Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/333 E. 2022/740 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/333 Esas
KARAR NO: 2022/740 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2014/1151 Esas 2019/394 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin Çin den Türkiyeye yapacağı ithalata konu emtianın deniz yoluyla taşınması hususunda davalılardan …ile mutabakata varıldığını, 40.000,00 USD değerindeki net 20.000 kilogram emtianın (OLYMPHOS 10G)20/04/2012 tarihinde Çin in QINGDAO limanından alındığını ve Mersin Limanından müvekkiline teslim edilmek üzere yola çıktığını, davalılardan nakliye borcunu üstlenen … in taşıma işini diğer davalı …/… A.Ş gemisi vasıtasıyla yaptığını, …ninde taşıyıcılar arasında olduğunu, …in aynı zamanda …nın acentesi göründüğünü, bu sebeple … kendi adına olması yanında … adına izafetende davalı olarak gösterildiğini, Mersin limanına getirilen konteynerin makul teslim süresi içinde müvekkiline teslim edilmediğini, davalıların hiçbir açıklama yapmadan sadece Cidde Limanında liman işletmesi ile bir takım sorunlar yaşadıklarını belirterek malı teslim etmediklerini bildirdiklerini, bir açıklama yapmadan teslimi gereken konteyneri teslim etmeyen davalıların müvekkilinin uğradığı zararı tazminle müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep vc dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davacılardan … şirketinin yabancı olup, yabancılık teminatı yatırması gerektiğini, konişmentoya göre gecikmeden dolayı teminat istenemeyeceğini, TTK 1237. Md. ye göre taşıyan ile konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde konişmentonun esas alındığını, tazminat istenilmesi için Malın Zayi olması şartının gerektiğini, konteynerin halen Cidde Gümrüğünde olup, malların zayi olmadığını, hasara uğramadığını ve Adem-i teslim şartlarının gerçekleşmediğini, halen teslim durumunun olduğunu, davacılardan … tarafından kendilerine keşide edilen ve dosyaya delil olarak ibraz edilen 03/10/2012 tarihli ihtarname metninde açıkça ithalatı yapamayacaklarından dolayı oluşacak zararı talep edeceklerini beyan ve ihtar etmiş olmakla, davacıların evveli emirde bu zararın oluştuğunu ispat etmeleri gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ye İZAFETEN … vekili cevap dilekçesi ile, davacılarca ikame edilen tazminat davasında Çinden Türkiye’ye ithalatı yapılacak yükün deniz yolu ile taşınması hususunda diğer davalı …ile anlaşıldığını,davalı …nin deniz taşıması işini müvekkili şirkete ait gemi ile yaptığını, diğer davalı … Ltd. nin taşıyıcılar arasında olduğunu ancak Çin in Qingdao Limanından Mersin Limanına taşınmak üzere anlaşılan … nolu konteynerin halen alıcı konumundaki Davacı …ne teslim edilmediğinin belirtildiğini, ancak huzurda ikame edilen davanın müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … LTD. vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin yabancı uyruklu olması ve davaya konu edilen taşımanın uluslararası deniz yoluyla yük(konteyner) taşımacılığı olması hususları dikkate alındığında somut olayda yabancılık unsurunun mevcut olduğunun açık olduğunu, huzurdaki davanın konusunun yükün teslim edilmemesinden doğan zarar iddiasına dayandığını, davacılar vekilinin vekaleten temsil ettiğini belirttiği her bir davacı yönünden zarar iddiasını sebepleriyle ve ayrı ayrı somutlaştırmak zorunda olduğunu, davacı şirketler arasındaki ilişkinin türü ve kaynağının açık şekilde ortaya konulmasını, bu şekilde aktif dava ehliyetinin kimde olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davaya konu edilen yükü taşıma işini fiilen yapanın 2 nolu davalı … olduğunu, müvekkili …nin taşıyan sıfatıyla herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenlerle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVADA: Davalı – Karşı davada davacı …vekili dava ve cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan … Ltd. arasında navlun sözleşmeleri yapıldığını, tüm yükleme talimatlarının navlun faturalarının hangi firmaya kesileceğine dair talimatları davalılardan … Ltd. nin vermiş olup, kendi talepleri üzerine de tüm faturaların davalılardan …e kesildiğini, davalı … in navlun faturalarından bir kısmını kısmen ödediğini, bir kısmını ise hiç ödemediğini, konşimento hükümlerine ve TTK ilgili maddelerine göre navlun sözleşmesini yapan , taşıttıran yükletici ve konşimento hamillerinin navlunun ödenmemesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyanla dava tarihinden itibaren Devlet bankalarının 1 yıllık vadeli ABD doları mevduat faizine ödedikleri en yüksek faizin, vekalet ücreti ve mahkeme giderlerinin birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalılar vekili tarafından karşı davaya karşı cevap dilekçesi ile, özetle; müvekkillerinden …’nın huzurdaki davanın tarafı olmadığını, Davalı-karşı davacının sunduğu ve karşı davaya mesnet yaptığı faturaların tamamının …e kesildiğini, dolayısıyla diğer müvekkili …nın navlun alacağı iddiasına muhatap edilemeyeceğini, davanın her iki müvekkilinide yöneltilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, davalı-karşı davacı tarafından karşı dava konusu yapılan alacak taleplerinin navlun alacağına ilişkin olduğunun ve iddia edilen alacak tarihlerinin üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçmiş olduğunu, TTK 1246. md si çerçevesinde navlun alacağının 1 yıllık zamanaşımına tabii olduğunu, bu sebeplerle husumet itirazlarının kabulü ile Platin Kimya aleyhindeki davanın husumetten reddine, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın zamanaşımından ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/04/2013 tarih ve 2014/1151 Esas – 2019/394 Karar sayılı kararında; “….Mahkememizce yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde, asıl davada, davaya konu taşımaya dayanak … numaralı konişmentoda taşıyan …, yükleten …, ihbar adresi …, taşıyanın acentesi Komet olarak gösterilmiştir.Konişmentonun, … tarafından …ya ciro edildiği görülmüştür. Dosyaya sunulan … numaralı konişmentoda ise taşıyan …, yükleten …, gönderilen …, ihbar adresi … olarak gösterilmiştir. Dosyada bulunan 18.04.2012 tarih ve … numaralı fatura kapsamında …’nın dava konusu malı …’ten CİF tipi satım şekliyle satın aldığı; konişmento kendisine ciro ve teslim edildiğinden eTTK m. 1140/4 uyarınca dava konusu mallar üzerinde malik menfaati bulunduğu, eTTK m. 1143/1 hükmü uyarınca malın gemi küpeştesini aştığı andan itibaren nefi ve hasarının alıcı …ya intikal ettiği, aynı zamanda 1. davacı …’nın, konişmentoda gönderilen olarak gösterilmiş olan 2. davacı …’ten konişmentoyu ciro ve teslim yoluyla devraldığı ve böylelikle konişmentonun yetkili hamili sıfatını kazandığı dikkate alınarak 1. davacı …’nın aktif husumet ehliyetinin bulunduğu; 2. davacı …’in ise aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. … ve … numaralı her iki konişmento kapsamında 3 nolu davalı …’nın, 1 nolu davacı …ya ait olan dava konusu yükün Çin’den Mersin’e taşınması işini üstlendiği; bu çerçevede dava konusu taşıma işi bakımından taşıyan sıfatını haiz olduğu; 3 nolu davalının … nolu konişmetoyla üstlendiği taşıma taahhüdünü, alt taşıyan kullanmak suretiyle ifa ettiği, … numaralı konişmento çerçevesinde dava konusu yükün Çin’den Mersin’e taşınması işinin ifasının 2 nolu davalı … aracılığıyla gerçekleştirildiği; bu nedenle 2 nolu davalı …nin fiili taşıyan sıfatını haiz olduğu dolayısıyla 3 nolu davalı …’nın alt taşıyan sıfatını haiz olduğu; bu çerçevede asıl ve alt navlun sözleşmelerinin birbirinden bağımsız olması nedeniyle, yükleten ya da asıl taşıyan adına düzenlenmiş konişmento hamili olmadığı sürece alt taşıtanın, asıl taşıyanla doğrudan doğruya bir hukuki ilişkisi bulunmadığı dikkate alınarak, ayrıca eTTK’da aksi yönde bir düzenleme de bulunmadığından, sözleşmenin nispiliği ilkesi çerçevesinde fiili taşıyana, tarafı olmadığı navlun sözleşmeleri bakımından, sorumluluk yüklenmeyeceği için 1 nolu davacı …’nın doğrudan 2 nolu davalı …’den talepte bulunmasının mümkün olmadığı kanaatiyle 2 nolu davalı … açısından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Taşıma işleri komisyoncusu, eTTK m. 808 hükmünde tanımlanmıştır. Buna göre taşıma işleri komisyoncusu, ücret karşılığında kendi adına ve bir müvekkil hesabına eşya taşıtmayı meslek edinen kimsedir. Anılan madde uyarınca hususi hükümler saklı kalmak kaydıyla, komisyon sözleşmesi ve eşyanın taşınmasına ait hususlarda taşıma sözleşmesi hakkındaki hükümler taşıma işleri komisyonculuğuna da uygulanır, eTTK m. 814 hükmüne göre aksine sözleşme olmadıkça komisyoncu eşyayı kendi vasıta ve adamları ile taşıyabileceği gibi, kendi yerine geçen taşıyıcılara da taşıtabilir. Bu hâlde komisyoncu taşıyıcı sayılır. Komisyoncu ile müvekkili arasında taşıma ücreti ve bütün masraflara karşılık olarak kesin bir para tayin edilmiş ise, komisyoncu taşıyıcı sayılır (eTTK m. 814/2).Dosyada bulunan ve … tarafından … adına düzenlenmiş olan, 01.06.2012 tarih ve … numaralı, 2.250 Amerikan Dolan bedelli navlun faturası karşısında, 1 nolu davalı …’in eTTK m. 814 hükmü uyarınca dava konusu taşıma bakımından 2 nolu davacı … karşı taşıyan sayılacağı, 1 nolu davacı ile 1 nolu davalı … arasında düzenlenmiş bir sözleşme bulunmadığı dikkate alınarak, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği 1 nolu davalı …’e açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. eTTK. 1061. maddesinde “taşıyan, malların yüklenmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve özenini göstermekle yükümlüdür. Teslim alındıkları andan teslim edildikleri ana kadar geçen müddet içinde malların zıyaı veya hasarı yüzünden doğacak zararlardan taşıyan mesuldür, meğer ki, zıya veya hasar, tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemeyecek sebeplerden ileri gelmiş olsun.” hükmüne yer verildiği görülmekle, taşıyanın, yük hakimiyetinde iken meydana gelen zarardan sorumlu tutulmamak için zararın tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemeyecek sebeplerden ileri gelmiş olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ancak eTTK m. 1061 de bu şekilde düzenlenmiş olan ispat külfeti eTTK m 1063/1’de sayılan hâllerde uygulanmaz. Taşıyan zararın, halin icaplarına göre eTTK m. 1063/1. Maddesinde sayılan sebeplerden birinden ileri gelmiş olabileceğini ortaya koyduğunda, zararın bu sebepten ileri geldiği ve taşıyanın zarardan sorumlu olmadığı kabul edilir. Buna karşılık taşıyandan tazminat talep eden kişi, zararın başka bir sebepten kaynaklandığını; zararın gerçekleşmesinde taşıyanın kusurunun da rol oynadığını ya da zarara sebep olan tehlikenin taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten ileri geldiğini ispatladığı takdirde taşıyan sorumluluktan kurtulamaz. Dava konusu olayda yüke Cidde Limanı nda el konulduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hükme esas alınan 05.01.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, yüke el konulmasının, eTTK m, 1063/1 b, (2) anlamında ‘yetkili makamın emri’ kapsamında bulunduğu dikkate alınarak dosya kapsamına zarara yüke el konulmasından başka bir sebebin neden olduğu ya da yüke el konulmasına taşıyanın sorumlu olduğu bir durumun sebebiyet verdiği yahut zararın meydana gelmesinde taşıyanın da kusurunun bulunduğu hususlarını ispata yarayacak bir belge sunulmadığı görülmekle 3. davalı taşıyan …’nın meydana gelen zarardan dolayı sorumlu olmadığı kanaatiyle bu davalıya karşı açılan davanın da reddine karar verilmiştir. Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede; dosyada mevcut konişmentoda navlunun boşaltmada teslim sırasında ödeneceği (freight colleci) belirtilmiştir, konişmentoya göre yükü teslim edecek acente olarak 1 nolu davalı-karşı davacı … belirtilmiştir. Uygulamada asıl navlun sözleşmesinin taşıyanı taşımaya ilişkin konişmentoda yükü teslim acentesi olarak tayin edilmektedir. Böylece gönderilen konişmento hamili, navlunu (yükü teslim acentesi olarak tayin edilen asıl/akdi taşıyana) ödemesi karşılığında yükü teslim almaktadır. Taşıma konusu yükün Cif Mersin şartlı satıldığı ancak konişmentonun yetkili hamili … Şirketi ile … arasında sözleşme ilişkisi bulunmaması nedeniyle davalı … Şirketine karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. eTTK 1069. madde uyarınca gönderilen, malı teslim almakla navlun ve navlun teferruatından olan bütün masrafları ve sürastarya ücretini, teslim almanın dayandığı sözleşme yahut konişmento hükümlerine göre ödemekle mükellef olur. Diğer bir ifadeyle, ancak teslim almanın dayandığı navlun sözleşmesi yahut konişmentoda navlunun gönderilen tarafından ödeneceği hususunun yer alması ve gönderilenin yükü teslim alması koşullarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde gönderilen navlun borçlusu olur. Zira taşıyan ile taşıtanın, gönderilenin tarafı olmadığı bir sözleşme ile bu sözleşme bakımından üçüncü kişi konumunda olan gönderilene bir borç yüklemeleri hukuken mümkün değildir. Dolayısıyla navlun sözleşmesi yahut konişmentoda navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine ilişkin olarak konulan kayıtlar ile, gönderilenin malı teslim alması, navlunu ödemesi şartına bağlanmış olur. Üçüncü kişi yararına sözleşme niteliği taşıyan navlun sözleşmesinde yahut konişmentoda üçüncü kişi gönderilene tanınan malı teslim alma hakkının bir şarta bağlanması ise mümkündür. Karşı davacı … ile 2 nolu karşı davalı … arasında navlun sözleşmesi bulunmakta ise de navlun borcunun ödenmesine ilişkin anlaşma şartlarının sözleşmede tespit edilememesi nedeniyle konişmentoda yer alan navlunun boşaltmada teslim sırasında ödeneceği (freight collect) kaydının karşı davalı …’e karşı geçerli olduğu kanaatiyle navlunun ödenmesinin yükün teslim edilmesi şartına bağlandığı kabul edilmiştir. Dava konusu olayda yüke Cidde Limanı’nda el konulması nedeniyle gönderilene teslimin gerçekleşmediği sabit olup, bu nedenle davalı …’in navlun ödeme borcunun doğmadığı kanaatiyle 2 nolu karşı davalı …’e açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, ASIL DAVA YÖNÜNDEN 1-Davacı … nin davasının aktif husumet yokluğundna usulden reddine, 2-Davacı …nin 2 nolu davalı … ve 1 nolu davalı …ye açılan davasının pasif husumet yokluğundan usulden reddine, 3-Davacı …nin 3 nolu davalı … LTD. Ye açılan davasını esastan reddine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN Davacı karşı davalı …nin davasının; 1-Davalı … yönünden pasif husumet yokluğundna usulden reddine, 2-Davalı … yönünden davanın esastan reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar / karşı davalılar vekili ile davalı / karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACILAR/ KARŞI DAVALILAR VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Davalı … Şirketi tarafından açılan karşı dava ile ilgili, reddedilen davaya ilişkin istinaf taleplerinin bulunmadığını, istinaf talebinin esas davaya ilişkin olduğunu, Husumet yönünden tesis edilen kararın hatalı olduğunu, … yönünden; dava konusu konişmentoya göre …’in taşıtan olduğu, taraflar arasında bulunan taşıma ilişkisinde sıfatı bulunmakta olduğunu, bu sebeple aktif husumeti olduğunu, yerel mahkeme tarafından hatalı değerlendirme yapıldığını, diğer taraftan karşı dava bakımından Yerel Mahkeme … ile … arasında sözleşmesel ilişki bulunduğu tespit edilerek husumet bakımından davanın reddedilmediğini, bu hususun çelişkili olduğunu, Davalı … – … yönünden; davalı … tarafından düzenlenen ve dolayısıyla taşıyan olduğu konişmenteyo göre davalı …’da yükleten olduğunu, … konişmentoyla üstlendiği taşıma taahhüdünü alt taşıyan yani …’yi kullanmak suretiyle ifa ettiğini, alt taşıyan sıfatına haiz olan … yükü fiilen taşıdığını, taşıma fiili ile müvekkili şirketler arasında hukuki ilişki kurulduğu ve müvekkili şirkete karşı taşımadan dolayı sorumlu hale geldiğini, Müvekkili … ve …, Çin’den Türkiye’ye yapılacak ithalata konu emtianın deniz yolu ile taşınması hususunda … ile mutabakata varıldığını, … ile de … arasında navlun sözleşmesi akdedildiğini, bilindiği üzere navlun sözleşmesi; konusu bir gemide yoluyla ücret karşılığı eşya taşımak olan her türlü sözleşme olduğunu, sözleşmenin tarafları da taşıyan ve taşıtan olduğunu, nakliye borcunu üstlenen/taşıyan …, taşıma işini diğer davalı … vasıtasıyla yaptığını, …’nin dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde fiili taşıyan olduğunu ikrar ettiğini, dosyaya sunulmuş olan konişmentolardan da görüleceği üzere, …’da taşıyıcılar arasındadır ve …’nın acentası olarak gözükmekte olduğunu, Açıklanan sebeplerle dava konusu olan 20 ton tarım ilacının taşınması hususunda davalılar arasında düzenlenen konişmento sözleşmeleri kapsamında müvekkili şirketlere karşı sorumlulukları bulunmakta olduğunu, taraflar arasında akdi ilişki kurulmuş sayılacağından husumet yönetilememesi mümkün olmayacağını, işbu sorumlulukları hukuksal ilişkiden kaynaklandığından davalıların pasif husumet ehliyeti taşıdıklarına şüphe olmadığını, Emtianın taraflarına teslim edilmemesi sebebiyle davalıların doğan zarardan sorumlu olduklarını, mahkemenin eksik inceleme ile davayı reddettiğini, Dava konusu emtia bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere katı ve likit zehir kategorisinde yer alan tarım ilaçlarından olduğunu, bu ürünün Uluslararası Denizcilik Tehlikeli Maddeler Yönetmeliği’ne göre tüm gerekli belgelerinin hazırlanarak ve taşıma esnasında da gemide hazır bulundurularak taşınması gerekmekte olduğunu, navlun ilişkisi kurulmadan önce emtianın tehlikeli yüklere ilişkin uluslararası kod olan IMDG Kod’una göre hazırlanması gerektiğini, davalılar tarafından bu belgelerin hazırlandığı ve gemide hazır bulunduğuna ilişkin belge ve bilginin bulunmadığını, 16.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda bu hususun incelendiğini, Defalarca Cidde Liman Müdürlüğü’ne el konulan emtianın imha edilmesinin sebebinin ” evrak eksikliği”, ” evraktaki IMDG Kod ile malın uyuşmaması”, “taşıma koşulları”, ” sızıntı” vs. Gibi sebeplerden dolayı mı el konulduğunun istinabe edilerek sorulması gerektiği beyan edildiğini, söz konusu beyan ile Cidde Liman Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığını, 26.02.2018 tarihli gelen yazı cevabında ise söz konusu ürünün tehlikeli madde olduğu sebebiyle el konulduğu ve imha edildiği bildirildiğini, söz konusu yazı cevabı imha sebebini içermediği ve davalıların IMDG kod lu belgeleri hazır bulundurup bulundurmadığına ilişkin tespitleri içermediğinden yeniden istinabe usulüyle müzekkere yazılması talep edilmişse de yerel mahkeme tarafından bu talebimiz herhangi bir gerekçe göstermeksizin reddedildiğini, oysaki Cidde Liman Müdürlüğüne gerekli bilgi ve belgelerin gönderilmesinin talep edilmiş olsaydı davalıların E.TTK mad.1061 kapsamında sorumluluklarını yerine getirip getirmediğinin belirlenebileceğini, yerel mahkeme kararı delilleri toplamadan ve davalıların sorumluluklarını tespit etmeden verdiğini, Basiretli tacir olan davalıların taşıyanın dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin belli olmadığını, Davalıları bu madde kapsamında sorumluluklarını ortadan kaldıracak bir delil sunmadıklarını, bu hususta bir delilleri de olmadığını, Yerel Mahkeme tarafından doğrudan E.TTK mad. 1063 uyarınca zararın tedbirli taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemeyecek sebeplerden ileri gelmiş olduğu şeklinde değerlendirip sorumlu olmadıklarını, davacı taraf olarak sorumlu olduklarına ilişkin bilgi ve belge sunmadığımız sebebiyle davayı ispat edilmediği sebebiyle reddettiğini, yerel mahkemenin hukuku yanlış uyguladığını, davalıların ispat külfeti olan hususta müvekkili şirkete ispat külfeti yüklenerek sorumlu tutulduklarını, davalıların uhdesi ve yönetiminde olabilecek hususlarda davacıların sorumlu tutulması genel hukuk kaideleri de deniz ticari hukukuna da aykırı olduğunu, Taşıyanların dikkat ve özen yükümlülüklerini yerine getirdiklerini taraflarınca ispat edilebilecek hususlar olmadığını, Davalıların; mevzuatı, ticari hayat gerekleri-teamülleri, ticari örf ve adetleri bilmek, öngörü sahibi, sözleşmenin yapılması sırasında özenli ve tedbirli olmak zorunluluğu olduğunu, Cidde Limanı tarafından el koyma işleminin emtiadan kaynaklanmayacağı bilirkişi tarafından da tespit edildiğini, el koyma işlemine, davalıların eylem veya işlemlerinin sebep olup olmadığı irdelenmeksizin doğrudan ETTK m.1063/1 b.2 kapsamında durumu değerlendirmenin haksız olduğunu, 10.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda da davalıların bu yükümlülükleri irdelendiği ve müvekkili şirketlere el koyma işlemi hakkında bilgi vermediklerinin tespit edildiğini, buna rağmen yerel mahkeme davalıların bu yükümlülüklerini göz ardı ettiğini, Bu sebeple öncelikle el koyma işleminin dayanağının öğrenilmesi gerektiğini, davalıların el koyma işleminde kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiğini, buna rağmen davalıların el koyma tutanaklarını ve bilgilerini gizlemesi sebebiyle davalıların sorumluluğunun tespit edilemediğini ve yerel mahkemenin bu husustaki talepleri görmezden geldiğini, Karar tüm yönüyle hatalı ve eksik değerlendirme sonucu oluşmuş olup, Yerel Mahkeme dava konusu emtianın durumu hakkında yeterli delil toplamadan karar tesis ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI / KARŞI DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Davacı tarafından açtığı dava ile ilgili olarak reddedilen davaya ilişkin istinaf taleplerinin bulunduğunu, karşı davaya ilişkin istinaf taleplerinin olduğunu, Yükleme talimatlarının tamamı karşı davalı … tarafından verilmiş olmakla, bu firma hakkında verilen husumet kararının yanlış olduğunu, Dosyada mevcut ve tarafların inkar etmediği yazışmalardan da anlaşılacağı üzere yükleme talimatları karşı davalı … tarafından verilmiş ve hatta faturaların diğer davalı … Firmasına kesilmesinin talimatları da yine aynı firma tarafından verildiğini, Konşimentolar ciro edilmekle, konşimentolara hamil olan her iki davalı da konşimento hüküm ve şartlarından sorumlu olduklarını, Konşimentodaki tacir sıfatına ve konşimento 17.maddeye göre her iki taraf da navlundan ve fer’ilerinden sorumlu olduklarını, Eski TTK 1203.maddeye göre her iki taraf da sorumlu olduğunu, Bunlara rağmen ilamda davalı … yönünden davanın husumet sebebi ile ve diğer davalı … yönünden ise esastan reddine karar verilmesinin yanlış olduğunu, Ortada inkar edilmeyen taşıma bulunduğunu, …nın talimatı verdiği, ciro ettiği ve fatura da …’e yine talimaten kesildiğini, Yerel mahkemenin sanki ortada hiç taşıma olmamış gibi her iki davayı da reddetmesinin mantıken de mümkün olmadığını, En azından ortada bir taşıma olduğuna gören navlun ve fer’ilerinden bir tarafın mesul olması lazım gelirken her iki tarafın da mesul olmamasının düşünülemeyeceğini, Reddedilen dava yönünden müvekkili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olup bu hususun hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, Çin’den Türkiye’ye ithal edilen emtianın davacılara teslim edilmemesi nedeniyle davacıların uğramış olduğu zarara ilişkin maddi tazminat davasıdır. Karşı dava ise, aynı taşıma nedeniyle karşı davacının karşı davalılara ait malların taşınmasından kaynaklı navlun alacağına ilişkin faturaların bir kısmının ödenmemesinden kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar – karşı davalılar vekili ile davalı – karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 3 ayrı rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davacılar – karşı davalılar vekili ile davalı – karşı davacı vekili tarafından tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacılar – karşı davalılar vekili ile davalı – karşı davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacılar – karşı davalılar vekili ile davalı – karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar – karşı davalılar ile davalı – karşı davacının istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70’er.TL istinaf karar harçlarından istinaf eden davalı – karşı davacı tarafından yatırılan 44,40’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30’ar.TL’nin davalı – karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70’er.TL istinaf karar harçlarından davacılar – karşı davalılar tarafından yatırılan 54,40’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30’ar.TL’nin davacılar – karşı davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.