Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/240 E. 2020/721 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/240
KARAR NO : 2020/721
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/204 Esas – 2019/118 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/07/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili; davalı ve borçlu …’nin Almanya’ da … şirketini, iki ortak ile kurduklarını ve şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, davalı şirkete yatırım yapmak isteyenlere şirketin amacının ve hedefinin yenilenen enerjiye ve solar enerjisine yatırım yapmak olduğunu ifade ettiğini, şirkete yatırım yapan yatırımcıların borçlu tarafından kendilerine şirketin kuruluş amacı olarak ifade edilen bu amaca yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını, ancak borçlunun yatırımcıların sermayelerini başka amaçlarla kullandığını, bundan dolayı Hamburg Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/04/2013 tarihli ve 620 KLs 1/11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararı ile borçlu …. aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, şirkete para yatıranlar arasında davacı …’ın da bulunduğundan bahisle alacağın tahsili bakımından İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’ nün 2017/639 Esas sayılı dosyasına davalıların yaptığı itirazın iptali ile takbin dava değeri oranında devamına, alacağın takip talebi çerçevesinde öngörülen oranlarda asıl alacağa işleyecek temerrüt faizi, vekalet ücreti ve masrafları ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili; davalının adresinin Berlin/ Almanya olması nedeniyle mahkemenin yetkili olmadığını, ticari alacak davası nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğini, davalının herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, 2005 yılında ortaya çıktığı iddia edilen alacağın da zamanaşımına uğradığından bahisle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/11/2019 tarih ve 2019/204 Esas – 2019/118 Karar sayılı kararı ile; ” Somut olayda, sözleşmenin yapıldığı ve ifa edildiği, haksız fiilin işlendiği, zararın meydana geldiği, davalının veya zarar görenin yerleşim yeri gibi hiç bir durum Türkiye’de bulunmamaktadır. HMK’ nın 5. maddesinin belirttiği aksine hüküm ise. Yukarıda belirtilen TTK’ nın 561. maddesidir. Buna göre, zarar gören şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığı gibi, davalı süresinde yetki itirazında bulunarak davanın usulden reddini talep etmiştir. Yetki ve dava hakkı HMK’ nın114/1-a ve ç bentlerinde belirtildiği üzere dava şartı olup, bu şartın eksik olması halinde dava görülemez. Mahkememiz de işbu davaya bakmaya yetkili olmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar vermek gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması dolayısı ile dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalının milletlerarası yetki itirazının kabulünün hatalı olduğunu, Öncelikle davalının icra dosyasında ödeme emrine itirazında yetki itirazında bulunmadığını, Somut olayda, davalının “mutad meskeni” İstanbul’da bulunduğundan, yabancılık unsuru ihtiva eden davada bu kavramın önemle dikkate alınması gerektiğini, Yerel mahkemenin gerekçesinin yasal dayanağı bulunmadığını, Somut olayda davalının Alman Hukuku’ na göre ” kişisel ” iflası ve ayrıca gerçek kişinin kişisel mal varlığı ile sorumluluğu söz konusu olduğunu, şirketin iflasına yönelik bir karar bulunmadığını, Yer itibari ile yetkili bir Türk Mahkemesi’nin bulunmasının, milletlerarası yetkinin doğması için gerekli ve yeterli olduğunu, Davalının mutad meskeninin Türkiye olduğunu, Yerel Mahkemenin, davalının eyleminin haksız fiil oluşturduğu gerekçesine dayanarak işbu davanın açılmamış olmasının sonucu değiştirmeyeceğini belirtmiş ise de; bu gerekçenin somut bir hukuki dayanağı bulunmadığını, Müvekkilinin Türk Mahkemeleri tarafından himaye edilmeye muhtaç olduğunu Yerleşik AYM kararları uyarınca Mahkemelerin usul kurallarını uygularken adil yargılanma hakkını ortadan kaldıracak ölçüde şekilcilikten kaçınması gerektiğini, Yerel Mahkemenin somut olayın şartlarını dikkate almadığını ve gerekçesi ile ( özellikle de Alman Hukukunun uygulanması ile ilgili) çelişki yaratacak bir sonuca vardığını, Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından ihtiyat-i haciz kararları verilmişken, BAM tarafından yetki itirazı reddedilmişken, Ticaret Mahkemeleri’ nin somut olayın şartlarını irdelemeksizin aynı şablon gerekçe ile karar vermelerinin yadırganması gerektiğini, Açıklanan nedenlerle; Türk Mahkemeleri’ nin ihtilafı çözmeye yetkili olduğunu, davanın esasına girilmesi gerektiğini beyanla; İstinaf itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, davalının Almanya’ da kurduğu şirkete yatırımcı arayışına girdiğini, müvekkilininde söz konusu şirkete yatırım yaptığını, davalı şirket yöneticisinin şirkete yatırılan paraları amacı dışında kullandığını, Almanya’da davalı hakkında davalar açıldığını, ayrıca davalının kişisel olarak iflasına karar verildiğini, Alman mahkemelerince verilen kararla davalının borçlu oluğunun tespit edildiğini, alacağın tahsili amacıyla yaptıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece, somut olayda, sözleşmenin yapıldığı ve ifa edildiği, haksız fiilin işlendiği, zararın meydana geldiği, davalının veya zarar görenin yerleşim yeri gibi hiç bir durumun Türkiye’de bulunmadığı, HMK’ nın 5. maddesinin belirttiği aksine hükmün ise TTK’nın 561. Maddesi olduğu, buna göre de, zarar gören şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, anılan yasal düzenlemeler karşısında Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığı gibi, davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu, gerekçesi ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. MÖHUK 40. maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. Türk mahkemelerini yetkili kılan bir iç yetki kuralı varsa ,Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de mevcuttur. TTK’ nın 553. maddesinde şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. Buna göre TTK 561. maddesinde belirtilen yetki kuralı kesin yetki olmayıp, genel mahkemelerin yetkisini kaldırmamaktadır. HMK’nın 6. maddesinde “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmü, 9/1 maddesinde “Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir.” düzenlemesi getirilmiştir. Kesin yetkinin veya yetki sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda alternatif yetki kurallarının bulunması genel yetkili mahkemenin yetkisini kaldırmaz. Dava genel yetkili mahkemede de açılabilir. HMK’ nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğundan ve yine 9. maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesi olduğundan, davalının dava tarihinde mutad meskeninin bulunduğu yerin tespiti önem taşımaktadır. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni Şişli/ İstanbul’ dur. HMK 9. maddesine göre ilk derece mahkemesi davada yetkili olup, MÖHUK 40. maddeye göre Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmaktadır. Mahkemece davanın Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması dolayısı ile dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile davalının Türkiye’ de mutad meskeni bulunmakta olup, buna göre ilk derece mahkemesi yetkili olduğundan ve Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunduğundan mahkemenin usulden red kararının HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06/11/2019 tarih ve 2019/204 Esas 2019/118 Karar sayılı ilamının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/07/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.