Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/232 E. 2022/357 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/232 Esas
KARAR NO: 2022/357 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/760 Esas – 2019/267 Karar
TARİH: 26/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Üye İşyeri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının murisi …’nın müvekkili bünyesinde birleştirilen dava dışı … T.A.Ş. ile akdetmiş olduğu Üye İşyeri Sözleşmesinden kaynaklanan borcunun ödenmesi için mirasçıların … ve …’ya ihtarname gönderildiğini ancak ihtarnameye mirasın reddedildiği yönünde cevap verildiğini, elde edilen nüfus kayıt örneğinden murisin hayattaki tek mirasçısının davalı olduğunun öğrenildiğini, bunun üzerine davalıya Beşiktaş ..Noterliği’nin 25/02/2013 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine ise davalının haksız olarak itiraz ettiğini, davalının mirasçı olmadığı yönündeki iddiasının haksız olduğunu, zira Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/607 E., 2013/806 K. sayılı 16/09/2013 tarihli kararına göre davalının yasal mirasçı olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, mirasın borca batık olduğunu ve müvekkilinin def’i yoluyla mirası hükmen reddetmekte olduğunu, bu def’inin ileri sürülmesinin bir süreye tabi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/03/2019 tarih ve 2015/760 Esas 2019/267 Karar sayılı Kararı ile; “Davalının kardeşi olan müteveffa …’nın 02/11/1999 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiği, geriye mirasçı olarak babası … ve annesi …’nın kaldığı, en yakın yasal mirasçıları olan annesi ve babası tarafından Didim Sulh Hukuk Mahkemesine 22/12/1999 tarih, 1999/191 esas 1999/200 karar sayılı kararı ile mirasın kayıtsız ve şartsız reddedildiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK m.612 uyarınca en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecektir. Bu durumda ikinci derece ve üçüncü derece mirasçılara miras intikal etmeyecektir. Miras bırakanın en yakın mirasçıları tamamı tarafından mirasın reddedilmesi, terekenin borca batık olduğuna karine teşkil eder. Bu nedenle kanun koyucu, en yakın mirasçılar tarafından mirasın kayıtsız ve şartsız reddi halinde terekenin iflas yükümlerine göre tasfiye edilmesini emretmiştir. Dolayısıyla, miras bırakanın ikinci derece mirasçısı olan davalı kardeşe miras intikal etmemiştir. İstanbul BAM 7.HD vermiş olduğu kararda da bu hususu gözeterek davalının mirasçı sıfatı bulunmadığını kabul ederek mirasın hükmen reddi davasını aktif dava ehliyeti bulunmadığından bahisle reddetmiştir. Sonuç olarak; davalının, üye iş yeri sözleşmesinin tarafı olan müteveffa …’nın yasal yahut atanmış mirasçısı olmadığı, bu nedenle sözleşmeden kaynaklı davacıya ait banka alacağından dolayı sorumlu olmadığı kanaatine varılarak hakkında başlatılmış icra takibinin haksız olduğu kanaatine varılarak davacının itirazın iptali ve takibin devamına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının, davalı hakkında kötü niyetle icra takibi başlattığı kanıtlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; “1-Davacının davasının reddine, 2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İş bu davanın açıldığı tarihi itibariyle müvekkili aleyhine açılmış ve hatta sonuçlanmış mirasın hükmen reddi davası olmadığından, dava açılma tarihi itibariyle davalının aktif husumet ehliyetinin mevcut olduğunu, bu nedenle kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu dava açıldıktan sonra mirasın hükmen reddi davası açıldığını ve sonuçlandığını, dolayısıyla bu davanın açılmasına davalının sebep olduğunu, belirtilen nedenlerle kararda müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, kaldı ki müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilecekse bile bunun dosyanın bulunduğu aşama ve ayrıca yukarıda belirtilen nedenlerle maktu olarak takdir edilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, üye işyeri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı mirasın borca batık olması nedeniyle hükmen reddi yönünde dava açıldığını savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı icra takibine itiraz dilekçesinde mirasın reddine ilişkin olarak Söke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/607 E. sayılı dosyası üzerinden dava açtığını belirtmiş olup Mahkemenin 16/09/2013 tarih 2013/607 E., 2013/806 K. sayılı kararı ile davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu kez davalı tarafça iş bu davadan sonra 19/08/2015 tarihinde Söke 2.Asliye Hukuk Mahkemesine mirasın hükmen reddi istemiyle açılan davada, Mahkemenin 23/02/2016 tarih 2015/745 E., 2016/185 K. sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, İstanbul 9.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/12/2016 tarih 2016/206 E., 2016/538 K. sayılı kararı ile mirasın borca batık olması nedeniyle hükmen reddi koşullarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi’nin 26/04/2017 tarih 2017/439 E., 2017/411 K. sayılı kararı ile, “Davacının kardeşi muris …’nın 02/11/1999 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiği, geriye mirasçı olarak babası … ve annesi …’nın kaldığı, en yakın yasal mirasçıları olan babası ve annesi tarafından Didim Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21/12/1999 tarih ve 1999/191 esas, 1999/200 karar sayılı kararı ile mirasın kayıtsız şartsız reddedildiği anlaşılmaktadır. TMK’nın 612. maddesinde yer alan “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir” hükmüne göre miras reddedilmiş olmakla tasfiyeye tabi tutulacağından murisin ikinci derece mirasçıları hakkında takip yapılamaz. Murisin en yakın mirasçılarının tamamı mirası ret ettiğinden terekesi tasfiyeye tabidir. Yani miras murisin ikinci derece mirasçısı olan davacı kardeşine geçmemiştir. Miras kendilerine geçmemiş olanların ise mirası reddetmeleri söz konusu olamaz. Mirasın ret hakkı mirasın daha önce mirasçı olmayanlara geçmesi halinde doğar. Dava tarihi itibariyle davacının mirasçı sıfatı, eş anlatımla aktif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. …” gerekçesi ile, davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün kaldırılmasına ve davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin 22/05/2018 tarih 2017/4808 E., 2018/4001 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, onama kararı ile karar kesinleşmiştir. Görüldüğü üzere kesinleşen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi’nin 26/04/2017 tarih 2017/439 E., 2017/411 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, TMK’nın 612. m. uyarınca miras borçlunun en yakın yasal mirasçıları olan anne babası tarafından reddedilmiş olmakla tasfiyeye tabi tutulacağından, ikinci derece mirasçısı olan davalıya geçmediğine göre, davacı bankanın alacak talebini davalıya yöneltmesi mümkün görülmemiştir. Ne var ki davacı tarafça yukarıda açıklanan yasa hükmü gereği, davalının dava açıldığı tarih itibariyle de pasif taraf sıfatının bulunmadığı gözetilmeden iş bu dava açılmıştır. O halde mahkemece davanın reddi ile davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak hükümde ve gerekçede davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmiş olduğu açıkça belirtilmemiş olmakla, bu hususun düzeltilmesi gerekmiştir. Bununla birlikte hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT 7/2 m. uyarınca husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi halinde hükmedilecek vekalet ücreti maktu vekalet ücretini geçemeyeceğinden, maktu vekalet ücretinin üzerinde olacak şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın pasif husumet yokluğundan reddi ve davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 26/03/2019 tarih ve 2015/760 Esas – 2019/267 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle REDDİNE, 2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,9-Davacı tarafından sarf edilen 32,50.TL dosyanın istinafa gidiş – dönüş giderinin verilen kararın mahiyeti dikkate alınarak davacı üzerinde bırakılmasına,10-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesie, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.