Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/23 E. 2020/158 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/23 Esas
KARAR NO: 2020/158 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİH: 13/11/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/265 Esas ( Derdest Dava Dosyası)
TALEP:İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 05/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı .. Ltd Şti’nin Tayland’dan satın aldığı iplik emtiasını müvekkili … Sigorta’ya sigorta ettirdiğini, söz konusu emtianın taşınması işini davalılardan … Hizmetlerinin üstlendiğini, navlun faturasının …’ın asıl taşıyan olduğunu kanıtladığını, fiili taşımanın ise … hat firmasına ait … isimli gemiyle yapıldığını, ekspertiz raporundaki bilgilere göre sigortalının … Ltd firmasından satın alınan 710 koli polyester iplik emtiasının piyasa koşulları nedeniyle … Ltd firmasının finansmanı kullanılarak konteyner içeirsinde … gemisine yüklenerek Ambarlı Limanına getirildiğini, konteynerin gümrüklü sahada beklerken sigortalının taşıma konusu emtiayı … Ltd. Şti’ne sattığını ve …’in de aynı emtiayı … Ltd Şti’ne sattığını, …’in emtiayı 19/10/2018 tarihinde gümrükten çektiğini, emtianın tıra yüklenerek Adıyaman’a götürülmek üzere … Ltd. Şti’ne getirildiğini, burada konteynerin mühür ve kapaklarının açıldığını, kapakları açıldıktan sonra kolilerin aktarma işleminin yapıldığını, aktarma işlemi yapılırken 84 koli/504bobin/net 2.688 kg ipliğin ıslanmış kolilerin parçalanmış, bobinlerin dağılmış olduğunun tespit edildiğini, konteyner boşaltıldıktan sonra tabanda bazı deliklerin tespit edildiğini, sigortalının talebi üzerine ekspertiz raporu alınmış olup 16.200,61 TL sigorta tazminatının emtiayı satın almış olan …’in onayı ile müvekkilince 04/12/2018 tarihinde sigortalıya ödendiğini, alacağı tahsil edilemeyince davalılar aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi açıldığını ileri sürerek, davalı borçuluların dava değerine uygun miktardaki menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Gemisine İzafeten … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yasal süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirket için sorumsuzluk karinesi gerçekleştiğini, pasif husumet itirazında bulunulduğunu, aktif husumet itirazında bulunulduğunu, yasaya uygun halefiyet ilişkisi bulunmadığını, davacı tarafından yapılan hatır ödemesi olduğunu, işbu davanın yetkisizlik kararı ile reddi gerektiğini, İngiltere Mahkemelerinin yetkili olduğunu, konteyner varma/boşaltma limanına 29/08/2018 tarihinde tam ve eksiksiz olarak tahliye ile aynı tarihli yük teslim formu karşılığında teslim edildiğini,müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, teslim tarihinden sonra 51 gün liman sahasında beklemeye başlayan konteynerin maruz kaldığı durumların sorumluluğunun müvekkili şirketin acenteliğini yaptığı donatana yüklenmesi hukuken mümkün olmadığını, Konteyner takas raporunda konteynerin alt tabanında herhangi bir hasarın tespit edilmediğini, dava konusu hasarın deniz yolu taşıması sırasında meydan ageldiği ispat edilemediğini, alacağın likit olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; söz konusu hasara ilişkin ödemenin yapıldığına dair bir açıklamanın mevcut olmadığını, davacının söz konusu malları 08/10/2018 tarihinde … unvanlı firmaya ve o da 11/10/2018 tarihinde … firmaya devrettiğini, hasar ve yarar devirle birlikte alıcıya geçtiğinden davacının sunduğu ekspertiz raporuna göre hasarın devir sonrasında oluşmuş olma ihtimalinin bulunduğunun anlaşıldığını, davacı … firmasının sigortalısı olmayan … veya … firmasının mülkiyetinde iken hasarın oluşmuş olabiliceğinin gözetildiğini, … firmasının bir zararı olmadığı halde ona ödeme yapılmış olmasının açıkça bir hatır ödemesi olacağından davacının halefiyet nedeni ile rücu etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili … firmasının herhangi bir şekilde konişmentoda adının geçmediğini, söz konusu mallara ilişkin tepsitlerin rücu edilen tarafların huzunda yapılması gerkeirken buna davacının yahut sigortalısı tarafından riaye edilmediğini, müvekkili davalı … firmasının davacının sigortalısna malları 30/08/2018 tarihinde alabileceğinin bildirdiğini ve o tarihten sonra söz konusu malları üzerinden tasarruf yahut zilyetlik hakkı bulunmadığını, davacının sunduğu ekspertiz raporunun hasar sebebi konusunda çelişkili ve hatalı değerlendirmelerle malul olduğunu savunarak davanın ve ihtiyati haciz talebinin reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 13/11/2019 tarih ve 2019/265 Esas ( Derdest Dava Dosyası) sayılı ara kararında; “…Davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalıların sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsili amacıyla açılan tazminat davasıdır. Her ne kadar davacı vekilince, davalı borçuluların dava değerine uygun miktardaki menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiş ise de; dava konusu olayda davalıların aktif ve pasif husumet itirazlarının bulunduğu, davalı … gemisine izafeten … Gemi Acenteliği’ nin milletlerarası yetki itirazında bulunduğu, hasarın taşımanın hangi aşamasında gerçekleştiğinin, davalılara usülune uygun ihbar yapılıp yapılmadığının ve hasardan davalılarının sorumluluklarının çekişmeli olduğu, çekişmenin ancak yargılama sonucunda giderilebileceği anlaşıldığından…”gerekçesi ile; İhtiyati haciz talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Somut olaydaki talebinin ihtiyati tedbir değil, ihtiyati haciz olduğunu, bu yöndeki talebin konusu olan ihtiyati haciz kararı bakımından yargılama akıbetinin beklenilmesi ” ihtiyati haciz müessesinin ” ruhuna , amacına aykırı olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterli mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesinin olmadığını, diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek olmadığını, ihtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki himaye sağlamak olduğunu, ihtiyati haciz yargılamasında, etkin hukuki himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce geldiğini, maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 264. maddesi çerçevesinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası çerçevesinde ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında incelenerek sonuçlandırılacağını, ( T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi , E. 2007/9698 , K. 2007/9478, T. 2.11.2007 vs. emsal içtihatları ) Yargıtay ve İstinaf emsal ilamlarında henüz kusur ve zarar tespiti yapılmamış olsa dahi İİK 257 vd. gereği bir kısım delilerin varlığı halinde dahi ihtiyati haciz kararı verilmesinde hukuken engel olmadığına karar verildiğini, İstanbul Bölge Adliye 8. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmaya başlamış emsal kararlarının da bu yönde olduğunu, İBAM 8. Hukuk Dairesinin 2018/540 – 2018/255 ve 08/03/2018. Tarihli, 2019/398 E. , 371 K. ve 21.02.2019 Tarihli ve 2019/1472 E. -2019/913 sayılı ve 10/05/2019 Tarihli istinaf kararlarında da benzer davalarındaki taleplerinin kabulüne karar verildiğini, Dosyada 5684 sayılı yasa kapsamında alınan ve yasanın 2./17 mad. gereğince delil vasfına haiz olan bağımsız sigorta ekspertiz raporu ve dava dilekçesi ekinde sunulu belgeler, somut delillerin mevcut olduğunu ancak, alacaklarının rehin dahil hiçbir teminatının olmadığını, İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair kararı usule ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyadaki mevcut delil durumu (ekspertiz raporu, belgeler.), dikkate alınarak ve gerekirse teminat mukabili olarak, davalı- borçlular … LTD ŞTİ – VKN: … ve … gemisine izafeten … AŞ Mersis no … aleyhinde 17.464,26 TL uygun miktardaki taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Nakliye Sigorta Poliçesinden kaynaklanan alacağın, akdi ve fiili taşıyıcı olan davalılardan rücuen tahsili talepli itirazın iptali davası olup istinafa konu talep,davalı borçuluların dava değerine uygun miktardaki menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına ilişkindir. Mahkemece, İhtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu; dosyada ihtiyati haciz verme koşullarının oluşup oluşmadığı bu bağlamda mahkemece verilen istinafa konu kararın dosya içeriğine, hukuka uygun olup olmadığı noktalarındadır. 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) Somut talep incelendiğinde, dava Nakliye Sigorta Poliçesinden kaynaklı rücuen tahsili talepli yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup sunulan belgelerin alacağın varlığını yaklaşık ispata yeterli olmadığı, davacının, davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti yargılamayı gerektirmekte olup dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararı usul ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, sunulan belgelerden İİK 257/1. maddesindeki koşulların oluştuğu kolaylıkla çıkarılamamaktadır. Alacağın var olup olmadığı, varsa muaccel olup olmadığı hususları her halükarda yargılamayı gerektirmektedir. İİK 258 ve HMK 390/3. maddesi uyarınca davacı, ihtiyati haciz verme koşullarının oluştuğunu yaklaşık olarak kanıtlamış değildir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/02/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.