Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/428 E. 2020/790 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/428 Esas
KARAR NO : 2020/790 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2019
NUMARASI : 2018/1358 Esas 2019/1081 Karar
DAVA TÜRÜ: Hakem heyeti kararına itiraz
KARAR TARİHİ : 09/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 05/09/2018 tanzim tarihli … belge numaralı Gazipaşa Ziraat Odası Çiftlik Belgesi ile 5957 sayılı kanunun 2/1.maddesi kapsamında meyve-sebze üreticisi olarak faaliyet gösterdiğini ve Türkiye’nin bir çok yerine satılmak üzere sevkiyatını yaptığını ve İstanbul İli, … ilçesinde bulunan … Hali No:… işyeri adresinde 5957 sayılı kanunun 2/1.maddesi kapsamında komisyoncu olarak faaliyet gösteren davalı/borçlu ile çalışıldığını, müvekkili ile davalının uzun yıllardır çalıştıkları için cari hesap üzerinden çalıştıklarını, müvekkilinin sevkiyatını yapmış olduğu tüm ürünlerin bildirimlerinin yapıldığını, davalının müvekkili üreticinin kendisine gönderdiği ürünleri sattıktan sonra bu ürünlere ait satış bilgileri ile kesintileri gösterecek şekilde müvekkili üretici adına müstahsil makbuzu düzenlemek zorunda olduğu halde düzenlemediğini, kanuni kesintiler yapıldıktan sonra mal bedelinin satış tarihinden itibaren 15 iş günü içinde üreticiye veya üretici örgütüne ödemek zorunda olduğu halde ürün bedellerini de ödemediğini, haricen yapılan araştırmada davalı tarafın müvekkilinin borcunu ödemeyip Ataşehir/İçerenköy’de bulunan komisyoncu dükkanını devretmek üzere hal müdürülüğüne başvuruda bulunduğunu öğrendiklerini, davalı yanın kötü niyetli olarak borcunu ödemediğini, yapılacak yargılama neticesinde haklı ve yerli davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla ve sonradan arttırılmak üzere şu aşamada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti’nin 16.10.2018 tarih ve 2018/174 karar nolu kararının iptali ile 77.402,08 TL. lik mal bedelinin ( her bir ürün bedeli bakımından ürünün satış tarihinden itibaren) işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı hakkında yapılan üretici ve meslek mensuplarının kayıtlarının zorunlu olarak bulunduğu hal kayıt sistemindeki sorgu neticesinde herhangi bir sıfata rastlanılmadığını, davacının üretici veya meslek mensubu sıfatına haiz olmadığından hal hakem heyetinin görevsizlik kararının yerinde olduğunu, bu davanın red kararının iptalinin isteminden ibaret olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili firma ile davacının üretici sıfatıyla müvekkilinin sebze meyve toptancı hali no:111 adresine gelerek ürettiği malların toptan satışına aracılık etmesi konusunda anlaşıldığını, taraflar arasında müvekkili tarafından kaydı tutulan müstahsil cari 2017 yılı ve 2018 yılı olmak üzere iki ayrı şekilde düzenlendiğini, müvekkili ile davacı arasında düzenlenen müstahsil cari hesap defterindeki alacak ve borç kayıtlarının gerçeği birebir yansıttığını, müvekkilinin davacıdan alarak üçüncü kişilere satımı konusuna aracılık ettiği malların satış bedelinden kanuni kesinti oranı %8 oranında komisyon bedelini keserek sorumlu olduğu malın alış bedelini davacıya yasal süre içerisinde ödediğini, davacının, davalı müvekkili ile faaliyetlerini yeni dönemde de sürdürmek istediğini müvekkiline ilettiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının Hal Hakem heyetine müvekkili aleyhine 77.402,08 TL tutarında alacak başvurusunda bulunduğunu ve Hal Hakem heyeti tarafından davacının başvurusunun 16/10/2018 tarihinde heyet tarafından reddedildiğini beyan ederek davacının beyanlarının gerçeği yansıtmaması sebebiyle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 23/10/2019 tarih 2018/1358 Esas 2019/1081 Karar sayılı kararında;”Dava; hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.HMK’nun Tahkimde görevli ve yetkili mahkeme başlıklı 410.maddesinde ”Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli ve yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri Bölge Adliye Mahkemesidir.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenleme uyarınca mahkememiz görevli olmayıp, Bölge Adliye Mahkemesi görevli olduğu…”gerekçesi ile, 1-Hakem heyeti kararının iptali davalarında HMK’nun 410.maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri görevli olduğundan davanın usulden reddine,2-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20.maddesi uyarınca süresinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi dairesine gönderilmesine,3-Aksi halde dosya ele alınmak suretiyle davanın açılmamış sayılması yönünde karar oluşturulmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu uyuşmazlığın 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a tabi olup Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiğini, Dava konusu uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nun 410 vd. Maddelerinde düzenlenen Tahkim hükümlerine tabi olmadığını, 5957 Sayılı Yasanın 10/5. Maddesine tabi uyuşmazlık olduğu ve İstanbul Valiliği İl Ticaret Müdürlüğü – Hal Hakem Heyeti Başkanlığı’nın usul ve yasaya aykırı kararına karşı itiraz mercinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Hal böyle iken yerel mahkemece bu hususun özden kaçırılarak dava konusu uyuşmazlığın Bölge Adliye Mahkemesi’nin görev alanına girdiğinden bahisle davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, 6100 sayılı Kanun’un 410. maddesinde de tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme, konusuna göre tahkim yeri Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemesi olup, Bölge Adliye Mahkemesi olmadığını, 6100 sayılı Yasanın 15.03.2018 tarih ve 30361 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Yasanın 57. Maddesi ile değişik 410. Maddesi gereğince de (kabul anlamına gelmemek kaydıyla) dava konusu uyuşmazlık, tarafların sıfat ve uyuşmazlığın niteliği itibariyle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girmekte olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yerel mahkemenin görevsizlik kararı yerine davanın usulden reddine karar vermesinin de açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6100 sayılı Yasanın 20/1. Maddesinde, “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, (…) (1) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.(1)” düzenlemesi mevcut olduğu, madde metninde açıkça belirtildiği üzere mahkemenin görevsiz olduğu bir davada verilecek kararın görevsizlik kararı olduğunu, açık madde hükmüne rağmen yerel mahkemece “Davanın Usulden Reddine” kararı vermesinin de usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1358 Esas 2019/1081 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, hal hakem heyeti kararına itiraza ilişkindir,Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde HMK’nın 410. Maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesi görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.Uyuşmazlık 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunun Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanundan kaynaklanmaktadır.5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Hal hakem heyeti ve Toptancı Hal Konseyi” başlıklı 10. maddesinin 5. fıkrası “Değeri elli bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda, hal hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar ilam hükmündedir. Bu kararlar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar, bu kararlara karşı on beş gün içinde hal hakem heyetinin bulunduğu yerde ticarî davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, hal hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hâkim, hal hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Hal hakem heyeti kararlarına yapılan itiraz üzerine asliye ticaret mahkemesinin vereceği karar kesindir.” hükmü düzenlenmiştir.HMK’nın 407 vd maddelerinde genel olarak tahkim düzenlenmiş ve 410. Maddesinde “Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir.” denilmiş ise de HMK’da tahkime ilişkin yer alan düzenlemeler genel düzenlemedir. Özel kanunlarda tahkime ilişkin düzenleme bulunması halinde özel kanun-genel kanun uygulaması kapsamında öncelikle özel kanunda bulunan hükümler uygulanacaktır. Özel kanunda düzenleme bulunmaması halinde genel kanun olan HMK’nın tahkime ilişkin hükümleri gözetilecektir.Buna göre 5957 sayılı kanun özel kanun olduğundan ve Hal Hakem Heyeti ve kararlarına ilişkin düzenleme bu kanunda yapıldığından öncelikle 5957 sayılı kanun hükümleri dikkate alınacaktır. 5957 sayılı kanunun 10/5. Maddesinde de Hal Hakem Heyeti kararlarına karşı Asliye Ticaret Mahkemesine itiraz edilebileceği düzenlendiğinden ve uyuşmazlık hal hakem heyeti kararına itiraz olduğundan asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Yine aynı şekilde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 66 vd. Maddelerinde Tüketici Hakem Heyetleri düzenlenmiş olup 70/3 maddesinde Tüketici Hakem Heyeti kararlarına karşı Tüketici Mahkemesine itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih 2018/1358 Esas 2019/1081 Karar sayılı ilamının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/07/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a3 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.