Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/466 E. 2022/492 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/466 Esas
KARAR NO: 2022/492 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2017/490 Esas 2019/1279 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/1205 ESAS
SAYILI DOSYASINDA:
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirket ile davalı arasında ticari münasebete istinaden cari hesap ilişkisine göre fatura alacağından doğan borcun ödenmediğini, bu sebeple davalı şirket aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının söz konusu takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalının itirazının kötü niyetli olduğunu, davalının talebi üzerine müvekkili şirket tarafından kontaktör, motor koruma şalteri, otomatik sigorta gibi elektrik malzemelerini gönderdiğini, işin eksiksiz olarak davalıya teslim edildiğini, takibe konu alacağın cari hizmet ilişkisinden doğduğunu, davalının borcunu ödemeden kaçtığını, takibin bu sebeple yapıldığından bahisle davalı itirazının iptaline, takibin devamına, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile,davacının ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, gerçekleri yansıtmadığını, davanın reddini talep ettiklerini, müvekkilinin alacaklıya böyle bir borcunun bulunmadığını, bu sebeple takibe tüm borca, işlemiş faize ve faiz oranlarına itiraz edildiğini, müvekkilinin karşı taraftan alacaklı olduğunu, bu konuda Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası üzerinden takip açıldığını, davacının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, bu sebeple takibin durduğunu, taraflarından ileride itirazın iptali davasının ikame edilerek huzurdaki dava ile birleştirileceğinin talep edileceğini, her türlü haklarını saklı tuttuklarını, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin davacı ile anlaştığını, anlaşma şartlarına göre üstlendiği işi yaptığını ve teslim ettiğini, davacının işlerin yapılması için müvekkiline vekâletname verdiğini, müvekkili şirketin edinimini yerine getirdiğini, davacının edinimini tam olarak yerine getirmediğini, bu konuda müvekkiline bir kısım malzeme ile ödeme yaptığını, bir kısmını ise ödemediğini, davacı şirketten alacağının bulunduğunu, buna ilişkin evrak ve delillerin ekte sunulduğunu, ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasını talep ettiklerini, ayrıca müvekkili tarafından yapılan iş ve hizmetlerin bilirkişilerce keşif yapılarak yerinde inceleme yapılmasını talep ettiklerini, haksız davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin davacıdan 11.496,76 TL alacaklı olduğunu, davacının bu borcu ödemek yerine kötü niyetli olarak takip açarak haksız kazanç sağlamak istediğini, davacı tarafın kötü niyetli takibi için %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesinden bahisle haksız davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleriyle ücreti vekâletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan anlaşma gereğince, müvekkilinin davalı şirkete trafo bakım ve sistemi devreye alma, komponzasyon işlemi ve 960 KW … Proje ve Mühendislik Hizmetleri verdiğini, bu hizmetler karşılığında faturalar düzenlendiğini, bu faturaların posta yoluyla davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafın faturaları ihtarname ile iade ettiğini, faturalar gereğince Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı ile arasında yapılan anlaşmaya göre müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin davalıdan bir kısım malzeme aldığını, davalıdan davalıya verdiği hizmet ve işlemlerden dolayı hakettiği alacağının ödenmediği gibi müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, alacağının da mahsup edilmediği, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/490 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, bu dava ile birleştirilme talep edildiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/11/2019 tarih ve 2017/490 Esas – 2019/1279 Karar sayılı kararında; “….Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, asıl davacı birleşen davalı, karşı tarafa sattığı bir kısım elektrik malzemelerinin bedeline ilişkin olarak düzenlediği fatura bedellerinin tahsili amacıyla icra takibi başlatmış, karşı tarafın itirazı üzerine duran icra takibine itirazın iptalini talep etmektedir. Asıl davalı birleşen davacı ise karşı tarafa elektrik sistemi hizmetleri karşılığında düzenlediği fatura bedellerinin tahsili amacıyla icra takibi başlatmış, karşı tarafın itirazı üzerine duran icra takibine itirazın iptalini talep etmektedir. Asıl davada icra takibine konu edilen 6.498,24-TL fatura alacağına esasen karşı tarafın alacağın varlığı yönünden itirazı bulunmamaktadır. Fakat karşı taraf(birleşen davacı) birleşen davalıya verdiği hizmetler karşılığında düzenlediği faturalar nedeniyle 17.995,00-TL alacaklı olduğunu, asıl davacının 6.498,24-TL fatura alacağını mahsup ederek 11.496,76-TL bakiye alacağının bulunduğu iddiasıyla icra takibi başlatmış, birleşen davada da bu takibe de karşı tarafın itirazının iptalinin, ayrıca 6.498,24-TL fatura bedeli karşı tarafça mahsup edilmeyerek takibe konu edildiğinden bu bedelin de ödenmesini talep etmektedir. Bu durumda birleşen davacının birleşen davalıdan 17.995,00-TL alacaklı olup olmadığının tespiti taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşmasını sağlayacaktır. Bilirkişi heyetine elektrik mühendisi ve elektrik teknisyeni eklenerek alınan raporda yerinde incelemeler neticesinde; mevcut fiili durum itibariyle asıl davalı birleşen davacının talebine konu 10.620,00-TL bedelli, 5.900,00-TL bedelli ve 1.475,00-TL bedelli faturalara konu iş ve işlemlerin yapıldığı kanaatini bildirmişlerdir. Bilirkişi raporundan sonra davacı karşı davalının itirazları üzerine birleşen davacının dinlenen tanıklarının beyanları incelendiğinde; söz konusu iş ve işlemlerin bizzat tanıklar tarafından yapıldığı tanıklarca beyan edilmiş, bu durumda bu fatura bedellerinin önünde birleşen davacının davasını ispatladığı anlaşılmıştır. Bu durumda asıl davacının icra takibine konu ettiği 6.498,24-TL fatura yönünden davalı birleşen davacıdan alacaklı olduğu; davalı birleşen davacının ise karşı taraftan 17.995,00-TL alacaklı olduğu, icra takibi yaparken 6.498,24-TL’yi alacağından mahsup ederek takip yaptığı için hem davacı birleşen davalının itirazının iptalini hem de 6.498,24-TL yönünden alacağının tahsilini isteyebileceği, her iki tarafta işlemiş faiz talebinde bulunmuşsa da takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediklerinden işlemiş faiz talebinde bulunamayacakları, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı talep edebilecekleri anlaşılmakla, asıl davanın ve birleşen davanın asıl alacaklar üzerinden kısmen kabulüne, işlemiş faizler yönünden reddine, birleşen dosyada 6.498,24-TL alacağın tahsiline ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, A-Asıl Davada davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe asıl davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, Asıl alacağın % 20’si oranında 1.299,65 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, B-Birleşen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1205 E. sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe birleşen davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, Asıl alacağın % 20’si oranında 2.299,35-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6.498,24 TL’nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine,, karar verilmiş ve karara karşı asıl davada davacı / birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece verilmiş asıl davanın kısmen reddi ile birleşen davanın kısmen kabulü kararının kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkeme yedi sayfalık gerekçeli kararının gerekçesini “bilirkişi raporundan sonra davacı karşı davalının itirazları üzerine birleşen davacının dinlenen tanıklarının beyanları incelendiğinde; söz konusu iş ve işlemlerin bizzat tanıklar tarafından yapıldığı tanıklarca beyan edilmiş bu durumda bu fatura bedellerinin önünde birleşen davacının davasını ispatladığı anlaşılmıştır.” dayandırmış olduğunu, Mahkemeye dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, raporlara ayrı ayrı beyanları, ek rapora karşı itirazları, tanık anlatımlarına karşı beyanları ile dosya kapsamı hakkında beyanları adı altında verdikleri dilekçelerin hiçbirisi dava aşamasında değerlendirilmediğini, Yukarıda görüldüğü üzere mahkemenin kararının gerekçesi olmadığını, gerekçeli karar hakkı adil yargılanma hakkının bir parçası olduğunu, .gerekçeli karar hakkı adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birisi olduğunu, söz konusu hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarıyla korunduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanun metinleri ile Yargıtay İçtihatlarında da düzenlenmekte olduğunu, Anayasa 141. Md.”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” H.M.K. 27. Md. “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirilmesini ve kararın somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi.” H.M.K. 297/1-c. Md. “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görünen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermelidir.” hükümlerine amir olup bu konuda bir çok Yargıtay içtihatları bulunduğunu, Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılacağını, bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanması gerektiğini, Mevzuat ve mahkeme kararları ışığında, tatmin edici olmayan sayın yerel mahkemenin gerekçesi yasal anlamada gerekçe olarak kabul edilemeyeceğinden sırf bu yönüyle de aleyhe olan kararların kaldırılması gerekmekte olduğunu, Yerel mahkeme asıl davada işlemiş faiz talebini, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürmediği gerekçesi ile reddettiğini, yerel mahkemenin bu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Asıl davanın konusu, her iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olduğu ihtilaf konusu olmayan hatta davalı tarafında da ikrar edilmiş fatura alacaktan ibaret olduğunu, davalı işbu dava konusu fatura kadar borçlu olduğunu faturayı defterine işlediği anda bilmekte olduğunu, faturaya dayalı icra takiplerinde, takip öncesi faiz işletmek için takip konusu faturanın borçluya tebliğ edilmiş olması ve borçlunun da tebliğden itibaren 8 gün içerisinde faturanın içeriğine itiraz etmemesi yeterli olduğunu, dolayısı ile davalınn dava konusu faturayı aldığı ve 8 günlük süre içerisinde itiraz etmediği dosya kapsamı ile sabit olup işbu red kararının kaldırılması gerekmekte olduğunu, Yerel mahkeme davalı birleşen davacının davasını tanık anlatımları doğrultusunda kabul ettiğini belirttiğini, tanık anlatımlarına dava sürecinde taraflarınca beyanda bulunulduğunu, davalının tanıklarından birisi şirket sahibinin oğlu … olduğunu, konumu gereğince huzurda yeminsiz dinlendiğini, bir diğer tanık ise davalı şirketin çalışanı olduğunu, mahkemenin kararını davalı şirkete organik bağlı iki tanığın beyanlarına oturtması başlı başına kaldırma sebebi olduğunu, tanıkların 1600 KW olan trafo gücünü 960 KW ye düşürmek için görevlendirildiklerini beyan etmişlerse de dava konusu yerin önceki sahibi tarafında da 960 KW ile kullanıldığının sabit olduğunu, birleşen davacılar ayrıca dava konusu yere gelen cezaların düşürülmesi hususunda biri 20 gün bir dilğeri ise 3 ay takip ettiklerini belirttiklerini, davaya konu yerde davacının sözde yaptığını iddia ettiği işler için cezalar gelmeye devam ettiğini, bu husus mahkemeye belirtilmişse de mahkeme bu durumu ilgili kuruma sorma gereği duymadığını, mahkemenin her aşamasında birleşen davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirtmelerine rağmen yerel mahkemenin iş bu konudaki haklı talepleri duymazdan geldiğini, mahkemenin gerekçeli kararının 7 sayfa gerekçesinin ise iki satırdan ibaret olduğunu, yerel mahkeme dava konusu hakkında keşif neticesinde yaptırılan bilirkişi incelemesine yaptıkları itirazlarını kesinlikle fark edemediğini, davacının varlığını iddia ettiği dava konusu faturaların içeriğine ilişkin tüm itirazların görmezden gelindiğini, Bilirkişi heyeti keşif sonrası rapor için davayı tam 2 celse itirazları sonucu ek raporunu ise 2 celse geciktirdiğini, dolayısı ile işbu bilirkişi heyeti nedeniyle dava tam 4 celse geciktiğini, kaldı ki mahkeme resen adı geçen bilirkişi heyetini HMK 274. Maddesi gereğince ihtar etmek yerine talep doğrultusunda hareket ettiğini, Mahkemeye sunulan her iki raporda da uzmanlık alanlarını ortaya çıkaracakları tek bir cümle, terim , anlatım bulunmadığını, raporların her ikisi de dava ve cevap dilekçelerinin tekrarı ve dava konusu işlerin yapıldığını gördüğünü belirtmekten ibaret olduğunu, kaldı ki rapora itirazları da açık açık hangi hususların değerlendirilmesi gerektiğini net bir şekilde izah etmelerine rağmen değerlendirme ihtiyacı bile duyulmadığını, çünkü her iki raporda heyet tarafından zorla sunulabildiğini, hiçbir gerekçe göstermediğini, hiçbir gerekçe göstermeksizin süre uzatma talepleri olmadığı halde mahkemeye raporlarını sunamadıklarını, raporların zamanında verilememesinin illaki mümkün olduğu haller mevcut olduğunu, ancak dosyaya ihtar üzerine zorla, elinden çıkması gerektiği için verilen raporlar tamamen hukuk garabeti olup hakimi de yanlış yönlendirdiğini, birleşen davanın davacısının varlığını iddia ettiği sözde alacak faturalarının içeriğindeki hizmetler asla ve asla müvekkili şirklete verilmediğini, dava konusu faturalardaki içeriğe bakılacak olursa bilirkişi fatura içeriğinde yazılmış olan temizlik işleri yapılırken her halde yanlarında bulunuyor olacağını, mahkeme dosyasını zorla mahkemeye ibraz etmek zorunda kalan bilirkişi heyetinden hakkaniyete, karar vermeye ve Yargıtay denetimine elverişli rapor vermesini beklemenin fazla iyimser düşünce olacağını, bilirkişi heyetinin her iki raporununda 4 celse geciktirmeye sebebiyet verecek ölçüde olmadığı mahkeme tarafında da anlaşılacağını, bilirkişi heyeti de tamamen yanlış üyelerden oluşturulduğunu, Birleşen davacının varlığını iddia ettiği tüm işlemler başka firmalara yaptırıldığını, buna ilişkin alış faturaları dosyaya sunulmasına rağmen mahkeme işbu talebini değerlendirmediği gibi olumlu veya olumsuz bir karar da vermediğini, Birleşen dava davacısı sözde alacağı olduğunu iddia ettiği alacak takibini 11.496,76.TL üzerinde başlattığı halde, mahkemenin davacının talebini aşarak ayrıca 6.498,24 TL kadar davanın kabulüne karar vermesi ayrı bir kaldırma sebebi olduğunu, Mahkeme birleşen davayı kabul etmesinin yanında %20 inkar tazminatının da kabul ettiğini, davacının varlığını iddia ettiği sözde alacağı yargılamayı gerektirdiğini, asıl davada olduğu gibi sabit olmadığını, birleşen dava davacısı davasını ispat etmek için keşif, tanık ve bilirkişi incelemesine başvurduğunu, dolayısı ile birleşen davacının likit bir alacağı söz konusu olmadığını, likit olmayan alacaklar hususunda icra inkar tazminatına hükmedilmesi yasa ve içtihatlar gereğince mümkün olmadığını, bu nedenle de birleşen davanın bu yöndeki kararının kaldırılması gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının asıl davanın faiz talebinin reddine ilişkin kısmen red kararının kaldırılmasına, icra takibindeki talep gibi faize hükmedilmesine, birleşen dava yönünden asıl alacak ve inkar tazminatı taleplerini içerinin kabulünü içeren kararın kaldırılmasına, icra takibine dahi konu edilmemiş 6.498,24 TL alacak ve işlemiş faiz talebinin kabulü yönündeki talebin kaldırılmasına,Kaldırılması kuvvetle muhtemel iş bu mahkeme kararına istinaden başlatılan Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası hakkında yerel mahkemenin kararı kesinleşene kadar tehiri icra kararı verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl Dava; Bir adet fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Birleşen dava ise, Cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali ile icra takibine konu edilmeyen 6.498,24 TL. Alacağın davalıdan tahsili talebiyle açılan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece;A-Asıl Davada davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe asıl davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, B-Birleşen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1205 E. sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe birleşen davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, 6.498,24 TL’nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine,, karar verilmiş ve karara karşı asıl davada davacı / birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
ASIL DAVA YÖNÜNDEN İSTİNAF SEBEBİ İNCELENDİĞİNDE, Asıl Dava, itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olup, dava değerinin 6.650,86 TL olduğu, mahkemece kabul edilen asıl alacak miktarı 6.498,24 TL. olduğu, davacı tarafından istinaf edilen reddedilen miktar ise (6.650,86 – 6.498,24.TL=) 152,62.TL’dir. Dolayısıyla istinafa konu edilen miktar 152,62.TL. olup kararın verildiği tarih itibarı ile kesinlik sınırının altında kaldığından, ilk derece mahkemesince ret edilen miktar yönünden verilen karar kesin niteliktedir. Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 352. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN İSTİNAF SEBEBİ İNCELENDİĞİNDE, HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. İlk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde, davacı-birleşen dosya davalı vekilinin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile karar verildiğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, tanık ifadeleri, mahkemece hükme esas alınan bilirkişilerin mahallinde yaptıkları incelemeler sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun denetime elverişli ve karar vermeye yeterli olduğu anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı-birleşen dosya davalı vekilinin davanın esasına ilişkin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. İcra inkar tazminatına ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde, Birleşen dava yönünden faturaya konu işlerin yapılıp yapılmadığı yönünde keşfen inceleme yapılıp rapor alındığı ve tanıklar dinlendiği için alacağın likit olduğundan söz edilemez, bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Davacı-birleşen dosya davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 352. maddesi gereğince usulden reddine, Davacı-birleşen dosya davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında icra inkar tazminatı yönünden yeniden hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Asıl davada davacının asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352.maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, B)Birleşen davada davalının birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2019 tarih ve 2017/490 Esas 2019/1279 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Asıl davada davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine asıl dava davalısının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, Asıl alacağın % 20’si oranında 1.299,65 TL icra inkar tazminatının asıl dava davalısından alınarak asıl dava davacısına verilmesine, 2-Birleşen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1205 E. sayılı dosyasında davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine birleşen dosya davalısının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, Alacak likit olmadığından ve şartları oluşmadığından birleşen dosya davacısının icra inkar tazminatı talebinin reddine, 6.498,24 TL’nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ ASIL DAVA YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 443,90-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 113,59-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 330,31-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Dava ilk açılış harç gideri olan 144,99-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 1.120,00-TL’den kabul-red oranına göre(%97,70) hesaplanan 1094,30-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 152,62-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: 8-Alınması gereken 1.229,24-TL harçtan birleşen davacı tarafından peşin olarak yatırılan 307,31-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 921,93-TL’nin birleşen dosya davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 9-Dava ilk açılış harç gideri olan 338,71-TL’nin birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine, 10-Birleşen davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 1.995,15-TL’den kabul-red oranına göre(%96,87) hesaplanan 1932,70-TL’nin birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine, bakiye kısmın birleşen dosya davacısı üzerinde bırakılmasına, birleşen davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen davacı tarafa iadesine, 11-Birleşen dosya davacısı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine, 12-Birleşen dosya davalısı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 582,08-TL vekalet ücretinin birleşen dosya davacısından alınarak birleşen dosya davalısına verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 13-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 14-Asıl dava yönünden dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince, istinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 15-Birleşen dava yönünden davalı tarafından yatırılan 307,31.TL istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine, 16-Asıl dava yönünden davacı tarafından sarf edilen istinaf harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 17-Birleşen dava yönünden davalı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 18-Bakiye gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.