Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/398 E. 2020/743 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/398 Esas
KARAR NO : 2020/743 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2019
NUMARASI : 2019/948 Esas 2019/1124 Karar
DAVA TÜRÜ : Tespit
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının müvekkili şirkette 100.000 adet ve 100.000,00 TL nominal değerli pay sahibi olduğunu, dava dışı … tarafından müvekkili şirkete Noter aracılığı ile gönderilen ihtarname ile davalı şirket ortağının 100.000 adet payını devraldığını ve bu paylar üzerinde davalı paydaş lehine rehin hakkı tesis edildiğini bildirerek devre şirket tarafından onay verilmesi ve paydevrinin ve rehin tesisinin şirket pay defterine kaydını talep ettiğini, bu ihtarnameye cevabi ihtarla cevap veren müvekkili şirketin devir sınırlamalarına ilişkin ana sözleşme ve TTK’da öngörülen haklarını muhafaza ettiğini bildirerek pay devrine ait sözleşme ile rehin sözleşmesinin gönderilmesini istediğini, ihtar üzerine pay devrine ait sözleşme ile rehin sözleşmesinin gönderildiğini, devir sözleşmesinin incelenmesinde devre konu pay için belirlenen 1.000.000,00 USD bedelin muvazaalı olduğu kanısına varıldığını, bunun üzerine devre konu payın gerçek değeri olan 100.000,00 TL üzerinden şirketin diğer ortağı olan …. AŞ hesabına devralınması konusunda davalıya teklifte bulunulduğunu ve buna bağlı olarak da pay devri ve rehne onay talebinin şirket ana sözleşmesinin 6. maddesine göre reddedildiğinin bildirildiğini, ancak taraflar arasında devre konu payın gerçek değeri yönünden ortaklar arasında mutabakatsızlık oluştuğundan TTK 493/5 maddesi gereğince devre konu payın gerçek değerinin mahkeme aracılığı ile yapılması konusunda iş bu davanın açılması gerektiğini ileri sürerek TTK 493. maddesi gereğince davalının şirkete sahip olduğu 100.000 adet payın gerçek değerinin mahkeme tarafından tespitini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/12/2019 tarih 2019/948 Esas 2019/1124 Karar sayılı kararında; “TTK 493/5. maddesine istinaden açılacak payın gerçek değerinin tespiti davasını ancak devralan açabilir. Şirketin böyle bir dava açması mümkün değildir. Çünkü payın satılması halinde maddenin 1. fıkrası uygulanacağından şirkete verilen yetki yalnız satışa onay verip vermemekten ibaret olup, onay vermediği takdirde, satış işlemi geçersiz olacağından pay satana ait olmaya devam edecektir. Şirketin onay vermemesi üzerine pay sahibinin satışa ilişkin önceki iradesinden yararlanarak payı kendisi veya önerdiği 3. kişinin elde etmesini sağlaması kanuni düzenlemeye göre mümkün değildir. TTK 493/5. maddesinde öngörülen değer tespitine ilişkin dava, ancak aynı maddenin 4. fıkrasında söz konusu olan kanuni devirler için söz konusudur ve dava hakkı da açıkça devralana (kanunen geçene) tanınmıştır. Dolayısı ile TTK 493/1. maddesindeki haller için şirkete değer tespiti davası açma hakkı verilmediğinin kabulü gerekmektedir.Her ne kadar öğreti de “TTK 493/5. maddesindeki kapsama sadece özel iktisap halleri giriyor gibi görünse de, hükmün, hukuki işlemle gerçekleşen devirlerde de uygulanacağına kuşku duymamak gerekir.” görüşü savunulmakta ise de az yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüşün kabulü mümkün değildir. Somut olayda şirket ortağı davalının payını dava dışı 3. kişiye satım sözleşmesi ile devrettiği, devrin şirket pay defterine işlenmesi talebinin davacı şirket tarafından şirketin diğer ortağı adına satın alınması teklifiyle ret edildiği, bu durumda TTK 494/1. maddesi gereğince devrin geçersiz hale geldiği, pay ve paya dayalı hakların devredene ait olmaya devam ettiği, bu aşamadan sonra şirketin geçersiz hale gelen devir iradesine dayalı olarak TTK 493. maddesine göre değer tespiti davası yolu ile payı kendisi veya 3. kişiye geçermesinin hukuken mümkün olmadığı, somut olayda kanuni geçiş söz konusu olmadığından devralanın dahi böyle bir dava açmasının mümkün bulunmadığı, değer tespiti davasının ancak ve ancak kanuni iktisap hallerinde ve şirketin payı edinen kişiye payın gerçek değeri ile devralmayı önermesi halinde devralanın payın gerçek değerinin tespiti için dava açmasının mümkün bulunduğu, şirketin bu hususta dava açma yetkisinin bulunmadığı ….”gerekçesi ile, Davanın dava takip yetkisi dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirket …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 17.08.2012 tarihinde kurulduğunu. Toplam 500.000-TL sermayeli 500.000 adet bağlamlı nama yazılı payı olan şirketin iki ortağı bulunduğunu,, Paydaşlardan … tarafından 100.000-Adet bağlamlı payın 1.000.000-$ bedelle 3. Kişi Muhammet … devredildiğine dair bildirimin yapılmasından sonra, şirket olarak Türk Ticaret Kanunu m.493/f.1 uyarınca bağlamlı payların devrine onay verilmemiş ve karşı taraf olan paydaş … 100.000 Adet payın 100.000-TL gerçek değeri üzerinden alınmasının teklif edildiğini, bu hususla da yetinilmeyerek taraflar arasında gerçek değere ilişkin mutabakatsızlık bulunduğundan işbu istinaf incelemesine konu davanın ikame edildiğini, Yerel mahkeme tarafından ise 12.12.2019 tarihli gerekçeli kararında haklı davanın reddedildiğini, ancak şirket tarafından ikame edilen söz konusu davada alınan red kararının oluşa, usule ve hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasında şirket gerçek pay değerine ilişkin mutabakatsızlık bulunmakta olup, pay değerinin TTK 493/f5.mad.uyarınca mahkeme aracılığı ile belirlenmesi konusunda şirketin talep hakkına sahip olduğunu, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında; Türk Ticaret Kanunu m. 493/f.5 maddesine dayanarak gerçek değer tespitine ilişkin işbu davanın, ancak kanuni geçiş hallerinde devralan tarafından açılabileceği, bu bakımdan şirketin dava takip yetkisinin bulunmadığı sonucuna varıldığını, Her ne kadar söz konusu kanun maddesi kanuni intikal haline ilişkin TTK m.493/f.4’ün devamında düzenlenmiş olsa da TTK m.493/f.1 açısından da uygulama alanı bulacağı konusunda şüphe bulunmadığını, Zira kaçınma klozunun kullanılması sonucu yerel mahkemede açılan işbu dava, karşı taraf paylarının hükmen şirketin diğer ortağına devrine yönelik olmadığını, şirket payının gerçek değerine ilişkin taraflar arasındaki mutabakatsızlığın çözümü adına işbu davanın ikame edildiğini, şirket, 3. kişi şirket ortağı … Lojistik Hizmetleri A.Ş. adına karşı taraf paylarını 100.000-TL gerçek değer üzerinden devir almayı teklif etmiş olup, söz konusu gerçek değerin adil bir değer olması gerektiğinden bahisle de yerel mahkeme nezdinde gerçek değerin tespitinin talep edildiğini, yerel mahkemede görülen davada; gerçek değerin tespit edilmesi sonucu ortaya çıkacak bedeli, paylarını devreden karşı taraf kabul etmez ise payların mülkiyetinin kendisinde kalacağını, bu bakımdan yerel mahkemede ikame edilen davada devre konu payların gerçek değerlerinin tespiti akabinde, tespit edilen bedelin şirket bakımından bağlayıcı olacak olmasına rağmen, devreden karşı tarafın tespit edilen bedelden şirket paylarını devretme yükümlülüğü olmayacağını, devreden karşı tarafın paylar üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceğini, Ancak; yerel mahkemenin 12.12.2019 tarihli gerekçeli kararının 3. Sayfasının son paragrafından işbu davada karşı taraf payının elde edilme olanağı sağlanacağı gerekçesiyle red kararının verildiğinin anlaşıldığını, Mamafih yukaıda da ifade edildiği gibi; işbu davanın, taraflar arasındaki gerçek pay değerine ilişkin mutabakatsızlığı giderme amacıyla ikame edildiğini, adil bir bedel tespit edildikten sonra karşı taraf pay sahibinin özgür iradesi ile payları devredip devretmeme konusunda serbest olduğunu, Kaldı ki, doktrinde kabul edilmiş görüş uyarınca da; ( Dr. Tamer Bozkurt, Anonim Şirketlerde Pay Devrinin Sınırlandırılması (Bağlam), İstanbul On İkilevha Yayınları, Birinci Baskı, 2016, s.162-163) devralan gibi şirketin’de gerçek değer tespiti adına mahkemeye başvuru hakkı olduğunu ortaya koyulmakta olduğunu, Sonuç olarak; Türk Ticaret Kanunu m.493/f.5 çerçevesinde açılan yerel mahkemedeki davada paylarını 3. Kişiye devretmek isteyen karşı tarafın paylarının gerçek değerinin tespiti adına açıldığı, her ne kadar şirket paylarının bağlamlı olduğu ve bu nedenle şirketçe söz konusu payların devrine onay verilmemiş olsa da gerçek pay değerinin tespitinin taraflar arasındaki mutabakatsızlık nedeniyle önem arz etmekte olduğunu, Türk Ticaret Kanunu m.493/f.5 gerçek değerin mahkeme aracılığı ile tespitine cevaz verdiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, TTK 493/f5 mad.uyarınca şirket gerçek pay değerinin tespit edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/948 Esas 2019/1124 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; TTK’nın 493. maddesi gereğince anonim şirkette devredilen-devralınan payların gerçek değerinin tespiti istemine ilişkindir.Davacı, davalı ile dava dışı 3. Kişi arasında yapılan şirket hisse devrinin kabul edilmeyerek şirket pay defterine işlenmediğini ve devredene şirket hisselerinin gerçek değeri üzerinden şirketin diğer ortağı adına devralınması hususunda teklifte bulunulduğunu, taraflar arasında devre konu şirket payının gerçek değeri konusunda mutabakatsızlık olduğunu belirterek TTK 493/5 maddesi uyarınca devre konu şirket paylarının gerçek değerinin tespitini talep etmiş mahkemece, dava takip yetkisi dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Anonim şirketlerde pay senetleri TTK’nın 484 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 490. Maddede nama yazılı payların ve pay senetlerinin devrinde ilke, devamı maddelerinde devrin sınırlandırılması, 491. Maddede kanuni sınırlandırma, 492. Maddede esas sözleşme ile sınırlandırma düzenlenmiştir.493. Maddede ise borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların devrinin reddi sebepleri belirtilmiş, 1, 2, 3 ve 4, fıkralarda şirketin devir işlemini hangi hallerde reddedebileceği düzenlenmiştir. 1. Fıkrada iradi devir işleminin reddi sebebi belirtilmiş, fıkraya göre şirket nama yazılı payların devrine onay vermeyi devredene payların gerçek değeri ile kendisi veya diğer pay sahipleri ya da 3. Kişiler hesabına almayı önererek reddedebileceği açıklanmıştır. 4 fıkrada ise payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gibi kanun gereği iktisabı halinde, devralana, sadece paylarını gerçek değeri ile şirket adına devralmayı önerdiği takdirde devre onay vermeyi reddedebileceği düzenlenmiştir.5. Fıkrada ise bu halde yani 4. Fıkrada belirlenen ve payların kanun gereğince iktisabı halinde şirketin payları gerçek değeri ile satın almayı teklif ederek devre onay vermeyi reddedebileceği durumda, devralana (payları kanun gereğince iktisap edene) payların gerçek değerini mahkeme aracılığı ile tespit ettirme imkanı tanınmıştır. 6. Fıkrada da payların kanunen iktisap eden tarafından gerçek değerinin mahkeme aracılığı ile tespit edilmesini talep etmesi halinde mahkemece tespit edilen bu değeri öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde reddetmemesi durumunda şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir.Anılan yasal düzenlemelere göre nama yazılı payların iradi şekilde devrinde şirketin devre şirket ana sözleşmesinde ön görülen haklı sebeplerle ve devre konu payları gerçek değeri ile şirket, diğer pay sahibi veya 3. Kişi adına almayı önererek onay vermeme hakkı bulunmaktadır. Burada gerçek değerden satın alma önerisi devredene yapılacaktır. Devreden kararlaştırılan miktarı kabul ederse şirketçe önerilen devralma işlemi gerçekleşecek ve paylar devredilebilecektir. Buna göre bu durumda yani iradi devirde şirket paylarının gerçek değerinin tespiti için mahkemeye başvurulması düzenlenmemiştir. Maddenin 5. Fıkrasında düzenlenen payların gerçek değerinin mahkeme aracılığı ile tespitini talep etme hakkı payları 4. Fıkrada belirtilen şekilde kanunen edinmiş olan devralana tanınmış bir haktır ve yaptırımı da 6. Fıkrada değer tespitinin öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde belirlenen değerin reddedilmemesi halinde şirketin devralma önerisinin kabul edilmiş sayılması olarak belirlenmiştir.TTK’nın 493/5. maddesin de gerçek değerin tespitini mahkemeden talep etme hakkı sadece nama yazılı payları kanunen edinmiş olana tanınmış bir hak olup diğer pay devri işlemlerinde taraflara mahkemeden payın gerçek değerinin tespitini talep etme imkanı tanınmamıştır. Davacı şirketin nama yazılı payların gerçek değerinin tespitini istemesine yasal olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 02/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.