Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/393 E. 2022/284 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/393 Esas
KARAR NO: 2022/284 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2017/1056 Esas 2019/967 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … Ltd. Şti’nin davalı … ltd. Şti’ne … ürününü sattığını ve teslim ettiğini, 16.02.2017 tarih … yevmiye numaralı 7.306,56 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine itirazı üzerine takibin durdurduğunu beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle usul yönünden itirazlarının bulunduğunu, takibin Ankara İcra Müdürlüklerinde başlatılması gerekirken İstanbul’da başlatıldığını, gerek yetkili icra müdürlüğü yönünden gerekse de yetkili asliye Ticaret Mahkemesi yönünden yetkili yerlerde işlem başlatılmadığını beyanla, usulden ve esastan davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini vekaleten talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/10/2019 tarih 2017/1056 Esas 2019/967 Karar sayılı kararında; “….Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davanın, faturadan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı tarafın fatura içeriği emtianın kendisine teslim edilmediğini savunduğu görülmüştür. Bu durumda davacı tarafın faturaya konu malları davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerekmektedir. Mahkememizce taraf defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Belirlenen inceleme günü davacı defterlerini incelemeye sunduğu, davalı tarafın ise ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen ticari defterlerini sunmadığı, ancak bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurmasının, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak buna dayanmasına bağlı olduğu (Emsal: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 tarihli 2014/11-1159 E., 2016/967 K. sayılı kararı), davacının ise davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığı, yine raporda e-posta yolu ile gönderilen hesap mutabakatı (28/02/2017 tarihi itibariyle hesaba ilişkin) sunulmuş ise de söz konusu e-posta davalı tarafın açık kabulünde olmadığından delil olarak dikkate alınmadığı, ayrıca takip dayanağı faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin teslim alan kısmının boş olduğu, dolayısıyla davacının uyuşmazlık konusu faturaya konu malı teslim ettiğini ispat edemediği, davanın sübuta ermediği anlaşılmakla …”gerekçesi ile, Kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı yan cevap dilekçesinde faturaya konu malların kendisine teslim edilmediğini değil, “Ayıptan Ari ve Eksiksiz Olacak Şekilde Teslim Edildiğinin İspat Edilmesi Gerektiğini” ileri sürmüşken Mahkemece davalı savunması farklı şekilde yorumlanıp “Malların Kendilerine Teslim Edilmediği Savunulmaktadır” denilerek davanın reddine karar verildiğini, öncelikle karara bu yönü ile itiraz ettiklerini, Davalının cevap dilekçesi incelendiğinde matbu kabul edilebilecek formda hazırlanan bir kısım alışılagelmiş itirazların detay ve delil belirtilmeksizin sunulduğunu, Bu kapsamda davalı taraf taraflar arasında satıma konu ürünler yönünden bir fiyat anlaşmasının bulunmadığı; ödeme tarihi yönünden de bir vadenin belirlenmediği belirtilmişse de bu savunmalara itibar edilemeyeceğini, nitekim taraflar arasında yazılı olacak şekilde (elektronik iletiler vasıtasıyla) ürünlerin satımı, satım bedeli ve ödeme tarihi yönünden anlaşma sağlandığını, zira EK.5 olarak yeniden sundukları davalı yan elektronik iletisi ve eki incelendiğinde ürün bedelini yazılı olacak şekilde kabul ettiği; vade yönünden de her ne kadar müvekkilince 30 gün öngörülmüşse de bu kısmın üstü çizilip paraflanarak davalı yanca 60 gün olarak değiştirildiği, müvekkilinin de bu vadeyi kabul edip alım satım anlaşmasına vardığının görüldüğünü, Yine mahkemece her ne kadar Davalının alım satıma konu malın kendilerine teslim edilmediğini ileri sürdüğü kabulü ile hüküm tesis edilmişse de davalı tarafın dosya içeriğinde yer alan tek dilekçesi olan cevap dilekçelerinde bu şekilde bir savunma bulunmadığını, davalı yan cevap dilekçesinde ürünlerin ayıplarından ari ve eksiksiz olacak şekilde tesliminin ispatının gerektiğini belirtmekte olduğunu, kendileri, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için ürünlerin ayıplı olacak şekilde teslim edildiği iddiasında iseler, bu hususu ne şekilde ileri sürüleceği TTK madde 23/c, vd. maddelerine uygun olacak şekilde delilleri ile birlikte ispata mecbur konumda olduklarını, Halbuki davalının bahse konu yasal düzenlemeler dairesinde bir ayıp/eksik ihbarı bulunmadığını,davalının savunması Mahkemece değiştirilerek değerlendirildiği ve davanın reddedildiğini, hükmün bu yönü ile hatalı olduğunu, yine bu dilekçenin (2) numaralı ekinde yer alan kargo dökümü de davalı tarafa ürünlerin teslim edildiğini ispat etmekte olduğunu, Mahkemeye izah edilmiş olduğu üzere mutabakat formu mevcut olduğu, Bu form ürünlerin davalıya tesliminden sonra olacak şekilde davalı tarafça (28.02.2017 tarihinde) kaşe ve imza edilip müvekkiline faks olarak gönderildiğini, Mahkeme bu belge içeriğinde yer alan kaşe ve imzanın davalıya ait olup olmadığının isticvap yolu ile değerlendirilmesi gerekeceği ara kararı dosyaya sunulu dilekçelerinde arz edildiği üzere hatalı olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma yazılı olacak şekilde kurulduğu, davalı taraf kendisine tebliğ edilen faturaya itiraz etmediği, ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanan davalının bunları sunmadığı, üzerinde inceleme yapılmasının önüne geçtiğini, bu aşamalardan sonra isticvap ile adeta davanın kaderinin davalının insafına bırakılması haklı bir delil değerlendirilmesi olmadığını, Mutabakat Formları uygulamada faks ile paylaşılmakta olup aslının ibrazı bu hali ile de mümkün olmadığını, yine ürün teslimi de kargo ile yapılmış olmakla asıl evrak kavramını karşılayan imzalı bir sevk irsaliyesinin mevcudiyeti düşünülemeyeceğini, Mahkeme tüm bu ticari uygulama, davalının kötü niyetli kabul edilecek tutumlarını göz ardı ederek isticvaba dair ara kararından dönmediği, mutabakat mektubu aslının da dosyaya sunulmadığından bahisle isticvap yönünden kararından vazgeçip davanın reddine karar verdiğini, Müvekkilinin ticari kayıtları üzerlerinde yapılan bilirkişi incelemesinde alacak konumda olduğu, taraflar arasındaki yazışmalardan yazılı olacak şekilde alım satım anlaşmasına vardıkları, ürün bedelleri ve ödeme tarihi yönünden yazılı olarak anlaştıkları, davalının kendisine tebliğ edilen satıma dair faturaya itiraz sunmadığı, davalının ürün tesliminden 10 (on) gün sonra bu alım-satıma dair mutabakat mektubunu imza ve kaşe ederek müvekkili ile paylaştığı, davalının delil olarak dayandığı ticari kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasından imtina ettiğinin dosya içeriğinden sabit olduğunu, tüm bu maddi olgulara rağmen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı / borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına sunulu itirazının iptaline, takibin devamına, davalının takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, aksi takdirde ilamın bozularak yeniden hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bir adet fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ekinde delil olarak, teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş olduğu imzasız irsaliye fatura ibraz ettiği görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından öncelikle ,1)İcra takibine konu edilen alacak tutarının karşılığı olan hizmet/emtianın müvekkili şirkete her türlü eksik ve ayıptan ari olarak teslim edilmiş olduğunu, 2)Müvekkiline teslim edilen hizmet/emtianın miktar ve nevi ile birim ve toplam tutarını gösteren ve müvekkili şirketin borçlandığı tutarın kaç TL olduğunu gösteren müvekkili şirkete “tebliğ edilmiş” bir ihtarname olduğunu, 3)İddia edilen borcun muacceliyet tarihinin ne olduğunu ispat etmesi gerektiğini belirtmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ekinde delil olarak mail yazışmaları,fiyat teklifi, 28/02/2017 tarihli mutabakat mektubu sunduğu görülmüştür. Somut olayda, taraflar arasında yapılan mail yazışmaları üzerine davacı çalışanı … tarafından 15/02/2017 tarihinde 2 adet ürün için 6.192 + KDV fiyat teklifi yapıldığı, davalı tarafın çalışanı … tarafından 16/02/2017 tarihinde gönderilen ileti ekinde davacının gönderdiği teklif formu, davalı tarafından davacının istediği 30 gün vade istemi 60 gün olarak değiştirilip şirket kaşesi üzerine imza edilerek onaylandığı ve davacının vadenin 60 gün yazıldığına yönelik bir itirazının olmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından 16/02/2017 tarihinde … sıra nolu irsaliye fatura düzenlendiği, irsaliye fatura üzerinde teslim eden ve teslim alan imzasının olmadığı görülmüştür. Davacı vekili 03/10/2019 tarihli duruşmada;” biz mutabakat mektubunu faks yoluyla gönderdiğimiz için davalıya atfen bulunan kaşe ve imzanın aslını sunma imkanımız yoktur. İrsaliyeli faturanın da aslını sunduk. Davalı tarafın faturaya bir itirazı yoktur,” şeklinde beyanda bulunmuştur. TTK. 94/2 Maddesinde;” Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece, davacı tarafça delil olarak sunulan mutabakat belge aslı sunulmadığı gerekçesiyle mutabakat belgesi ekli davalı tarafa isticvap davetiyesi çıkartılmamış isede davacı tarafın davalı tarafa mutabakat metnini fax ile gönderdiği, davalı tarafında davacı tarafa cevabını faks ile bildirdiği anlaşılmakla, mutabakatın faks iletisi ile yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin ibraz ettiği deliller ve mahkemece alınan bilirkişi raporunun davalı tarafa tebliğe çıkartılmadığı tesbit edilmekle, mahkemece yapılması gereken iş, davacı delillerinin ve bilirkişi raporunun meşruatlı davetiye ile davalı tarafa tebliğe çıkartılıp, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen mutabakat belgesi eklenmek suretiyle davalı şirket yetkilisine isticvap davetiyesi çıkartılıp belgelerdeki davalı şirket kaşesi üzerine atılan imzanın kendisine veya çalışanına ait olup olmadığı ve mutabakat belgesi yönünde beyanının alınması, davalının ilgili döneme ait (2017 yılı) mal ve hizmet alımına ilişkin BA formlarının ilgili vergi dairesi müdürlüğünden getirtilmek suretiyle dosya arasına konulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarih ve 2017/1056 Esas – 2019/967 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.