Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/375 E. 2022/570 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/375 Esas
KARAR NO: 2022/570 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/632 Esas – 2019/204 Karar
TARİH: 25/02/2019
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalı şirketin toplam 4800 paya ayrılmış olan hisselerinin 1536 paya tekabül eden kısmı müvekkillerine ait olup %32 paya sahip azlık pay sahibi olduklarını, müvekkillerinin şirket içine sokulmadığını, talep ettikleri bilgi ve belgelerin kendilerine verilmediğini, şirketin yetkililerin şahsi menfaatleri doğrultusunda yönetildiğini, davalı şirketin 08/06/2017 tarihli genel kurulunda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrası yönündeki 7 nolu kararın iptalinin gerektiğini, zira TTK 436/2 m. uyarınca yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullandıklarını, ayrıca bilanço ve gelir tablolarının kabulüne ilişkin 4 nolu kararı, yönetim kurulu faaliyet raporunun kabulüne ilişkin 5 nolu kararın ve 2016 yılı kârının dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararın da yasa, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin haksız yere kâr payından mahrum bırakıldığını ileri sürerek davalı şirketin 08/06/2017 tarihli genel kurulunda alınan 4,5,6 ve 7 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, söz konusu genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibralarının ayrı ayrı oylandığını ve yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, bir yönetim kurulu üyesinin diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanmasına ise yasa gereği engel durum bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/02/2019 tarih ve 2017/632 Esas 2019/204 Karar sayılı Kararı ile; “Genel Kurul Toplantısında alınan 4,5 ve 6 numaralı karara ilişkin davacıların muhalefet şerhinin mevcut olmağı kanaatine varılmakla davacıların davasının reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.Kaldıki aksinin düşünülmesi halinde iptal talebi açısından kararın esası bakımından değerlendirilme yapılmıştır.Genel kurul toplantısının 5 numaralı maddesinde 2016 yılına ait yönetim kurulu faaliyeti raporunun, 4 numaralı maddesinde ise bilanço ve gelir tablosunun kabul edildiği,6 numaralı karar ile karın dağıtılmamasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, dava dilekçesinde hazırlanan faaliyet raporu ve bilanço kar ve gelir tablosu hesaplarının onaylanmasının ve kar payının dağıtılmamasının kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu iddia etmektedir. TTK md. 514-519 hükümleri ile Yönetim Kurulu’nun faaliyet raporunun ve finansal tabloları düzenlenme esasları düzenlenmiştir. Dosyada alınan bilirkişi raporundan faaliyet raporunun ve bilançonun şirket kayıtlarına uygun olduğu, davalı şirketin 2016 yılındaki kar yedeklerinin ve geçmiş yıllar karlılığının, geçmiş yıllar zararları karşılayamadığı, bu nedenle 2016 yılı kararının dağıtımının yapılması durumunda esas sermayenin azalacağı değerlendirildiğinden dolayı 2016 yılı karının bu dönem dağıtılmamasının uygun olduğu, kararlarda kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırı bur durumun söz konusu olmadığı, bu sebeplerle genel kurulun 4,5 ve 6 numaralı kararının iptali şartlarının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Davacı taraf 1 Genel Kurul Toplantısında alınan 7 nolu kararda … bakımından alınan ibraya ilişkin kararın iptalini talep etmiştir.Davacılar yönetim kurulu üyesi …’nun ibrası bakımından karar yeter sayısının sağlanamadığını ileri sürmüştür.Bazı Yargıtay kararlarında da karar yeter sayısının sağlanamaması butlan sebebi olarak kabul edilmektedir. Karar yeter sayısının sağlanmaması butlan sebebi olduğundan, iptal şartlarından olan karara karşı muhalefet şerhinin bulunması zorunlu değildir. Toplantıda 4.800 adet payın temsil edildiği anlaşılmaktadır.TTK md. 418 hükmü ile düzenlendiği üzere, toplantıda alınacak kararlarda katılanların oy çoğunluğu gerekmektedir. Bahse konu 7 numaralı kararda, Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrasının 2.160 olumlu oya karşı 1.536 olumsuz oy ile kabul edildiği, yötetim kurulu üyelerinin bir birlerinin oylamasına katılarak oy kullandıkları, yönetim kurulunun her bir üyesinin oyu (1.104) çıkartıldığında yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilemedikleri, katılanların çoğunluğunun olumlu oyu gerekmesine rağmen bu çoğunluğun sağlanamadığı sonucuna varılmıştır.Yönetim kurulu üyelerinin bir birlerinin oylamalarına katılarak oy kullanmaları TTK md.436 hükmüne aykırı olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple 7 numaralı kararda ibraya ilişkin kararın iptal yaptırımına tabi olduğu sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “1-08/06/2017 tarihli 2016 yılına ait genel kurul kararının 7.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin genel kurul kararının iptaline, 2-08/06/2017 tarihli 2016 yılına ait genel kurul kararında alınan 4,5,6 nolu maddelerin iptali/butlanı talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu genel kurulda 4,5 ve 6 nolu kararlara karşı ret oyu kullanıldığını ve bu ret oyunun tutanağa geçirildiğini, muhalefet şerhinin ise kim tarafından olumsuz oy kullanıldığının toplantı tutanağında belirtilmemesi durumunda aranacağını, oysa somut olayda olumlu olumsuz oyların kime ait olduğunun açıkça belirtilmiş olduğunu, dolayısıyla ayrıca muhalefet şerhine gerek olmadığını, Mahkemece bu kararları esası yönünden yapılan değerlendirmenin de hatalı olduğunu, bu anlamda bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibralarının ayrı ayrı oylandığını ve yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, bir yönetim kurulu üyesinin diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanmasına ise yasa gereği engel durum bulunmadığını, aksi yorumun şirket yönetim kurullarının büyük ölçüde ibra edilemeyeceği sonucunu doğuracağını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nun 445. maddesi uyarınca davalı şirketin 08/06/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 4,5,6 ve 7 nolu kararların iptali istemine ilişkin olup, iş bu dava 3 aylık hak düşürücü sürede açılmış, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı) Somut olayda, davacı tarafça, genel kurul toplantısında 2016 yılı bilanço ve gelir tablosunun tasdikine ilişkin 4 nolu, 2016 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun tasdikine ilişkin 5 nolu ve 2016 yılı kârının dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararlara karşı muhalif kalınarak muhalefet şerhi tutanağa geçirtilmemiş olmakla, söz konusu kararlar yönünden bu davada dava şartı mevcut olmadığından, mahkemece bu kararlara yönelik davanın reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Uyuşmazlık konusu 7 nolu gündem maddesi ile alınan karar ise yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. TTK 436/2 m. “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. “ şeklinde düzenlenmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Somut olaya döndüğümüzde, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanmamış olmakla birlikte diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanmışlardır, yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkarıldığında ise kalan oyların ibra için karar nisabını sağlamadığı açık olup, mahkemenin bu kararın iptaline yönelik vermiş olduğu kararında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemenin kararında isabetsizlik bulunmadığından, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan toplam 177,60 TL harçtan mahsubu ile 96,90 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcınının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.