Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/303 Esas
KARAR NO: 2022/215 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2017/31 Esas 2019/1150 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, … AVM bünyesinde faaliyet gösteren oto yıkama işyerinde kullanılmak üzere, çeşitli firmalardan yıkama makinesi teklifleri aldıklarını, bunların içerisinden teklif öncesi işletmenin ihtiyacını analiz etmek için keşif yaparak, çalışma şartlarına uygun cihaz öneren davalı firmanın, diğerlerine göre çok daha pahalı olmasına rağmen, tercih edilerek 4 adet basınçlı yıkama makinesi satın alındığını, ilk olarak 20.07.2015 tarihinde bir makinede başlayan tazyik azalması şikayetinin diğer makinelerde de baş göstermesi ve mütemadiyen makinelerin arızalanması, sürekli servise gönderilmesi ve makineler servisteyken yaşanan iş gücü kaybı v.b. konulara değinilmiş, davalı firma ile olan yazışmalar ve servis formlarının tarihlerine atıfta bulunarak, makinelerin hiçbir zaman verimli kullanılamadığını, başlarda cihazları garanti kapsamında onaran hatta üretim hatası olduğunu kabul ederek tabanca kısımlarını değiştiren davalı firmanın, 26.07.2016 tarihinden sonra cihazların garanti kapsamı dışına çıktığını belirterek, arızanın cihazların yoğun kullanımından kaynaklandığını bildirdiklerini, cihazlardan birinin tamir ücreti ödenmemesi sebebiyle halen davalı firmada bulunduğu, diğer üç cihazın ise garanti kapsamından çıkmaması için başka servise gönderilemediği, cihazların ayıpsız benzerleri ile değişimi talebinin davalı tarafından ret edildiğini, cihazların kullanılmamasının süreklilik arz ettiğini, cihazlarda bulunan gizli ayıp nedeniyle ayıplı ürünlerin değiştirilmesini, bedel iadesi yapılmasını, onarılmasını ve iş kaybı nedeniyle oluşan zararın tazminini, müvekkilinin ödemiş olduğu 14.160 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte iadesine, bununda mümkün olmaması durumunda onarılarak müvekkiline teslimine, gerçek alacağın bilirkişi incelemesi ile belirlenerek şimdilik 1.000 TL zararın şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 01/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, sözleşmeden dönülerek cihazların davalı şirkete teslimi ile müvekkilinin ödemiş olduğu 16.708,00 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 9.302,82 TL iş kaybı zararının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, her iki tarafında tacir olması hasabiyle işlemin ticari olduğunu belirterek usule ve kanuna ilişkin açıklamalarda bulunmuş, ihtarnamenin süresi içinde gönderilmediğini belirtmiş, olayda kullanım hatasının mevcut olduğunu, makinelerin günde 12 saat çalıştırıldığını, kullanım hatası nedeniyle ücretsiz onarımdan yararlanılamayacağını, elde tutulan makinenin tamir ücreti ödenmesi durumunda teslim edileceğini, davacının kötü niyetli olduğunu, seçimlik hak ve kanuni haklarla ilgili açıklamalarda bulunulmuş, davacının haklı bulunması durumunda, kampanya dahilinde verilen 2 adet halı yıkama makinesinin bedelinin düşürülmesini, neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/12/2019 tarih ve 2017/31 Esas – 2019/1150 Esas sayılı kararında; “….Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafın temel iddiasının, belirtilen arızaların yoğun kullanımdan kaynaklandığıdır. Ancak servis formları incelendiğinde 12.04.2016 tarihli servis raporu öncesindeki değişik tarihlerdeki servis raporlarında hiçbir şekilde yoğun kullanım konusuna değinilmediği, dosya içeriğindeki belgelerde de davalı tarafın iddia ettiği günlük 4-6 saat çalışma süresiyle ilgili bir bilgi/belgeye rastlanmamıştır. 10.03.2015 tarihli fiyat teklifi ve kullanma kılavuzu/servis kitapçığında da günlük çalışma saatini belirtir bir bilgi içermediği, dolayısıyla bahse konu makinelerin her birinin gün içinde toplam 3 ile 4 saat çalıştığı ve meydana gelen arızaların kullanımdan kaynaklı olmadığı, aracın gizli ayıplı olduğu, gizli ayıp taşıyan bir ürün nedeniyle satın alana böyle bir külfet yüklenmesi olanaklı olmayıp davacının zaten bu yönde kendisine yüklenen yasal zorunluluğu yerine getirdiği tanık anlatımlarıyla sabit olduğundan davaya konu makinaların davalıya iadesi ile hükümde belirtilen bedelin davalıdan tahsiline, davacının dava dilekçesinde iş kaybı zararı için faiz talep etmediği, ıslah dilekçesi ile birlikte talep ettiği anlaşılmakla ıslah tarihi olan 01/10/2019 tarihi esas alınmış olup iş gücü zararına yönelik…”gerekçesi ile, 1-Davanın, davacının sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile, 14.160,00 TL ödeme bedelinin ödeme tarihi olan 14/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte, 2.548,00 TL ödeme bedelinin ise ıslah tarihi olan 01/10/2019 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahisili ile davacıya ödenmesine, 2-9.302,82 TL iş kaybı zararının ıslah tarihi olan 01/10/2019 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3-Cihazların da davalıya iadesine,karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Kararın eksik inceleme ile oluşturulduğunu ve hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından her ne kadar dava konusu makinelerin gizli ayıp olarak nitelendirilebilecek şekilde kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu tespit mevcut hukuk kurallarına aykırı olduğunu, zira gizli ayıp, zamanla ve kullanıma bağlı olarak ortaya çıkmakta olduğunu, ancak davacı tarafından dava dilekçesinde de “(…) ilk günden itibaren var olan cihazlardaki basınç sorunu yine çözülememiştir. (…)” şeklinde belirtildiğini, davacı tarafından hem ilk günden beri cihazda basınç sorunu olduğu, hem de ayıbın gizli ayıp olduğu belirtilmekte olduğunu, Sadece bu husus dahi davacının çelişkili ve gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu göstermekte olup, davacının iddialarına itibar edilemeyeceğini ortaya koymakta olduğunu, ilk günden beri var olan ayıp açık ayıp niteliğinde olup, iki gün içerisinde ihbar edilmelsi gerektiğini, davacı taraf iki günlük yasal süre içerisinde müvekkiline ihbar bildiriminde bulunmadığını, bu süreyi kaçıran davacı, sonrasında gizli ayıbın varlığını iddia etmekte olduğunu, ancak gizli ayıbın da derhal bildirilmesi gerekmekte olduğunu, ancak davacı tarafından bu süreye de uyulmadığını, (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2006/5479 E. 2007/3213 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-1633 E. 2017/1013 K. ve 24.5.2017 tarihli kararı) Yasal süresi içinde ayıp ihbarının yapılmaması davacının kanundan doğan seçimlik haklarına başvuramaması sonucu doğurmakta olduğu, bu durumda, davacı malı satın aldığı hali ile kabul etmekte ve seçimlik haklara başvuru hakkını kaybetmekte olduğunu, Ticari satışlarda ayıp ihbarının şekil şartları bulunmakta olduğu, ayıp ihbarının yapıldığını ileri süren kişi TTK’nın 20. maddesinde öngörülen şekilde yapıldığını kanıtlaması gerektiği, TTK’nın 20/3.maddesine göre, ayıp ihbarının noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla yapıldığı kanıtlanması gerektiğini, sonuç olarak tacir tarafından yapılacak ayıp ihbarı TTK m. 23 teki süreler içinde ve TTK m. 20’de belirtilen şekil şartları sağlanarak yapılması gerektiğini, ilgili durum açısından, davalı tarafından Beyoğlu …Noterliği … yevmiye nolu ihtarnamenin 08.11.2016 tarihinde yapıldığına dikkat etmek gerektiğini, TTK m. 20‘de gösterilen süreye uyulmaksızın yapılan ayıp ihbarı usulsüz olduğunu, Buna ek olarak , davalının dilekçesinde de belirtildiği ilk günden itibaren tespit edildiği iddia edilen ayıp hiçbir şekilde bildirilmemiş ve davacı ürünleri kullanmaya devam ettiği ve yukarıda verilen tarihe kadar davacı tarafından bir ayıp ihbar yapılmadığını, bilirkişi tarafından dava dilekçesindeki çelişkiler, makinedeki kusurun ortaya çıkış zamanı ve ayıp bildirimi gibi hususlar göz ardı edilerek işbu gerekçeli karar verildiğini, zira bu hususların da değerlendirilmesi halinde müvekkilinin zamanında bildirimi yapılmayan ve kullanıcı kusurundan kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulamayacağının ortada olduğunu, Her ne kadar gerekçeli kararda tanık deliline dayanılmış olsa da, süresi içerisinde davacı tarafından tanık delilini dayanılmadığını, bu kapsamda dinlenilen tanık beyanlarının hükme esas alınmaması gerekmekte olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2014/2-1226 K. 2016/1057 ve 16.11.2016 tarihli kararı) Bilirkişi raporunda her ne kadar makinelerin çalışma süresinin 3 ila 4 dakika olduğu, bir araca 15 dakika su tutma işlemi gerçekleştirilse idi 1 saatte 16 aracın yıkanmasının mümkün olacağı ve bunun için arabaların sıra beklemesi gerektiği, bu durumun ise mevcut piyasa şartlarında olanaksız olduğu belirtilmiş ise de bilirkişi tarafından yapılan çıkarım gerçeğe ve mantığa aykırı bilirkişi tarafından yapılan yanlış hesaplamalar neticesinde tarafımızca yaklaşık bir hesaplama yapma zarureti doğduğunu, Günlük yıkanan ortalama araç sayısı: 150 (140-160 arası olduğu belirtildiği) dava konusu makinelerden birinin bir araç için asgari kullanım süresi: 15 dakika (Zira bir saat süren araba yıkama süresinin 3 dakikasında değil, en az 15 dakikasında su tutma işlemi yapılması gerekeceği inkar edilemeyeceği) 150 araç x 15 dakika = 2250 dakika. 2250 dakika = 37 saat 30 dakika 4 ayrı makine toplam 37 saat 30 dakika çalışıyorsa, 1 makinenin çalışma süresi yaklaşık 9.5 saat olduğu, Çalışma saatleri sabah 10.00 – akşam 22.00 saatleri arasında toplam 12 saat olduğu, 12 saat çalışan bir oto yıkamanın 9.5 saat su tutma makinesini kullanmasının, bilirkişi raporunda belirtilenin aksine, hayatın olağan akışı ile uyumlu olduğu, Ancak dava konusu makinelerin en fazla 4-6 saat kullanılması gerektiği ve bu durumun davacıya bildirildiği tarafımızca sunulan delillerle sabit olduğu, ancak davacının daha fazla maddi kazanç sağlamak için makineleri kullanma süresinin çok daha üzerinde kullanması sonucu meydana gelen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığı, Alıcıya tanınmış olan seçimlik haklar; yenilik doğuran haklardan olduğu, yenilik doğuran hakların doğası gereği kullanımı ile sona ermekte olduğu, ancak davacının seçimlik haklarına yönelik iradesi anlaşılmadığını, kanunda sayılmış olan haklarını, kendileri açısından öncelik sırasına konulmuş bir liste misali sıralandığı, müvekkiline yüklenmeye çalışılan ayıp kabul edilmemekle birlikte, …’nin seçimlik hakkını belirlemesi ve bu doğrultuda talepte bulunması gerekmekte olduğu, buna rağmen hüküm kurulması hatalı olduğu, Sonuç itibariyle, Davacı tarafından dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmadığı için tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, Davacının basiretli tacir sıfatını haiz olduğu göz önünde bulundurulduğunda gözden geçirme yükümlülüğü mevcut olup, yapılması gereken ayıp ihbarının TTK m. 23’te düzenlenen süreler içinde ve TTK m. 20’de belirtilen şekil şartları sağlanarak yapılmadığı, Yenilik doğuran hak kapsamında davacı tarafından kullanılacak hakkın tek ve açıkça belirtilmediği, Dava konusu makinelerin nasıl kullanılması gerektiğinin müvekkilimiz tarafından belirtilmesine rağmen davacı tarafından makinenin aşırı kullanımı nedeniyle ortaya çıkan kullanımdan kaynaklı arızalardan müvekkilimizin sorumlu tutulamayacağı Hususları göz ardı edilerek hüküm kurulduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında, davalı tarafından satılan ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme sonucunda davalı firmaya ödenen satış bedelinin faiziyle birlikte iadesi, mümkün olmaması halinde cihazların ücretsiz olarak onarılarak davacıya iadesi, iş kaybından kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, 1-)Davanın, davacının sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile, 14.160,00 TL ödeme bedelinin ödeme tarihi olan 14/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte, 2.548,00 TL ödeme bedelinin ise ıslah tarihi olan 01/10/2019 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahisili ile davacıya ödenmesine, 2-)9.302,82 TL iş kaybı zararının ıslah tarihi olan 01/10/2019 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,3-)Cihazların da davalıya iadesine,karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi olmadığı, teklif formu bulunduğu anlaşılmmıştır. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır. Davalı tarafından davacıya gönderilen teklif formunda soğuk basınçlı yıkama makinasının birim fiyatının 3.000 TL. Olup 4 adedinin 12.000 TL. Olduğu, halı yıkama makinasının birim fiyatının 1.080 TL. Olup 2 adedinin 2.160 TL. Olduğu, teklif formunda ürünlerin fatura tarihinden itibaren imalat, işçilik ve malzeme hatalarına karşı fatura tarihinden itibaren 2 yıl süreyle uluslararası Karcher garantisi altında olduğu, 10 yıl süreyle yedek parça bulundurma zorunluluğu olduğu olduğu düzenlenmiştir. Davacı tarafından teklif formunda belirtilen birim fiyatlardan 14/04/2015 tarih ve KDV dahil 14.160 TL. miktarlı fatura ile 4 adet soğuk basınçlı yıkama makinası ve 15/04/2015 tarih ve KDV dahil 2.548,80 TL. Miktarlı fatura ilede 2 adet halı yıkama makinası satın aldığı, her iki fatura miktarının 16.708,80 TL. Olduğu, fatura bedelinin ödendiği ve makinaların teslimi konusunda iftilaf olmadığı anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık, davalı tarafından davacıya 14/04/2015 tarih ve KDV dahil 14.160 TL. miktarlı fatura ile satılan 4 adet soğuk basınçlı yıkama makinasının ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, hasarın kullanım hatasından kaynaklı olup olmadığı, ayıplı satış dan kaynaklı davacının iş kaybı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktasındadır. Davaya konu makinaların, arıza yaptığında davalıya ait yetkili servise garanti süresi içerisinde birçok kez götürüldüğü, bu durumun ayıp ihbarı anlamına geldiği ve ihbarın süresinde olduğunun kabulu gerekmiştir. HMK 282 maddesinde, “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri gözetildiğinde; dosya içeriğindeki belgelerde davalı tarafın iddia ettiği günlük 4-6 saat çalışma süresiyle ilgili bir bilgi/belgeye rastlanmadığı, 10.03.2015 tarihli fiyat teklifi ve kullanma kılavuzu/servis kitapçığında da günlük çalışma saatini belirtir bir bilgi içermediği, bilirkişi raporundaki tesbitlere göre dava konusu makinalarda var olan ayıbın gizli ayıp olması nedeniyle TBK. 227 maddesinde düzenlenen sözleşmeden dönme şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenden alınması gereken 1.776,80.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 444,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.332,60.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.