Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/311 E. 2022/418 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/311
KARAR NO: 2022/418
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 15/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/1116 Esas – 2019/960 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve davalı şirket arasında … A.Ş’nin devri için 40.000,00 TL üzerinden anlaşıldığını, müvekkili lehine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile, … A.Ş’nin hisse devri gerçekleşmiş olduğundan yapılan sözleşme gereğince, hisse ortaklarından …’ye vekalet verilerek hisse devri gerçekleştiğini, bu paranın tahsili için ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 10/05/2018 tarihli sözleşme ile 12 aylık sözleşme üzerinden aylık 10.400,00 TL+KDV olmak koşulu ile bir sözleşme akdedildiğini, 16/08/2018 tarih ve … sayılı faturada karşı tarafa 33.900,00 TL+KDV olmak üzere toplamda 40.000,00 TL lik fatura düzenlediklerini ve davalıya gönderdiklerini, borç üzerinden öncesinde de … seri nolu bir fatura kesildiğini, ancak ilgili kişilerce faturadaki açıklamanın düzeltilerek yeniden gönderilmesi talep edilerek ilgili faturanın iade edildiğini, 2. faturaya rağmen ödeme yapılmaktan kaçınıldığını, faturada açıklama kısmında ilgili faturanın komisyon bedeli yani sözleşme veya anlaşma gereğince hazırlandığı ve bu anlaşma gereğince talep edilen tutarın … markası için patent ve danışmanlık komisyon bedeli olduğunu, davalının edimini yerine getirmediğini, taraflarınca davalı yana gönderilen Kartal … Noterliği 15/08/2018 tarih ve … nolu ihtarnameyle bu hususun bildirildiğini, ihtarname ile faturaların, davalı yanca iade edildiğini, yetkili icra dairesinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğunu, taraflar arasında bir sözleşme mevcut olup “taraflar arasında uyuşmazlık oluşması durumunda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” ibaresinin yer aldığını belirterek, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme bulunmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinde başlatılan icra takibinin esasen Ankara icra dairelelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, ödeme emrinde 11/09/2018 tarihli 40.000,00 TL tutarlı asıl alacak ifadelerine yer verildiğini, dava dilekçesinde ise 11/09/2018 tarihli bir hukuki işlem, doğmuş bir borca ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, davacı ile müvekkili ve dilekçede adı geçen … ve … arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir hisse devri olmadığını, davalı şirket ve dava dışı … davacı şirketten vekaletname almadığını, müvekkili ile davacı arasında … şirketine ilişkin hiçbir ilişki bulunmadığını, taraflar arasında marka, patent gibi konulara ilişkin bir danışmanlık sözleşmesi, komisyon ücreti ödemesini gerektirecek herhangi bir hukuki işlem bulunmadığını, komisyon bedeline ilişkin taraflar arasında anlaşıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddine, davacının aleyhine alacağın % 20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına, davacı şirketin HMK madde 329 uyarınca, akdi vekalet ücretini tazmine ve idari para cezası ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/10/2019 tarih ve 2018/1116 Esas – 2019/960 Karar sayılı kararı ile; “…. davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında sözleşmeye dayalı olarak düzenlenen ve fatura alacağı için takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri ve yetki yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, davacının davayı takip etmediğini ve dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettiği ancak davalının davaya devam edilmesini talep ettiği ve yetki itirazından feragat ettiği, davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında 2018 yılı öncesinde bir ticari ilişkinin var olduğu ancak dosyaya sunulan ve tarafları dava dışı şirketler olan sözleşmeye istinaden düzenlenen faturalar nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olmadığı, davacının taraflar arasında yapılan bir sözleşmeyi dosyaya sunmadığı, tüm dosya kapsamındaki mevcut delillere göre davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığı, davalı her ne kadar kötü niyet tazminatı ve bunun yanında HMK 329. maddesi uyarınca talepte bulunmuş ise de davacının faturaya dayalı takip başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, taraflar arasında alınan bilirkişi raporuna göre 2018 yılı öncesinde ticari bir ilişkinin var olduğu, davacının takip yapmakta ve huzurdaki itirazın iptali davasını açmakta kötü niyetli olduğunun sabit olmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı, bu nedenle kötü niyet tazminatı şartlarının ve HMK 329. Maddesinin uygulanması için gerekli koşulların oluşmadığı, davalının taleplerinin yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, 2.Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı Vekili İstinaf Dilekçesinde Özetle; … A.Ş. hisselerinin devir işleminin 40.000-TL’ye yapılacağının kararlaştırıldığını, devir işlemi gerçekleşmesine rağmen davalı tarafın hisselerin devir bedelini ödemediğini, … A.Ş.’nin hissedarlarından …, …, … ve …’in bu hisselerini, davalı şirket ortaklarından …’ya 40.000-TL bedel ile satmak üzere yine davalı şirketin ortaklarından …’ye devir işlemleri için vekalet verdiklerini, tarafların mutabık kalınan 40.000-TL devir bedelinin davalı tarafından ödenmediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz etmesi üzerine işbu davanın açıldığını, davalı tarafça müvekkili şirket ile aralarında … A.Ş.’nin hisselerinin devrine ilişkin bir sözleşme bulunmadığı iddiasıyla dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmenin inkar edildiğini, … A.Ş. hissedarlarından …, …, … ve …’in, … A.Ş.’deki hisselerinin devri nedeniyle doğmuş/doğacak tüm hak ve alacaklarını Alacağın Temliki Sözleşmesi ile müvekkil şirkete devrettiklerini, bu nedenle müvekkili şirketin açılmış olan davada taraf ehliyetinin bulunduğunu, dava konusu faturaların, temlik sözleşmesinin tarafı olan şahıslar ile davalı/borçlu şirket arasında yapılan sözleşme neticesinde düzenlendiğini, dosyada mübrez temlik sözleşmesi ile işbu faturalardaki tutarların alacaklısının davacı müvekkili şirket olduğunu, Mahkemede yapılan incelemede ve gerekçeli kararda kendileri tarafından UYAP sistemi üzerinden sunulan Temlik Sözleşmesinin değerlendirmeye alınmadığını, oysa yargılamanın gidişatına etkisi büyük olan bu sözleşmenin değerlendirilmesi ve akabinde davanın kabulünün gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Vekili İstinaf Dilekçesinde Özetle; Mahkeme’nin davanın reddine ilişkin kararı yerinde olmakla birlikte, müvekkili şirketçe karşılanan ve davanın reddi sebebiyle davacı şirkete yüklenmesi gereken bilirkişi ücreti hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, Davalı şirketin, hem davaya esas icra takibi hem de eldeki dava yönünden açıkça kötü niyetli olduğunu, bu nedenle İİK 67/2 ve HMK 329’A dayalı kötü niyet tazminatı taleplerinin reddinin usûl ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı şirketçe, tarafları dava dışı şirketler olan bir sözleşmeye istinaden müvekkili şirkete fatura düzenlenmesi ve söz konusu faturanın icra takibi ve eldeki davaya dayanak edilmesinin dahi tek başına davacı şirketin kötü niyetini gösterdiğini, takibe dayanak faturaya ve faturanın düzenlenmesini gerektirecek herhangi bir hukuki/ticari işleme müvekkili şirketin ticari defterlerinde rastlanmadığını, ilgili faturanın açıkça sebepten yoksun olduğunu, Tarafları dava dışı şirketler olan bir sözleşme dolayısıyla müvekkili şirketten herhangi bir alacağının olmadığını bilen veya en azından bilmesi gereken davacı şirketin; (i) Müvekkil Şirket adına tamamen asılsız 40.000,00-TL bedelli bir fatura düzenlediğini, (ii) Müvekkil Şirketçe ilgili faturaya defalarca itiraz edilmesine rağmen aynı faturayı sayısız kez Müvekkil Şirket’e göndermeye devam ettiğini, (iii) Bu asılsız faturaya dayanarak Müvekkil Şirket hakkında icra takibi başlattığını, (iv) ve nihayet eldeki itirazın iptali davasını açtığını, duruşma tutanaklarında açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte davacı şirketin, eldeki davanın “yanlışlıkla açıldığını” belirterek, davayı takip etmeyeceklerini bildirdiğini, bu kapsamda, dosya bilirkişi incelemesine dahi gönderilmeden davayı takip etmeyeceklerini belirten davacı şirketin, davanın tamamen haksız olduğunu, kötüniyetle ikame edildiğini ikrar ettiğini, davanın “yanlışlıkla açılması”nın tacir konumundaki davacı şirket yönünden haklı bir savunma teşkil edemeyeceğini, Davacı şirketin, müvekkili şirkete karşı başlattığı icra takibi ve ikame ettiği işbu davada salt müvekkili şirkete zarar verme amacı güttüğünü, müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki ticari ilişkinin yalnızca otomobil test cihazlarının alım satımıyla sınırlı olup, taraflar arasında hiçbir zaman marka – patent danışmanlık işi veyahut herhangi bir komisyon ödemesini gerektirecek bir hukuki ilişki olmadığını, söz konusu hususun davacı şirketçe de açıkça bilindiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmenin, davanın taraflarıyla hiçbir ilgisi olmadığı gibi, kanaatlerince bu sözleşmenin dava konusu alacağın kaynağına ilişkin olarak belge oluşturmak amacıyla düzenlendiğini, tamamen uydurma ve gerçek dışı bir dökümandan ibaret olduğunu, Davacı şirket’in müvekkili şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli takiplerde bulunmasının ve eldeki davayı ikame etmesinin asıl sebebinin, müvekkili şirket ortakları ile davacı şirket ortakları arasında yaşanan şahsi ve ticari husumet olduğunu, taraflar arasında uzun yıllara dayanan ve 2018 yılına kadar devam eden ticari ilişkilerin, taraflar arasında yaşanan şahsi ve ticari uyuşmazlıklar sonucu sonlandırıldığını, ardından, davacı şirket ortaklarından müvekkili şirket ortağına gönderilen bir mesaj ile çeşitli tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu ve bu mesaj sonrasında davacı şirketçe müvekkil şirket aleyhine, hem yargı mercileri aracılığıyla hem de müvekkil şirket hakkında internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden ortaya atılan asılsız iddialarla adeta bir ticari savaş başlatıldığını, Otorapor ve dava dışı …’ın, müvekkili şirkete zarar verme kastıyla birlikte hareket ettiklerini, müvekkili şirket aleyhine aynı gün içerisinde, ne müvekkili Şirket’in, ne de davacı Şirketin tarafı dahi olmadıkları aynı reklam ve işbirliği sözleşmesine dayalı olarak, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. sayılı dosyaları üzerinden iki ayrı takip başlattıklarını, söz konusu takipler incelendiğinde görüleceği üzere, … E. Sayılı dosyada alacaklının davacı şirket, … E. sayılı dosyada ise alacaklının dava dışı … olup, ilgili dosyaların alacaklıları farklı olmakla birlikte, taraf vekillerinin aynı olduğunu, sözü edilen iki icra takibine de müvekkili şirketçe itiraz edilmesi üzerine, her iki tarafın da yine aynı tarihte, aynı vekil tarafından yapılan işlemlerle ve aynı düzmece sözleşmeye dayanarak, müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1116 E. ve 2018/1115 E. sayılı dosyaları üzerinden itirazın iptali davalarını ikame ettiklerini, Taraflar arasında takip konusu borcun doğumuna sebebiyet verecek hiçbir hukuki sebep bulunmadığını, ne kendisinin ne de müvekkili şirket’in tarafı olmadığı bir sözleşme dolayısıyla alacaklı olamayacağını bilen veya en azından bilebilecek durumda olan ancak buna rağmen, müvekkili şirkete zarar verme kastıyla yürüttüğü karalama kampanyasının bir parçası olarak eldeki davayı ikame eden, ayrıca açıkça, bilerek ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde asılsız bir fatura düzenlemek ve ilgili faturaya dayanak olarak -sonradan uydurma bir belge olarak düzenlendiği kanaatinde oldukları – taraflarla ilgisi olmayan bir sözleşmeyi gösteren davacı şirketin kötü niyetli olup, eldeki dava yönünden, haksız ve kötü niyetli olmadığı yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının; (i) yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulması ile (ii) İİK 67/2 ve HMK 329 kapsamındaki kötü niyet tazminatı taleplerinin kabul edilmesi gerektiğine ilişkin itirazları dikkate alınarak ilgili kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK’nın 67 vd maddeleri uyarınca açılmış olan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin dayanağının; 11/09/2018 tarihli 40.000,00 TL tutarlı asıl alacak olarak gösterilerek, takip talebi ekine; davacı tarafça davalı adına düzenlenen, komisyon bedeli açıklamalı 40.002,00 TL bedelli fatura örneği eklenmiştir. Dava dilekçesinde ise davacı vekili, taraflar arasında dava dışı şirketin hisse devrine ilişkin yapıldığı iddia edilen sözleşmeye istinaden komisyon bedeli açıklamasıyla düzenlenen fatura nedeniyle davalının müvekkiline borçlu olduğunu beyan etmiştir. Dava dilekçesi ekinde sunulan “Reklamveren- Reklam Ajansı Hizmet ve İşbirliği Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin taraflarının dava dışı, … A.Ş ve … Ltd. Şti’dir. Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasında gerek hisse devri, gerek yapılacak bir iş/hizmet karşılığı komisyon bedeli alınması öngörülen bir sözleşmenin bulunmadığı, hisse devrine ilişkin dosyaya herhangi bir sözleşme de ibraz edilmediği, dolayısıyla davacı tarafça dayanılan sözleşmede davalının taraf olduğu ispatlanmadığından, alacağın veya sözleşmedeki hakların temlikinin, verilecek karara bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesi uyarınca, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilmesi gerekmektedir. HMK’nın 323/1(e) maddesinde ise bilirkişi ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Aynı kanunun, “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297’nci maddesine göre, hüküm sonucunun yargılama giderlerinin taraflardan hangisine yükleneceği hususunu kapsaması gerekmektedir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ise, davanın reddine karar verilmesine rağmen, davalı tarafça yatırılan bilirkişi ücretinin davalı lehine yargılama gideri olarak davacıdan tahsiline yönelik hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir. Davalı tarafça kötüniyet tazminatı ve HMK’nın 329 maddesi kapsamında davacı aleyhine vekalet ücretine ve idari para cezasına hükmolunması talep edilmiş ise de, mahkemece de belirtildiği üzere, bilirkişi raporu ile taraflar arasında 2018 yılı öncesinde ticari bir ilişki bulunduğunun tespit edildiği, takibin faturaya istinaden başlatıldığı, davacı vekilinin mahkemenin ikinci duruşmasında davayı takip etmediklerini beyan ettiği, davalı vekilinin de istinaf dilekçesinde, duruşma tutanaklarında açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte davacı şirketin, eldeki davanın “yanlışlıkla açıldığını” belirterek, davayı takip etmeyeceklerini bildirdiğini beyan ettiği nazara alındığında, davacının takip yapmakta ve itirazın iptali davası açmakta haksız olduğu sabit ise de kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, dolayısıyla İİK 67/2 uyarınca kötü niyet tazminatı ve HMK 329. maddesi uyarınca vekalet ücreti ve idari para cezası verilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, bu yönde ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-A)Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B)Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2019 tarih ve 2018/1116 Esas – 2019/960 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE, 2-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Başlangıçta peşin olarak alınan 683,10 TL harcın alınması gerekli olan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye fazla alınan 638,70 TL karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 500,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 9-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince, istinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 11-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine, 12-Davacı tarafından sarf edilen istinaf harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 13-Davalı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.