Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/358 E. 2022/568 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/358 Esas
KARAR NO: 2022/568 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/591 Esas – 2019/1221 Karar
TARİH: 05/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinin davalı tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredilerin ödemelerinin yapılmaması üzerine hesap kat edilerek düzenlenen ihtarnamelerin borçlulara gönderildiğini, ancak borcun ödenmediğini, davalı … yönünden 347.106,52 TL nakit alacağın tahsili ve 23.220,00 TL gayrinakdi alacağın depo edilmesi, davalı … yönünden 193.906,90 TL nakit alacağın tahsili ve 23.220,00 TL gayrinakdi alacağın depo edilmesi için başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerine ihtarname ile gönderilen hesap özetine ilişkin olarak mutabık olunmadığının bankaya bildirildiğini, bu nedenle davacı bankanın muaccel hale gelmiş bir alacağının bulunmadığını, borca ve ferilerine itiraz etmekte olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2019 tarih ve 2016/591 Esas 2019/1221 Karar sayılı Kararı ile; “….Mahkememizin 29/11/2018 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 18/01/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
SONUÇ: Detaylarına yer verilen tespit ve değerlendirmeler sonucunda, takdiri tamamen Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; 1)…. tarafından, Dava dışı … Tic.Ltd.Şti’ne kullandırılmış olan kredilerle ilgili yapılan hesaplamalar sonucunda; Davacı Bankanın, Dava dışı şirketten takip tarihi itibariyle 338.726,65 TL. nakit ve 5941 sayılı Çek Kanunu uyarınca Bankaya iade edilmemiş 18 adet çek yaprağı banka ödeme yükümlülük tutarından kaynaklanan 23.220,00 TL gayrinakdi alacak olmak üzere toplam 361.946,65 TL’lık alacak tutarının bulunduğu, 2)Davalı … ve …’ın her birinin ayrı ayrı 1.250.000,00 TL.’lık kefalet imzasının bulunduğu süresiz, 09.04.2014 tarih ve … No.lu 1.250.000,00 TL.’lık Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden dava dışı şirkete, dava konusu kredilerin tamamının kullandırılabilmesi mümkün olduğu halde; dava dışı şirketin borçlu ve davalı …’ın kefil olarak imzasının bulunduğu 18.06.2015 tarihli 1.200.000,00 TLlık ve 23.10.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lık iki adet yeni Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinin düzenlendiği, •18.06.2015 tarihli kredi sözleşmesinden sonra 03.07.2015 tarihinde … no.lu 137.500,00 TL’lık ve 13.07.2015 tarihinde … No.lu 40.000,00 TL’lık yeni kredi kullandırımlarının yapıldığı ve kullanıdırılan tutarların bir bölümü ile EFT yapıldığı, kalan bakiye ile de dava dışı şirkete ait takas çeklerinin ödendiği, •23.10.2015 tarihli sözleşmenin imzalandığı gün ise … no.lu 227.721,00TL’lık işletme kredisinin kullandırıldığı, ancak söz konusu kredi tutarının tamamı ile 09.04.2014 tarih ve … No.lu 1.250.000,00 TL’lık sözleşmenin yürürlükte bulunduğu tarihte açılmış bulunan mevcut kredi borçlarının kapatıldığı, diğer bir ifade ile yeni bir kredi kullandırımı mahiyetinde olmadığı, bu sebeple, 03.07.2015 ve 13.07.2015 tarihlerinde kullandırılmış olan toplam iki adette 177.500,00 TL’lık kredinin 18.06.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lık Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinden doğmuş olduğu, 23.10.2015 tarihinde kullandırılmış olan 227.721,00TL’lık kredinin ise 09.04.2014 tarih ve … No.lu 1.250.000,00 TL.’lık sözleşmenin yürürlükte bulunduğu tarihte açılmış bulunan kredi borçlarının ödenmesinde kullanılması, diğer bir deyişle yeni bir kredi kullandırımı olmaması nedeniyle, bahse konu kredinin 09.04.2014 tarihli 1.250.000,00 TL’lık Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nden doğmuş olduğu, 3) Dava konusu kredilerin doğdukları Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri dikkate alındığında, 01.04.2016 Takip Tarihi itibariyle; 3.1-)Davalı Müteselsil Kefil … Yönünden:Kefalet imzasının bulunduğu … No.lu 09.04.2014 tarihli 1.250.000,00 TL’lık kredi sözleşmesine istinaden kullandırılmış olan … No.lu Esnek Ticari Hesap, … … Kredi Kartı, … ve … No.lu Kredilerden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu, 01.04.2016 takip tarihi itibariyle -taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek-135.474,81TL’lık (=120.732,47 + 14.742,34) borçtan, 04.04.2016 tarihinde yapılan 10.000,00 TL’lık tahsilat tutarı mahsup edildiğinde, 125.474,81 TL nakit ve 23.220,00TL gayrinakit olmak üzere toplam 148.694,81TL borçtan sorumlu tutulabileceği; 3.2-)Davalı Müteselsil Kefil … Yönünden: Toplam 3.685.000,00 TL’lık kefaletinin bulunduğu … No.lu 25.11.2009 tarihli 35.000,00 TL’lık, … No.lu 09.04.2014 tarihli 1.250.000,00 TL.’lık, … No.lu 18.06.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lık ve … No.lu 23.10.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lık Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerine istinaden kullandırılmış olan dava konusu tüm kredilerden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu, 01.04.2016 takip tarihi itibariyle -taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek- 329.300,84 TL (= 314.558,50 + 14.742,34) 04.04.2016 tarihinde yapılan 10.000,00 TL’lık tahsilat tutarı mahsup edildiğinde, 319.300,84 TL nakit ve 23.220,00 gayrinakit olmak üzere toplam 342.520,84 TL. borçtan sorumlu tutulabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir. İbraz edilmeyen çek yaprakları bakımından, sözleşmede hüküm bulunması halinde, 3167 sayılı kanun uyarınca ödeme yapmamasına rağmen ödemekle yükümlü olduğu kısmın depo edilmesini talep edebilir. Birden fazla GKS var ise kredinin davalıların kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmelerine dayanılarak kullandırıldığının saptanması halinde cari hesap şeklinde işleyen genel kredi sözleşmesinde borcun bir şekilde sıfırlanmış olması kefaletin sona ermesini gerektirmediğinden aynı sözleşme çerçevesinde yeniden kredi kullandırılması halinde kefil ya da kefillerin kefalet limiti ve kendi temerrüdlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olmak kaydıyla sorumludurlar. Dava konusu kredi alacaklarından; … No.lu Esnek Ticari Hesap, … No.lu … Kart ve … No.lu O/N kredi ile mevcut olan kredi borçlarının kapatılmasında kullanılan … no.lu 227.721,00 TL. tutarlı işletme kredisinin, … No.lu süresiz 09.04.2014 tarihli 1.250.000,00 TL.’lık Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nden doğduğu, … No.lu 137.500,00 TL.’lık O/N ve … No.lu 40.000,00 TL.’lık O/N kredilerin ise yeni kredi kullanımları olması sebebiyle, … No.lu 18.06.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lık başka bir Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nden doğduğu, Davalı Müteselsil Kefil …’ın … No.lu 09.04.2014 tarihli 1.250.000,00 TL’lik kredi sözleşmesinde kefalet imzası bulunduğundan sadece bu GKS’den kaynaklanan borçlardan sorumluğu olduğu, Davalı Müteselsil Kefil …’ın ise … No.lu 25.11.2009 tarihli 35.000,00 TL.’lık, … No.lu 09.04.2014 tarihli 1.250.000,00 TL.’lık, … No.lu 18.06.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lık ve … No.lu 23.10.2015 tarihli 1.200.000,00 TL.’lik Genel Kredi Sözleşmelerinde toplam 3.685.000,00 TL.’lık kefaleti bulunduğundan, bu GKS’den kaynaklanan borçlardan sorumluğu olduğu, Davalıların kefaletlerinin TBK 584. Maddeki şartları taşıdığı, UYAP’tan temin edilen nüfus kaydından anlaşılacağı üzere davalı …’ın kefalet tarihinde de bekar olduğu, davalı …’ın ise şirket ortağı olduğu, GKS’nin 11/b maddesi gereğince TL borç için müşterinin TL kredilerine uygulanan kredi oranlarının en yüksek olanının % 50 fazlasının temerrüt faizi oranı olarak kararlaştırıldığı, 45. Maddesinin ise TCMB’ye bildirilen kredi faiz oranlarından tenerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi fai oranına bu oranın % 50 ilavesi ile bulunan faiz oranın n temerrüt faizi oranı olarak kararlaştırıldığı, Müteselsil kefillere başvuru şartı olan asıl borçluya başvuru koşulunun kat ihtarının tebliği ile gerçekleştirilmiş olduğu, Davalı kefillerinin 21.12.2015 tarihinde temerrüde düşürülmüş oldukları, Esnek ticari Hesap ve … kredi kartından kaynaklanan borçlara 5464 …nun 26. Maddesi gereğince TCMB’nın belirlemiş olduğu kredi kartlarına uygulanan aylık akdi faiz oranın ve bu baz alınarak belirlenen temerrüt faizi oranını geçemeyeceği, Davalıların müteselsil kefil olarak imza attıkları GKS’lerinde yetkili yerin İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğunun kararlaştırılmış olduğu, bu imzaların teselsül karinesi gereğince tacir olup olmadıkları tartışmaksızın davalıları da bağladığı, yetki itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmış ve teknik ayrıntısı 12.01.2019 tarihli ek raporda açıklandığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Yetki itirazlarının iptaline, 2-a-Davalı Müteselsil kefil …’ın; ticari krediler nedeniyle 104.406,24 TL asıl alacak, 384,27 TL işlemiş akdi faiz, 4.580,06 TL işlemiş temerrüt faizi, 748,22 TL BSMV, 613,68 TL masraf olmak üzere toplamda 110.732,47 TL; Esnek ticari hesap ve business kart nedeniyle 13.052,60 TL asıl alacak, 134,06 TL işlemiş akdi faiz, 1.8 95,54 TL işlemiş temerrüt faizi, 101,48 TL BSMV olmak üzere toplamda 15.183,69 TL; Çek yaprakları nedeniyle banka ödeme yükümlülük depo tutarı olan 23.220 TL b-Davalı Müteselsil kefil …’ın; ticari krediler nedeniyle 287.104,91 TL asıl alacak, 616,77 TL işlemiş akdi faiz, 23.401,68 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.705,92 TL BSMV, 613,68 TL masraf olmak üzere toplamda 313.542,96 TL; Esnek ticari hesap ve business kart nedeniyle 13.052,60 TL asıl alacak, 134,06 TL işlemiş akdi faiz, 1.895,54 TL işlemiş temerrüt faizi, 101,48 TL BSMV, olmak üzere toplamda 15.183,69 TL; Çek yaprakları nedeniyle banka ödeme yükümlülük depo tutarı olan 23.220 TL miktarlara yapılan itirazların iptaline, 3-Esnek ticari hesap ve business kart asıl alacak ve akdi faiz toplamına göre uygulanacak temerrüt faiz oranına İTİRAZIN,Kredi kartı işlemlerine uygulanacak aylık azami akdi ve gecikme faiz oranı olan %30,24’ü (yıllık ve değişen oranlarda) oranında iptaline, bu alacaklara Kredi kartı işlemlerine uygulanacak aylık azami akdi ve gecikme faiz oranında (%30,24’ü yıllık ve değişen oranlarda) temerrüt faizi işletilmesine, 4-Ticari krediler asıl alacak miktarı ve akdi faiz oranı toplamına uygulanacak temerrüt faiz oranına İTİRAZIN, % 36,36 oranında iptaline, bu alacaklara %36,36 oranında temerrüt faizi işletilmesine 5-GKS’de temerrüt faizi oranı sabit bir rakam olmayıp, muacceliyet tarihi itibariyle krediye bankaca uygulanan en yüksek kredi faiz oranı olup, takip dosyasında buna ilişkin bir belge de ibraz edilmemiş ve Esnek ticari hesap ve business kart asıl alacaklarına işleyen faiz miktarı ayrıca belirtilmemiş olduğundan işlemiş faiz miktarı icra inkar tazminatına dahil edilmeden 125.916,16TL’nin % 20’si olan 25.183,23 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 6-GKS’de temerrüt faizi oranı sabit bir rakam olmayıp, muacceliyet tarihi itibariyle krediye bankaca uygulanan en yüksek kredi faiz oranı olup, takip dosyasında buna ilişkin bir belge de ibraz edilmemiş ve Esnek ticari hesap ve business kart asıl alacaklarına işleyen faiz miktarı ayrıca belirtilmemiş olduğundan işlemiş faiz miktarı icra inkar tazminatına dahil edilmeden 328.726,64 TL’nin % 20 si olan 65.745,32 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararın HMK’da aranan şartları taşımadığını, Anayasanın 141.m. ve HMK’nın 27. ve 297.m. uyarınca delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükmün gerekçelendirilmesi gerektiğini, oysa mahkemenin delilleri tartışmadan, bilirkişilerin birden fazla verdiği raporu kopyalayıp yapıştırdığını, bilirkişilerin kendi cümlelerini dahi hükme dahil ettiğini, mahkemece hiçbir değerlendirme yapılmadığını, davanın ne kadarlık kısmının reddedildiğinin açıkça anlaşılamadığını, dolayısıyla hükmün HMK’da aranan açıklıkta ve uygunlukta olmadığını, Vekalet ücretlerinin yanlış hesaplandığını, davalılar lehine fahiş bir şekilde hatalı hesaplama yapıldığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazların iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle karar verilmiştir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde icra takibinin davacı banka tarafından 01/04/2016 tarihinde, ticari krediler ve deposu talep edilen çekler nedeniyle 305.424,41 TL asıl alacak, 24.879,18 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.243,95 TL bsmw ve 613,68 TL noter masrafı olmak üzere toplam 332.161,22 TL nakit alacağın tahsili ve 23.220,00 TL gayrinakdi alacağın depo edilmesi istemiyle, esnek ticari hesap ve … kart nedeniyle 13.299,62 TL asıl alacak, 1.481,61 TL işlemiş temerrüt faizi, 74,07 TL bsmw olmak üzere toplam 14.855,30 TL nakit alacağın tahsili istemiyle başlatıldığı, borçlu …’ın ticari krediler ve deposu talep edilen çekler yönünden 179.051,60 TL nakit borçla sınırlı olarak sorumlu tutulduğu, takibin davalıların yasal sürede yetkiye ve borca itirazları ile durduğu görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan 12/01/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda, takip tarihi itibariyle taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek davalı …’ın 135.474,81TL’lık (=120.732,47 + 14.742,34) borçtan, 04/04/2016 tarihinde yapılan 10.000,00 TL’lık tahsilat tutarı mahsup edildiğinde, 125.474,81 TL nakit ve 23.220,00TL gayrinakit olmak üzere toplam 148.694,81TL borçtan sorumlu tutulabileceği, davalı …’ın 329.300,84 TL (= 314.558,50 + 14.742,34) 04/04/2016 tarihinde yapılan 10.000,00 TL’lık tahsilat tutarı mahsup edildiğinde, 319.300,84 TL nakit ve 23.220,00 gayrinakit olmak üzere toplam 342.520,84 TL. borçtan sorumlu tutulabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetleri, incelenen maddi ve hukuki olayın özü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmeli, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hüküm açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Keza Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesinde gerek kendi içerisinde, gerekse gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki olmamalı, mahkeme kararı bütünsellik esasına uygun olmalıdır. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki, açık bir kanuna ve kamu düzenine aykırılık hali olup, Yargıtay tarafından re’sen bozma sebebi teşkil edecektir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, mahkemece hükme esas alındığı belirtilen 12/01/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda takip tarihi itibariyle taleple bağlılık ilkesi gözetilerek ve 04/04/2016 tarihinde yapılan 10.000,00 TL’lik tahsilat tutarı mahsup edildiğinde, davalı …’ın 125.474,81 TL nakit borçtan sorumlu tutulabileceği, davalı …’ın 319.300,84 TL nakit borçtan sorumlu tutulabileceği belirtildiği ve gerekçe kısmında bu ek rapora göre karar verildiği belirtildiği halde, mahkemece davalı … 125.916,16 TL ve davalı … 328.726,65 TL nakit borçtan sorumlu sorumlu tutulmak suretiyle hüküm kurulmuş olup bu şekilde hükmün gerekçesi ile hüküm kısım arasında çelişki oluşturmak suretiyle karar verilmesi doğru görülmediği gibi, davacı bankanın esnek ticari hesap ve business kart alacak talebi yönünden “taleple bağlılık” kuralı dikkate alınmadan talebi aşacak şekilde karar verilmesi, ayrıca hükümde davanın kısmen kabul edilip edilmediği, fazla istemin reddedilip reddedilmediği hususlarının gösterilmemiş olması da doğru görülmemiştir. Mahkemenin kabulüne göre ise, icra takibinden sonra davadan önce borcun bir kısmının ödenmesi halinde TBK 100. m. hükmü dikkate alınarak ödeme tarihi itibariyle hesaplama yapılması, hesaplama yapılırken takip tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş faiz tutarı ile icra dosyası masraflarının da dikkate alınması ve ödeme tarihi dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, bu yönden denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olmayan ek rapor kısmen dikkate alınarak karar verilmesi de isabetsizdir. Yine mahkemenin kabulüne göre, her bir davalı yönünden talep edilen ve hükmedilen tutarlar, ayrıca tek bir vekille temsil edildikleri dikkate alınmadan davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Bu itibarla mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 355, 353/1-a4 m. uyarınca hüküm kaldırılması ve mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarih ve 2016/591 Esas – 2019/1221 Karar sayılı ilamının HMK’nın 355, 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.