Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/222 E. 2020/732 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/222 Esas
KARAR NO : 2020/732 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI : 2018/1423 Esas 2019/1277 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde …. sicil numarası ile kayıtlı davalı …Sanayi ve Ticaret – … ile sıcak-eriyik yapıştırıcı ve birtakım kimyevi ürünler alım-satımına dair ticari ilişki içerisinde olduğunu, … söz konusu ürünler satılmış olup, … ile müvekkili arasındaki ticari ilişkinin, ürünlerin niteliği ile kullanılabilirliğine yönelik herhangi bir sorun söz konusu olmaksızın devam edegeldiğini, bu hususun taraflarca da ihtilaf dışı olup, taraflar arasındaki anılan ticaret hacminin oldukça yüksek olduğunu, müvekkili tarafından davalı …’a satılarak gönderilen ve dahi davalı … tarafından teslim alınan bir kısım ürünlerin karşılığı olarak kesilen; 18 Mayıs 2017 tarihli, … numaralı 39.573,58 EURO bedelli ve 18 Mayıs 2017 tarihli, 105205/225984 numaralı 54.171,65 EURO bedelli iki adet faturanın davalı … ile paylaşıldığını ve fakat söz konusu faturaların bedellerinin müvekkili şirketçe talep edilmiş olmasına rağmen ödenmediğini, davalı … firması ile müvekkili şirket arasındaki alım satımın, konsinye olarak cereyan ettiğini, müvekkili şirketçe ürünlerin Serbest Bölge / Antrepoya gönderildiğini, davalı firmanın da Serbest Bölge/Antrepo ve Gümrük’ten söz konusu kimyevi ürünleri çektiğini, müvekkili şirketçe davalı firmaya kesilen tüm faturaların, davalı … firmasının antrepodan çektiği ürünler, ağırlıkları ve parti numaraları uyarınca düzenlenmiş olup, davalı tarafından da -dava konusu faturalar haricinde- bugüne dek bu esas üzerine kabul edilerek ödene geldiğini, müvekkilinin, davalıya kestiği ve ödenmeyen 105205/225983 ve 105205/225984 nolu faturaların, söz konusu Konsinye Stok Seviye Çalışma Belgesi’ne ve dahi malların depodan çekilme kayıt sistemine göre: 2016 yılı Temmuz ayında; 1603P186, 1602P051, 1602P091, 1602K107, 1604S039, 1603B254, 1603B309, 1603B252, 1603B185, 1603B198, 1604B109; 2016 yılı Eylül ayında 1603K031, 1603K068, 1603K056, 1604S030, 1604S047, 1602P168, 1603P088, 1603P150, 1603P185, 1603B309, 1604B106, 1603B321, 1603B309, 1603B126, 1603B127, 1603B128, 1603B250, 1603B251, 1603S028, 1603K056, 1603K068, 1603P185, 1603B310, 1603B128; Parti Numaraları ile çekilen ürünlere ilişkin olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak ve davalı tarafından teslim alınan bir kısım ürünlerin karşılığı olarak kesilen; 18 Mayıs 2017 tarihli, 105205/225983 numaralı 39.573,58 EURO bedelli ve 18 Mayıs 2017 tarihli, 105205/225984 numaralı 54.171,65 EURO bedelli iki adet fatura bedelinin tahsilini teminen ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; Şimdilik 70.000 Türk Lirası’nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı vekiline verilmiş vekaletname ile huzurdaki davanın usulen ikame edilemeyeceğini, davacı tarafından teminat yatırılmamış olup, huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının alacağını sigorta şirketine temlik ettiğini, müvekkili şirkete karşı dava ikame edilemeyeceğini, işbu davanın husumet yokluğu sebebiyle redde mahkûm olduğunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinin 2. fıkrası “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” hükmü gereği davada ileri sürülen taleplerin belirli olması halinde kısmi dava açılması kanunen mümkün olmadığını, davacı tarafından alacak sigorta şirketine temlik edilmesi akabinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin mutabakata varılarak sulh olarak sonlandırıldığını, davacı firmanın alacağının sigorta şirketine temlik edilmesi akabinde müvekkili tarafından anılan Sigorta şirketi aranarak sürecin anlatıldığını ve bu sürece göre alacağın tahsili zımmında görüşmelere bu Sigorta şirketinin de dahil olduğunu, mutabakat ile tarafların sulh olduğunu, davanın sigorta firmasına ihbar edilmesi gerektiğini, davacının davasına dayanak yaptığı faturaların delil vasfı bulunmamakla ve kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte herhalükarda müvekkili şirketin davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, 18.05.2017 tarihinde davacı … tarafından gönderilip, müvekkili … tarafından fiilen teslim alınmış tek bir mal bulunmadığını, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/871 E. sayılı dosyası ile müvekkili şirket ve davacı aleyhine dava ikame edildiğini, davanın derdest olduğunu bekletici mesele yapılmasını, davanın teminat yatırılmaması, yetkisiz vekâletname ile ikame edilmesi ve taraf ehliyeti yokluğu sebebiyle usulden reddine, davanın … sigorta firmasına ihbar edilmesine, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/871 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, her halükarda haksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/11/2019 tarih 2018/1423 Esas 2019/1277 Karar sayılı kararında;”Dava, davalı tarafından teslim alınan bir kısım ürünlerin karşılığı olarak kesilen; iki adet fatura bedelinin tahsili amacıyla alacak davasından ibarettir. Mahkememizce, uyuşmazlığın davacı tarafından davalıya 2 adet fatura dayanağı ürünler teslim edilmiş ise bu faturalardan kaynaklanan alacağın kısmi olarak talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı vekiline talep edilen 70.000 TL’lik kısmın hangi fatura için istendiği konusunda beyanda bulunması için iki haftalık kesin süre verildiği, aksi takdirde iş bu davaya talep belirsiz olmakla HMK 119/E-G-Ğ gereğince davanın usulden reddedileceği ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından davaya kısmi dava olarak bakılması konusunda beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili taleplerinin toplamda 54.171,65 EURO’luk 2 adet faturadan kaynaklanan alacaklarının şimdilik 70.000 TL lik kısmını talep ettiklerini, davalarının kısmi dava olduğunu beyan etmiş, davalı vekili de verilen ara kararın yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davacı tarafından açılan davanın, davacı tarafından davalıya teslim edildiği iddia edilen 2 adet toplam 54.171,65 Euro karşılığı ürünlerin verilip verilmediği ve fatura karşılığının ödenip ödenmediği ve davaya kısmi dava olarak bakılıp bakılmayacağının mahkememizce değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafından öncelikle davacının Portekiz menşeli şirket olması nedeni ile dava şartı yönünden inceleme yapılmış, HMK 84 ve MÖHUK 48/1 maddesi ile 5718 Sayılı Yasa gereğince teminat yatırması konusundaki itirazının değerlendirilmesinde, davacı şirketin kurulduğu ülke Portekiz ile Türkiye’nin de taraf olduğu 1954 tarihli Lahey sözleşmesine her iki ülkenin de taraf olduğu anlaşılmakla davacı teminattan muaf olduğundan davalı vekilinin teminata ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.Davanın kısmi dava olarak görülüp görülmeyeceği hususunun incelenmesinden HMK 109/1 maddesinde talep konusunun niteliği itibarı ile bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yolu ile sürülebileceğinin düzenlendiği, HGK’ca da para alacaklarının bir bölümü için kısmı dava açılabileceği, davacı tarafından kısmi dava açıldıktan sonra karşı tarafın açık muvafakatı ile bakiye alacağını talep edebileceği, muvafakat edilmediği takdirde ıslah yolu ile alacağını talep edebileceği, ancak davacı talebinin davacının davalıdan 2 adet toplam 54.171,65 Euro karşılığı malların teslim edilip bedelinin alınıp alınmadığı hususunun öncelikle belirlenmesi gerektiğinden davaya kısmi dava olarak bakılmasının usulen mümkün olmadığı …”gerekçesi ile, DAVANIN USULDEN REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İki adet fatura bedelinin tahsili amacıyla şimdilik 70.000.TL talepli alacak davası açtıklarını, İDM tarafından davaya kısmi dava olarak bakılmasının usulen mümkün olmadığı anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verildiğini, HMK’nın 109. maddesinin birinci fıkrasında talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceğinin düzenlendiğini, Kanunun aynı maddesinin mülga ikinci fıkrasında talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz düzenlemesi yer aldığını, ancak 01/04/2015 tarihinde kabul edilen 11/04/2015 tarihinde 29323 sayılı resmi gazetede yayınlanan Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4.maddesinde; “6100 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin 2 inci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır” şeklinde belirtilen değişiklikle talep konusu miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmasına bakılmaksızın dava edilebileceği anlaşıldığını, HMK’nın 105 ve 106.maddelerinde de düzenlemeler bulunduğunu, Davalının, davacının istediği edaya mahkum edilmesi için, ilk önce dava konusu hakkın veya hukuki ilişkinin tespit edilmesi gerektiği, İDM’nin kanun hükümlerini ve sair düzenlemeleri göz ardı ederek vermiş olduğu usulden ret kararının hukuka aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olmakla yargılama sürecinin uzamasına sebep olduğunu, HMK’nın mad. 109/2 hükmünün yürürlükten kaldırılmasından sonraki Yargıtay kararlarında, hem para alacaklarının niteliği itibariyle bölünebilir olduğu, bu nedenle para alacaklarının sadece bir bölümü için kısmi dava açılabileceği hem de taraflar arasındaki hukuki ilişkinin veya hakkın varlığının tespit edilebileceğinin belirtildiğini, (Yargıtay HGK 02/03/2016 T. 2014/732 E. 2016/227 K., Yargıtay HGK 17/06/2015 T. 2015/22-787 E. 2015/1552 K.)Bu nedenlerle, İDM’nin vermiş olduğu fatura bedeli karşılığı malların teslim edilip bedelinin alınıp alınmadığı hususu her eda davasında olduğu gibi olağan yargılama süreci içerisinde cevap bulması gereken bir soru olup, kısmi olarak ikame edilen davanın salt bu gerekçe ile usulden reddine ilişkin verilen kararın bozulması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1423 Esas 2019/1277 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın kısmen tahsili talebine ilişkindir.Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkide, davalıya davaya konu faturaların düzenlenerek teslim edildiğini, fatura bedellerinin ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla fatura bedellerinden şimdilik 70.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece davacı talebinin, davacının davalıdan 2 adet toplam 54.171,65 Euro karşılığı malların teslim edilip bedelinin alınıp alınmadığı hususunun öncelikle belirlenmesi gerektiğinden davaya kısmi dava olarak bakılmasının usulen mümkün olmadığı gerekçesi ile, davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Uyuşmazlık, davacının kısmi alacak davası açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır.Hukuk Genel Kurulu’nun 17.06.2015 gün ve E:2015/22-1052, K:2015/1612 sayılı kararında vurgulandığı üzere kısmi dava, alacağın yalnızca bir bölümü için açılan dava olarak tanımlanmaktadır. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya ”kısmi dava” denir. Kısmi dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 109. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği; ikinci fıkrasında ise talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte ikinci fıkra 01.04.2015 tarih ve 6644 sayılı Kanunun 4.maddesi ile yürürlükten kaldırılarak kısmi dava açılması olanağı sağlanmıştır. (Yargıtay HGK’nın 2016/22-1550 E., 2020/42 K; 2016/(7)22-1107 E., 2020/16 K.; 2018/22-1122 E., 2019/1413 K. Sayılı ve daha pek çok kararları bu yöndedir.) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir durumda olduğundan davacı, talep konusunun sadece bir kısmı hakkında hüküm elde etmek üzere bir dava açabilir (HMK m. 109). Böyle bir durumda, mahkeme, davacının hakkının aslında daha fazla olduğunu tespit etse bile, taleple bağlılık kuralı gereği davada talep sonucu olarak gösterilen miktarı aşacak şekilde karar veremez (Karaslan Varol , Medeni Usul Hukukunda Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi, Ankara 2013, s. 90). Buna göre, davacı para alacağını talep ettiğinden ve para alacakları nitelikleri itibarıyla bölünebilir olduğundan davacının alacağının bir kısmını dava yoluyla talep etmesi mümkündür. Mahkemece davacının iki adet faturada belirlenen malları teslim edip etmediği bedellerini alıp almadığının tespiti gerektiği gerekçesi ile kısmi dava açılamayacağı belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur, Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına ve mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 06/11/2019 tarih ve 2018/1423 Esas – 2019/1277 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/07/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.