Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/207 E. 2022/370 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/207
KARAR NO: 2022/370
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 20/11/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/977 Esas – 2019/1166 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Fatura Alacağından Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 11/09/2015 tarih ve .. ve … nolu iki adet faturadan kaynaklanan cari hesap alacağını tahsil edemediğinden icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız yere itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari münasebet olmadığını, takibe konu fatura keşidecisinin dava dışı … Ltd. Şti olduğunu, kaldı ki temlik eden bu dava dışı şirkete 03/09/2015 günlü barter çeki ile ödeme yapıldığını, dolayısıyla da o şirkete de herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/11/2019 tarih ve 2017/977 Esas – 2019/1166 Karar sayılı kararı ile; “….Davacı vekilince dava dışı … ile husumetleri bulunduğunu, aralarında derdest dava olduğunu, bu nedenle sunulan belgelere ve yazı cevabına itibar edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de, bu husus tek başına dava dışı firmanın sunduğu belgeleri hükümden düşürmeye yeterli değildir. Dava dışı firmanın yalan beyanda bulunarak sahte imzalı evraklar sunduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve ispat vasıtası da getirilmiş değildir. Kaldı ki temlik eden firmanın da vekili olduğunu beyan eden davacı vekilince imza sahteliğine ilişkin ya da dökümlerdeki tahsilatların doğru olmadığına ilişkin herhangi bir delil ve belge sunulmuş değildir. Bu hususta herhangi bir suç duyurusu da yapılmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacı vekilinin bu yöndeki itirazları soyut ve mesnetsiz görülmüştür. Netice olarak, dosyadaki bilgi ve belgelerden, 03/09/2015 keşide tarihli barter çekine binaen bakiye fatura borcunun 08/09/2015 tarihinde dava dışı temlik eden şirket tarafından barter sisteminden tahsil edildiği, tahsil edilmesine rağmen 13/03/2017 tarihinde düzenlenen adi yazılı alacağın temliki sözleşmesi ile davacı şirkete bu fatura alacaklarının ödenmemiş gibi mükerrer tahsilata yol açacak şekilde temlik edildiği, 30/03/2017 tarihinde de davacı temlik alan firma tarafından bedeli tahsil edilmiş fatura alacakları hakkında icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dava redde mahkumdur. Kötü niyet olgusu itiraz sebeplerinden olup mahkemece re’sen delil toplanarak sonuca varılması mümkündür. Buna göre temlik eden ve temlik alan şirketlerin mahkememizce dosya arasına alınan İTO kayıtları incelendiğinde temlik alan davacı … Ltd. Şti’nin yetkili ve ortağının … olduğu, temlik eden … Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkili temsilcisinin … olduğu, dosya arasına alınan nüfus kayıt tablosu uyarınca bu iki şirketin ortakları … ile …’ın 27/03/2005 tarihinden bu yana karı koca oldukları sabittir. Yani temlik alan şirket temsilcisi ve ortağı ile temlik eden şirket temsilcisi ve ortağının karı koca olmaları (ayrıca her ikisinin de tacir olması) karşısında alacağın daha önceden barter sisteminden tahsil edilmediğinin davacı şirket tarafından bilinmemesi mümkün değildir. Açıklanan bu olgular karşısında, davacı tarafın takipte haksız olmasının yanı sıra aynı zamanda kötü niyetli ve mükerrer tahsilata matuf olarak takip başlattığının kabulü zorunludur. Bu nedenle davanın reddinin yanı sıra cevap dilekçesindeki talep de nazara alınarak İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddi ile; İİK’nın 67/2 maddesi uyarınca davaya konu edilen bedelin %20 si 7.057,7-TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, müvekkili şirkete veya dava dışı temlik eden şirkete, borcuna karşılık olarak herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkilinin ticari defter ve belgelerine göre 30.001,46 TL davalıdan alacaklı olduğunun bilirkişi raporu ile de ispatlandığını, davalının ise, süresi içerisinde defter ve belgelerini dosyaya ibraz etmekten kaçındığını, borcu ödediğini iddia etmesine rağmen bu duruma ilişkin herhangi bir delil ve belge sunmadığını, Davalı tarafın, kendilerinin iddialarını bertaraf edebilmek adına HMK m. 222’de ifade edilen koşul ve şartlardan hiçbirini yerine getirilmediğini, davalının, delil ve belge sunma süresi içerisinde sunmadığı lehine delil olma kuvvetine haiz olmayan evraklarının, dava dışı olay ve olgularla mahkemeyi yanılttığını, anılan madde hükmüne rağmen mahkemece davalı tarafın beyanlarının kabul görmesi ve borcun müvekkiline ödendiğine kanaat getirilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca defterlerini ibraz etmesi istenen taraf, defterlerini ibrazdan kaçınırsa ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağını, HMK m.222/son hükmünün de bu hususu destekler nitelikte olduğunu, defterlerini ibrazdan kaçınan davalı olmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Alacağın devrine ilişkin müvekkili davacı ile alacağı temlik eden şirket arasında hukuken geçerli bir temlik sözleşmesi yapılmasına rağmen, mahkemece devrin muvazaalı olarak gerçekleştiğinin kabulü ile kendilerinin kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, Temlik eden … Ltd. Şti.’nin, temlik alan … Ltd. Şti.’ne karşı 1.546.745,84 TL borcu bulunduğunu, temlik edenin işbu borç sebebiyle davalı şirketten olan alacağını müvekkiline devrettiğini, müvekkili ile dava dışı şirket arasında yapılmış olan yazılı ve hukuken geçerli temlik sözleşmesinin mahkemeye sunulduğunu, ancak mahkemece bu devrin muvazaalı olarak gerçekleştiğinin kabulü ile müvekkilinin kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/5589 E. 2016/3663 K. ), davalı tarafın bu durumun aksini iddia etmesinin kötü niyetli olduğunu, Müvekkiline veya dava dışı 3. kişi olan … Ltd. Şti.’ye herhangi barter çeki veya evrakı teslim edilmediğini, kabul anlamına gelmemek üzere verildiği iddia edilen barter evrakının ödeme niteliğine de haiz olmadığını, davalının müvekkiline olan borcunu kabul ettiğini ve dava dışı … Giyim şirketine ödediklerini iddia ettiğini, davalı ödeme iddiasında bulunduğundan, iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, ancak ödemeyi nasıl ve ne şekilde gerçekleştirdiğini ispat edemediğini, verildiği iddia edilen barter evrakının ise bir ödeme aracı dahi olmadığını, ne müvekkiline ne de 3. şahıs… Giyim Şirketine herhangi bir evrak verilmediği gibi, evrakın müvekkili tarafından teslim alındığına veya kullanıldığına yönelik bir evrak veya belge de sunulmadığını, ayrıca barter evrakının bir ödeme aracı olmadığı da göz önüne alındığında davalının ödeme iddiasını ispatlayamadığını, bu nedenle davalının herhangi bir resmiyeti dahi olmayan 3. şahıs belgelerini dayanak göstermesinin kabul edilemeyeceğini, Söz konusu barter evrakı şayet bir ödeme aracı ise -kabul anlamına gelmemekle birlikte- müvekkilinin, bu evrak karşılığını nasıl ve ne şekilde elde ettiğinin dahi ispatlanmadığını, söz konusu 3. şahıs barter şirketi ise banka vb. bir kurum olmadığını, barter şirketinin hukuki yapısı ve resmiyeti konusunda ise bir banka gibi muamele göremeyeceğini, davalı taraf banka çeki ile borcunu ödemiş gibi hareket etmekte ise de, böyle bir durumun söz konusu olmadığını, davalı ödeme iddiasını ispatlayamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini (Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/3-29 E., 2007/19 K.), davalının, ödeme olgusunun ispatı için kesin delil sunmadığı gibi ticari defterlerini dahi sunmaktan imtina ettiğini, o halde davacının borcunu ödediğine dair beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, Mahkeme tarafından dava dışı … firmasına müzekkere yazılarak alınan bilgiye göre ödemelerin yapılıp yapılmadığının tespitinin haksız olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı … Firması ile aralarında husumet mevcut olduğunu ve aralarında derdest dava bulunduğunu, bu nedenle sunulan belgelere ve yazı cevabına itibar edilmemesi gerektiğini, söz konusu evrakların her türlü şüpheden uzak kesin delil niteliğine haiz belge olmadığı gibi müvekkiline teslim edilen veya ödeme olarak kabul edilebilecek bir evrak veya belge de bulunmadığını, aralarında husumet olan tarafların diğeri lehine beyanda bulunma ihtimalinin hayatın olağan akışı içerisinde mümkün olmadığını, ayrıca dosyaya davalı yanca sunulan bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere … A.Ş.’nin de vekilliğini davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av….’in yaptığını, … Firmasından gelen yazıya itibar edilerek borcun barter sistemi aracılığıyla ödendiğine dair hüküm kurulmasının davalı tarafın kötü niyetini koruyucu nitelikte olduğunu ve TMK m.2 uyarınca bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının bozulmasını, kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali isteme ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, takibe dayanak faturalardan kaynaklanan alacağın dava dışı şirketten temlik alındığı, davalı tarafça borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan takibe de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiş; davalı ise, icra takibi ile talep edilen borcun, alacağı temlik eden şirkete barter çeki ile ödendiği, dolayısıyla davacıya borcunun bulunmadığı, yapılan takibin haksız olduğu savunulmuştur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacı tarafça münhasıran davalının ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanılmadığından, sırf davacı defter kayıtları ile alacak iddiasının ispatlanmasının mümkün olmadığı; dosya kapsamı ile davacının takibe dayanak borcu temlik eden şirkete barter çeki ile ödediği sabit olduğu; dava dışı temlik eden şirketle … firması arasında bir dava bulunduğu dikkate alındığında, davacı ile barter firması arasında husumet bulunduğu kabul edilemeyeceği gibi dava bulunsa dahi gelen yazı cevabı ve eklerinin niteliği dikkate alındığında bu hususun belgelerin geçersiz sayılmalarını gerektirmediği; temlik eden şirketle temlik alan şirket ortakları ve temsilcilerinin evli oldukları gözönünde bulundurulduğunda davacı aleyhine tazminata hükmedilmesinin de yerinde olduğu, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.