Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/21 E. 2020/663 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/21
KARAR NO : 2020/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
DOSYA NUMARASI : 2019/79 Esas – 2019/222 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkilinin davalı firmaya 2 adet … ve 12 adet … ve 8 adet …. toplamda 22 adet ve toplam 23.619,05 TL olan ürün tevdi ettiğini, davalı firmanın tutarın 3.000 TL olan kısmını ödediğini, ancak bakiye kalan 20.619,05 TL olan borcun davalı firma tarafında müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nde … E sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı firmaya tebliğ edildiğini, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, duran icra takibinin devamı için davanın açılmasının zaruretinin hasıl olduğunu, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, davacı yan arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun yapılmamış olmasına, yetki itirazları olmasına rağmen davayı açarak doğrudan itirazın iptali yoluna gittiğini, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngördüğünü, uyuşmazlık temelinde bir kısım alacak için icra takibi başlatıldığını, yasal tanımıyla para ve teminat borçlarına ilişkin alacak talebi içerdiğini, dava şartının eksik olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2019 tarih ve 2019/79 Esas – 2019/222 Karar sayılı kararı ile; ” … Yapılan açıklamalar ve belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında somut olaya bakıldığında, dosya kapsamından sözleşmenin ifa yeri net olmamakla beraber davacı tarafça irsaliyeli fatura düzenlenmiş olmasına göre işin davalı adresinde teslimin kararlaştırıldığının anlaşılması gerekir. Kaldı ki, davacı adresi ifa yeri kabul edildiğinde dahi takibin davacının bulunduğu Başakşehir/İstanbul adresinin bağlı bulunduğu Küçükçekmece İcra Dairesinde yapılması gerekirdi. Buna göre takibin davalı şirketin merkezinin bulunduğu Arnavutköy/İstanbul adresinin bağlı bulunduğu Gaziosmanpaşa İcra Dairesinde yapılması gerektiği halde yetkisiz İstanbul İcra Dairesinde yapıldığının anlaşılmasına göre, davalı tarafça süresinde ve usulünce yapmış olduğu yetkiye itirazının kabulü ile yetkisiz icra dairesinde takip yapılmış olduğunun anlaşılmasına göre usulüne uygun bir takipten de bahsedilemeyeceğinden davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine … ” gerekçeleri ile; ” 1-İcra takibinın yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı ve usulüne uygun bir takipte bulunulmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, 2-Usulüne uygun bir takip bulunmadığından ve şartlar oluşmadığından icra inkar ve kötüniyet tazminatları taleplerinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın usulden reddine karar verildiğini, Somut olayda, davalı(borçlu) tarafından icra müdürlüğüne verilen itiraz dilekçesinde icra takibinin Büyükçekmece İcra Müdürlüğü’ nde yapılması gerektiğinin belirtildiğini, yine davalı ( borçlu ) tarafından Mahkemeye verilen cevap dilekçesinde icra takibinin Büyükçekmece İcra Müdürlüğü’ nde yapılması gerektiğinin belirtildiğini, ancak davalı tarafından yargılamanın görüldüğü mahkeme olan İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin yetkisine ilişkin ilk itirazda bulunulmadığını, davalı ( borçlu )’ nun yetkili olarak belirtmiş olduğu icra müdürlüğü yani Büyükçekmece İcra Müdürlüğü’ nün somut olay açısından yetkili olmadığını, yani, davalı(borçlu) tarafından yetkili olduğu belirtilen icra dairesinin yetkili olmaması sebebiyle yapılan itirazın gerek Medeni Usul Hukuku’ na hakim olan ilkelerden olan ” Usul Ekonomisi ” (Anayasa md. 141/4 fıkrası ve HMK. md. 30) gerekse aşağıda belirtilmiş olan (İİK. Md. 50/1, HMK md. 447/2, HMK md. 19/2 ve HMK md.19/4) hükümler gereğince, yetkili olmayan icra dairesinin belirtilmesi sebebiyle davanın esas yönünden incelenmesine devam edilmesi gerektiğini, ancak Mahkeme tarafından davanın usul yönünden incelenmesine devam edilmesi gerektiğini, Mahkeme tarafından davanın usul yönünden reddedilerek hem usul ekonomisi açısından hem de mevzuata aykırı olarak reddedildiğini, B) İcra İflas Kanunu’ nun 50. maddesinin 1. fıkrasının yollaması ile aynen ” Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. ” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 447. maddesinin 2. fıkrasının yollaması ile aynen ” Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır ” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 19. maddesinin 2. fıkrasında aynen ” Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 19. maddesinin 4. fıkrasında aynen ” Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir ” Buna göre, İcra İflas Kanunu’ nun md. 50/1 fıkrası yollamasıyla para ve teminat borçlarına ilişkin yürütülecek olan icra takiplerinde yetkiye ilişkin konularda kıyas yolu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ nun yetkiye ilişkin hükümleri uygulanmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 447/2 fıkrasının yollaması ile ise 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ na yapılan yollamaların Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun ilgili maddelerine yapılmış sayılacağı yer almaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun md.19/2 fıkrasında ise yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mercii doğru olarak göstermesi gerekmektedir. ” borçlu yetki itirazında yetkili icra dairesini doğru olarak göstermek zorundadır. Yetki itirazında gösterilen icra dairesi gerçekten yetkili değilse, mahkeme yetki itirazının reddine karar vermelidir. ( Prof. Dr. Baki Kuru, İcra Ve İflas Hukuku El Kitabı 2013 Baskısı sy.181 Dipnot 21.) ” (Ek-1) ( Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 06/03/2015 tarihli ve 2014/30820 E. ve 2015/4959 K. – Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 02/05/2019 tarihli ve 2017/7252 E. ve 2019/4074 K. – Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2003 tarihli ve 2003/17180 E. Ve 2003/20954 K. – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14/11/2007 tarihli ve 2007/861 E. ve 2007/835 K. (19/861-835) sayılı kararı – Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 26.05.2009 tarihli ve 2009/3445 E. ve 2009/11103 sayılı kararı – Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 06.03.2015 tarihli ve 2014/30820 E. ve 2015/4959 K. – Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10/02/2004 tarihli ve 2003/2636 E. ve 2004/975 K. Sayılı ilamı ) Somut olayda davalının(borçlu) itirazın iptali davası açıldıktan sonra cevap dilekçesiyle birlikte ilk itirazlarını dile getirmediğini ve yerel mahkemenin yetkisine itiraz etmediğini, ancak davalı ( borçlu ) yerel mahkemenin yetkisine itiraz etmezse icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazından zımnen feragat etmiş anlamına gelmekte olduğunu, yerel mahkemenin de söz konusu icra dairesinde yapılmış olan yetki itirazını incelememesi, yani icra dairesinin yetkili olup olmadığına karar vermeden davanın esasını incelemeye geçmesi gerekmekte olduğunu, ancak yerel mahkeme davanın yetkili olmayan icra müdürlüğü’ nde yapıldığına hükmederek davanın usulden reddine karar verdiğini, buna ilişkin ” Mahkemenin yetkisine itiraz etmemiş olan borçlu icra dairesindeki yetki itirazından da zımnen feragat etmiş sayılır. Kaldı ki, mahkemenin yetkisine itiraz edilmediği halde, icra dairesinin yetkili olup olmadığının mahkemece incelenmesi ve icra dairesinin yetkisiz olduğu kanısına varılması halinde icra dairesine yapılan yetki itirazının kabulü ile itirazın iptali davasında yetkisizlikle davanın bitirilmesi usul ekonomisine de aykırıdır. – Somut olayda davalıların itirazın iptali davasında geçerli bir yetki itirazında bulunmadıkları anlaşıldığına göre, icra dairesinin yetkisine yaptıkları itirazdan zımnen vazgeçtikleri hususu gözardı edilerek işin esasını incelemek gerekirken yazılı gerekçe ile gönderme kararı ile icra dairesinin yetkisizliğine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.( Prof. Dr. Baki Kuru İcra Ve İflas Hukuku El Kitabı 2013 Baskısı sy. 184 Dipnot 29) (Ek-8) ( Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ nin 18/10/2001 tarihli ve 2001/9292 E. ve 2001/9780 K. Sayılı ilamı ) Netice olarak, davalı(borçlu)’ nın icra dosyası kapsamında yapmış olduğu yetki itirazının yetkili olmayan icra müdürlüğünü belirtmesi sebebiyle davanın esas yönünden incelemeye geçilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/11/2019 tarihli ve 2019/79 E. ve 2019/222 K sayılı kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini ve ileride alacaklı tarafından vekalet ücretine ilişkin icra takibine geçilmesi halinde istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın tehirine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtiln sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, İcra takibinın yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı ve usulüne uygun bir takipte bulunulmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, Usulüne uygun bir takip bulunmadığından ve şartlar oluşmadığından icra inkar ve kötüniyet tazminatları taleplerinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık, davalı/borçlunun usulüne uygun yetki itirazında bulunup bulunmadığı ve mahkemece verilen kararın usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasındadır. Davacı vekilinin usulüne uygun yetki itirazının olmadığı ve mahkeme kararının yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İİK’ nın 50. maddesine göre, “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” Bu hüküm uyarınca yetkili icra dairesinin belirlenmesi açısından mülga HUMK’a atıfta bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’nin 447/2. maddesi uyarınca “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.”İİK 50. maddesinde uyarınca yapılan atıf doğrultusunda yetkili icra dairesinin HMK’nin bu husustaki hükümleri uyarınca belirleyeceği sonucuna varılmaktadır. HMK 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir,” hükmü düzenlenmek suretiyle yetki itirazının şekli ve zamanı ile usule uygun yetki itirazının bulunmaması halinde ne yapılması gerektiği düzenlemiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki konusundaki bu hükümleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesi uyarınca, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin belirlenmesinde kıyasen uygulanacaktır. İcra Dairelerinin ve Mahkemelerin yetkisine ilişkin bu yasal hükümler karşısında somut olay değerlendirildiğinde:Borçlu şirketin ticari merkezi dolayısıyla da yasal ikametgahı Arnavutköy/İstanbul adresinde bulunmakta olup davalı borçlunun adresi itibariyle HMK. 6 Maddesi uyarınca Gaziosmanpaşa İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu, davacı alacaklı şirketin ticari merkezi yani yasal ikametgahı ise Başakşehir/İstanbul adresinde olup HMK. 10 ve TBK. 89 Madde hükmüne göre de Küçükçekmece İcra Müdürlüğü yetkilidir. Takip İstanbul’da yapılmış olup; borçlu icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunurken Büyükçekmece İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu belirtmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesi delaletiyle uygulama yeri bulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2.maddesinin son cümlesi gereğince yetki itirazında bulunan tarafın yetkili icra dairesini doğru olarak göstermesi gerekir. Aksi halde bu itiraz yapılmamış hükmündedir. HMK 6. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri olan … adresi itibariyle Gaziosmanpaşa İcra Müdürlüğü yetkili olup, davalı tarafından yetkili icra dairesinin Büyükçekmece olarak belirtilmesi karşısında usule uygun bir yetki itirazının varlığından söz edilemez. Ne var ki, borçlu yetki itirazında bulunurken bu gereğe uygun davranmamış; tarafların yasal ikametgahı ya da sözleşme mahalli olmadığı gibi taraflarca sözleşmeyle yetkili kılınan yer niteliği de bulunmayan ve bu nedenle de yetkili olmayan “Büyükçekmece icra dairelerini” yetkili merci olarak göstermiştir. Bu nedenle yaptığı yetki itirazını geçerli kabul etmek olanaklı değildir. Bu durum karşısında, davalı/borçlunun yetki itirazı geçerli ve sonuca etkili bulunmadığından, takip yapılan icra dairesinin yetkili olduğunun kabulü ve işin esasının incelenmesi gerekmektedir. Mahkemece, yukarıda ayrıntısı açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek icra dairesinin yetkisizliğini kabulle, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından bahisle davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür (Yargıtay 11 HD. Nin 2016/7688 Esas, 2018/1371 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 12 HD.nin 2014/30820 Esas, 2015/4959 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 3 HD.nin 2017/7252 Esas, 2019/4074 Karar sayılı içtihadı, Yargıtay HGK.nun 2007/19-861 Esas,2007/835 Karar sayılı ilamları da benzer mahiyettedir.). Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/11/2019 tarih ve 2019/79 Esas – 2019/222 Karar sayılı ilamının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde harcı yatıran tarafa iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/06/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.