Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/233 E. 2022/171 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/233 Esas
KARAR NO: 2022/171 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2018
NUMARASI: 2015/356 Esas 2018/355 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, TMSF’na (… A.Ş.) devredilmiş bulunan … A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. firması arasında Kredi Sözleşmesi İmzalanlandığını, davalılar … ve …’nin işbu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, söz konusu sözleşme uyarınca asıl borçluya teminat mektubu kredisi kullandırıldığını,kredilerin geri ödenmemesi üzerine Kredi borçlarının Beyoğlu … Noterliği’nin 12.05.2005 tarih ve … yevmiye no.lu İhtarnamesi ile kat edildiğini ve söz konusu ihtarnameye rağmen borçluların müvekkil bankaya olan borçlarını ödemediklerini, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ile takibe geçildiğini ve borçlular tarafından başlatılan takipte borcun tamamına ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine işbu davanın açıldığı” belirtilerek başlatılan icra takibine vaki tüm itirazların iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya cevap vermedikleri ancak icra dairesine yapmış oldukları itiraz dilekçesinde takibe konu alacağın tamamının borçlu şirket … Ltd. Şti. firması tarafından ödendiğini, bu nedenle borca itiraz ettikleri takibin durdurulması talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/03/2018 tarih ve 2015/356 Esas – 2018/355 Karar sayılı kararında; “….Davacı banka ile devren birleşen … A.Ş. İle dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında bila tarihli 6.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalıların anılan genel kredi sözleşmelerine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, asıl borçlu lehine toplam 2.749,00 TL tutarlı teminat mektubu düzenlendiği, takip tarihinden önce 04/03/2005 tarihinde Erenköy Gümrük Müdürlüğü’ne hitaben düzenlenen 415,00 TL’lik teminat mektubunun tazmin edildiği, diğer teminat mektuplarının komisyonları ile anılan teminat mektubunun nakde çevrilmesi sebebiyle davacı bankanın takip tarihi itibariyle 8.460,09 TL, mektup komisyonları faizli bakiyesi nedeniyle 50.570,04 TL alacaklı olduğu, davacı bankanın asıl alacağa %44 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi yürütebileceği, ancak davalı kefillerin takip tarihinden önce temerrüte düşürüldükleri ihtarname tebliğ şerhi ile ispat edilemediğinden takip tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, kefalet limitleri dikkate alınarak davacı bankanın teminat mektubunun nakde çevrilmesi ve mektup komisyonları nedeniyle davalı kefillerden takip tarihi itibariyle 6.000,00 TL talep edebileceği dikkate alınarak 17/07/2017 tarihli ek rapor doğrultusunda…”gerekçesi ile, Davanın kısmen KABÜLÜ ile; Davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 6.000,00 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaran %44 temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi yürütülerek devamına, fazla talebin reddine, Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranından 1.200,00 TL inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 140.maddesi hükmüne göre fon, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğunu, Dava dışı … Ltd. Şti. İle … T.A.Ş. arasında genel kredi sözleşmeleri düzenlendiğini, davalılar … ile … ise genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, asıl kredi borçlusu lehine muhataplar … Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü ile Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğü’ne toplam 2.749,00-TL bedelli (30.05.2013 tarihi itibariyle güncel değeri 31.223,65-TL) 6 adet teminat mektubu verildiğini, borçluların kredi işleyişi ile ilgili edimlerini yerine getirmemeleri, teminat mektup komisyon bedellerini zamanında ödememeleri üzerine kredi sözleşmelerinin borçları muaccel kılma, cari hesapların kesilmesi ve sözleşmenin feshi ile ilgili maddeleri gereğince; bu meyanda özellikle Genel Kredi Taahhütnamesinin hükümleri uyarınca, Beyoğlu …Noterliği’nin 12.05.2005 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile hesaplar kat edildiği; söz konusu ihtarname ile komisyon borcunun, bunların faiz ve fer’i haklarının ödenmesi; teminat mektuplarının iadesi veya mektup bedellerinin deposu ihtar edildiğini, ihtarnameyle belirtilmesine rağmen verilen süre içinde teminat mektuplarının iadesi veya bedellerinin deposuna yönelik talebimiz dava dışı borçlu şirket ile davalı borçlu tarafından yerine getirilmediğini, doğmuş komisyon borçları, bunların temerrüt faizi ve fer’i alacaklarıyla birlikte tahsili talebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile yasal takip başlatıldığını, Takipte 10.06.2013 tarihi itibariyle 54.289,58-TL. nakdi riskin ve 30.05.2013 tarihi itibariyle güncel değeri 31.223,65-TL olan gümrük teminat mektuplarının faizli bakiyesi ile deposu istendiği, takipten sonra dosyaya herhangi bir ödeme olmadığını, müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalılar … ile … ‘nin takibe itiraz ettiğini, Takibe yapılan itirazlar haksız, kötüniyetli ve takibi sürüncemede bırakma gayesine yönelik olduğundan itirazın iptali için dava açıldığını, yargılama sürecinde bilirkişiden kök ve ek rapor alındığını, kök raporun sonuç kısmında; “Davalı kefiller … ve …’nin itirazlarının iptalinin 6.000TL asıl alacak, 45.877,33TL yıllık 493,5 oranından temerrüt faizi ve 2.293,87TL faizin 5’i BSMV olmak üzere toplam 54.171,20TL üzerinden yapılması ve 10.06.2013 takip talep tarihinden itibaren de 6.000TL asıl alacak matrahı üzerinden yıllık 444 temerrüt faizi ve faizin 45’i oranında BSMV tutarının davacı banka tarafından talep edilebileceği,” değerlendirmesi yapıldığını, bilirkişi ile müvekkili banka hesaplaması arasında 118,39TL gibi cüzi bir fark bulunduğunu, bu hususun da tebliğ tarihinin farklı alınması ve bilirkişi tarafından ihtarname tarihinden temerrüt tarihine kadar geçen süre için bir hesaplama yapmamasından kaynaklandığının tespit edildiğini, Ek raporun sonuç kısmında ise “Davalı kefiller … ve …’nin itirazlarının iptalinin; 10.06.2013 takip talep tarihi itibariyle 6.000TL asıl alacak tutarı üzerinden yapılması ve 10.06.2013 takip talep tarihinden itibaren de 6.000TL asıl alacak matrahı üzerinden yıllık %44 temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV tutarının davacı banka tarafından talep edilebileceği, ile Yüksek Mahkemece kanaat getirildiği takdirde taraflarınca kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında hesaplanan ve toplam talep dahilinde kalan 45.990,08TL akdi faiz ve bunun fer’i 2.299,50TL BSMV tutarının da davacı banka alacağı olarak itirazın iptaline dahil edilebileceği,” değerlendirmesi yapıldığını, Sonuç olarak “davalı kefillerin takip tarihinden önce temerrüde düşürüldükleri, ihtarname tebliğ şerhi ile ispat edilemediğinden takip tarihinin temerrüt tarihi olarak Kabul edilmesi gerektiği, kefalet limitleri dikkate alınarak…takip tarihi itibariyle 6.000TL talep edebileceği dikkate alınarak…” gerekçesi ile 17.07.2017 tarihli ek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Verilen kararın haksız olmakla birlikte, Genel Kredi Sözleşme şartlarına ve dolayısıyla hukuka aykırı olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi 62. Maddesinin; “Taahhütlerimizin tamamen yerine getirilmesi için aşağıdaki adresimizi ikametgah edindiğimizi ve sözü geçen yere yapılacak tebliğlerin şahsımıza yapılmış sayılmasın, o yerde bulunmasak bile, tebligatın iade edilmeyip, TK. 21. Maddesinin uygulanmasını kabul ederiz. İşbu ikametgahımızı değiştirdiğimiz takdride, aynı şekilde derhal yeni ikametgahı göstermeyi taahhüt ederiz. Ancak bu suretle yeni ikametgahımızı ticaret siciline tescil ettirip ayrıca Bankanıza noterlik eliyle tebliğ ettirmediğimiz takdirde, yukarıda sözü geçen ilk ikametgaha yapılacak tebliğlere itiraz hakkımız olmayacaktır.” şeklinde olduğunu, bu kapsamda Genel Kredi Sözleşmesinin sonunda imzaları altında yazılı adreslere ihtarname gönderilmiş olup davalı kefillerin takiple temerrüde düşürülmüş sayılması Genel Kredi Sözleşme şartlarına ve dolayısıyla hukuka aykırı olduğunu, Tebliğ edilemediğinden taraflar arasında imzalanan Genel kredi sözleşmesinin ilgili maddesi gereği yeni adresler bildirilmediğinden Genel kredi sözleşmesinde belirtilen adreslere yapılan tebliğler borçlulara yapılmış sayıldığını, Dolayısıyla, yeni adres bildirimi yapılmadığı taktirde temerrüt halinin oluşmadığı sonucuna varılması gerek sözleşme gerek doktrin gerekse içtihatlara aykırılık oluşturmakta olduğunu, hak kayıplarının önlenmesini teminen adres değişikliğinin bildirilmesi borçluların yükümlülüğü olup keyfi tutumları ile bu yükümlülüğe uymayan borçluların kendi kusurlarının sonuçlarına katlanmaları gerektiğini, bu kapsamda temerrüt tarihi olarak takip tarihinin esas alınması ve buna göre hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Takip alacağı; muhatabı gümrük müdürlüğü olan mer’i teminat mektupları ve teminat mektuplarının borçlulara kullandırılmasından dolayı oluşan komisyonlardan doğmakta olduğunu, davalı borçluların 6.000TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinde imzaları bulunduğundan davalı borçlular kefalet limiti olan 6.000TL ve fer’ilerinden sorumlu olduklarından yalnızca 54.289,58TL. nakit alacak açısından itirazlarının iptali için huzurdaki dava açıldığını, söz konusu nakit alacak lehe verilen teminat mektuplarına ilişkin komisyon ve masraflardan oluşmakta olup komisyon borçlarını ödeme yükümlülüğü imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinden doğmakta olduğunu, davalıların kefalet limiti olduğundan gayrinakit depo talebinin huzurdaki davadaki talepleri içerisinde yer almadığını, Bilirkişi kök raporunda; 06.05.2005 tarihli ihtarnamenin davalı borçlulara tebliğ edilemediğini, 16.05.2005 tarihinde iade edildiğini ve kredi sözleşmesinin 62. Maddesine göre sözleşmede yazılı yasal ikametgaha yapılan tebligatların geçerli olacağı hükmü gereği iade tarihine 2 gün ekleyerek temerrüt tarihi olarak 19.05.2005 tarihini esas aldığını, ancak ek raporda bu husustan vazgeçerek sözleşmedeki ilgili maddenin kefile uygulanamayacağından bahisle, kefiller açısından temerrüt tarihinin öğrendikleri tarih olarak esas alınması gerektiğinin belirtildiğini, Sonuç olarak bilirkişinin “kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında hesaplanan akdi faiz tutarının 46.455,15TL olduğu dikkate alındığında ve bu tutarında takipte istenilen 45.990,08TL faiz tutarının üzerinde kaldığı görüldüğünden davacı bankanın talebinde olduğu gibi 45.990,08TL akdi faiz ve bunun fer’i 2.299,.50TL BSMV tutarını isteme hakkının bulunduğu düşünülmektedir.” şeklinde değerlendirme yaptığını, Müvekkili bankanın hesaplaması ve davaya ilişkin talebimiz ile örtüşen bu değerlendirmenin (kök raporda belirlenen tutar) kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ek rapora göre hüküm kurulmasının haksız olduğunu, Müvekkili banka hesaplamasında; davalı borçluların kefalet limitleri üzerinden 06.05.2005 ihtarname tarihinden itibaren (müvekkili bankaca esas alınan tebliğ tarihi olan) 20.05.2005 tebliğ tarihine kadar akdi faiz işletildiğini, 20.05.2005 tebliğ tarihinden itibaren 10.06.2013 takip tarihine kadar ise temerrüt faizi uygulanarak 45.990,08TL faiz hesaplandığı, bunun da %5 BSMV’si 2.299,50TL olarak hesaplandığı ve toplamda 54.289,59TL’ye ulaşıldığını,
Davalıların sadece 6.000TL bedelli Genet Kredi Sözleşmesinde imzaları bulunduğundan 6.000TL kefalet limiti ile kendi temerrütlerinin sonuçlarından sorumlu olacaklarından buna göre hesaplama yapılarak ihtarname kat tutarı ve buna bağlı olarak takip tutarına ulaşıldığını, Müvekkili bankanın hukuka ve Genel Kredi Sözleşmelerine aykırı bir işlemi ve talebi bulunmadığını, yapılan tespit ve hesaplamalar taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine dayanmakta olup hukuka uygun olduğunu, bu kapsamda genel kredi sözleşmelerine ve hukuka aykırı yapılan hesaplamaya göre tespit edilen tutar üzerinden kurulan hüküm taraflarınca kabulü mümkün olmayıp kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve talep doğrultusunda davanın aynen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, teminat mektubu komisyon alacağından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı TMSF’ye devredilmiş bulunan … A.Ş. İle dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. Arasında bila tarihli 6.000,00 TL. (eski 6.000.000.000) genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalılar … ile … ise genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, asıl kredi borçlusu lehine muhataplar … Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü ile Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğü’ne toplam 2.749,00-TL bedelli 6 adet teminat mektubu verildiği, borçluların kredi işleyişi ile ilgili edimlerini yerine getirmemeleri, teminat mektubu komisyon bedellerini zamanında ödememeleri üzerine kredi sözleşmesinde borçları muaccel kılma, cari hesapların kesilmesi ve sözleşmenin feshi ile ilgili 56 maddesi gereğince davacı tarafça dava dışı asıl borçlu ve kefillere Beyoğlu …Noterliğinden çekilen 12.05.2005 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile hesabın kat edildiği; söz konusu ihtarname ile komisyon borcunun, bunların faiz ve fer’i haklarının ödenmesi; teminat mektuplarının iadesi veya mektup bedellerinin deposu ihtar edildiği, söz konusu ihtarnamenin davalı kefillere tebliğ edilemeyerek iade edildiği anlaşılmıştır.Sözleşmenin 62. Maddesinde, sözleşmedeki adres değiştirildiği ve adres değişikliği bildirilmediği taktirde sözleşmede yazılı adrese yapılan tebligatların geçerli olacağına dair hükmün asıl borçlu için düzenlendiği, kefilleri kapsamadığı anlaşılmıştır.Bilirkişi kök raporunda; davalı kefillere çıkartılan ve bila tebliğ iade edilen tebliğlerin sözleşmenin 62 maddesi uyarınca geçerli olarak kabul edip temerrüt faizi ve faizin bsmv’sini hesaplayıp davacının 6.000 TL. Asıl alacak, 45.877,33 TL. yıllık %93,5 oranından temerrüt faizi, 2.293,87 TL. Faizin %5 5 bsmv olmak üzere toplam:54.171,20 TL. Talep edebileceği belirtilmiştir. Bilirkişi ek raporunda; Her ne kadar sözleşmenin 62 maddesinde sözleşmede yazılı adrese yapılan tebligatların geçerli olacağı hususu hüküm altına alınmış olsada TBK. 590/3 madde hükmünde;” Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar,” düzenlemesi gözetildiğinde kefillere bildirim tarihi belli olmadığından (bildirim yapılmadığından) davalı kefillerin takip tarihi itibariyle temerrüde düştüklerinin kabulü gerektiği belirtilmiştir. İİK 68/b maddesinde, kefilin sorumluluğu kendi temerrüdü ile sınırlıdır. Kefil temerrüde düşürülmediği sürece temerrüt faizlerinden sorumlu tutulamaz. İ.İ.K’nun 4949 sayılı Yasa ile değişik 68/b maddesinin son cümlesi hükmü, kredi borçlusu yönünden uygulanabilir ise de kefil bakımından uygulama yeri bulunmamaktadır. (Yargıtay 19. HD’nin 2015/12974 E- 2016/4207 K sayılı kararı) Kefillerin sözleşmede belirtilen adreslerine çıkartılan kat ihtarının bila tebliğ iade edildiği, sözleşmenin 62. Maddesindeki düzenlemenin asıl borçluya ilişkin olduğu ve kefilleri kapsamadığı, TBK. 590/3 maddesindeki; ” Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar,” düzenlemesi ve İİK 68/b maddesi gözetildiğinde davalı kefillerin takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden, takip tarihine kadar temerrüt faizi istenemeyeceği, temerrüdün icra takibinden itibaren başladığı anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve davacı vekilinin istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı harçtan muaf olduğundan, istinaf harçları konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.