 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 9.478,45-TL harçtan 1.862,10 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.616,35.- TL harcın davalı … ‘den tahsili ile Hazineye irad kaydına, 1.862,10 TL peşin harcın davalı … ‘den tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 17.131,86 TL vekalet ücretinin davalı … ‘den alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı … A.Ş. vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 17.131,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından yapıldığı anlaşılan yargılama gideri olan 13,10 TL başvurma harcı, 276,50.TL posta gideri, 13.350,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 13.639,60 TL yargılama giderinin davalı … ‘den alınarak davacıya ödenmesine, davacının diğer davalılar yönünden yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalılar … A.Ş. ile … Ltd tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 11-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince, istinaf kanun yoluna başvuran davalı …’den alınması gereken 9.478,45-TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 2.256,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.222,45‬ TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,30 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş – dönüş masrafı olmak üzere; toplam 156,6 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 13-Davalı … tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 14-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 20/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.