Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1923 E. 2022/1964 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1923 Esas
KARAR NO: 2022/1964 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1181 Esas – 2020/441 Karar
TARİHİ: 17/09/2020
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin işi gereği davalı ile mal alım satımında anlaştığını, bu anlaşmaya istinaden davalı şirket yetkilisi tarafından ödemelerde aksaklık olduğundan tanzim edilebilmesi için müvekkilinden boş bir senede imza alındığını, müvekkilinin icra takibine konu 100.000 TL bedelden haberinin olmadığını, icra takibine konu edilen senetteki tüm yazların birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin cari hesabı incelendiğinde 01.01.2016 tarihinde devreden borcun 66.221,83 TL gözüktüğünü, 12.01.2016 tarihinde 9.260 TL bedelli çek, 21.03.2016 tarihinde 7.000 TL bedelli çek, 25.05.2016 tarihinde 6.000 TL bedelli çekin müvekkili tarafından ödendiğini ve güncel borcun 36.186 TL olduğunu, 36.186 TL borcun haricinde borcunun olmadığını ve müvekkili aleyhine başlatılan 74.147,83 TL senet alacağı ve buna ilişkin faizleri kabul etmediklerini, müvekkili aleyhine başlatılan ve haciz konulan mallar üzerindeki aşkın hacizlerin kaldırılması gerektiğini beyanla fazlaya İlişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin davalı şirkete takip tutarı kadar borçlu olmadığının tespitine, dava konusu senedin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 17/09/2020 tarih ve 2018/1181 Esas 2020/441 Karar sayılı kararında; “…Davalının incelemeye ticari defterlerini ibraz etmediğinden davacr tarafın sunduğu belgelerle tarafların kayıtlarını karşılattırma olanağı bulunamadığı, açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacının ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalının ticari defterlerini inceleme günü sunmadığı, davacının ticari defterlerinde davalıya 16.877,68 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibine konu davacı tarafından davalıya verilen 100.000 TL bedelli senedin teminat senedi olup olmadığı hususunda olduğu, davacının davalıya bu senetten dolayı 74.147,83 TL borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, ancak TTK 690 maddesinde açıklandığı üzere senedin sonradan doldurulduğu hususunun davacı tarafından yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, davacının yargılama aşamasında herhangi bir yazılı delil sunmadığı, senedin nakden tanzim edildiği, bu nedenle sebepten mücerret olduğu, senedin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması senetten doğan alacağın bulunmadığı anlamına gelmediğinden ve davacı tarafından davalıya yemin teklif de edilmediğinden, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasındaki alım-satım anlaşmasına istinaden, davalı şirket yetkilisinin isteği üzerine müvekkilinin, mal alımı karşılığında yapacağı ödemelerde bir aksaklık olması durumunda, ticari faaliyetlerinde aksama yaşamamak adına işbu dava ve takibe konu bonoyu boş olarak imzaladığını ve davalı yetkilisine teslim ettiğini, müvekkilinin teminat amaçlı olarak imzaladığı boş senedin 100.000 TL bedel ile doldurularak davalı tarafından müvekkili aleyhine 74.147,83 TL’lik icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin 100.000 TL borcunun bulunmadığını, açılan dava ile müvekkilinin davalı şirkete 36.186,00 TL asıl borcu bulunduğunun taraflarınca beyan edildiğini, yerel mahkeme tarafından yaptırılan 23.10.2019 tarihli bilirkişi incelemesine göre, müvekkilinin davalıya 16.877,68 TL borcu bulunduğunun ortaya çıktığını, huzurda açılan davanın terditli bir dava olduğunu, ilk olarak müvekkilinin davalı şirkete 74.147,83 TL borçlu olmadığının tespitinin talep edildiğini, mahkeme tarafından bu hususun değerlendirmeye alınmadığını, sadece 74.147,83TL bedel ile başlatılan icra takibine yönelik olarak takibin iptali davası olmadığını, bu sebeple yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin cari hesap ekstresi incelendiğinde 01.01.2016 tarihinde devreden borcun 66.221,83 TL olarak göründüğünü, 12.01.2016 tarihinde evrak numarası … olan 9.260 TL bedelli çekin, 21.03.2016 tarihinde … evrak numarası 7.000 TL bedelli çekin, 25.05.2016 tarihli … evrak numaralı 6.000 TL bedelli çekin müvekkili tarafından ödenmiş olduğunu ve güncel borç bakiyesinin 43.961,83 TL olduğunu, daha sonrasında 25.05.2016 tarihinde asıl borcun 36.186,00 TL olarak hesaplandığını ancak bilirkişi raporuna göre müvekkilinin, davalı şirkete 16.877,68 TL borcu bulunduğunu, icra takibinde belirtilen miktarın müvekkilinin davalı şirkete olan asıl borcunu göstermediğini, müvekkili aleyhine başlatılmış icra takibine konu borcunun olmadığının ortada olduğunu, icra takibine konu olan senet üzerindeki yazıların birbirinden farklı olduğunu, özellikle rakamla yazılan 100.000 TL yazısının farklılığı ilk bakışta anlaşılmasa da, dikkat edildiğinde yazılar arasındaki farklılıkların çıplak gözle farkedildiğini, taraflarınca kriminal ineleme talep edildiğini fakat yerel mahkeme tarafından bu talebin karşılanmadığını, işbu sebeple müvekkili aleyhine başlatılan 74.147,83 TL senet alacağının ve buna ilişkin olan faizleri kabul etmenin mümkün olmadığını, dava konusu durum sebebiyle müvekkilin telafisi imkânsız maddi ve manevi zararlara uğradığını, mal varlığında aşkın hacizin gerçekleştiğini beyanla yerel mahkemenin 2018/1181 Esas 2020/441 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip ve takibe konu edilen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 25.09.2015 keşide, 21.12.2015 vade tarihli, 100.000 TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarı davalı olan bono dayanak yapılmak suretiyle 74.147,83 TL asıl alacak, 7.508,23 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 91.956,06 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Davacı, davalı şirketin yetkilisince tarafına, ticari ilişki kapsamında ileride borcun ödenmesinde aksaklık olması ihtimaline binaen boş bono imzalatıldığını, bononun sonradan doldurulduğunu, teminat bonosu olduğunu, davalıya cari hesap nedeniyle 36.186 TL borcunun bulunduğunu beyan ederek takip ve bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davalı vekili bononun teminat amacıyla verildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddini talep etmiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Mahkemece davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış, senedin defterlerinde kayıtlı olmadığı ve cari hesaptan dolayı davalıya bakiye 16.877,68 TL borcunun bulunduğu tespit edilmiştir.Takibe dayanak senet 6102 sayılı TTK’nın 776. maddesi uyarınca tüm unsurları içeren kambiyo senedi niteliğini haiz bonodur. TTK’nın 778/2 ve 680. maddeleri uyarınca açığa bono düzenlenmesi mümkündür. Davacının, bononun sonradan aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. Kambiyo senetleri temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşır ve soyut bir borç ikrarı içerir. Bu nedenle de bono düzenlenirken temel ilişkinin kaynağına yönelik “bedelin malen-nakden ya da teminat olarak alındığına” dair ibarelerin üzerine yazılması zorunlu değildir. Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin bono üzerindeki yazılar veya ayrı bir yazılı belge ile ispat edilmesi gerekir. Takibe konu bono üzerinde teminata ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi nakden kaydı bulunmaktadır. Bu nedenle davacının, bononun üzerinde yer alan nakden kaydının aksine teminat amaçlı verildiğini de yazılı delil ile ispat etmesi gerekmekte iken, her iki iddia yönünden de yazılı bir delil sunulmamış ve yemin deliline de başvurulmamış olması karşısında, Mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davacının istinaf başvurusu haksızdır.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.