Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/425 E. 2020/475 K. 13.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/425 Esas
KARAR NO: 2020/475 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1454 Esas
TARİH: 29/11/2019 Tarihli Ara Karar
DAVA: Alacak – İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haciz Talebi
KARAR TARİHİ: 13/04/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin dava dışı … Ltd. Şti. aleyhinde yürüttüğü icra takiplerinde alacağını tahsil edemediğini, dava dışı borçlu …Şti.’nin dava dışı borçlu …, … ile aleyhinde tedbir ve haciz talepli alacak davasının ikame edilen gerçek ve tüzel kişiler arasında hukuki ve fiili irtibat mevcut olduğunu, borçluların sırf alacaklılarını ızrar kastıyla organik ve fiili bağlantı içerisinde bulundukları davalı şirket ve davalı gerçek kişiler üzerinden farklı tüzel kişilik görüntüsü altında faaliyet gösterdiklerini, müvekkili şirkete borçlu dava dışı … ve …’nin yine borçlu …Şti.’nin müvekkili şirkete olan borçlarından kefaleten sorumlu olduğunu, 26/11/2016 tarihine kadar … Şirketinin yetkili ortağı olduklarını, dava dışı borçlu şirketin hisselerinin devrinden sonra 07/05/2018 tarihinde … Ltd. Şti.’yi kurduklarını, müvekkili şirket tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası talimatı ile takip borçlusu dava dışı … Şirketi’nin ticaret sicilinde kayıtlı adresine hacze gidildiğini ancak adresde davalı …Şti.’nin bulunduğunun tespit edildiğini, hacze gelen kişilerin zorla dışarı çıkarıldığını, müvekkili şirketin borçlusu ile … ve …’nin malvarlıklarının birbirine karıştığını, … Şirketi’nin borcundan kurtulmak için böyle bir girişimde bulunduğunu, açılan davanın bir alacağın tahsiline yönelik olduğunu, perde altına gizlenmiş şirket ve gerçek kişilerin tüm malvarlığının yeniden gizlenmesini önlemek adına ve taleplerinin niteliği gereği davalılara tebligat yapılmaksızın davalılar adına kayıtlı menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik dava konusu alacak miktarı kadarının ihtiyaten haczine ve bu malların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının müvekkilleri yönünde iddia ve taleplerinin gerçek duruma ve hukuka uygun olmadığını, davacının dava dilekçesinin tümünün soyut ve gerçek olmayan iddiasını güçlendirebilmek için gerçek durumları çarpıttığını, davacının iki şirket ya da kişiler arasında hukuki ve fiili irtibat olduğu iddiasını somut nedenlere dayandırması gerektiğini, davacının ihtiyati haciz talebinin yersiz olduğunu, İİK 257. madde ve devamında alacağın niteliği yönünden ihtiyati haciz değerlendirmesi yapılması gerektiği ifade edildiğini, davacının 257/2 maddesi yönünden ihtiyati haciz istediyse de dava dilekçesinde bu yönde somut bir belge sunmadığı gibi fiili ve hukuki irtibat yönünden gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 30/04/2019 tarihli ara kararı ile; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389.maddesindeki şartları taşımadığından REDDİNE, ihtiyati haciz talebinin İİK’nun 257.maddesindeki şartları taşımadığından REDDİNE karar vermiştir. Dairemiz 25/09/2019 tarih 2019/1625 Esas 2019/1235 Karar sayılı kararı ile; “…denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemesi mümkün olmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile mahkemenin kararının kaldırılarak, HMK’nin 297 ve devamı maddelerine uygun olarak gerekçeli karar yazılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi…” gerekçesi ile; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarih ve 2018/1454 Esas sayılı ara kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/11/2019 tarih 2018/1454 Esas sayılı ara kararında; “HMK’nun 389.maddesine göre; Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir düzenlemesi mevcuttur. İİK’nun 257.maddesine göre; Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir. Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder düzenlemesi mevcuttur. Davacı dava dilekçesinde; dava dışı bir şirketten olan alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, bu icra takibinde takibin kesinleştiğini ancak şirketin menkul ve gayrimenkul malvarlığının tespit edilemediği, bu nedenle kendisinin alacaklı olduğu şirket ile davalılar arasında organik bağ bulunduğu iddiasıyla davalı gerçek ve tüzel kişinin mal varlığına tedbir konulmasını yada ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmektedir. Bu davada öncelikle tüzel kişilik perdesinin aralanması gerekmektedir. Ayrıca davacının, dava dışı şirketten olan alacağı bu davanın konusu olmakla birlikte davalıların malvarlığı bu davanın konusu değildir. Bu nedenle 389.maddeye göre ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartları oluşmamıştır. Ayrıca davacı ihtiyati haciz istemiş ise de; davacının, dava dışı şirketten olan alacağını organik bağ nedeniyle davalılardan talep ettiği nazara alındığında davalılar yönünden muaccel bir alacaktan bu aşamada bahsedilmesi mümkün değildir. Davalıların tüm malvarlığına ihtiyati haciz uygulanması ileride telafisi imkansız bir zarar doğurabileceğinden İİK’ndaki ihtiyati haciz şartlarının da gerçekleşmediği kanaatine varılarak…”gerekçesi ile, 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389.maddesindeki şartları taşımadığından REDDİNE, 2-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin İİK’nun 257.maddesindeki şartları taşımadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olup, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İhtiyati haciz kararı verilmesi için davaya ilişkin tüm koşulların oluşması zorunluluğu bulunamadığını, İhtiyati haciz talebinin reddi ile telafisi imkansız zararlar oluşması ihtimalinin bulunduğunu, (Yargıtay 17. H.D. 24/03/2014 T. 2014/307 E. 2014/4222 K., Yargıtay 11. H.D. 17/06/2016 T. 2016/2100 E. 2016/6849 K.) Müvekkili şirket borçluları ile davalıların yakın hısım oldukları ve müvekkili şirket borçlusu şirketi ile davalı şirketin organik bağlantı içerisinde bulunduğu sabit olduğundan ihtiyati haciz talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, teminatsız veyahut teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1454 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İhtiyati tedbirin şartları HMK’nın 389/1 maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Davacının tedbir uygulanmasını talep ettiği davalılar adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları davada uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) Davacının iddiası yargılamayı gerektirmekte olup, sunulan belgeler alacağın varlığı ve muacceliyeti konusunda yaklaşık ispata yeterli değildir. Bu nedenle şartları oluşmadığından ihtiyati haciz karar verilemeyecektir. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir ve haciz talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TListinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/04/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.