Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/439 E. 2020/729 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/439 Esas
KARAR NO : 2020/729 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 03/10/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/294 Esas – 2019/896 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı firma; 14/02/2017 tarih ve 383 nolu sipariş yazısı ile müvekkil şirketin, davalı fimadan 2017 yılına ilişkin olmak üzere BK White Performance SE 70-90 g/m2 885 Euro, … SE 70-90 g/m2 890 Euro, BK White Quick Fill SE (F) 70-90 g/m2 900 Euro fiyat ile 2013 ton beyaz kraft kağıt alımı konusunda anlaştıklarını, anlaşmaya göre ilk sevkiyat mart ayı içerisinde 20 ton olarak yapılacağını, davalı firma tarafından anlaşmaya aykırı olarak 14/02/2017 tarihli sipariş yazısının ekinde bulunan sipariş terminine aykırı şekilde il siparişi nisan ayı içerisinde müvekkil şirkete ulaştırıldığını, müvekkil şirket tarafından keşide olunan Çaycuma ….Noterliğinin 14/04/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tedarik miktarında azalma ve fiyat artışının kesin olarak kabul edilmediği, zarar/ziyan hallerinin oluşması halinde kendilerine rücu edileceği davalı firmaya bildirildiği, davalı firma tarafından müvekkil şirketin kesin red beyanı üzerine 02/05/2017 tarihli mail yazısı ile yeni fiyat revizesinin 01/07/2017 tarihinden itibaren geçerli olacağı bildirilidği, Çaycuma … Noterliğinin 07/06/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile yine tedarik miktarlarındaki azaltma, geç sevkiyat ve fiyat artışlarının kesin olarak kabul edilmediği, oluşan zarar ve ziyan için kendilerine rücu edileceği, siparişe konu malzemenin bir başka firmadan temin edilmesi halinde aradaki olası farkın da yine kendilerine yansıtalacağı bildirildiği, davalı firma taraflar arasında mail yolu ile kurulan sözleşmenin başından itibaren sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmesi gerektiğini belirterek müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın bilirkişi marifeti ile belirlenmesine, alacağının şimdilik 10.000 TL nin temerrüt tarihi olan 14/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, uzun vadeli ve sabit fiyatlı bir tedarik taahhüdü altına girilmediği hususu …’ya müteaddit defalar bildirildiğini, nitekim önceden tüm seneyi kapsar şekilde uzun vadeli toplu sipariş anlayışı sektörde yerleşik ticari teamüllere aykırı olduğu gibi … ile olan ticari ilişkinin evveliyatına da uygun olmadığını, sektörün deneyimli bir mensubu olan … da bu teamülleri bilebilecek durumda olup deliller arasında yer alan e-posta yazışmalarına atfen, senelik ve sabit fiyatlı bir satış sözleşmesi kurulmasının mümkün olmadığı açıkça ifade edildiğini, davalı konumunda bulunan BillerudKorsnäs AB Merkezi İsveç İstanbul Merkez Şubesi’nin herhangi bir yargılamada taraf gösterilmesi mümkün olmadığını, şubelerin tüzel kişiliği ve dava ehliyeti olmadığını, davaya taraf olamayacaklarını, dava edilen müvekkil şube, siparişin yöneltildiği BK şirketinin şubesi dahi olmadığını, ticari ilişki ve nihayet sevkiyat sürecinin tamamı, şubenin “merkezi” olmayan yurt dışında bulunan şirketler tarafından yürütüldüğünü, Müvekkil şubenin ise iletişime aracılık etmek dışında bir rolü bulunmadığını, ticari faaliyeti olmayan bu tür bir şubenin iletişim köprüsü olmaktan öte bir görevinin olmayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 03/10/2019 tarih ve 2018/294 Esas -2019/896 Karar sayılı kararında;”…Davalı vekilince süresi içinde sunulan cevap dilekçesinde Uluslararası Tahkim İlk itirazında bulunulmuş olup bu hususta mahkememizce yapılan incelemede davalı tarafça davacı şirkete gönderilen fiyat anlaşması belgesinde bu belgenin Kağıt ve Mukavvaya İlişkin Genel Ticari Hükümler’e dayandığı ve oradaki kuralların uygulanacağı belirtilmiştir. Daha sonrasında genel ticari hükümler tarafımızca incelenmiş ve 15 ve 16. Maddelerde belirtildiği üzere ” Bu sözleşmeden doğan her türlü ihtilaf ve anlaşmazlıklar nihai olarak Milletlerarası Ticaret Odasının Uzlaşma ve Tahkim Kuralları çerçevesinde bu kurallara göre tayin edilmiş bir veya birden daha fazla hakem tarafından çözüme kavuşturulacaktır” hükmü göz önünde bulundurulduğunda tarafların tacir oluşu ve HMK 17 ve 18. Maddelerinin tüm şartlarının mevcudiyeti görülmekle davalı tarafın HMK 116 maddesi kapsamında kalan İlk İtirazlarının kabulüne karar vermek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…”gerekçesi ile;”1-Davanın tahkim ilk itirazı yönünden usulden reddine” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile 2017 yılı için sabit fiyatlı selüloz satışı konusunda anlaşan müvekkili şirket; yine davalı şirketin teklif ettiği fiyatları artırması, taahhüt ettiği tonajda mal sağlaması şeklinde taahhüdüne uymaması nedeniyle başka kaynaklardan ürün temini yoluna gittiğini ve oluşan fiyat farkı nedeniyle aynı yıl bazında yüksek oranda ekonomik kayba uğradığını, Uğranılan zararın tazminin talebiyle açılan dava; davalı tarafça gönderilen fiyat anlaşma belgesinde Uluslararası Tahkim hükümlerinin uygulanması koşulu yer aldığından bahisle usulden ret edildiğini,İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bizzat davalı tarafça tonaj ve fiyat gibi iki temel unsuru ile fiyat anlaşma belgesi ihlal edidiğini ve kadük bırakıldığını, müvekkili şirketin imzasını taşımaması bir yana, bizzat davalı taraf, kendi anlaşma belgesini ihlal ettiğini, yok saydığını, yok sayılan, hiçbir hüküm tatbik edilemeyen anlaşma belgesinin tahkim şartı yönünden geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığını,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacı ile davalı şubenin merkezi olan … AB MERKEZİ İSVEÇ ‘te olan şirket arasında imzalanan sözleşme uyarınca davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak bildirilen miktara göre eksik tedarik,gecikmeli sevkiyatlar ve fiyat artışından kaynaklı zararın tazmini talepli alacak davasıdır.Mahkemece, davanın tahkim ilk itirazı yönünden usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile davalı şubenin merkezi olan …. AB MERKEZİ İSVEÇ’de bulunan şirket arasında;” Kağıt Ve Mukavva Satımı İçin Genel Ticari Hükümler” başlıklı sözleşme imzalandığı,Sözleşmenin UYGULANACAK HUKUK başlıklı 15 Maddesinde;” Satıcı ve alıcı arasındaki sözleşme ve yasal ilişkiler, alıcının ülkesinin kanunlarının geçerli olacağı madde 8 (c) hariç olmak üzere satıcının ülkesinin kanunlarına tabi olacaktır,” hükmünün düzenlendiği,Sözleşmenin TAHKİM başlıklı 15 Maddesinde;” Bu sözleşmeden doğan her türlü ihtilaf ve anlaşmazlıklar nihai olarak Milletlerarası Ticaret Odasının Uzlaşma ve Tahkim Kuralları çerçevesinde bu kurallara göre tayin edilmiş bir veya birden daha fazla hakem tarafından çözüme kavuşturulacaktır” hükmünün düzenlendiği, Dava konusu olayda davanın, davacı ile davalı şubenin merkezi olan …AB MERKEZİ İSVEÇ ‘te olan şirket arasında imzalanan sözleşme uyarınca davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak bildirilen miktara göre eksik tedarik,gecikmeli sevkiyatlar ve fiyat artışından kaynaklı zararın tazmini talepli alacak talep edilmektedir. Davacı talebini taraflar arasındaki sözleşmeye dayanarak öne sürmektedir. HMK’nın 116. maddesinde tahkim itirazı ilk itirazlar arasında sayılmış olup davalı vekilince süresinde tahkim ilk itirazında bulunulmuştur.Tahkim itirazında bulunulması üzerine, mahkemece tahkim anlaşmasının bulunup, bulunmadığı araştırılırken, söz konusu tahkim anlaşmasının geçeli olup olmadığınında incelenmesidir. MTK’nun 5.maddesinde; “tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder”hükmüne yer verilmiştir. O halde mahkemenin görevi burada sadece hukuki durumu ne olursa olsun bir tahkim şartının var olup olmadığını incelemekle sınırlı değil fakat geçerli bir tahkim anlaşmasının var olup olmadığını incelemektir. Zira kanunda “kabul edilebilir” bir tahkim anlaşmasının bulunması şartı aranmaktadır.MTK. 9 Maddesinde;” Tahkim yeri, taraflarca veya onların seçtiği bir tahkim kurumunca serbestçe kararlaştırılır. Bu konuda bir anlaşma yoksa tahkim yeri, hakem veya hakem kurulunca olayın özelliklerine göre belirlenir.Hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasının gerektirdiği durumlarda önceden taraflara bildirmek kaydıyla bir başka yerde de toplanabilir,” hükmünün düzenlendiği,Somut olayda davacı vekili istinaf dilekçesinde, bizzat davalı tarafça tonaj ve fiyat gibi iki temel unsuru ile fiyat anlaşma belgesi ihlal edidiği ve kadük bırakıldığı, müvekkili şirketin imzasını taşımaması bir yana, bizzat davalı taraf, kendi anlaşma belgesini ihlal ettiğini, yok saydığını, yok sayılan, hiçbir hüküm tatbik edilemeyen anlaşma belgesinin tahkim şartı yönünden geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüş isede,Davacı davasında, davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak bildirilen miktara göre eksik tedarik,gecikmeli sevkiyatlar ve fiyat artışında bulunduğunu ileri sürmüş olup buna göre davacı tarafından inkar edilmeyen sözleşmede müvekkilinin imzasının olmadığı, davalı tarafça sözleşmenin ihlal edildiği ve kadük bırakıldığından tahkim şartının geçerli olmadığının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmamaktadır.Taraflar arasında ticari ilişkinin bu sözleşme tarihinden sonra da devam ettiği, davacının davaya kadar sözleşmenin geçersizliğine yönelik itiraz ve dava hakkı kullanmadığı, davacının şirket olup TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğu ayrıca olayın özelliği ve dürüstlük kuralı (MK m.2) gözönüne alındığında davacının dava konusu sözleşmeye icazet verdiğinin anlaşıldığı, kaldı ki asıl sözleşmenin geçersiz olması tahkim anlaşmasının geçerliliğini etkilemeyecek olup davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, İlk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden HMK 353/1-b1 mad. uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL. istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 02/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.