Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/223 E. 2022/605 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/223 Esas
KARAR NO: 2022/605 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI: 2015/1245 Esas 2019/960 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, borçlunun yetki itirazının yerinde olmadığını, borçlu tarafça yalnızca borcu ödeme süresini uzatmak amacıyla dava dayanağı takip dosyasına itiraz ettiğini, borçlunun itiraz dilekçesinde hiçbir dayanak gösterilmediğini, müvekkili tarafından davalı şirkete satılmış olan fatura içeriğindeki tüm emtialar davalı şirket ile yapılmış olan sözlü anlaşma uyarınca kendisine teslim edildiğini, fakat davalının bugüne kadar söz konusu emtia bedelinin 22.827,60.-TL’lik kısmını ödemediğini belirterek davanın kabulüne, borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalı şirketin alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile davacı tarafça yerine getirilmesi gereken edimlerin ifa edilmediği ve bu nedenle tanzim edilen 18/03/2015 tarihli 12.353,94 TL. bedelli fatura, 18/03/2015 tarihli 12.353,94 TL. bedelli faturanın davacıya gönderildiği, davalı tarafça davacıya 05/06/2015 tarihinde 3.000,00 TL. ödeme yapıldığı, takip dosyasında yetki itirazında da bulunduklarını, davacının bakiye alacağının 22.827,60 TL. olduğu ve 3.000,00 TL.nin de davacı tarafça ödenmesi sonucunda taraflar arasında mutabakat sağlanacağına yönelik bir anlaşmaya da varılmasına rağmen davacının 22.827,60 TL. üzerinden icra takibi başlatmasının da açıkça hukuka aykırı olup davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/07/2019 tarih ve 2015/1245 Esas – 2019/960 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut bulunduğu, davacı ve davalı ticari defterlerinin 31/08/2014 tarihli … numaralı 407,16 TL. fatura haricinde birbirini teyit ettiği, işbu fatura nüshasının bulunmaması ve dosya kapsamında davalının düzenlediği bu faturanın davacıya tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmaması sebebiyle bu fatura yönünden davalı tarafın ispat külfetini yerine getirmediği, bu haliyle davacının 13/01/2015 tarihi itibariyle alacağının 22.414,60 TL. olduğu, davalı tarafın ise takip tarihinden sonra toplamda 19.007,10 TL.lik fatura düzenlediği ancak bu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin ve bu faturaya konu malların teslim edildiğine dair herhangi bir yazılı delilin de mahkememize sunulmadığı da nazara alındığında davalı tarafın takipten sonra düzenlenen bu fatura bedellerini talep edemeyeceği anlaşılmakla davacının takip tarihi itibariyle 22.414,60 TL. asıl alacak, takip tarihinden önce işlemiş 518,60 TL. işlemiş faiz alacağının mevcut bulunduğu, takip tarihinden sonra yapılan 3.000,00 TL.lik ödeme ile borcun tamamının kapanmadığı anlaşılmakla işbu ödemenin infaz aşamasında nazara alınması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, Davalı tarafça Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında 22.414,60 TL asıl alacak ve 518,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 22.933,20 TL alacağa ilişkin yapılan itirazın İPTALİNE, Takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmek suretiyle takibin DEVAMINA, Takip tarihinden sonra yapılan 3.000 TL’lik ödemenin infaz aşamasında nazara alınmasına, Asıl alacağın %20 ‘si oranında (4.482,92 TL) icra inkar tazminat bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, Fazlaya dair istemin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı tarafından müvekkili aleyhinde, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlatılmış olup; 11.11.2015 tarihinde yapılan, yetki, zamanaşımı ve borca itiraz ile icra takibi durdurulduğunu, yetki, zamanaşımı ve borca itiraz üzerine, davacı tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde itirazın iptali davası açıldığını, ilk derece mahkemesi 18/07/2019 tarihli gerekçeli kararında işbu davayı kısmen kabul kısmen red ettiğini, Müvekkili şirketin, 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu İşi’ nde, alt yüklenici olarak çalışmakta olup; davacı ise, İstanbul 3. Boğaz köprüsü şantiyesi mobilizasyonu (şantiye kurulumu) kapsamındaki tedarikçilerinden olduğunu, davacının üstlendiği iş, şantiye etrafının tel çit ile çevrilmesi olup; buna ilişkin her türlü malzeme ile beraber işçilik de dahil olmak üzere verilecek hizmetleri kapsamakta olduğunu, belirtilen iş kapsamında; şantiyenin genel etrafı, üretim alanı, kazan dairesi gibi alanlar tel çit ile çevrildiğini, bu işle ilgili taraflar arasında imzalanan sözleşme bulunmamakla birlikte, “…” başlıklı “TEL – ÇİT FİYATLAMALARINI gösterir 28.05.2012 tarihli taraflarca imzalanan adi belge cevap dilekçemizle beraber dosyaya sunulduğunu, Davacı tarafından üstlenilen hizmet bedellerine ilişkin işçilik giderlerinin karşılanmaması üzerine müvekkili tarafından davacıya 27.12.2014 tarihinde e-mail gönderilmiş olup; bahsi geçen e-mail de davacı tarafından kesilen faturalar toplamının 91.827,60-TL olduğu, davacıya yapılan ödemeler toplamının 69.000,00-TL olduğu, davacı tarafından karşılanması gereken, fakat müvekkili tarafından karşılanan hizmet bedellerinin 26.012,60-TL bulunduğu; bu nedenle müvekkili tarafından davacıya 3.185,00-TL fazla ödeme yapıldığının bildirildiğini, bu hesaba davacının herhangi bir itirazı olmadığını, Davacı tarafından karşılanması gerekirken, müvekkili tarafından karşılanan hizmet bedellerine ilişkin tanzim edilen 18.03.2015 tarih 12.353,94-TL bedelli fatura ve 18.03.2015 tarih 12.353,94-TL bedelli faturalar davacıya gönderildiği, fakat davacı faturaları iade etmediğini, yapılan ikili görüşmeler sonrasında, davacı tarafından karşılanması gerekirken müvekkili tarafından karşılanan hizmet bedelleri toplamının 19.006,78-TL olduğu, bakiye alacağın ise icra takibi miktarı olan 22.827,60-TL olduğu, aradaki fark olan 3.820,82-TL’ ye karşılık olarak 3.000,00-TL daha ödendiğinde mütabakat sağlanacağı yönünde anlaşmaya varıldığı ve bu sebepledir ki, müvekkili tarafından davacıya 05.06.2015 tarihinde 3.000,00-TL daha ödeme (havale) yapıldığını, buna rağmen davacı kötüniyetli olarak müvekkili aleyhinde 22.827,60-TL üzerinden icra takibi başlatmış olup; icra takibine müvekkili tarafından itiraz edildiği ve huzurdaki itirazın iptali davası açıldığını, Müvekkili aleyhinde haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olarak ikame edilen iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinde yetki itirazında bulunulmuş olup; davacı, yetki itirazına ilişkin beyanında; “sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği“ ifade edildiği, “mal tesliminin de davalının şantiyesinin bulunduğu … şantiyesinde gerçekleştiği” ifade edildiğini, Cevap dilekçesinde belirtildiği üzere, müvekkilinin ikametgah adresi ADANA olup; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü ve dolayısıyla buna bağlı olarak İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olmadığından yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Diğer taraftan; kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için, “mal tesliminin davalının şantiyesinin bulunduğu … şantiyesinde gerçekleştiği” ne ilişkin davacı beyanının Mahkemenizce kabulü halinde dahi, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü ve dolayısıyla buna bağlı olarak İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olmadığı hususunda şüphe bulunmadığını, davacının beyanında belirttiği … ŞANTİYESİ İstanbul (Çağlayan) Adliyesi yargı sınırları içerisinde yer almakta olup; bu halde dahi, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü ve İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olmadığını, İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle, ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapıldığı, geçerli bir icra takibinin bulunması gerektiği, bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği, eş söyleyişle, ilgili icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu yönünde itiraza uğramış olan bir icra takibi, bu itiraz yöntemince karara bağlanmadıkça, hukuken geçerli bir takip niteliğine kavuşamayacağını, itirazın iptali davasını gören mahkeme, kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın (-ki mahkemenin de yetkisine itiraz edilmiştir), öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonuçlandırmakla yükümlü olduğunu, mahkemenin yapmış olduğu inceleme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar vereceğini, (YHGK 06.10.2004 Tarih, 2004/19-410 E. ve 2004/471 K.) Diğer taraftan, İcra Müdürlüğünün yetkisine değil de sadece Mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda ise, yapılacak inceleme neticesinde mahkemenin yetkisiz olduğu kanaatine varılır ise, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesi reddedilerek HMK 20. maddesi gereği talep halinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceğini, Hal böyle olunca; yetki itirazına istinaden Mahkemece yapılacak inceleme neticesinde, takip yapılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün yetkili olmadığına kanaat getirilmesi halinde, ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Davacının üstlendiği iş, şantiye etrafının tel çit ile çevrilmesi olup; buna ilişkin her türlü malzeme ile beraber işçilik de dahil olmak üzere verilecek hizmetleri kapsamakta olduğunu, hal böyle olunca; müvekkili ile davacı arasındaki hukuki ilişkinin sadece malzeme satışı olmadığı gibi malzemenin montajını da içerdiği; maliyetleri davacıya ait olmak üzere montaj personelinin sigortası, maaşı, yatacak yer, yemek gibi masrafların davacının alacağından kesilmek üzere müvekkili tarafından karşılandığı görülmekte olduğu, anlaşmanın yukarıda açıklandığı gibi olduğuna ilişkin davacı tarafından 20.09.2014 tarihinde gönderilen faksa dair çıktı mevcut olup; bir kısım itirazlar yanında, işçilik faaliyetlerine ilişkin masrafların davacı tarafından karşılanacağı, davacı tarafından müvekkiline bildirildiğini, Davacı tarafından üstlenilen hizmet bedellerine ilişkin işçilik giderlerinin karşılanmaması üzerine müvekkili tarafından davacıya 27.12.2014 tarihinde e-mail gönderilmiş olup; bahsi geçen e-mail de davacı tarafından kesilen faturalar toplamının 91.827,60-TL olduğu, davacıya yapılan ödemeler toplamının 69.000,00-TL olduğu, davacı tarafından karşılanması gereken, fakat müvekkili tarafından karşılanan hizmet bedellerinin 26.012,60-TL bulunduğu; bu nedenle müvekkili tarafından davacıya 3.185,00-TL fazla ödeme yapıldığının bildirildiğini, bu hesaba davacının herhangi bir itirazı olmadığını, Davacı tarafından karşılanması gerekirken, müvekkili tarafından karşılanan hizmet bedellerine ilişkin tanzim edilen 18.03.2015 tarih 12.353,94-TL bedelli fatura ve 18.03.2015 tarih 12.353,94-TL bedelli faturalar davacıya gönderildiği, fakat davacı faturaları iade ettiğini, yapılan ikili görüşmeler sonrasında; davacı tarafından karşılanması gerekirken müvekkili tarafından karşılanan hizmet bedelleri toplamının 19.006,78-TL olduğu, bakiye alacağın ise icra takibi miktarı olan 22.827,60-TL olduğu, aradaki fark olan 3.820,82-TL’ ye karşılık olarak 3.000,00-TL daha ödendiğinde mütabakat sağlanacağı yönünde anlaşmaya varıldığı ve bu sebepledir ki, müvekkili tarafından davacıya 05.06.2015 tarihinde 3.000,00-TL daha havale yapıldığını, buna rağmen davacı kötüniyetli olarak müvekkili aleyhinde 22.827,60-TL üzerinden icra takibi başlatması açıkça hukuka aykırı olup; davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için, müvekkilinin davacıya borçlu olduğu yönünde bir kanaat oluşması halinde; müvekkili aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için talep edilen alacağın likit, bir başka anlatımla belirgin olması gerekmekte olduğunu, bunun yanında iddia edilen alacağın bilirkişi incelemesi sonucu belirleneceği durumlarda, diğer bir ifadeyle yargılama gereken durumlarda, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilememesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonrasında kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari ilişkiden kaynaklı bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, Davalı tarafça Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında 22.414,60 TL asıl alacak ve 518,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 22.933,20 TL alacağa ilişkin yapılan itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmek suretiyle takibin devamına, takip tarihinden sonra yapılan 3.000 TL’lik ödemenin infaz aşamasında nazara alınmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacının 54.209,20 TL. Bedelli ve 30/09/2014 tarihli 1 adet faturanın ödenmeyen bakiye 22.827,60 TL. Asıl alacak ve 771,60 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam: 23.599,20 TL.lik alacağın tahsili talebiyle 13/01/2015 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunduğu, icra takibinden sonra davalı borçlunun taraf ticari defter kayıtlarına göre 05/06/2015 tarihinde havale yolu ile 3.000,00 TL. Ödeme yaptığı, ödeme tarihinden sonra davalı borçlu vekili tarafından icra dosyasına verilen 11/11/2015 tarihli dilekçe ile,icra müdürlüğünün yetkisine,tüm borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde 22.827,60 TL. asıl alacak üzerinden itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. Davalı vekilinin yetkiye yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Mahkemece 24/01/2017 tarihli ön incememe duruşmasının ara kararı uyarınca, dava dilekçesi ve cevap dilekçesinin incelenmesinde taraflar arasında satım akdi bulunduğu, davalı tarafın akit hususunda itirazının bulunmadığı, uyuşmazlığın akdi ilişkiye dayalı fatura alacağından kaynaklandığı ve HMK. 10, TBK 89 (BK 73) maddeleri gereğince hem icra müdürlüğünün yetkili olduğu hemde mahkemenin yetkili olduğu gerekçesiyle davalı tarafın yetki ilk itirazının reddine karar verildiği görülmüştür. Somut olayda, davacı alacaklının muamele merkezi Kadıköy/İstanbul’dur. Davalı cevabında akdi ilişkiyi inkar etmemiş, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinin varlığının davalı tarafça kabul edildiği anlaşılmıştır. Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı mal bedeline ilişkin fatura olup dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2015/12892 Esas – 2016/6409 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere fatura ilişkisinden kaynaklı borcun para borcu olması ve 6098 sayılı TBK’ nın 89. madde ve HMK’nun 10.maddesi uyarınca para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği, TBK 89/1. ve HMK’nun 10. maddesi hükmü uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu yere göre İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğününün yetkili icra müdürlüğü ve İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde yetkili mahkeme olduğu anlaşılmakla, mahkemece davalının yetki itirazının reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin yetkiye yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kök ve ek raporlar alınarak istinafa konu karar verilmiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir. Davacı tarafça itirazın iptali davasının icra takibinde talep edilen 22.827,60 TL. Asıl alacak yönünden harçlandırma yapılarak davanın açıldığı halde mahkemece HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı gözetilmeksizin talebin aşılarak işlemiş faiz yönünden de yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Ayrıca taraf ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu üzere takip tarihinden sonra davalı tarafından davacıya 05/06/2015 tarihinde 3.000,00 TL. Havale yoluyla ödeme yapıldığı halde davacı tarafça davalının yapmış olduğu ödeme düşülmeksizin itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. TBK’ nın 100. maddesinde; “Borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Davaya konu takip talebinde ve ödeme emrinde de kısmi ödemelerin TBK’nın 100. Maddesine göre öncelikle faiz ve masraflara mahsup edileceği belirtilmiştir. Buna göre mahkemece yapılacak iş, itiraz üzerine duran takipte davalı borçlunun kısmi ödemelerinin TBK 100. Maddesine göre öncelikle faiz ve masraflara mahsubu ile bakiye kalması halinde asıl borçtan düşülerek buna göre davacı alacaklının takipte talep edebileceği asıl alacak miktarının tespiti ile bu miktar yönünden davalı borçlunun takibe itirazının haksız olması halinde bu miktar yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur. İcra takibinden sonra davalı borçlunun 05/06/2015 tarihinde 3.000,00 TL. Havale yoluyla davacıya ödeme yaptığı gözetildiğinde, takip öncesi işlemiş faiz alacağı hesaba katılmaksızın takip konusu alacağın 22.414,60.TL. Asıl alacak olduğu baz alınmak suretiyle davalı borçlu tarafından takip tarihinden sonra 05/06/2015 tarihinde 3.000,00 TL. Havale yoluyla yapılan ödemenin BK. 100 maddesi gözetilerek mahbubunun yapılarak dava tarihi olan 26/12/2015 tarihi itibariyle kapak hesabının çıkartılarak gönderilmesi için Dairemizce İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır, kapak hesabı yapılarak müzekkere cevabı Dairemize gönderilmiş olup gelen 12/04/2022 tarihli cevabi yazıda; davalı borçlunun kısmi ödemesi düşüldükten sonra kapak hesabına göre toplam 24.082,38TL. bakiye borcunun kaldığı belirtilmiştir. Davalı borçlunun kısmi ödemesi, TBK 100. Maddeye göre öncelikle faiz ve masraflara mahsup edileceğinden ve davalı tarafça yapılan kısmi ödeme asıl alacağa takipten itibaren ödeme tarihine kadar işlemiş faiz ile icra takip masraflarını karşılamadığından bu durumda yapılan kısmi ödeme nedeniyle asıl alacaktan mahsup edilebilecek bir ödeme bulunmadığı anlaşıldığından davacının itirazın iptali davasının mahkemece tesbit edilen 22.414,60 TL. asıl alacak yönünden iptali gerektiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalı vekilinin istinaf talebi kısmen yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının itirazın iptali davasının 22.414,60.TL. Asıl alacak yönünden kısmen kabulü ile takibin 22.414,60.TL. Asıl alacak yönünden takip talebinde belirtilen şartlarla devamına, hüküm altına alınan asıl alacak miktarı yönünden %20 inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2019 tarih ve 2015/1245 Esas – 2019/960 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalı tarafça İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas Sayılı takip dosyasında 22.414,60.TL asıl alacağa ilişkin yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin 22.414,60.TL. asıl alacak üzerinden takip talebindeki şartlarla DEVAMINA, 2-İşlemiş faiz yönünden usulünce açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3-Fazlaya dair istemin REDDİNE, 4-Kabul edilen 22.414,60.TL asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.531,14.TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 271,84.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.259,30.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan 303,64.TL toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen toplam 2.189,70.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (% 98 kabul) 2.145,90.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından sarf edilen toplam 9.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (% 2 ret) 0,04.TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 413,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, (44,40.TL+347,24.TL=) 391,64.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 13-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 47,90.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 169,20.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.