Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/286 E. 2022/214 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/286 Esas
KARAR NO: 2022/214 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2017/1087 Esas 2019/1015 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davacı bir araç satışından ötürü davalı şirketten alacaklı olduğunu, bu alacağının bir kısmına ilişkin olarak düzenlenen 16.03.2014 tarihle … sayılı fatura yıllardır ödenmeyince fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi yapılmak zorunda kalındığını, davalı borcunu ödemediğini, aleyhine yapılan icra takibine süresinde haksız ve dayanaksız olarak, kötü niyetle itiraz ettiğini, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının davacıdan Büyükçekmece ….Noterliğinin 12/03/2014 tarihli … yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile fatura konusu olan aracı satın aldığını, sözleşmede araç bedeli 90.000,00 TL olarak gösterildiğini ve satıcının bu bedeli tamamen aldığını, borcun bir kısmının değil araç bedelinin tamamı olan 90.000,00 TL faturanın kapalı fatura olduğunu, faturanın kapalı olmasının tutarın tamamen ödendiğini, borcu kabul etmediklerini, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamam üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/07/2019 tarih ve 2017/1087 Esas – 2019/1015 Karar sayılı kararında;”….Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ile; davacı tarafça araç satışından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafın itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmış olup, davacı taraf ile davalı taraf arasındaki araç satışından dolayı düzenlenen 90.000,00-TL bedelli faturaya dayanılarak takip başlatılmış ise de satışı yapılan mallara ait tanzim edilen faturanın altı satıcı tarafından kaşe ile birlikte imzalanmış ise bu fatura kapalı olup, mal bedelinin ödendiğine karinedir. Satıcı imzası faturanın üstünde ise bu faturanın açık fatura olduğunu gösterir ve bedelinin ödenmediğine karinedir. Bu nedenle takip konusu faturanın alacaklı tarafça alt tarafına kaşe basılarak imza atıldığından kapalı fatura olması nedeniyle alacağın ödenmediğini ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafça faturanın ödenmediği iddia edilmiş ise de kapalı faturaya konu aracın satışına ilişkin düzenlenen Büyükçekmece …Noterliğinin 12/03/2014 tarihli … yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile de araç satış bedeli olan 90.000,00-TL’nin satıcı tarafından tamamının alındığı sabit olup, söz konusu noter satış sözleşmesi resmi belge niteliğinde olmakla davacı tarafça bu belgenin aksinin de resmi belge ile ispatlanması gerekmekte olup, davacı tarafça bu yönde bir delil dosyaya sunulmamış, incelenen tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre de söz konusu fatura bedelinin her iki tarafın defterlerine göre ödendiği, alacağın kalmadığı tespit edilmiş olup, düzenlenen bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunduğundan itibar edilmiş ve davacı tarafın dava dilekçesi ile yemin deliline dayanması nedeniyle bu husu hatırlatılmış davacı taraf yemin deliline dayanmadığından davalı tarafa yemin teklif edilmemiş ve davacı tarafın kapalı faturaya ve resmi belge ile ödendiği anlaşılan alacağın ödenmediğine yönelik iddiasını ispata elverişli belge ve delillerle ispatlayamadığından, davalı tarafın icra takibine itirazı haklı oluduğundan davacı tarafça açılan davanın reddine ve davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından ve koşulları oluşmadığından reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, Davacı tarafça açılan DAVANIN REDDİNE, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin davacının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığından ve koşulları oluşmadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davamızın reddine karar verilmiş olup, verilen bu karar yasaya, usule, hakkaniyete ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme dava dilekçesinde belirttikleri hususlarda yeterli araştırma yapmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verdiğini, 25/06/2019 tarihli bilirkişi raporuna yönelik itirazları da belirtildiği üzere aktif karakterli bir hesap olan ve işletmelerin nakit giriş ve çıkışlarının kaydedildiği 100 Kasa Hesabından 90.000,00-TL’lik bir çıkış olduğu iddia edildiği, ancak elden ödendiği savunulan sözde ödemenin kasa hesabında nasıl biriktiği halen daha açıklanamadığını, davalı yanın müvekkiline ödeme yapıldığına dair bir dekont sunması gerekmekte olup sunmadığını ve sunması da mümkün olmadığını, çünkü halihazırda yapılan bir ödeme bulunmadığını, bu sebeple bir dekont sunulmasının imkansız olduğunu, elden ödeme halinde, müvekkilinden bir tahsilat makbuzu alınması gerektiğini, ancak herhangi bir ödeme olmadığı için bir tahsilat makbuzu da bulunmadığını, Özel kişilerden farklı olarak, ticari şirketlerin kasalarına giren – kasalarından çıkan her Kuruşu belgelemekle mükellef olduğunu, İcra takibine itirazlarında borca itiraz ederken ileri sürmedikleri, delil listeleri arasında yer almayan, defter incelemesi sırasında, dilekçe ekinde olmadan sunulan Maliye Bakanlığının bir genelgesi (noter satış evrakının, tevsik edici belge olarak kullanılabileceği) hükme esas alındığını, Noter satış evrakı, tevsik edici belge olarak kullanılabileceğini, ancak bu ödeme yapıldığı anlamına gelmeyeceğini, müvekkiline vaki dorse satışından dolayı ödeme yapılmadığını, yapıldığı da ispat edilemediğini, İtiraz ettikleri raporda da yazılı olduğu üzere aktif karakterli bir hesap olan kasa hesabında elden ödendiği savunulan 90.000,00.-TL’nin nasıl biriktiğinin açıklanması gerektiğini, açıklanmadığını, Elden ödeme halinde, en azından müvekkilinden bir tahsilat makbuzu almaları gerektiğini, olmadığını, sunulamadığını, Bu konuda ek rapor alınmasına yönelik itirazlarının red edildiği ve ekisk inceleme ürünü rapora dayanılarak hatalı hüküm kurulduğunu, Karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda ayrıca; 12.03.2014 tarihinde yapılan satışa ilişkin bedel almadığımız iddiasını ispat yükünün kendilerinde olduğu, Kendi defter kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre 30.12.2014 (Yıl sonu) tarihinde, “satıştan yaklaşık 10 ay sonra, bilgimiz dışında muhasebecimizin hesabı tutturmak adına yaptığı bir işlem” 89.174,00.-TL’lik bir banka girdisi yazıldığı, bunun 90.000,00.-TL’lik Mart ayındaki ihtilafa konu satışa ilişkin olduğunun kabulü halinde; 826,00.-TL alacaklı oldukları husununu da yazılı olduğunu, İspat yükünün taraflarında olduğunun kabulü halinde; karşı taraf ticari defterine dayandırdıkları müvekkiline ödedikleri savunulan nakit 90 Bin TL’nin 100 kasa hesabında nasıl ve ne zaman toplandığının ek raporla incelenmesi talebinin hatalı olarak reddedildiğini, Yine sözde ödemenin yapıldığı satış günü değilde 10 ay sonra bilgi dışında muhasebecinin yaptığı ve aleyhlerine delil olarak kabul gören bir denkleştirme işlemi bile aslında lehlerine değerlendirilmesi gerektiğini, yapılmadığını, Taraflarına yapılan bir ödeme olmadığından alınacak ek bir raporda esasen ortada canlı bir para olmadığı, bankadan ödeme yapıldığına göre de efektif bir para olmadığının sabit olacağını, Davalı … Şirketinin 12.03.2014 tarihinde sözde kasasından çıkan ve satış bedeli olarak müvekkiline ödendiği savunulan 90.000 TL’nin kasada nasıl biriktiği (GİRİŞİ), Şirketin hangi yetkilisine ne şekilde, hangi evrak karşılığı verildiği (ÇIKIŞI), yine bu yetkili tarafından hangi belgeye istinaden (Tahsilat Fişi) müvekkilene ödendiğinin defterlerinden araştırılmadığı ortada olup, rapor bu haliyle aslında hüküm kurmaya elverişli bir rapor olmadığını, Davada sunmuş oldukları delillerin tamamı, iddialarını ispat etmekte olduğunu, yerel Mahkeme, toplanan delilleri hatalı değerlendirerek ve yetersiz bilirkişi raporundaki değerlendirmelerle hatalı bir karar verdiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye fatura bedelinin tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davacı tarafça açılan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyaya ibraz edilen Büyükçekmece …Noterliğinin 12/03/2014 tarih ve … yevmiye nolu araç satış sözleşmesi incelendiğinde; ”Satıcının davacı …, alıcının davalı … Olduğu, satış bedelinin 90.000,00 TL. Olup sözleşme içeriğinde, satıcının yukarıda nitelikleri ve bedeli yazılı aracı halihazır durumu ile satarak bedelini tamamen aldığını ve aracı teslim ettiğini, alıcının ise bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığını…,” beyan edip sözleşmenin taraflarca imzalandığı görülmüştür.Dosyaya ibraz edilen 16.03.2014 tarih ve … sayılı fatura incelendiğinde, faturanın satıcı davacı … tarafından alıcı davalı … Adına düzenlendiği, fatura bedelinin KDV. dahil 90.000,00 TL.olup faturanın alacaklı tarafça alt tarafına kaşe basılarak imza atıldığı ve davacı tarafça faturanın alt tarafına atılan imzaya yönelik itiraz olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında aracın 90.000,00 TL. bedelle satıldığı ve aracın davalıya teslim edildiği konusunda uyuşmazlık olmayıp uyuşmazlık, davalının satış bedelini ödeyip ödemediği noktasındadır.Tarafların ticari defterlerinin mahkemece mali müşavir bilirkişiye inceletilerek rapor alındığı , bilirkişi raporunda, davacı ve davalı ticari defterlerinde davaya konu faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafın ticari defter kayıtlarında yapılan incelemede davacıya ait banka hesabında 30.12.2014 tarihli 184 yevmiye numarası ile yevmiye defterlerinde 102 bankalar hesabına 89.174,00 TL. alacak 120.078 alıcılar hesabına 89.174,00TL borç kaydının görüldüğü, bu kayıta göre davalı taraf davacı tarafa 89.174,00 TL. tutarında banka kanalından ödeme yaptığı anlamı geldiği, bu tutarın araç satışına istinaden olduğu ispatlandığı takdirde davacının davalıdan 826,00 TL. tutarında eksik ödeme yapıldığı bu tutarın davalı tarafından ödeme yapılıp yapılmayacağın takdiri mahkemeye ait olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde 90.000,00 TL. Lik araç bedelinin 100 kasa hesabından çıkış yapıldığı belirtilmiştir.Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir beyan dilekçesi sunup itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep ettiği, mahkemece 03/07/2019 tarihli duruşmanın ara kararı gereğince bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin ek rapor alınması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece 03/07/2019 tarihli duruşmada davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış, davacı vekili yemin deliline dayanmıyoruz, ek rapor alınsın şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte yukarıda belirtilen tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde ; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin yetersiz ve eksik bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. TBK 207/2 maddesine göre sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu, dava konusu aracın davalıya satıldığı ve aracın teslim edildiğinin anlaşıldığı, dosyaya ibraz edilen Büyükçekmece ….Noterliğinin 12/03/2014 tarih ve … yevmiye nolu araç satış sözleşmesinde alım satım ilişkisinde satışa konu araç ve bedelinin aynı anda ifa edildiğinin belirtildiği dolayısıyla peşin satış olduğu, takibe konu faturanın kapalı fatura olup fatura altının faturayı tanzim eden davacı tarafından kaşe vurularak imzalandığı, faturanın kapalı fatura olmasının fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiği, bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiği diğer bir ifadeyle, ödeme savunması yönünden mevcut karine karşısında alacaklının fatura bedelini tahsil etmediğini kanıtlaması gerektiği, dava konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ödenmiş olduğu, davacının ticari defterlerine göre ise 826,00 TL. tutarında eksik ödeme yapıldığı, tesbit edilmiş ise de bu miktarın ödenmediğini ve defter kayıtlarının aksinin davacının ispat edemediği, mahkemece davacı tarafa yemin delilini hatırlatmasına rağmen yemin deliline başvurulmadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 651,08.TL harçtan mahsubu ile bakiye 570,38.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.