Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/409 E. 2020/669 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/409 Esas
KARAR NO : 2020/669 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 18/09/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/649 Esas – 2018/675 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının emekli olmadan önce çalıştığı işyerinde işverenin yönlendirmesiyle teminat senedi olarak verilen senedi kefil olarak imzaladığını, teminata konu borcu dava dışı keşideci şirketin ödediğini, senedin bedelsiz kaldığını, buna rağmen davalının senedi iade etmediğini ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, takibin kesinleştiğini, teminata konu borcun ödenmesi nedeniyle icra takibinin haksız olduğunu, borçlu olmadığının tespitini, takibin durdurulmasını, HMK’nın 109. Maddesi uyarınca borcun öncelikle 1.000,00 TL’lik kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 18/09/2018 tarih ve 2016/649 Esas – 2018/675 Karar sayılı kararında;”…Mahkememizce davaya konu icra dosyasında 950.000,00 Euro bedelli senedin 560.000,00 Euro’luk kısmı takibe koyulduğundan, davacı vekiline takip nedeniyle mi yoksa senedin tamamı nedeniyle mi menfi tespit davası açtığının sorulduğu, davacı vekili 950.000,00 Euro bedelli senedin takibe koyulan 560.000,00 Euro luk kısmı için dava açtıklarına ilişkin beyanda bulunduğu, davacı tarafından borçlu olmadığını talep ettiği bedelin tamamı üzerinden harcı yatırmak zorunda olduğundan (Emsal; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7775 Esas 2017/4600 Karar sayılı karar) Mahkememizce davacı vekiline davacının borçlu olmadığını talep ettiği bedel olan 560.000,00 Euro üzerinden eksik harcını ikmal etmek üzere kesin süre verildiği, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağına ilişkin ihtarda bulunulduğu, davacı vekilinin bu aşamada adli yardım talebinde bulunduğu ve davacının emekli olup yalnızca SGK’dan aldığı maaşa ilişkin kayıt sunduğu, davalı vekilinin ise davacı adına kayıtlı tapu kayıtlarını dosyaya sunduğu, davacı vekili tarafından HMK’nın 336/2 maddesi kapsamında yeterli delil sunmadığından adli yardım talebinin reddine karar verildiği ve davacı vekiline harcı tamamlamak üzere yeniden süre verildiği ve eksik harcı ikmal etmediği takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtar edildiği, davacı vekili kendisine verilen kesin süre içersinde harcı tamamlamadığı, bu nedenle 22/05/2018 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı anlaşıldığı…”gerekçesi ile;”Dosyanın 22/05/2018 tarihinde işlemden kaldırıldığı, aradan üç aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği anlaşıldığından HMK’nın 150/1. madde hükmü gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Adli yardım taleplerinin gerekçe gösterilmeksizin reddinin hukuka aykırı olduğunu, (HMK’nun 337. maddesinin 1. fıkrası)Davacı tarafça sunulan 05.12.2017 tarihli adli yardım talebini içerir dilekçenin 3 adet eki bulunduğunu, bunlardan birinin müvekkilinin yaşlılık aylığını gösterir SGK İl Müdürlüğü tarafından verilen belge, diğeri Halkalı Vergi Dairesi’nin 05.12.2017 tarihli “mükellefiyet kaydının bulunmadığını” gösterir yazısını içeren belge ve müvekkilinin miras intikali sonucu 1/20 oranında hak sahibi olduğu ancak davalı tarafından üzerlerinde haciz işlemi uygulanmış ve dolayısıyla müvekkilinin tasarruf hakkı bulunmayan taşınmazları gösterir tapu kayıtlarının olduğunu, ilk derece mahkemesinin davacı tarafça ispata ilişkin belge sunulmadığından bahisle adli yardım talebini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu,Adli yardım talebinin reddine ilişkin sunulan itiraz dilekçesini inceleyen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ de yine benzeri bir kararla gerekçe göstermeksizin ve hatta yargılamanın devamında yeniden adli yardım talebinde bulunulabileceğinden bahisle itirazını reddettiğini ve sonuç olarak müvekkilinin dava açma hakkı ve bununla birlikte hak arama özgürlüğünün de elinden alındığını,Müvekkiline ait olmayan bir borç sebebiyle müvekkilinin elinde bulunan ve 1/20 oranında pay sahibi olduğu taşınmazların üzerine davalı tarafından haciz şerhi işlendiğini, bu taşınmazlar üzerindeki tasarruf hakkı elinden alındığını; müvekkilinden borçlu olmadığının ispatı için açmış olduğu davada, kendisinden yaklaşık 40.000 TL’nin üstünde harç istendiğini, bunu ödeyemeyeceğini bildirmesi ve adli yardım talebinde bulunması üzerine; müvekkilinin üzerinde haciz şerhleri bulunan taşınmazları olduğu ileri sürülerek bu talebin reddi talep edildiğini,HMK 337/1. maddesine açıkça aykırı olarak verilen bu kararlar nedeniyle müvekkilinin hak arama özgürlüğü kısıtlandığını; kendisine ait olmayan bir borcun varolmadığının ispatı için açmış olduğu bu davada yalnızca emekli maaşı bulunan müvekkilinin, ödemek zorunda bırakıldığı yaklaşık 40.000 TL’lik harç sebebiyle davaya devam edilemediğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, İİK. 72. Madde uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır.Mahkemece, dosyanın 22/05/2018 tarihinde işlemden kaldırıldığı, aradan üç aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği anlaşıldığından HMK’nın 150/1. madde hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin verdiği adli yardım talebinin reddi ve itiraz üzerine itiraz mahkemesince verilen itirazın reddi kararının ve bunun sonucunda mahkemece verilen kararın yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Bilindiği üzere, adli yardıma ilişkin usul ve esaslar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334 ve devamı maddeleri uyarınca adli yardım talebinde bulunan kimse, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispat etmek (yoksulluk şartı) ve davada veya talepte haklı olduğu yolunda kanaat uyandırmak zorundadır (haklı olma şartı). 6100 sayılı HMK 336.maddesine göre adli yardım, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden istenebilir. Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardı talebi ise Bölge Adliye Mahkemesine veya Yargıtay’a yapılır. Aynı Kanun’un adli yardım talebinin incelenmesi başlıklı 337. maddesinde Mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği, talep hâlinde incelemenin duruşmalı yapılacağı, adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında ret sebebinin açıkça belirtileceği, bu karara karşı 1 haftalık sürede itiraz yasa yoluna gidilebileceği, kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebileceği, kararına itiraz edilen mahkemenin, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye göndereceği, itiraz incelemesi neticesinde verilen kararın kesin olacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, mahkemece 21/11/2017 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile; ”Davacı taraf icra takibinde talep edilen 560,00 euro üzerinden takip nedeniyle borçlu olmadığını talep ettiği,menfi tespit davasının kısmı dava olarak açılamaması sebebiyle davacı vekiline 560.00 euro üzerinden eksik harcını ikmal etmek üzere bir sonraki celseye kadar kesin süre verilmesine, kendisine verilen kesin süre içerisinde eksik harcını ikmal etmediği taktirde harçlar kanunun 30.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına (ihtar edildi), ” eksik harcı yatırması için kesin süre verildiği, Davacı vekilinin adli yardım talebi üzerine mahkemece 23/01/2018 tarihli duruşmanın ara kararı ile; adli yardım talebinin reddine karar verildiği,Mahkemece 13/02/2018 tarihli ara karar ile de; HMK 336/2 maddesi uyarınca adli yardım talebinde bulunanın iddiasını dayandırdığı delillerle birlikte yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunması zorunlu olup, davacının kendisiyle ailesini geçindirmek bakımından önemli bir zarurete düşmeksizin davanın gerektirdiği giderleri ödemekten kısmen veya tamamen acz içinde olduğunu ispat edecek belge sunulmadığından talebin reddine, karar verildiği,Adli yardım talebinin reddi kararına karşı davacı vekili tarafından itiraz kanun yoluna baş vurulduğu, adli yardım talebinin reddine ilişkin itirazın İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesince değerlendirildiği ve davacı tarafın itirazının reddine karar verildiği söz konusu değişik iş kararının davacı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Mahkemece, 22/05/2018 tarihli duruşmanın ara kararı ile; Harçlar Kanunu 30. Maddesi ve HMK’nın 150. Maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve aradan üç aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği gerekçesiyle HMK’nın 150/1. madde hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.6100 Sayılı HMK. Nın 337/2 Maddesinde;”2) (Değişik fıkra: 11/04/2013-6459 S.K./23. md) Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir,” hükmü uyarınca ,Adli yardım talebinin reddine ilişkin karara itiraz edilmesi üzerine itiraz incelemesi neticesinde verilen karar HMK. 337/2 maddesi uyarınca kesin karar olup istinaf aşamasında incelenemeyeceğinden bu kapsamda ilk derece mahkemesinin kurduğu hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.