Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/296 E. 2020/738 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/296 Esas
KARAR NO : 2020/738 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 23/09/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/509 Esas – 2019/785 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ 02/07/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucnda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı/alacaklı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, taraflarınca takibe itiraz ettiklerini, davalı/alacaklının müvekkilinin dükkanını devrettiği şahıslardan bir çek aldığını, daha sonra bu çeki müvekkilinin de ciro ettiğini, davalı/alacaklının ısrarı üzerine müvekkilinin çeki ciro ederek dükkanı terkettiğini, davalı/alacaklının müvekkilinin haberi olmaksızın çekin ön yüzünden kendisini çıkarttırdığını ve “hamiline” yazısını eklettiğini, çekteki ciro silsilesinin koptuğunu, davalı/alacaklının çekin ön yüzündeki lehtar iken son ciranta durumuna geldiğini, icra takibi dayanağı çek üzerinde tahrifat yapıldığını çekin tedavüle çıkartıldıktan sonra tarih atılarak kambiyo evrakı vasfı kazandırıldığını bu durumda çekin geçersiz olduğunu ve kambiyo vasfına haiz olmadığını, ortada müvekkiline ait hiç borcun olmadığını iddia ve beyan ederek öncelikle takibin yargılama sonrasına kadar teminatlı olarak tedbiren durdurulmasını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespit edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 06/08/2019 havale tarihli dilekçesi ile özetle; mahkemede açılmış olan davanın sehven arabuluculuğa başvurulmadan açılmış olduğunu, davaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 23/09/2019 tarih ve 2019/509 Esas – 2019/785 Karar sayılı kararında;”…Davacı vekilinin 06/08/2019 havale tarihli dilekçesindeki feragat beyanının hakkın özünden vazgeçmeyi içermediği, dilekçe incelendiğinde “dava arabuluculuğa başvurmaksızın sehven açılmış olduğundan, davaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla feragat istemimiz doğrultusunda davanın reddini talep etmek hasıl olmuştur” şeklinde ifade bulunmakta olup şarta bağlı feragat yapılamayacağından anılan dilekçe davayı geri alma olarak nitelendirilmiş ve davanın geri alınması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile;”1-Davanın geri alınması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Muvafakatlerinin alınmadan davanın geri alınmasına karar verilmesi, usul ve yasaya açıkça aykırılık oluşturduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 307. Maddede feragatin tanımını, 309. Maddede ise feragat ve kabulün şeklinin düzenlendiğini,Kanunun açıkça düzenlenmesinden anlaşılacağı üzere feragat, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesinin olduğunu, Davanın geri alınması ise yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 123. Maddesinde düzenlendiğini,Muvafakatleri alınmadan davanın geri alınmasına karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08.06.2017 T., 2017/3636 E., 2017/7077 K. Sayılı)Davanın dava şartının olmaması durumunda davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini,Ticari uyuşmazlarda arabuluculuk, dava şartı olarak düzenlendiğini,Davacı taraf, dava şartı noksanlığına rağmen dava ikame ettiğini,Ticari davalar öncesinde arabuluculuğa başvurulmasına dair hükümler içeren 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına ilişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun (“Kanun”) 19.12.2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini,Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiş olup; 01.01.2019 tarihi itibarı ile Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi kapsamındaki ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu hale getirildiğini,Bahse konu zorunluluk aynı zamanda dava şartı olarak düzenlendiği için düzenlemenin yürürlüğe gireceği tarih olan 01.01.2019’dan itibaren arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açılması halinde, davanın herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği,Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde’ dava şartlarının incelenmesinin düzenlendiğini,Davacının beyanı feragat olarak nitelendirilmeyecek ise, davayı usulden reddetmesinin gerektiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın feragat nedeni ile reddine, aksi kanaatte ise usulden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, İİK. 72 Maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır.Mahkemece, davanın geri alınması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı vekilinin uyap sisteminden gönderdiği 06/08/2019 tarihli dilekçedeki talebinin davanın geri alınması talebimi yoksa davadan feragat talebimi olduğu, buna göre mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasındadır.Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davacı vekili uyap sisteminden gönderdiği 06/08/2019 tarihli dilekçe ile; ” konu: Davadan feragatimize ilişkin beyanımızın sunulması hakkındadır.Açıklamalar:Menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmakta olup, sayın mahkeme huzurunda görülmekte olan dava arabuluculuğa başvurulmaksızın sehven açılmış olduğundan, davaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla, feragat istemimiz doğrultusunda davanın reddini talep etmek zarureti hasıl olmuştur,” Sonuç olarak: Yukarda açıkladığımız nedenlerle, dosyada mevcut olan vekaletnamemizde de yetkimiz bulunması veçhile, davaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla feragat istemimiz doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini müvekkilimiz adına saygıyla vekaleten arz ve talep ederiz,” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.6100 Sayılı HMK.nın 307 Maddesinde;” (1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir,” hükmü düzenlenmiştir.6100 Sayılı HMK.nın 123 Maddesinde;” (1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir,” hükmü düzenlenmiştir.Davacı vekilinin 06/08/2019 tarihli dilekçesindeki; …. menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmakta olup, sayın mahkeme huzurunda görülmekte olan dava arabuluculuğa başvurulmaksızın sehven açılmış olduğundan, davaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla beyanı dikkate alındığında, dilekçesinin feragat beyanı olarak değerlendirilemeyeceği, davanın takipsiz bırakılmasına yönelik bir irade beyanı olduğu görülmektedir.( Yargıtay HGK. 2017/4-1456 Esas, 2017/1054 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 4 HD. Nin 2013/1422 Esas ve 2013/7592 Karar sayılı içtihadında da benzer mahiyettedir.) Mahkemece, davacı vekilinin beyanının HMK 123 Maddesinde düzenlenen davann geri alınması olarak değerlendirilmesi yerinde görülmekle beraber HMK 123 Maddesi gereği davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızasının şart olduğu, bunun için davalı tarafa geri alınma dilekçesi eklenmek suretiyle davanın geri alınmasına muvafakat edip etmediği, muvafakat etmediği taktirde davayı takip edip etmeyeceğine yönelik meşruatlı davetiye çıkartılıp sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiği halde davalı tarafa tebligat yapılmadan dosya üzerinden yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve yukarıda tespit edilen hususlarda işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 23/09/2019 tarih ve 2019/509 Esas – 2019/785 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/07/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.