Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/365 E. 2022/569 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/365 Esas
KARAR NO: 2022/569 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/958 Esas – 2019/1228 Karar
TARİH: 05/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında ortaklar arasında hisse devri özel şartları ile şirketler arası bölünme şartlarına ilişkin protokol imzalandığını, bu protokolde tarafların davacı şirket ve bu şirketin Edirne şubesinin bölünerek 2 ayrı şirket haline gelmesine karar verdiklerini, protokol uyarınca Edirne şubesini envanteri, demirbaşları, good will-know how ve bilimum hak ve alacakları ile ortaklardan birinin tamamen devralacağını ve Edirne şubesini kendi kurduğu davalı şirkete devredeceğini, protokol gereği davalının müvekkiline 275.509,90 TL ödeyecek olması nedeniyle dava konusu faturaların düzenlendiğini, faturalardaki KDV hariç tutarın 275.509,90 TL olduğunu, protokolde belirtilen bu alacağın davalıya sabit kıymet olarak fatura edildiğini, bu şekilde hem cihazların devrinin sağlandığını, hem de alacaklı olunan meblağın fatura edildiğini, ancak faturaların bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2019 tarih ve 2017/958 Esas 2019/1228 Karar sayılı Kararı ile; “Dava, mal satış faturalarına dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. Takibe dayanak faturalar, menkul malın satışına ilişkindir. Şirket Bölünmesine İlişkin Protokol sadece alacaklar arası fark nedeniyle 275.509,90 TL’nin … şirketi tarafından davacıya ödeneceği kararlaştırılmış olup, protokolün C-1. Maddesi “…şirket ortağı …, Edirne Şubesi’ni …demirbaşları…tamamen devralacak ve iş bu şubei kendi kuruluşunu yaptığı …’ne devredecektir”, şeklinde olduğu gibi C-2. Maddesinde alacak ve borçlar da taksim edilmiş olup, son cümlesinde de “…imza tarihinden itibaren hak ve alacak talep edemeyecektir.” hükmü kararlaştırılmış olup, tüm bu hususlara göre bölünmenin gerçekleştirildiği, alacak ve borçların bölündüğü başkaca da alacak ve hak talep edilmeyeceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Davaya konu faturalar tebliğ edilmemiş olup davalı şirket defterlerinde kayıtlı değildir. Bu faturalara konu malların protokolde bahsedilen malların dışında mallar olduğu iddia edilmediği gibi tam tersine davacı bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde protokol ile “Taraflar arasında cihazların davalı sia analiz e devrinin belli bir miktar uzerinden yapılması gerektiği hususunda taraflar mutabık kalmıştır” beyanı ile, faturaya konu malların protokol gereğince davalı şirkete devredilen mallara ilişkin olduğu beyan edilmiştir. Tüm bu hususlara göre Şirket Bölünmesine İlişkin Protokolde alacak ve borçlar da taksim edilmiş olması, son cümlesinde de “…imza tarihinden itibaren hak ve alacak talep edemeyecektir.” hükmü kararlaştırılmış olması olgusu dikkate alındığında protokolde bu malların devri için ücret talep edileceği kararlaştırılmadığı gibi tam aksine başkaca hak ve alacak talep edilemeyeceği hükmü ile birlikte alacak borç bölüştürülmesinin de yapıldığı dikkate alındığında bu malların devrinin bölüştürme sırasında dikkate alındığı, bu mallara ilişkin bir alacak hakkının bulunmadığı anlaşılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.” gerekçeleri ile; “Davanın reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafın davaya cevap vermediğini, mahkemece verilen kesin süreye rağmen delillerini bildirmediğini ve dosyaya sunmadığını, davalının takipte sözleşmeye uygun olarak talep edilen tutarla ilgili ödeme yaptığı konusunda herhangi bir belgeyi takip ve dava dosyasına sunmadığını, yasal defter ve dayanağı belgeleri bilirkişi incelemesine sunmadığını, rapora itiraz etmediğini, buna rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, Mahkemenin re’sen faturaların tebliğ edilmediğine karar verdiğini, oysa davalının bu yönde bir beyanının olmadığını, Davalı şirket mahkemeye defterlerini ve delillerini ibraz etmemiş olmasına rağmen mahkemenin faturaların davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığına karar verdiğini, bu kanıya nasıl varıldığının anlaşılamadığını, Faturaya yasal sürede itiraz etmeyen kişinin fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, somut olayda ise faturaların davacının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığını, faturanın defterde kayıtlı olmasının hizmetin verildiğine karine teşkil edeceğini, davalının ise ticari defterlerini ve delillerini ibrazdan kaçındığını, dolayısıyla davacı defter kayıtlarının esas alınması gerektiğini, Protokolün C-2/2.paragrafında davacı … (İstanbul)’un alacağı olan 275.509,90-TL’nin davalı … (Edirne) tarafından ödeneceğinin belirtildiğini, C-2/2.paragrafında belirtilen 275.509,90-TL+KDV olarak toplam fatura tutarı olan 325.101,68-TL davalı … (Edirne)’ye sabit kıymet olarak fatura edildiğini, Mahkemenin “..imza tarihinden itibaren hak ve alacak talep edemeyecektir.” hükmünün kararlaştırılmış olması olgusunun dikkate aldığını ifade ettiğini, ancak bu hükmü hatalı yorumladığını, söz konusu ifadenin sözleşmenin imzalanmasından sonra protokoldeki konular dışında tarafların birbirinden herhangi bir hak ve talepte bulunmayacağı yönünde olduğunu, taraflardan birinin protokoldeki yükümlülüklerinin birini ihlal etmesi durumunda tabiki de ihlal edilen hususun talep edileceğini, müvekkilinin de davalının protokoldeki ödeme yükümlülüğünü ihlal etmesi sebebi ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin protokol konusu dışında olan herhangi bir hak ve talepte bulunmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, muhtelif faturalardan doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı protokolde açıkça düzenlenen alacak farkı alacağının KDV eklenmek suretiyle sabit kıymet olarak fatura edildiğini ileri sürmüş, davalı yasal sürede davaya cevap vermemiş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu faturalar incelendiğinde, Eylül ve Ekim 2016 tarihli muhtelif menkul mal açıklamalı 275.509,90 TL+KDV olmak üzere toplam 325.101,68 TL bedelli 5 adet fatura olduğu görülmüştür. Dava konusu Ortaklar Arası Hisse Devri Özel Şartları ve Şirketler Arası Bölünme Şartlarına İlişkin Protokol incelendiğinde, %50’şer hisse ile ortak olan … ve … arasında akdedilen bila tarihli bir protokol olduğu, C-1.m. uyarınca, davacı şirket ve bu şirketin Edirne şubesinin bölünerek iki ayrı şirket haline geleceği, ayrılma neticesinde şirket ortağı …’ın Edirne Şubesini envanteri, demirbaşlan, good will-know how ve bilimum hak ve alacakları ile tamamen devralacağı ve işbu şubeyi kendi kuruluşunu yaptığı davalı şirkete devredeceği, davacı şirketin diğer ortakta kalacağı, C-2.m. uyarınca, 01.08.2016 tarihli ön muhasebe kayıtları doğrultusunda davacı şirketin borçlar toplamının 3.972.478,78 TL olduğu, bu borcun 2.371.019,87 TL’sinin İstanbul’a(merkez), 1.601.458,92 TL’sinin de Edirne şubesine ait olduğu, ayrıca Edirne Şubesinin iş bu borç dökümü içerisinde siparişi verilmiş ancak henüz faturası kesilmemiş … A.Ş. firmasından alınacak olan … cihazının ödemesinin de mevcut olduğu, davacı şirket ve Edirne şubesinin Temmuz 2016 ayı personel maaş ödemeleri yapıldıktan sonra 26/07/2016 tarihi itibari ile 420.000,00 TL alacak bakiyesinin merkeze ait olacağı, ayrıca Edirne Şubesinin (devir tarihinden sonra davalı şirket) alacak farkı olan 275.509,90 TL’yi İstanbul Şubesine ödeyeceği, bu ödeme ile ilgili olarak tarafların ayrıca protokol yapacağı, işbu sözleşmenin imza tarihinden itibaren her şirketin üstlendiği borçları ödemekle mükellef olduğu, sözleşme tarihinden itibaren her şirketin muhasebe sistemi ayrılacağı için alacak-borç ile tüm ticari işleyişinin ayrılacağı, şirketler kayıtlarını ayrı olarak tutacağı, yönetiminden ve işleyişten ayrı ayrı sorumlu olacağı, İstanbul ve Edirne şubelerinin birbirinden imza tarihinden itibaren hak ve alacak talep edemeyeceği, D maddesinde, şirketin borçlarının paylaştırılmasına ilişkin şartların düzenlendiği, E maddesi uyarınca, tarafların tüm yükümlülüklerini yerine getirmelerinden sonra birbirlerini gayrikabili rücu ibra etmiş sayılacakları hususlarının düzenlendiği görülmüştür. Görüldüğü üzere Protokolün C-2 m. uyarınca davalı tarafından devralınan Edirne şubesinin alacak farkı olan 275.509,90 TL’yi İstanbul şubesine ödemesi ve bu ödeme ile ilgili olarak tarafların ayrıca protokol yapması kararlaştırılmıştır, tarafların beyanlarından ve dosya kapsamından ödemenin ne şekilde yapılacağı hususunda ayrı bir protokol yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davalının söz konusu tutarı ödediği yönünde bir savunması da bulunmamaktadır. Davacı, söz konusu alacak tutarının taraflar arasındaki anlaşma gereği KDV eklenmek suretiyle menkul mal faturası olarak faturalandırıldığını ileri sürmektedir. Takibe konu faturalar menkul mal açıklamalı olarak düzelenmiş olsa da, Protokolde belirtilen davacı alacak tutarı ile faturaların KDV’siz toplam tutarının aynı olduğu da dikkate alındığında, davacının Protokole konu alacak farkı alacağını menkul mal faturası olarak faturalandırdığı anlaşılmaktadır. Protokolde açıkça düzenlenen bir alacak kaleminin alacaklı tarafça farklı bir isimle faturalandırılmış olması, söz konusu alacağın talep edilmesine engel teşkil etmez. Bununla birlikte, Protokolde yer alan İstanbul ve Edirne şubelerinin birbirinden imza tarihinden itibaren hak ve alacak talep edemeyeceği yönündeki ifadenin de , Protokole konu edilmeyen hususlara ilişkin olduğu açık olup, dolayısıyla davacının 275.509,90 TL asıl alacak talebinde haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Öte yandan Protokolde davalıya yapılan şube devri nedeniyle şubede yer alan demirbaşların bedel mukabilinde devredileceği yönünde bir hüküm bulunmadığına ve davacının 275.509,90 TL alacağının KDV hariç alacak tutarı olduğu belirtilmediğine göre, davacının bu tutara KDV eklemek suretiyle faturalandırmış olması doğru görülmemiş olup, davacı KDV talebinde haksızdır. Ayrıca Protokolde ödeme tarihine ilişkin kesin vade bulunmadığı gibi, davalının icra takibi öncesinde temerrüde düşürüldüğüne dair delil de sunulmadığına ve mal ve hizmet tedariki sözleşmelerinde uygulanan TTK 1530.m. hükmünün somut olayda uygulama yeri bulunmadığına göre, davacının işlemiş faiz talebi de haklı görülmemiştir. O halde mahkemece açıklanan bu hususlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2019 tarih ve 2017/958 Esas – 2019/1228 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 275.509,90 TL asıl alacak üzerinden ve bu alacağa takip tarihinden itibaren %10,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesi suretiyle devamına, fazla istemin reddine, Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 275.509,90 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 18.820,08.TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.234,80.TL harcın mahsubu ile bakiye 14.585,28.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 4.234,80.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 36,00 TL ilk masraf, 165,50TL tebligat/posta gideri ve 3.200,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.401,50.TL’nin davanın haklılık oranına göre 2.672,71TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 27.735,69.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 10.566,25.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 17,63.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 166,23.TL’nin istinafındaki haklılık durumuna göre 131,32.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.