Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/374 E. 2022/507 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/374
KARAR NO: 2022/507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2017
DOSYA NUMARASI: 2013/431 Esas – 2017/407 Karar
DAVA: Menfi Tespit, İpoteğin Terkini
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişki nedeniyle mülkiyeti diğer müvekkili …’e ait İstanbul Pendik … Mah. … ada … parsel … arsa paylı … Blok …kat … nolu maskenin tamamının üzerine davalı şirket lehine 323.295,00 TL bedelli 2. dereceden ipotek tesis edildiğini, davacı şahıs ile davalı şirket arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı ve davalı şirketler arasındaki ticari ilişkinin ise zamanla yavaşlayarak son bulduğunu, müvekkili şirketin davalıya borcunun kalmadığını, alacağını icra yoluyla tahsil ettiğini, noter kanalı ile keşide edilen ihtarnameye rağmen ipoteğin kaldırılmadığını belirterek, müvekkillerinin davalıya 323.295,00 TL borçlu olmadıklarının tespiti ile müvekkili … adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipoteğin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davada İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraf şirketler arasında 02/06/2009 tarihli kaplama ve arıtma hattı tesisine ilişkin sözleşme imzalandığını, anılan taşınmaza bu sözleşme kapsamında ipotek konulduğunu, ayrıca 6 ay içerisinde işletmenin seri üretime başlamaması durumunda 150.000 Euroluk bedelin nakten veya diğer borçlara mahsuben ya da bahsi geçen teminatın paraya çevrilmesi yoluyla tahsil edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu tutardaki ödemelerini düzenli olarak yaptığı halde davacı şirketin edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından ödenen 150.000 Euronun tahsili için İzmir …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, davacı …’in sözleşmede teminat veren konumunda olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/04/2017 tarih ve 2013/431 Esas – 2017/407 Karar sayılı kararı ile; “…Bu koşullar nazara alındığında; davacının sözleşmenin 4 ay içinde yeni işletme kurduğuna, kuruluştan itibaren 6 ay içerisinde davalı adına seri üretime başlama taahhüdünü yerine getirdiğine ilişkin hiçbir delil sunulmamıştır ve üstelik 02/04/2013 tarihli Ege Bölgesi Sanayi Odası ndan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda fabrika sahasında kaplama hattının demonte vaziyette bulunduğuna dair tespit yapıldığı, bu durumda davacının sözleşmeye göre yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca aynı sözleşmeye göre davalı tarafından ödenen 150.000 Euronun, yeni işletmenin seri üretime başlama tarihinden itibaren aylık 5.000 Euroluk taksitler halinde toplamda 30 ayda ödeneceği hükme bağlandığı halde davacı şirket tarafından bu ödemenin yapıldığına ilişkin hiçbir delil dosyaya sunulmamıştır. Sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacı şirketin ve dolayısıyla sözleşmeye göre ipotek veren davacı şahsın ipoteğin kaldırılması talebinde bulunamayacakları gibi sözleşmeden dolayı borçlu olmadıklarını ispatlayacak delil sunmadıklarından her iki talepleri yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacıların Menfi Tespit ve İpoteğin Terkini taleplerinin Reddine, … ” karar verilmiş ve karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalı arasında, Pendik Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 11.06.2009 tarih ve … sayılı ipotek belgesine konu Resmi Senedin mahkeme tarafından incelenmediğini, işbu resmi senedin, Madde 2- KONU başlıklı bölümünde, dava konusu taşınmaz üzerine, müvekkili davacılardan … Ltd.Şti.’nin davalı şirketten bugüne kadar yaptığı ve yapacağı mal alımları ile her türlü ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap borçlarının teminatı olmak üzere ipotek tesis edildiğinin görüldüğünü, bilirkişi kurulunun işbu Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senedi hiçbir şekilde değerlendirmediğini, esas olanın resmi senet olduğunu, Mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda, müvekkili şirketin davalı firmaya hiçbir borcunun kalmadığı hususunun bilirkişi raporunda yer alan cari hesap dökümünde tespit edilerek ortaya konulduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, bir dönem müvekkili şirketin davalı firmadan alacaklı duruma geçtiğini, alacağını tahsil edebilmek için icra takibi yapmak durumunda dahi kaldığını ve davalı tarafından itiraz edilmeyerek icra dosyasına borcun ödendiğini, Mahkeme tarafından, taraflar arasındaki cari ilişki dikkate alınmayarak, ipoteğe konu olmayan bir sözleşmeye dayalı olarak bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporla yetinilmiş olduğunu, bu raporda 2009 yılına ait müvekkil defterlerindeki hareketlerin de raporda belirtilmemiş olduğunu, zira bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, “02.06.2009 tarihli sözleşmede, sözleşmenin teminatı olan ipoteğin sözleşmenin 3.2 maddesinde hükme bağlanan ödemenin gerçekleşmesi koşuluna bağlanmıştır, şu halde davacının aylık ödemeleri yaptığını ispat etmesi halinde, ipoteğin fekkini isteyebileceği” denilmekte olduğunu, oysa müvekkil şirket tarafından ödemelerin taksit halinde yapılmamış olup, taraflar arasındaki ticari alım satım çerçevesinde makine olarak ödendiğini ve taraflar arasındaki alacak/ borç ilişkisinin bu şekilde sona erdiğini, müvekkili şirkete sözleşme ile ödenen bedel karşılığının mal olarak davalı firmaya ödenmiş olduğunu, müvekkili şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkinin azaldığı bölümde davalı şirketten alacaklı duruma düştüğünü ve alacağını itiraza uğramayan icra takibi neticesinde tahsil edebildiğini, bu itirazlarının mahkeme tarafından incelenme gereği dahi bulunmadığını, Mahkeme tarafından yaptırılan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/16 Talimat sayılı dosyası ile yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporunun; yevmiye defterlerinin incelenmesi başlıklı bölümünde, tarafların birbirlerine karşı alacak/ borç bakiyelerinin olmadığı hususunun tespit edildiğin, bu noktada, müvekkili şirketin ipoteğe konu ve sair hiçbir borcunun bulunmadığını, bilirkişi kurulunun ayrıca sözleşme ile ödendiği iddia olunan bedelin ödeme belgelerinin ispatını istenmesinin hatalı olup, bu konudaki itirazlarının mahkeme tarafından göz ardı edildiğini, İpotek tesisinden çok sonra, müvekkili şirketin alacaklı duruma geçmesi ve davalının borcunu ödememesi nedeni ile Gebze … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı hakkında başlattıkları ilamsız alacak takibine itiraz edeceğini, oysa davalı firmanın borçlu olduğunu bildiği için, işbu icra takibine itiraz etmeyerek borcunu ödediğini, dolayısıyla davalı, müvekkili şirketten ipotek konusu alacağı tahsil edememiş olsa idi, hakkında başlattıkları Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya borcunu ödemeyeceğini ve dosyaya itiraz edeceğini, bilirkişi heyetinin bu dosyaya ilişkin sadece tespitte bulunduğunu ve hiçbir görüş bildirmediğini, yerel mahkemenin de bu konudaki itirazlarını incelemediğini, Yine mahkeme tarafından İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/8 Talimat sayılı dosyası ile davalı defterleri üzerinde yaptırdığı inceleme neticesinde, davalı … Ltd.Şti.’nin ticari defter ve kayıtları incelenerek, müvekkillerinden … Ltd. Şti. den alacağının bulunup bulunmadığını tespit etmesi gerekirken, hiçbir şekilde bu noktada bir araştırma, inceleme ve irdelemede bulunmamasının düzenlenen raporun sağlıksız ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bir rapor olduğunu ortaya koyduğunu, bilirkişi heyetinin davalı firma ile müvekkili şirket arasındaki cari hesap konusunda, raporunda hiçbir ibareye yer vermediğini, tarafların aralarındaki alacak borç durumunu gösteren bir cari hesap dökümüne dayanmadığını, oysa bilirkişi heyetinin, davalı firmanın defter incelemeleri sırasında, davalı kayıtlarındaki, taraflar arasındaki alacak/ borç dökümünü incelemiş olsa idi, müvekkili şirketin davalıya hiçbir borcu kalmadığını ortaya koyabileceğini, bu noktada yaptıkları itirazın da yerel mahkeme tarafından incelenmediğini, Bununla birlikte, bilirkişi heyetinin davalı yanın ticari defterlerinin incelenmesinde, sadece belirli tarihleri içeren bir kısım yevmiye defterlerine yer verdiğini, diğer defterleri incelemediğini ve raporunda yer vermediğini, davalı tarafın tüm defterleri incelenmiş olsa idi, müvekkili şirketin davalı … Ltd.Şti.’ne hiçbir borcu olmadığını tespit edeceklerini, eğer bilirkişiler tarafından ipoteğe konu resmi senet incelenmiş olsa idi, işbu ipoteğin dayanılan sözleşme ile bir ilgisinin olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacakların teminatı olarak ipotek tesisi yoluna gidildiği, cari ilişkide borç ilişkisinin olmadığı hususunun ortaya konulacağını, ticaret hayatında alacak/ borç ilişkisinin her zaman tek taraflı mal satışı ve karşı tarafın ödeme yapması ile neticelenmediğini, tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak mal ve hizmet alarak borçlarını ödeyebileceklerini, müvekkili tarafından kısmen nakit, kısmen mal verilerek, ipoteğe konu borcun kapandığını, hatta müvekkili şirketin alacaklı duruma geçtiğini, ipotekten çok sonra ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona ermesinden sonra, davalı tarafından yapılan icra takibi ödemesinin, zaten ipoteğe konu borcun kalmadığını ve hatta kendisinin borçlu duruma düştüğünün ispatı olduğunu, Bilirkişi raporunda yer verilen yevmiye defterlerinin de, 2009 – 2010 – 2011 ve 2013 yıllarına ait kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı hususunun tespit edildiğini, işbu defterlerin davalı lehine delil olamayacağı, bahsi geçen defter kaydına göre ulaşılan sonucun denetime elverişli olmayacağı ve hüküm kurmaya yetmeyeceğinin ortada olduğunu, Tüm bu açıklamaları doğrultusunda, esasen ipoteğe konu resmi senede dayanılmayarak, taraflar arasında yapılan ama resmi şekle bürünmeyen bir sözleşmenin irdelenerek, taraflar arasındaki cari borcun hiçbir şekilde değerlendirilmeden düzenlenen bilirkişi raporlarına dayanılarak oluşturulan yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dolayısı ile Tapu Müdürlüğünce düzenlenen ipotek resmi senedi göz önüne alınarak, taraflar arasındaki tüm cari ilişkinin alacak / borç durumunun ortaya çıkarılması için yeni bir bilirkişi heyeti vasıtasıyla rapor alınarak hüküm tesisi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, menfi tespit ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Tarafların 02/06/2009 tarihinde sözleşme yaparak, davacının Ege Serbest bölgesinde yeni bir işletme kurup münhasıran davalı şirket için üretim yapması konusunda anlaştıkları, sözleşmenin 3.1 maddesinde; ” Şirketin Ege Serbest Bölgesi’nde kuracağı yeni işletmede yer alacak olan ve şirketin bu amaçla Almanya’dan getireceği kaplama hattı için 50.000 Euro ve şirketten getireceği arıtma hattı için ise 100.000 Euro’luk bedelleri şirket tarafından kesilecek olan faturaların Delphiye tebliği üzerine ve malların … A.Ş. Ege Serbest bölge Şubesi‘ne tesliminden sonra Delphi tarafından şirkete her bir fatura için ayrı ayrı peşin ödeme yapılacaktır. Her iki hatta (kaplama ve arıtma) Delphi tarafından yeni işletmeye aynı bedel ile faturalanarak satılacaktır.” 3.2.madesinde; “Delphi tarafından Yeni işletmeye fatura edilen ve 3.1 maddede belirtilen iki adet hattın bedeli olan 150.000 Euro Yeni işletmenin seri üretime başlama tarihinden itibaren aylık 5.000 Euro’luk taksitler halinde 30 ay boyunca Delphi’ye ödenecektir.” “Teminat” başlıklı 4. maddesinde; “Teminat veren işbu sözleşme kapsamında İstanbul İli, Pendik/2 İlçesi … Köyü, … Pafta, … Ada, … Parselde kayıtlı … Blok Kat … bağımsız bölüm 15’de kayıtlı meskenin … adına ipotek olarak verecektir. İşbu ipotek sözleşmenin 3.2 maddesinde bahsi geçen 150.000 Euro nun Yeni İşletme tarafından …’ye tamamen ödenmesini müteakip kaldırılacaktır.” “Cezai şart” başlıklı 5. Maddesinde; “Şirket tarafından kurulması taahhüt edilen Yeni İşletme bu sözleşmenin imzalanmasından itibaren 4 ay içinde kurulacak ve kuruluş tarihinden itibaren yine en geç 6 ay içinde Delphi için seri üretime başlayacaktır. Şirket tarafından verilen bu taahhüdün yerine getirilmemesi durumunda Şirket, …’ye 20.000 Euro cezai şart ödeyecektir. 5.2-Delphi sözleşmenin imzalanmasından itibaren 6 ay içersinde yeni işletmenin seri üretime başlamaması durumunda kaplama hattı ve arıtma tesisini Şirket’e mahrece iade kapsamında geri faturalayıp 150.000 Euroluk bedeli nakten ve/veya diğer borçlarına mahsuben ya da bahsi geçen teminatın paraya çevrilmesi yolula tahsil edilecektir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Mahkemece de tespit edildiği üzere, dava konusu ipoteğin, 02/06/2009 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde belirtildiği üzere sözleşme sebebiyle ve teminat teşkil etmek üzere tesis edildiği, bu hususun Pendik 2. Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından tanzim edilen 11/06/2009 tarihli resmi senette; davacı şirketin, davalı şirketten aldığı 323.295,00 TL Ticari Kredi için 323.295,00 TL borcunun teminatını oluşturmak üzere davalı lehine 2. derecede ipotek tesis edildiği şeklinde belirtildiği, davalı şirket tarafından sözleşmede düzenlenen 150.000 Euro’nun davacıya ödendiğinin sabit olduğu, 02/04/2013 tarihli Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan alınan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda fabrika sahasında kaplama hattının demonte vaziyette bulunduğuna dair tespit yapıldığı, dolayısıyla davacı şirket tarafından sözleşme hükümlerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ile davacı şirket tarafından 150.000 Euro’nun davalıya nakit ya da mal verilerek ödediği ispatlanmamıştır. Talimat ile alınan bilirkişi raporunda; davacı şirketin davalının Ege Serbest Bölge ve Menderes Şubesine mal sattığı, davacı tarafça Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile talep edilen borcun, davacı şirketin, davalı şirketin Menderes Şubesi’ne düzenlemiş olduğu fatura bedellerinden kaynaklandığı ve takiple talep edilen borcun (176.195,62 TL) davalı tarafça davacı şirkete ödendiğinin tespit edildiği; mahkemece bilirkişi raporlarındaki tespitlerle birlikte diğer deliller de değerlendirilerek ve gerekçesi de yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu görülmektedir. Dolayısıyla davacılar vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.