Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/264 E. 2022/373 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/264
KARAR NO: 2022/373
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/518 Esas 2019/1129 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in Türkiye çapında PVC sektöründe faaliyet gösteren imalatçı bir firma olduğunu, diğer davalı …’un ise …’in Türkiye çapındaki tek satıcısı olduğunu, müvekkilinin yıllardır davalı …’dan ürün satın aldığını, ürün alımı için bu firmaya sipariş verdiğini, bu firmanın diğer davalı …’a sipariş geçtiğini, …’ın ise … adına malları müvekkiline eslim ettiğini, …’in doğrudan satış yapmadığını, tüm Türkiye’ye satışı … üzerinden yaptığını, taraflar arasında organik bir ilişki bulunduğunu, …’un mal satışı yaptığı firmalardan alacağını teminat altına almak için kendi adına ipotek almak yerine kendisinin …’e olan borçlarını teminat altına almak için … lehine ipotek aldığını, yine davalı …’in müvekkili gibi bayilerin verdiği siparişler için verilen çek ve senetleri … üzerinden aldığını, tahsilatı kendisinin yaptığını, bu şekilde …’in doğrudan risk almadan diğer davalı üzerinden satış yaptığını, ayrıca bu şekilde … tarafından piyasadan alınan çek ve senetlerin …’e ciro edildiğini, çeklerin bu davalı tarafından icraya konulduğunu, taraflar arasında organik bir ilişki bulunduğunu, …’in … tarafından yapılan tüm mal teslimleri ile alınan çek ve senetleri bildiğini, müvekkili tarafından … firmasına verilen siparişlere istinaden verilen çeklerin karşılığında müvekkiline mal teslimi yapılmadığını, bu nedenle … firmasına teslim edilen … Yenihal Mersin Şubesi’ne ait 30/06/2018 tarihli ve 50.000,00 TL tutarlı çek ile 30/07/2018 tarihli ve 50.000,00 TL tutarlı 2 adet çekin karşılıksız kaldığını, çeklerin … tarafından ciro edilerek …’e teslim edildiğini, mal teslimi yapılmadığı için çeklerin iadesinin her iki davalıdan istendiğini, ancak çeklerin iade edilmediğini, …’in malların teslim edilmediğini bilecek durumda olması nedeniyle kötü niyetli olduğunu belirterek, dava konusu 2 adet çek yönünden müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd. Şti., davaya cevap vermemiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın diğer davalı ile davacı arasında olduğunu, davacı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunmadığını, davaya konu çeklerin müvekkiline diğer davalı tarafından ciro ile verildiğini, müvekkilinin çeklerde iyiniyetli hamil konumunda olduğunu, bu nedenle müvekkiline dava yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin diğer davalı ile olan ilişkisinin yetkili satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişki olduğunu, müvekkilinin diğer davalıdan fatura kaynaklı cari hesap alacağının bulunduğunu, diğer davalının müvekkilinden mal alarak borcunun karşılığı olarak ödemesini ileri vadeli kıymetli evrak teslimi ile gerçekleştirdiğini, müvekkilinin diğer davalıdan olan alacağının tamamen faturalardan kaynaklandığını, fatura karşılığı malların ise diğer davalının belirttiği sevk adreslerine teslim edildiğini, müvekkilinin hiçbir firma ile bayilik anlaşması yapmadığı gibi ön ödemeli veya peşin satış yapmadığını, kendisinden alım yapmak isteyen firmalar ile satış sözleşmesi veya yetkili satıcılık sözleşmesi imzaladığını ve tüm firmaların 180 gün ileri vadeli ödeme ile çalıştıklarını, bu şartlar altında müvekkilinin teslim etmediği mala ilişkin ödeme almasının mümkün olmadığını, müvekkilinin mal siparişlerinin tamamen yetkili satıcı olan diğer davalı tarafından yapıldığını, müvekkili tarafından düzenlenen sevk irsaliyelerinin tamamının diğer davalı adına düzenlendiğini, müvekkilinin yetkili satıcı sipariş ettiği malı hangi adreste teslim almak istiyor ise bu adrese sevk etmekle sorumlu olduğunu, bu nedenle diğer davalının kendisine bildirdiği sevk adreslerine irsaliye düzenlediğini, müvekkili ile diğer davalı arasında organik bağ bulunduğu iddiasının yerinde olmadığını, şirket ortak ve yetkilileri ile çalışanları araştırıldığında diğer davalı ile hiçbir ortaklığın olmadığı hususunun görülebileceğini, müvekkilinin diğer davalı tarafından kendisine verilmiş olan ipoteklerin kim tarafından ve ne için verildiğini kontrol etmek veya araştırmak mükellefiyetinde olmadığını, davacı tarafından düzenlenen çeklerin soyutluk ilkesine tabi olduğunu, bu ilke gereğince senedin temel borç ilişkisinden soyutlanarak bağımsız bir varlık kazandığını, dolayısıyla davacı tarafından çeklere ilişkin olarak ileri sürülen defilerin hiçbirinin müvekkiline karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2019 tarih ve 2018/518 Esas 2019/1129 Karar sayılı kararı ile; “….Tüm dosya kapsamına göre; davalılar arasında yetkili satıcılık ilişkisi bulunduğu, 01/01/2001 tarihli sözleşme kapsamında davalı …’un diğer davalı …’in yetkili satıcısı niteliğinde bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yetkili satıcı tarafından diğer davalı …’e geçilen siparişlerin … tarafından yetkili satıcı tarafından gösterilen müşteri ve adrese sevk irsaliyesi ile tesliminin yapıldığı, yetkili satıcı tarafından sevk edilen ürünlerin bedelinin kambiyo senetleri ile üretici olan …’e ödendiği, somut olayda bu kapsamda davacı şirket tarafından davalı …’a ürün alımı için sipariş verilerek karşılığında dava konusu edilen ve toplam 100.000,00 TL bedelli 2 adet çek verildiği, davalı … tarafından verilen çekler karşılığı teslim edilmesi gereken ürünlerin davacıya teslim edilmediği, davacı tarafından …’a verilen çeklerin ciro yoluyla diğer davalı …’e teslim edildiği, … tarafından çeklerin ibraz edilmesi suretiyle bedellerinin tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Öncelikle davalı … aleyhine açılan dava bakımından yapılan değerlendirmede; ürün bedeli olarak davacı tarafından verilmiş olan çeklerin karşılığı olan ürünlerin davacıya teslim edilmediği, bu suretle davacı tarafından verilen çeklerin bedelsiz kaldığı, çekler nedeniyle davacının davalı … firmasına borcunun bulunmadığı anlaşılmakla bu davalı aleyhine açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalı … aleyhine açılan dava bakımından yapılan değerlendirmede ise; yukarıda belirtildiği üzere diğer davalı ile bu davalı arasında yetkili satıcılık ilişkisi bulunduğu, aralarındaki sözleşme gereğince alıcıların siparişleri üzerine davalı … tarafından diğer davalının gösterdiği adreslere sevk irsaliyeleri ile teslimatların yapıldığı, davalı …’in bu kapsamda davacı ile doğrudan ticari bir ilişkisinin bulunmadığı, kambiyo senetlerindeki soyutluk ilkesi gereğince senet dışı olguların defi olarak …’e karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, davalı …’in bilerek davacının zararına hareket ettiği ve dolayısıyla kötüniyetli olduğu hususunun kanıtlanamadığı, davacı tarafından ileri sürülen davalılar arasında organik bağ bulunduğu iddiasının soyut nitelikte bulunduğu, davalı … firmasının yönetiminde diğer davalı …’in etkin ve belirleyici olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı, dolayısıyla tarafı olmadığı ticari ilişki nedeniyle davalı …’in herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılarak, davalı … aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalı … A.Ş.aleyhine açılan davanın REDDİNE, 2-Davalı … Ltd. Şti.aleyhine açılan davanın KABULÜNE, 3-Dava konusu 2 adet çek bedeli olan toplam 100.000,00 TL’nin davalı … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; mahkemenin, davalılar arasında bir ticari ilişki olduğu tespiti doğru olmakla birlikte bu ilişkinin, “yetkili satıcı” ilişkisi değil “TEK SATICILIK İLİŞKİSİ” olduğunu, tek satıcılık ilişkisi nedeniyle, davalı … Şti.’nin, … Şti.’nin aldığı tüm siparişler hakkında bilgi sahibi olduğunu, zira, … Şti’ nin, tüm siparişleri …’e ilettiğini ve bunun için müşterilerinden aldığı ileri tarihli çek ve senetleri davalı …’e teslim ettiğini, bu nedenle … tarafından alınan ve …’e bildirilen siparişlerin teslim edilip edilmediğini bilen kişi durumunda olduğunu, bu nedenle, müvekkili tarafından …’a teslim edilen ve …’e ciro edilen dava konusu çekler nedeniyle, mal teslimi yapılmadığını davalı … şirketinin bildiğini, …’un tek satıcı olduğu kabul edildiğinde, … şirketinin doğal olarak …’un verdiği tüm çek ve senetler için bir mal teslimi yapması gerektiğini bileceğini, Davalının, …Ltd.Şti ile imzalanan 03/01/2018 tarihli, …Ltd.Şti ile imzalanan 02/02/2018 tarihli, ve …Ltd. Şti ile imzalanan tarihsiz “Yetkili Satıcılık Sözleşmesi” örneklerini dosyaya sunduğunu, bu sözleşmeleri gerekçe göstererek, diğer davalı … firmasının tek satıcı olmadığını ispatlama çabası içine girdiğini, ancak davalının da kabul ettiği gibi davaya konu çeklerin 07/09/2017 tarihinde davalı … A.Ş.’ye teslim edildiğini, o tarihte davalı … A.Ş.’nin herhangi bir başka yetkili satıcısı olmadığını, davalının 2017 yılından öncesine ait herhangi bir sözleşme sunamadığını, sadece sözleşme olmasının da yetmeyeceğini, fiilen bu şirketlere mal satışı yapıldığını da davalı … A.Ş.’nin ispatlamak zorunda olduğunu, Davalılar arasındaki ilişkinin tek satıcılık ilişkisi olduğunu, bu nedenle …’in, davaya konu çekler nedeniyle mal teslimi yapılmadığını ve çeklerin karşılıksız kaldığını bildiğini ve bu nedenle kötü niyetli olduğunu, …’un tüm siparişlerini … şirketinin yerine getirdiğini, bu nedenle … şirketinin dava konusu çekleri, iktisap ederken müvekkiline mal teslimi yapılmadığını bile bile aldığını ve müvekkilinin zararına hareket ettiğini, bu nedenle …’e temel ilişkiye dayalı -malın teslim edilmediğine dair- def’ilerin ileri sürülebileceğini, mahkemenin, TTK madde 687’deki düzenlemeyi dikkate almadan hatalı bir karar verdiğini, Davaya konu çeklerin, çeklerin teslim edildiğine dair belgeden de anlaşılacağı üzere 06/07/2017 tarihinde teslim edildiğini, ileri tarihli olarak (30/06/2018 ve 30/07/2018 olarak) düzenlenmiş çekler olduğunu, bunun da dava konusu çeklerin henüz mal teslimatı yapılmadan verilmiş avans çekleri olduğunu, davalı … şirketinin bunu bilerek çekleri teslim aldığını gösterdiğini, davalı … A.Ş.’nin, bugüne kadar tüm satışlarını … üzerinden yaptığını ve müvekkilinin …’a teslim etttiği tüm çeklerin ciro edilerek … AŞ’ye teslim edildiğini, davaya konu çeklerle birlikte …’a 06/07/2018 tarihli belge ile teslim edilen tüm çeklerin, … A.Ş.’ye teslim edildiğini, 07/09/2017 tarihli “Çek Girişi” isimli belgede müvekkili tarafından verilen toplam 7 adet çekin … tarafından … A.Ş.’ye teslim edildiğinin açıkça yazılı olduğunu, … şirketinin, ileri tarihli çek aldığını, gerek … ve gerekse kendisi tarafından müvekkile bir mal teslimatı yapılmadığını bildiğini, bu nedenle kötü niyetli olduğunu ve bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini, bu hususun, her türlü delil ile ispatlanabileceğini, bildirdikleri tanıkları …’nin dinlenmesi talebinin reddine karar verilerek, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini ve eksik inceleme ile karar verildiğini, Davalılar arasında tek satıcılık ilişkisinin olup olmadığının ancak, davalılara ait tüm defter ve belgelerin incelemesi ile anlaşılabileceğini, özellikle BA – BS formlarının bu konuda yol gösterici nitelikte olduğunu, ancak mahkemenin bu hususta yeterli araştırmayı yapmadan karar verdiğini, 18.06.2019 tarihli duruşmada, mahkemece “Taraf şirketlerin BA BS formlarının temini için yazılan yazılara yanıt verildiği, davalı …’in ba bs formlarının çok olması nedeniyle uyap çıktılarının alınamadığı anlaşıldı.” şeklinde tespit yapıldığını, akabinde 3 numaralı ara kararla söz konusu çıktıların alınıp dosyaya sunulması için kendilerine iki haftalık süre verildiğini, mahkemeden sistemde kayıtlı belgelerin çıktılarının alınmamasının, davanın taraflarından birine bu külfeti yüklemesinin beklenemeyeceğini, bu uygulamanın HMK’nın “başka yerden getirtilecek deliller başlıklı 195. maddesine aykırı olduğunu, bu hususta sorunu gidermek için taraflara görev verilmesinin, bu külfetin taraflara yüklenmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, uyuşmazlığın çözümünde önem arz eden delillerin, dosyaya sunulmasına rağmen nazara alınmayarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Bilirkişi raporunun eksik hazırlandığını, rapor hazırlanırken, çek bedellerinin ödenmesi nedeniyle eldeki davanın menfi tespit davasından istirdat davasına dönüştüğü hususunun dikkate alınmadığını, her ne kadar çeklerin bedeli ödenmiş olsa da, taraflar arasında borç ilişkisi olup olmadığı hususunun bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiğini, ancak bilirkişinin böyle bir inceleme yapmadığını, davalı …’un müşterilerden aldığı siparişlerin teslimatının davalı … tarafından yapıldığı hususunun, davalı .. tarafından ikrar edildiğini, bu ikrara rağmen, söz konusu teslimatın gerçekleşip gerçekleşmediğinin bilirkişi tarafından incelenmediğini, söz konusu incelemenin yapılmasının, çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı noktasında uyuşmazlığı aydınlatabilecek nitelikte olduğunu, yine bilirkişi raporunda davalılar arasında organik bağ bulunup bulunmadığına dair de herhangi bir inceleme yer almadığını, ayrıca davalılara ilişkin BA BS kayıtları fiziki olarak dosyaya konulmamış ise de UYAP’ta kayıtlı olduğunu, bilirkişinin de UYAP portalı üzerinden söz konusu belgeleri inceleyebileceğini, buna rağmen ne bilirkişinin ne de mahkemenin BA BS kayıtları üzerinde bir inceleme yapmadığını, bilirkişiye dosyadaki bilgi ve belgeleri ve tarafların defter kayıtlarını incelemek için yeterli süre verilmediğini, bilirkişi incelemesinin mahkeme kaleminde üstelik keşif yapılır gibi taraflarca ibraz edilen belgeler üzerinde yapılmasının, bilirkişinin görevlendirmeyi yapan merciye karşı olan bağımsızlığını şüpheye düşürdüğünü, davalı … şirketi defter ve belgelerini ibraz etmediği için delil olarak dayanmalarına rağmen incelenemediğini, bunun yerine bilirkişiye davalıların şirket merkezinde inceleme yapma yetkisi verilerek sağlıklı bir inceleme yapılmasının sağlanması gerektiğini, bu yapılmadığı için, alınan bilirkişi raporunun, hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, Müvekkiline ait defter kayıtlarının şirket merkezinde incelenmesini açıkça talep etmiş olmalarına rağmen, mahkemece bu hususun nazara alınmadığını, tüm tarafların aynı tarihte ve saatte defter ve belgelerini mahkeme kalemine ibraz edilerek incelenmesine karar verildiğini, binlerce sayfa evrakın bu şekilde incelenmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle raporun eksik ve hatalı olduğunu, Ayrıca mahkemece, davalı taraflar arasında Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/612 E. sayılı dosyasıyla görülen menfi tespit davası dosyasının istenmesi yönünde karar oluşturulduğunu, ancak dosyanın gelmesi beklenmeden ve bu konuda herhangi bir karar verilmeden eldeki dava hakkındaki nihai karar verildiğini, söz konusu davada taraflar arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturacak beyanların yer aldığını, davalılar arasında organik bir ilişkinin varlığının … tarafından açıkça belirtildiğini, bu nedenle Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/612 E sayılı dosyasının incelenip kararın buna göre verilmesi gerekirken mahkemece bu husus nazara alınmayarak, eksik incelemeyle karar verildiğini, … şirketinin, diğer davalı …’un aldığı siparişleri olduğu gibi …’e bildirdiğini ve sipariş konusu malların ve yine … şirketi tarafından, … şirketinin bildirdiği yere teslimat gerçekleştirildiğini ikrar ettiğini, buradan da anlaşılacağı üzere, başkaca bir firmayla herhangi bir ilişkisi bulunmayan …’un aldığı bütün siparişler ve söz konusu siparişler için mal teslimatının yapılıp yapılmadığı hususunun … şirketi tarafından bilindiğini, dolayısıyla başka firmayla herhangi bir ilişkisi bulunmayan … lehine keşide edilmiş olan çekin hangi hukuki nedene dayanarak …’a verilmiş olduğu hususunun … şirketi tarafından bilindiğini, teslimatın … şirketi tarafından gerçekleştirildiği hususunda uyuşmazlık olmadığını, bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise …’in dava konusu çeklerin karşılıksız kalıp kalmadığını bilmediğinden söz edilemeyeceğini, …m şirketi müvekkilinden aldığı çeki …’e teslim ettiğine göre, müvekkilinin … tarafından karşılanması gereken bir sipariş verdiğini …’in aradaki tek satıcılık ilişkisi nedeniyle bildiğini, Mahkemece, davalılar arasındaki organik bağ, tek satıcılık ilişkisi veya …’in dava konusu çekler hususunda kötü niyetli olduğu ispatlanmadığı belirtilmiş ise de, tek satıcılık ilişkisinin bilirkişi raporuyla açığa çıktığını, davalı … tarafından ibraz edilen 07.09.2017 tarihli “Çek Girişi” ibareli çek teslim bordrosunda “…yukarıdaki 31 adet çek bedeli olarak 1.341.360,00.-TL (yalnız/Birmilyonüçyüzkırkbirbinüçyüzaltmış TL) … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin bizdeki hesabına alacak kaydedilmiştir.” şeklinde açıklama yazılı olduğunu, tek seferde 31 adet ve 1.341.360.-TL tutarında ülkenin değişik bölgelerindeki firmalara ait çeklerin bir anda …’e teslim edildiğini, bu durumun davalılar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğunun göstergesi olduğunu, bu yönüyle de mahkeme kararının hatalı olduğunu, Davalı … şirketinin, müvekkili gibi başka bayilerin de verdiği siparişler için verilen çek ve senetleri … üzerinden aldığını, tahsilatı kendisinin yaptığını, böylece … Şirketinin, … firmasını bir perde gibi kullandığını, tüm riskleri …’a yükleyerek alınan ve henüz mal teslim edilememiş çek ve senetleri tahsil yoluna gittiğini, … firmasından sürekli mal alımı yapan firmalardan …’nin, …’in talebi ve yönlendirmesi doğrultusunda Mersin’de bulunan taşınmaz üzerine …’un …’e olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 12.01.2016 tarih ve … yevmiye ile 145.000.-TL bedelli ipotek koyduğunu, bu şekilde, … şirketinin, doğrudan risk almadan … firması üzerinden satış yaptığını, üstelik mal teslimi konusunda yaşanan olumsuzluklar ve eksikliklerden sıyrılmaya çalıştığını, bu şekilde … şirketi tarafından piyasadan alınan çek ve senetlerin …’e ciro edildiğini, çek ve senetlerin, çek ve senedi düzenleyen kişiler yönünden 3. kişi durumunda olan … şirketi tarafından icraya konulduğunu, bu şekilde … şirketinin, mal tesliminin yapılmamasından kaynaklı sorunlardan kurtulma ve çeklerin – senetlerin tahsili yoluna gittiğini, taraflar arasında yıllardır süren bir organik ilişki bulunduğunu, Dava konusu çeklerin, … tarafından ciro edilerek …’e teslim edildiği hususunun mahkemece de tespit edildiğini, söz konusu çeklerin karşılığında mal teslimatı süresinde yapılmadığı için çeklerin iadesinin … firmasından ve …’ten sözlü olarak defalarca istendiğini, ancak mal teslimatı yapılmadığı gibi söz konusu çeklerin de iade edilmediğini, … şirketinin, tek satıcısı olan … firmasının bu malları teslim edip etmediğini bilebilecek durumda olup bu nedenle kötü niyetli olduğunu, Yapılan araştırma sonucunda … firmasından bu şekilde önceden çek vererek mal alımı yapan birçok bayiye mal teslim edilmediği gibi, alınan çeklerin de iade edilmediği, bu çek ve senetlere istinaden … tarafından icra takipleri yapıldığı hususunun tespit edildiğini, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile … tarafından … aleyhine icra takibi yapıldığını, yine aynı durumdaki bayilerden … tarafından Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/200 E. sayılı dosyası ile aynı davalılar aleyhine menfi tespit ve tedbir talepli dava açıldığını, davalıların birçok müşteriyi ve bayisini bu şekilde mağdur etmiş durumda olduğunu, ayrıca, … firmasının, 80.000.-TL’nin üzerinde ürün alan müşterileri ve alt bayileri umreye götürdüğünü, doğrudan … firmasından ürün almayan … bayilerinin umreye … tarafından götürülmesinin, taraflar arasındaki organik ilişkiyi de gösterdiğini, … firması ile sorunlar yaşanınca, … firması yetkililerinin müvekkili şirket yetkilileri ile görüştüğünü, teminat mektubu vererek doğrudan kendileri ile çalışmaları halinde, …’a verilen ve karşılığında mal verilmemiş olan çekler karşılığında mal teslimi yapabileceklerini beyan ettiklerini, Anlaşma gereğince davalı … firmasına teslim edilen çekler için müvekkiline icra takibi yapılması tehdidi bulunduğu ve mahkemece tedbir talepleri reddedildiği için müvekkilinin çek bedellerini ödemek zorunda kaldığını ve eldeki davanın bu nedenle istirdat davasına dönüştüğünü belirterek, ilk derece mahkemesince … A.Ş. yönünden verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
STİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, alınacak mal karşılığı avans olarak verilen çeklerin, mal teslimi yapılmaması nedeniyle bedelsiz kaldığı iddiasından kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı … A.Ş.aleyhine açılan davanın reddine, davalı … Ltd. Şti.aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça ve davalı … A.Ş. hakkında verilen hükme karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargılama sırasında dava konusu çek bedelleri davacı tarafça ödenmekle dava istirdat davasına dönüşmüştür. Dava konusu … Yenihal Mersin Şubesi’ne ait 30/06/2018 keşide tarihli 50.000,00.TL bedelli çek ve aynı şubeye ait 30/07/2018 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çekin keşidecisinin davacı şirket, lehtarının davalı … olduğu ve çeklerin … tarafından ciro yoluyla davalı …’e verildiği, yargılama sırasında çeklerin davalı … tarafından bankaya ibraz ile ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça sadece davalı … A.Ş. hakkında verilen hükme karşı istinaf başvurusunda bulunulduğundan, istinaf incelemesi adı geçen davalı hakkında verilen hükme yönelik yapılmıştır. Çek, TTK’nın 780/1-b maddesine göre kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içerdiğinden sebepten mücerret bir borç ödeme aracı olduğuna ilişkin karine bulunmaktadır.Bu karinenin aksinin iddia eden tarafından ispatlanması gerekir. Davacı ile davalı … arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Dava konusu çekler kambiyo senedi niteliğinde olup sebepten mücerrettir. Davalı …, dava konusu çeklerin diğer davalı … tarafından, faturalardan kaynaklanan cari hesap borcuna ve borçlarına mahsuben kendisine verildiğini savunmuştur. Çek giriş bordrosunda da, söz konusu çeklerin belli siparişlere karşılık verildiğine dair bir kayıt bulunmamaktadır. TTK’nın 687. maddesinde “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defi’leri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre şahsî def’îlerin kural olarak hamile karşı ileri sürülmesi söz konusu değildir. Ancak hamil poliçeyi devralırken bile bile borçlunun zararına hareket ederse, bu durumda şahsî def’îler hamile karşı da ileri sürülebilecektir. Anılan bu düzenleme TTK’nın 818. maddesi göndermesi nedeniyle çekler hakkında da uygulanmaktadır. Somut olayda; davacı, davalı … A.Ş.’nin, dava konusu çekleri bedelsiz olduğunu bilerek devraldığını ispat etmelidir. Çekin bedelsiz olduğunun bilinmesi gereken an, çekin devralındığı andır. İspat yükü davacı tarafta olup, dosya kapsamı ile davacının, davalı …’in dava konusu çeki, bedelsiz olduğunu bilerek devraldığı ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla hareket ettiği ispatlanmadığından, keşideci davacının, çekin lehtara avans olarak verildiği ve çekler karşılığı mal teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığı iddiasına dayanarak hamil davalıya karşı sorumluluktan kurtulamayacağı, kaldı ki, bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, davalılar arasında sözleşme ve açık hesap şeklinde işleyen bir ticari ilişki bulunduğu, dava konusu çeklerin davacının ticari defterlerinde kayıtlarının bulunmadığı, davalının ticari defterlerinde ise, usulüne uygun olarak diğer davalı … hesabına alacak şeklinde kaydının bulunduğu, bu hali ile, dosya kapsamı ile davacının, davalı … aleyhine ileri sürdüğü iddialarını ispatlayamadığı, davalılar arasındaki sözleşmenin niteliği sonuca etkili olmadığı gibi, davalılar arasında organik bağ bulunduğunun kabulünü gerektirecek bir delilin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda davacı ile davalı … arasındaki hukuki uyuşmazlığın doğru olarak tespit edildiği, uyuşmazlık doğrultusunda davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olduğu, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.