Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/206 E. 2022/528 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/206 Esas
KARAR NO : 2022/528 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2019
NUMARASI : 2017/997 Esas 2019/860 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin sebze ve meyve Toptancısı Halin de faaliyet gösterdiğini, davalı tarafa çeşitli tarihlerde mal satarak fatura düzenlediğini, 72 adet fatura bedeli olan 29.294.89 TL ödemediğinden İstanbul 22. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, şirketi münferiden temsil yetkisine sahip olan kişinin şirket müdürü … olduğunu, … ‘ın ise Şirketi … ile atacağı müşterek imza ile temsil edebileceğini, borçlu tarafından icra dosyasına ibraz edilen … ‘ın tarihsiz olarak düzenlediği müvekkili şirketin davalıdan hiçbir alacağının olmadığı beyanının hukuki geçerliliğinin olmadığını, yetkisiz kişiye yapılan ödemenin davacı şirkete yapılmış sayılamayacağını iddia ederek davalarının kabulünü, davalı tarafın kötü niyetli itirazlarının iptalini, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacı tarafa bir borcu olmadığını ve davacı tarafa tüm borçlarını ödediğini, müvekkili gibi İstanbul Merkez halinde faaliyet gösteren birçok esnafla ilgili olarak paralarını ödemiş oldukları halde davacı tarafın bunlara da icra takibi başlattığını, … ‘in hiç kimse tarafından tanınmadığını, haldeki esnafların şirketin %50 ortağı olan …’ı tanıdığını, …in ‘in tahsilatın yapıldığı yıllara hiçbir itirazı olmadığını daha sonraları … ile arası açılınca 5 yıl sonra tahsilatların geçersiz olduğunu iddia ederek takip başlattığını, 2012 yılında alacaklı olduklarını bilmiyorlar mı da 5 yıl sonra itiraz ettiklerini iddia ederek davanın reddini, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 21/10/2019 tarih ve 2017/997 Esas – 2019/860 Karar sayılı kararında;
“….Mahkememiz dosyasındaki tüm belge, bilgiler kapsamında; davalı tarafın ödeme yaptığı, … ‘ın tek başına şirketi temsil yetkisi olmadığı, diğer müdür ile birlikte temsil yetkisinin olduğu, bu nedenle alacağı tahsile ve ibraya da yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle davalının tek başına şirketi temsil ve ilzama yetkisi olmayan kişiye yaptığı ödemeden dolayı davacı tarafa olan borcunu ödemiş sayılmayacağına ve bu meblağın davacıya ödenmesi gerektiğinden davacı tarafın takip tarihi olan 19/12/2016 itibari ile kayıtlarında 30.511.45 TL asıl alacak görünmesine rağmen 29.845.18 TL Asıl Alacak, 13.713.77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.558.95 TL talep ettiğinden talep ilkesine bağlılık nedeniyle ve mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre 43.558.95 TL alacaklı olacağı kanaatine varıldığından, davanın kabulü ile davalının İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün…esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 29.845,18 TL asıl alacak, 13.713,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.558,95 TL üzerinden aynen devamına, 5.969,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. …”gerekçesi ile,
Davanın kabulü ile davalının İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 29.845,18 TL asıl alacak, 13.713,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.558,95 TL üzerinden aynen devamına,
2-5.969,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının maddi ve hukuki gerçeğe dayanmadan verildiğini,
Mahkemenin gerekçe kısmında davacı şirketin 2012 ve 2013 yılına ait ticari defterin geçersiz olduğu davalı vekilinin ise ticari kayıtlarını sunamamış olduğunun bildirildiğini, dosyanın incelemesinden de anlaşılacağa üzere davalı müvekkilinin ticari kayıtlarının iş yerindeki tadilat sonucu kaybolduğunu, aynı ticari kayıtlar şirketin muhasebecisinde birebir kayıtlı olduğundan iş bu kayıtları da suret şeklinde ve tasdiklemek suretiyle bilirkişiye verildiğini, ancak bilirkişi mali müşavir tarafından tasdiklenmiş olan ticari kayıtları ve envanterleri kabul etmeyerek ve geçersiz sayarak bilirkişi raporunu düzenlediğini, bu durumda davalı müvekkili aleyhine bir durum yarattığını ve aslında ticari defter ve envanter kayıtlarında davacı şirket ve onun yüzde elli ortağı …’a tüm ödemelerin yapıldığının görülmekte olduğunu, ayrıca %50 Ortak …’a yapılan ödemelerin makbuzları da aslı şeklinde dosyaya ibraz edildiğini, buna rağmen bilirkişinin davalı müvekkili lehine olan ve olabilecek bütün bu durumları göz ardı ederek rapor verdiği ve mahkemenin de bu rapora dayanarak gerekçe oluşturduğunu, oysa ki yerleşik içtihat kararlarına göre tarafladan birinin ticari kayıtlardan birinin kaybolması veya yok olması durumunda muhasebecisinin vermiş olduğu tasdikli ve onaylı örneklerinin geçerli olacağının kabul edildiğini, durum böyle olmasına rağmen müvekkilinin kayıtları hiç bir şekilde göz önüne alınmadığını, Yine delil listesinin 9 no’lu maddesinde belirtmiş oldukları gibi davacı şirketin aynı dönemde başka hal esnaflarının dava dışı %50 ortak …’a yaptıkları ödemeleri kabul ettiğini ve bu şirketlere de hiç bir şekilde icra takibi yapılmadığı ve dava açılmadığını, yani davacı şirket …’a yapılan ödemelerde istediklerini kabul ederek istemediklerini kabul etmediğini ve dava açmadığını, hangi şirketlerin dava dışı …’a yaptıkları ödemelerin davacı şirket tarafından kabul edildiğini tek tek dilekçelerde gösterildiğini, gösterilen iş bu örneklerde dava dışı … a yapılan ödemeleri davacı şirket kabul ettiğini, dolayısıyla bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalı müvekkili şirketle ödemelerini …’a yaptığının belli olduğunu, Müvekkili gibi Merkez Hal’in de faaliyet ve ticaret yapmakta olan bir çok esnafla ilgili olarak da paraları ödenmiş olmasına rağmen icra takibi yapıldığını, bunun nedeni de alacaklının belirtmiş olduğunun tam aksine ödemelerin yapıldığı tarihte şirket müdürü ve yetkisi olarak görünen … hiç kimse tarafından tanınmadığı ve muhatap olmadığı gibi tam tersine haldeki bütün esnaflar …. Tic. Ltd. Şti nin sahibi ve yetkilisi olarak … adındaki şirketin %50 ortağını bilmesi olduğunu, kendileri gibi tüm esnaflarda borçlarını şirketin sahibi ve yetkilisi olarak bildikleri ve gördükleri … ‘ a yaptıklarını, aynı şekilde …’ın da şirketin yetkilisi ve sahibi olarak şirket adına almış olduğu ödemeler sonrasında müvekkiline ve diğer esnaflara da şirket olarak alacaklarının olmadığını belirten yazı, faturalarla ilgili ödemelerin alındığına dair makbuzlar ve cari hesap defterine de yapılan son mutabakatlarla ilgili imzasını da koyarak, alacak verecek ilişkisini teyit eden gerekli belgeleri müvekkili ve diğer esnaflara da verdiğini, Bu aşamada şimdi kendisini ….k. Hay. San. Tic. Ltd. Şti ni temsil ve nizama yetkili şirket müdürü olarak gösteren … ‘in bu ödemelerin ….’ a yapıldığı tarihte hiç bir itirazda bulunmadığını, ödemeleri kabul ettiğini ve bu tarihte ne müvekkiline ne de haldeki diğer esnaflara … ‘a yapılan ödeme ve tahsilatlarla ilgili hiç bir itirazı kaydı olmadığını, şimdi ise aradan uzunca bir süre geçtikten sonra aynı şirket yetkilisi diğer %50 ortağı olan …. ile kendi aralarında problem ve anlaşmazlıklar yaşamaya başladıktan sonra gerek müvekkiline gerekse ticaret yaptıkları diğer hal esnaflarına ödemelerini yapmış olmalarına rağmen icra takibi yapıp devamında dava açtığını, (aslında kendisinin bilgi ve yönlendirmesi dahilinde …’ın almış olduğu ve imzalamış olduğu ödemelerle ilgili olarak) açılan işbu davada anlatılan ve yaşananlardan kötü niyetli açıldığı ve gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, zira müvekkili ve diğer hal esnafı şirketin yetkilisi ve sahibi olarak gördükleri …’a tüm ödemelerin iyi niyetle yaptıklarını ve makbuzlarını aldıklarını, Yani yukarıda anlatılmak istenen hususlardan da anlaşılacağa üzere 2012 ve 2013 yıllarında bütün Hal esnafı davacı şirkete olan ödemelerini %50 ortak …’ a yaptıkları ve bunun da bir teamül haline geldiğini, zira aynı davacı şirkette 2013 den sonraki 5 yıl boyunca hiç kimseye ne icra takibi yaptığını ne de dava açtığını, en azından sözde alacaklarının muaccel geldiği tarih de davacı şirket, müvekkili davalıdan ve diğer hal esnaflarından alacaklarını talep edebileceğini, fakat bunları talep etmeyerek ve bu yönde hiç bir esnafa bilgi ve talepte bulunmayarak tam 5 yıl sonra sözde %50 ortak … a yapılan ödemelerin geçersiz olduğunu iddia ederek icra takipleri ve davalar açamaya başladığını, Bu da davalı müvekkili şirketin değil davacı şirketin kötü niyetli olduğunu göstermekte olduğunu ve anlaşıldığı kadarıyla davacı şirketin iç ilişkilerinde ve diğer %50 ortak … ile sorunlar doğduktan sonra nasıl olsa hal esnafı temsil yetkisine haiz olmayan %50 ortak …’ a yapılan ödemelerle ilgili ve hukuki boşluk yakalamış olmakla bu hukuki boşluğu kullanarak haksız kazanç elde etmek istediklerini,
Dolayısıyla mahkemenin davalı müvekkili ile ilgili verdiği icra inkar tazminatının yanlış olduğunu, davalı müvekkili şirket kesinlikle ve kesinikle kötü niyetli olmadığını ve makbuzlardan da anlaşılacağa üzere ödemelerini yaptığını, Ayrıca mahkemeye de bildirildiği gibi aynı davacı şirket aynı konu da ve başka bir hal esnafı ile ilgili açmış olduğu İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017 / 1147 Esas ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017 / 996 Esas sayılı dosyalarından davacı şirket haksız görülerek işbu davaların haklı bir şekilde reddedildiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 29.845,18 TL asıl alacak, 13.713,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.558,95 TL üzerinden aynen devamına, 5.969,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davaya konu İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra dosyasının dosya arasında bulunan sureti incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 72 adet fatura alacağından kaynaklı 19/12/2016 tarihinde 29.845,18 TL. Asıl alacak,13.713,77 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 43.558,95 TL. Lik ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, süresi içerisinde 43.558,95 TL. Alacak yönünden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.Davacı tarafından sunulan ticaret sicil gazetesi sureti incelendiğinde, 08/04/2010 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen şirket ana sözleşmesinin temsil başlıklı 9 maddesinde, şirketi müdürlerin temsil ve izam edeceği, şirketi temsil ve izam edecek imzaların ortaklar kurulu tarafından tesbit tescille ilan ettirileceği, ilk 20 yıl için müdür seçilen …’in münferit imzası ile …ın, … ile atacağı müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmıştır.Somut olayda, davacı tarafça Bayrampaşa Halinde komisyonculuk yapan davalı …’ya 2012 yılında 29.961,16 TL.lik, 2013 yılında ise 550,29 TL olmak üzere toplam 29.971,98TL. Tutarlı toplam 72 adet fatura düzenlediği, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine davaya konu icra takibinin başlatıldığı, davalının itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.Davalı vekili, mahkemece alınan kök bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesinde, aynı şekilde davacı şirketin ortağı …ın tahsilat yaptığı …Tarım Ürünleri…Şirketi, …meyve ve sebze…şirketi,… tarafından yapılan ödemelerin davacı şirketçe kabul edildiği belirtilip bir kısım belgeler sunduğu halde, mahkemece bu iddiaların davacı şirketin ticari defterleri inceletilmek suretiyle araştırılmadığı anlaşılmakla, tarafların ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle dava konusu faturalar dışında taraflar arasında başkaca ticari ilişki olup olmadığı, var ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından itibaren davalı tarafça yapılan ödemelerin ne şekilde kime ödendiği, ayrıca davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesi ekindeki belgelerde incelenerek aynı şekilde davacı şirketin ortağı …’ın tahsilat yaptığı …i…Şirketi, … meyve ve sebze…şirketi…ı tarafından yapılan ödemelerin davacı şirketin ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olup olmadığı, müşterek yetkili …’ın başka alıcılardan tahsilat yapıp bu tahsilatların davacı şirket defterler ve belgelerinde kayıtlı olup olmadığı, bu konuda fiili uygulama olup olmadığı yönünde konusunda uzman başka mali müşavir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınıp TBK. 40-46 maddeleri de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2019 tarih ve 2017/997 Esas 2019/860 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

.