Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/200 E. 2020/245 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/200 Esas
KARAR NO : 2020/245 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1209 Esas
TARİH : 27/11/2019
İHTİYATİ HACİZ İSTEYEN
KARŞI TARAF
TALEP : İhtiyati Haciz Talebi
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı davalının 176.715,68.TL borcunun olduğunu, davalının üzerine düşen ödemeye ilişkin edimleri yerine getirmediğini, davalı şirketin icra takibine yönelik yaptığı itirazın tek amacının icra takibini durdurmak ve itirazın iptali neticesinde müvekkilinin alacağının tahsilini imkansız hale getirmek olduğunu ileri sürerek, ihtiyati haciz talebinin öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise uygun teminat ile kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı vekili tarafından iddia olunan alacağın dayanağının somutlaştırıldığında cevap verme hakkı saklı kalmak kaydıyla, davacının iddiası haksız ve mesnetsiz olup, öncelikle ihtiyati haciz talebinin reddine, davanın reddine, takibin iptaline, davacı şirket icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 27/11/2019 tarih 2018/1209 Esas sayılı ara kararında;
“Davacı, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından itiraz edilmiş olup; davaya konu icra takibinin alım – satım ilişkisinden kaynaklanan cari hesap alacağına dayandırıldığı; cari hesapta takip anında alacağın bulunup bulunmadığının ancak ticari defter ve kayıtları ile ve her iki tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle tespit edilebileceği; bu nedenle yargılamayı gerektirdiği; davacının yaptığı icra takibinin davalının itirazı ile durdurulduğu, HMK’nun 390/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir için davanın esası yönünden yaklaşık haklılığın baştan anlaşılabilir nitelikte olması gerektiği;İhtiyati hacizin şartları İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde genel olarak düzenlendiği, buna göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde ve veya 3. Şahısta olan menkul ve gayrimenkul mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı yanlız borçlunun muayyen ikametgahı yok ise, borçlu taahütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmağa, veya kendisi kaçmağa hazırlanır, yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden ileri işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa, borç yanlız borçlu hakkında muacceliyet kesbedebileceği hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği,İhtiyati hacizde asıl olanın, ihtiyati hacze esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati haczin sebebinin bulunması olduğu,İİK 257 ve devamı maddesine göre ihtiyati haciz talep eden tarafın öncelikle ihtiyati haciz istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorunda olduğu,
Burada sözü edilen ispatın ölçüsünün ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirleneceği,
Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetileceği,
Bu nedenle ihtayit hacze karar verilirken haksız olma ihtamali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınacağı,
Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati haciz kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilemeyeceği,
Bununla birlikte, ihtiyati hacze karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacının gözetilmesinin gerekli ve zorunlu olduğu,
Kanun koyucunun, ihtiyati haciz hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakimin her somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice inceleyeceği ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati haciz kararı verdiğinin kararında belirtileceği, ihtiyati haciz şartları mevcut değilse, kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati haciz isteminin reddine karar verileceği,Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtayati haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediği…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin, ihtiyati tedbir isteminin yargılamayı gerektirir nitelikte olduğundan ve şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Müvekkili tarafından başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esassayılı dosyasına davalı borçlu tarafından itiraz edilmiş olup, bu itibarla işbu borca ve ferilerine yapılan haksız, kötü niyetli ve yasal dayanaktan yoksun itirazların iptali ile işbu takibin devamına, ilaveten alacağın likit olmasından mütevellit karşı taraf aleyhinde dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talepli dava İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılmış olup bu minvalde ihtiyati haciz talep edildiği, ancak mahkemece bu talebin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, Öncelikle müvekkilinin, davalı ile arasında yapılan ticari mal alışverişi neticesinde doğan 176.715,68.TL alacağın tahsili için İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatılmış olup, karşı tarafça işbu ilamsız icra takibine haksız ve soyut iddialarla itiraz edilmiş olup icra takibinin durmasına sebep olduğunu, Ancak takibin konusu, müvekkili ile davalı borçlu arasındaki cari hesaba müstenit olup karşı tarafın takip tarihi itibariyle müvekkile 176.715,68.TL borcu bulunduğunu, işbu husus tarafların ticari defter kayıtları ile fatura ve sair evraklar ile de sabit olduğunu, müvekkilince kesilen faturalara süresinde itiraz edilmediği gibi hali hazırda borca yapılan itiraz da haksız olduğunu, faturalar müvekkili ve davalı arasındaki ticari teamüle uygun şekilde düzenlenmiş olup, alacağı ispatlar kabiliyette olduğunu, İşbu alacağı önemli oranda ispat eden deliller ve davalı tarafın mal kaçırma ihtimali de göz önüne alınarak ihtiyati haciz talep edildiğini, Yerel Mahkemeye sundukları BA-BS formları, ticari defter kayıtları ve muavin defterlerle müvekkilinin alacağı açıkça ispatlanmış halde bulunduğundan, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle ihtiyati haciz taleplerinin reddedilmesinin alacağın garanti altına alınmasını engellediğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi; ihtiyati haciz kararı geçici bir koruma tedbiri olup; umulan hakka kavuşmayı zorlaştırması değil kolaylaştırması gerektiğini, fakat yerel mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin müvekkilinin alacağının tahsilini imkansızlaştırdığını,Somut olayda dava konusu alacaklar üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmemesi halinde, ilerde davanın kabulüne karar verilecek olsa bile söz konusu hakedişler üzerinde verilmiş bir ihtiyati haciz kararı olmadığı için, söz konusu hakedişlerin-alacakların tahsilinin müvekkili açısından mümkün olmayacağını, bu nedenle ileride telafisi imkansız olacak zararların önüne geçmek için ve özellikle davanın hüküm anında neticelerini doğurabilmesi açısından ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Davalının üzerine düşen ödemeye ilişkin edimleri yerine getirmediğini, davalının icra takibine yönelik yapmış olduğu itirazın tek amacının icra takibini durdurmak ve itirazın iptali neticesinde müvekkilinin alacağının tahsilini imkansız hale getirmek olduğunu, hal böyle iken sonrasında iş bu sebepler ile müvekkilinin alacağının tahsilinin ileride imkansız hale gelmesi ihtimali de dikkate alınarak davalı borçlu ile ilgili olarak öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaat hasıl ise uygun bir teminat mukabilinde ihtiyati haciz karar verilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin kabulüne, uygun görülmez ise, ihtiyati haciz talebinin kabulüne dair karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1209 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle doğan bakiye alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğundan bahisle itirazın iptalini ve ihtiyati haciz talep etmiş, mahkemece alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği, davacının sunduğu belgelerin yaklaşık ispat koşulunu gerçekleştirmediği gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, davacı yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf başvurusunda bulunmuştur.İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.)Somut olayda, takip dayanağı her ne kadar cari hesap ekstresi gereği ödenmeyen borç olarak gösterilmiş ise de takip dayanağı sunulan belgelere göre davacı tarafından düzenlenen 07/09/2018 tarihli 176.715, 62 TL bedelli kur farkı faturasından kaynaklanmaktadır.Tek başına fatura düzenlenmesi ve bu faturanın alacaklının BS formunda bildirilmiş olması alacağın varlığını yaklaşık olarak ispata yeterli değildir. Davalı söz konusu faturaya süresinde itiraz edildiğini savunmuş, buna ilişkin belgelerini sunmuştur. Dosyaya getirtilen davalı BA formlarında da takibe konu fatura yer almamaktadır. Alacağın varlığı yapılacak yargılama sonucunda belirlenecek olup, ara karar tarihi itibarıyla dosyaya sunulan ve getirtilen belgeler, davacının alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp alacağın varlığı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, ara karar tarihi itibarıyla ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi yönündeki ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00.TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.