Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/217 E. 2020/277 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/217
KARAR NO: 2020/277
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019 (İhtiyati Haciz Talebinin Reddine İlişkin Ara Karar)
DOSYA NUMARASI: 2019/930 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/02/2020
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki söz konusu olmakla, davalının müvekkili şirkete 17.803,77-TL borcunun olduğunun sabit olduğunu, davalının üzerine düşen ödemeye ilişkin edimleri yerine getirmediğinin ortada olduğunu, davalı şirketin icra takibine yönelik yapmış olduğu itirazın tek amacının icra takibini durdurmak ve itirazın iptali neticesinde müvekkilinin alacağının tahsilini imkansız hale getirmek olduğunu, işbu sebepler ile müvekkilinin alacağının tahsilinin ileride imkansız hale gelmesi ihtimali de dikkate alınarak davalı ile ilgili öncelikle teminatsız, aksi kanaatte ise uygun bir teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/11/2019 tarih ve 2019/930 Esas sayılı ara kararı ile; ” İncelenen tüm dosya kapsamına göre; fatura tek taraflı bir belge olup, tek başına bir alacağın varlığını ve borcun ödenmediğini göstermez. Fatura ile birlikte faturaya konu mal veya hizmetin sunulduğunun da yaklaşık ispat kurallarına göre, ispatına ilişkin delil ve belgelerin sunulması gerekir. Bu husus İİK’ nın 258/1. maddesinde; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde belirtilmiştir. Davacı tarafından her ne kadar fatura suretleri sunulmuş ise de fatura tek başına alacağın varlığı ve ödenmediğine karine teşkil etmeyeceği gibi, borcun kabul edildiği ve mutabakat sağlandığına dair borçluyu bağlayıcı nitelikte bir belge ibraz edilmediği de anlaşılmıştır. Davacı tarafından alacağın varlığına kanaat uyandıracak şekilde İİK.nın 258.maddesi gereğince ispata yarar delil ve belgeler sunulmadığından talebin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinde açılan davada ihtiyati haciz talep edildiğini ancak yerel mahkeme tarafından hukuka aykırı olarak reddedildiğini, Müvekkilinin, davalı ile arasında yapılan ticari mal alışverişi neticesinde doğan 17.803,77 TL alacağın tahsili için Bursa … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, karşı tarafın bu borca ve yetkiye itiraz ettiğini, Takibin konusunun, müvekkili ile davalı borçlu arasındaki cari hesaba müstenit olup karşı tarafın takip tarihi itibariyle müvekkile 17.803,77 TL borcunun bulunmadığını, müvekkili tarafından ticari satış yapıldığını ancak malların bedeli müvekkiline ödenmediğini, ticari defter kayıtları ile fatura ve sair evraklar ile de tespit edilebileyeceğini, faturaların müvekkili ve davalı arasındaki ticari teamüle uygun şekilde düzenlendiğini, İşbu alacağı önemli oranda ispat eden delillerin ve davalı tarafın mal kaçırma ihtimali de göz önüne alındığından ihtiyati hacizin talep edildiğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi; ihtiyati haciz kararının geçici bir koruma tedbiri olup; umulan hakka kavuşmayı zorlaştırması değil kolaylaştırması gerektirdiğini, fakat yerel mahkeme tarafından ihtiyati haciz talebinin reddedilmesi müvekkilin alacağının tahsilini imkansızlaştırdığını, ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/18723 E. – 2014/1804 K. 10.10.2013) Mahkemece faturalar, yazarkasa fişleri ve mal teslimi fişlerine dayalı ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, ibraz edilen bu belgelere göre alacağın varlığı ve muaccel olduğu konusunda mahkemece bir kanaat edinilmesi halinde ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilebileceğinin belirtildiğini, Somut olayda dava konusu alacaklar üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmemesi halinde, ilerde davanın kabulüne karar verilecek olsa bile söz konusu hakedişler üzerinde verilmiş bir ihtiyati haciz kararı olmadığı için, söz konusu hakedişlerin alacakların tahsilinin müvekkili açısından mümkün olmayacağını, bu nedenle ilerde telafisi imkansız olacak zararların önüne geçmek için ve özellikle davanın hüküm anında neticelerini doğurabilmesi açısından ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesin talep edildiğini, Davalının üzerine düşen ödemeye ilişkin edimleri yerine getirmediğini, davalının icra takibine yönelik yapmış olduğu itirazın tek amacının icra takibini durdurmak ve itirazın iptali neticesinde müvekkilin alacağının tahsilini imkansız hale getirmek olduğunu, bu nedenle ihtiyati haciz kararı verilmesinin talep edildiğini ileri sürerek; – İstinaf başvurularının kabulü ile ihtiyati haciz taleplerinin teminatsız olarak, aksi kanaat hasıl ise uygun miktarda teminat ile kabulüne, – Aksi takdirde yerel mahkemece verilen red kararının kaldırılarak, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne dair karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine, – Yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ticari satışa dayalı bakiye fatura alacağından kaynaklı açılan itirazın iptali davasında ihtiyati haciz talebine ilişkindir. Mahkemece,Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık konusu, ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) İhtiyati haciz talep eden davacı, davalı borçlu ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, borçluya satılan ve teslim edilen malların bir kısmının bedelinin ödenmediğini öne sürerek ihtiyati haciz istemiştir. Somut talep incelendiğinde, talebe konu alacağın dayanağı faturaların sunulduğu, faturaya konu malların davalı tarafa teslim edilip edilmediği, faturaların iade olup olmadığı ve cari extredeki miktar kadar talep edenin karşı taraftan alacaklı olup olmadığının tespiti yargılamayı gerektirmekte olup sunulan belgelerden İİK 257/1. maddesindeki koşulların oluştuğu kolaylıkla çıkarılamamaktadır. Ara karar tarihi itibarıyla dosyaya sunulan belgeler, davacının alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp alacağın varlığı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/02/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.