Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1918 E. 2022/1963 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1918 Esas
KARAR NO: 2022/1963 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1854 Esas – 2019/1274 Karar
TARİHİ: 28/11/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı arasında hazır beton temini için sözleşme yapıldığını, 29.05.2011 tarihli bu sözleşme ve bu sözleşemeye dayalı mutabakat metinleri imzalandığını, sözleşmeye uygun şekilde çalışmaya başlanarak yaklaşık 3 yıllık çalışma süresinde gerçekleşen uygulamada; beton taşıyan aracın darasının teslim öncesi tarihte esas alınan miktarının tartı fişinde belirtildiğini, bu ağırlığın her teslimde fiks olarak hesaba alındığını, daha sonra yüklenen betonla birlikte kamyonun güncel olarak teslim öncesi tartıldığını, önceden darası tartılmış ve belirli olduğu söylenen boş aracın hiç tartılmadığını, bu konuda satıcı beyanın esas alındığını, aradaki fark miktarının beton miktarı gösterdiğinin kabul edildiğini, faturaya bağlanan bedellerin ödendiğini, bu uygulama beton miktarı bakımından müvekkili şirketin şüpheye düştüğü tarihe kadar sürmüş olup, müvekkili tarafından şirketlerine teslim edilen beton mikserlerinin bir kısmı üzerinde Kadıköy … Noterliği marifeti ile 06.03.2014 tarihinde tespit yaptırıldığını, buna göre satıcının hesaplarında fıks olarak esas aldığı beton mikser araç daralarının gerçeği aksettirmediği, bu yolla teslim edilmeyen beton miktarlarının aleyhlerine fazla olarak hesaplandığının anlaşılmış olduğunu, bu hususun Noter ihtarnamesi ile davalıya bildirildiğini, davalının karşı ihtarnamesi ile söz konusu fazlalık kabul edilmeyerek, zararların karşılanmayacağının bildirilmiş olduğunu, bununla birlikte faturalarında esas aldığı Transmikser daralarını Noter tarafından tespit edilen miktara çektiğini, bu şekilde o güne kadar esas aldığı miktarların hatalı olduğunu zımnen kabul ettiğini, yapılacak detaylı bir teknik inceleme ile iddia edilen hususların ortaya çıkacağını beyanla fazlaya dair her tür dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla fazla ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; davanın değerini 65.000 TL daha arttırarak toplam dava değerini 75.000 TL’ye yükselttiklerini beyanla 75.000 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen 29.05.2011 tarihli … Projesi Hazır Beton Sözleşmesi gereğince müvekkilince hazır betonun beton santralinde üretilerek davacının … şantiyesine transmikserler ile nakledildiğini ve imalatın yapıldığı yerdeki pompa ucunda teslim edildiğini, sözleşme uyarınca müvekkilinin 17.07.2012 tarihinden itibaren beton üretimi ve sevkiyatına başladığını, davacı tarafça belirlenen m3 cinsinden günlük sipariş edilen miktar kadar betonun müvekkili tarafından üretilerek belirlenen programa harfiyen uyulduğunu, yapılan teslimatta her türlü gözetimin davacı tarafından yerine getirildiğini, yapılan kontrollerden sonra şantiyeye getirilen betonun, davacı yetkilisi tarafından irsaliye imzalanmak suretiyle teslim alındığını, müvekkili tarafından davacının günlük olarak düzenlediği irsaliyelerin faturalandırıldığını, faturalarda teslim edilecek betonun özellikleri, bedeli, miktarı ve teslim tarihinin açıkça yer aldığını, davacını faturaları itirazsız olarak kabul ettiğini, süresi içerisinde herhangi bir itiraz ileri sürmediğini, bu nedenle kötü niyetli olduğunu, davacının dayandığı Noter tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığını ve delil olarak kabul edilemeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 28/11/2019 tarih ve 2014/1854 Esas – 2019/1274 Karar sayılı kararında;
“…Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde, taraflar arasında, 29/05/2011 tarihinde … Projesi Hazır Beton Temin İşlerine ilişkin sözleşme imzalandığı, dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden teslim edilen betonun beton transmikserlerinin daralarının yanlış ölçülüp ölçülmediği, davalı tarafından davacıya eksik beton teslim edilip edilmediği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. İlk oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen raporda, davalı şirket tarafından davacı şirkete şantiyede verilen hazır beton miktarının her halde davacı şirket yetkililerinin denetimine hazır olduğu, beton mikser araçlarının dara ağırlıklarının belirlenmesi ve buna bağlı olarak da teslim alınan hazır beton miktarlarının denetlenmesi ve kontrolü davacı şirket denetimi, gözetimi ve hakimiyeti altında yapıldığından davalı tarafından davacıya verilen hazır betonun irsaliye fişleri karşılığı belirlenen miktarda teslim edildiği, ancak araç daralarının belirlenmesi istenirse plakaları verilen araçların gerçek daralarının tespit edilmesinin gerekeceği yönünde görüş bildirilmiştir. Rapora itirazlar üzerine ikinci heyet oluşturularak rapor alınmış, bu raporda beton miktarının hacim olarak ölçülmesi gerektiği, araçlarının daralarının günlük saatlik değişimler gösterebileceği, beton transmikserlerindeki ağırlık farklarının işin doğasına uygun ve kabul edilebilir değer aralıklarında olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davanın taraflarından birisi inşaat şirketi diğeri ise inşaat şirketlerine beton temin eden hazır beton şirketidir. Taraflar arasında hazır beton teslimine dair 29/05/2011 tarihinde sözleşme imzalanmış ve sözleşme devam ederken çeşitli tarihlerde toplam 6 adet mutabakat metni imzalanmıştır. Sözleşme ilişkisi ihtarname tarihine kadar yaklaşık 33 ay boyunca devam etmiş ve davacı tarafından 11/03/2014 tarihinde ihtarname keşide edilerek 06/03/2014 tarihinde noter aracılığıyla yaptırmış oldukları tespitten bahsedilmiş, kendilerine eksik teslim edilen beton bedelinin ödenmesi talep edilmiştir. Dosyaya sunulan belgelerin incelenmesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacı tarafın kontrol ve denetim yetkisine sahip olduğu, davacı tarafından betonların teslim alınması sırasında herhangi bir ihtirazi kayıt konulmamış olduğu, TTK. m. 23/1-c’de belirtilen süre içinde gerekli muayenelerin yapıldığına ve ayıp ihbar süreleri içinde bildirimde bulunduğuna dair herhangi bir belge ibraz edilmediği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin, imzalanan 6 adet mutabakat metni göz önünde bulundurulduğunda, 29/05/2011 tarihinden ihtarname tarihi olan 11/03/2014 tarihine kadar devam ettiği, dosyaya sunulan belgelerden en son imzalanan mutabakat metninin 30/09/2013 tarihinde imzalandığı, alınan bilirkişi raporları ile davalı tarafından teslim edilen betonların davacının kontrolü altında olduğu, teslim edilen miktarların işin doğasına uygun ve kabul edilebilir aralıklarda olduğunun belirtildiği göz önünde bulundurulduğunda, herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan ve kanunda belirtilen süreler içinde gerekli muayeneleri ve kontrolleri yaptırarak ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının, yaklaşık 33 ay devam eden sözleşme süresi boyunca davalı tarafından kendisine eksik beton teslim edildiği iddiası ile talepte bulunabilmesi mümkün olmadığından ve eksik teslim iddiası da ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemeye sunulan bilirkişi ön raporunda, plakaları açıklanan mikserlerin yerinde hazır tutularak taraflara ait kantarlarla tartılması gerektiğinin bildirildiğini, bundan sonra sunulan 15.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda da dara ağırlıklarının belirlenmesi ile eksik beton miktarının tespit edilebileceğine yönelik görüş bildirildiğini, Mahkemenin, alınan 1. ön ve sonrası asıl rapordaki eksik beton miktarının tespitinin hesaplanabileceği görüşüne rağmen incelemeyi yapan heyetten bildirilen esaslarda inceleme yapılmak üzere ek rapor almadığını, hakim değişikliği nedeniyle yeni bir heyet vasıtası ile yeniden inceleme yaptırılması kararı verildiğini ve sonucunda farklı içerikli 2. rapor oluşturularak karara esas alındığını, hükme esas alınan 2. rapor ile 1. rapor arasında önemli bir çelişki ortaya çıktığını, raporlar arası çelişki giderilmeden Mahkemece 2. rapora istinatla hüküm kurulduğunu, araçların bilirkişi incelemesinden kaçırıldığını, kendilerinin şantiyede bulunan ve beton taşıyan bir kısım Transmikser araçları plakaları da saptanması suretiyle boş olarak noter marifetiyle tarttırdıklarını ve sonuçlarını davalı tarafa ihtarname ile bildirdiklerini, karşı tarafın savunma olarak bildirdikleri hususları inkar ettiklerini, daha sonraki tarihlerde aynı araçlarla teslim ettiği betonların hesaplamalarında noterin tespit ettiği boş ağırlıkları aynen kabul ettiğini ve buna uygun hazırladığı kantar fişi irsaliye ve faturaları esas alarak tahsilat faturası tanzim edip tahsilat sağladığını, bu davranışın evvelce esas aldıkları boş ağırlıklarının doğru olmadığının ve vermediği beton paralarını tahsil ettiğinin açık kanıtı olduğunu, kendilerinin noter tespiti dışında kalan diğer Transmikser araçlarda dahil tüm araçların plakalarını da kantar fişleri ve irsaliyelerden tespit ederek, bilirkişi incelemesi ile taşımada kullanılan tüm araçların boş ağırlıklarının saptanmasını talep ettiklerini, yerel mahkemenin 26.11.2015 tarihli celsede ara kararın 1. maddesi ile bu yolda karar verdiğini, davalı tarafın bu Transmikserlerin tartılmasını önlediğini, bunları getirmeyerek bir müddet bilirkişileri oyaladığını ve sonucunda bu araçları 3. şahıslara sattığını beyanla mahkemeye de bunların satış belgelerini sunarak incelemede hazır edemeyeceğini bildirdiğini, bu davranışın sebebi, delillerin kaçırılması veya karartılması olup, yapılmış bulunan eksik beton verme yolsuzluğunun tespitinin önlenmesinin amaçlandığını, hükme esas alınan raporun denetlenebilir olmadığını, dava dilekçelerinde ve rapora vaki itirazları sırasında açıkladıkları Transmikser boş ağırlıklarının diğer bir söylem ile daralarının kantar fişlerinde değişmez bir biçimde sabit ve eksik olarak gösterildiğini, hükme esas alınan rapora göreTransmikser ağırlıklarının zaman içinde (+) veya (-) etkilerle değiştiğini, bu değişkenliklerin (+) 850 kg mertebesinde olduğunu, heyet tarafından iddialı teknik açıklamaların bu yönde olduğunu, noter tespiti yapılan plakası belli araçlarda boş ağırlıkların, adeta sabit kaldığını ve hiç değişmediğini, bu noktadaki soru ve itirazlarına denetlenebilir nitelikte cevap verilmediğini, (-) yönde daralarda ne miktar eksilme olabileceği hakkında raporda sorularına rağmen her hangi bir açıklama olmadığını, rapora göre araçların boş ağırlıklarının ne olduğunun hiçbir öneminin olmadığını, bu görüşün, halen uygulanan teknik ve fiili hesaplama yöntemleri nazara alındığında hiçbir değeri olmadığını, teslim edilen betonların, boş ve dolu olarak tartılan araçların ağırlıkları arasındaki farkın kg cinsinden bulunduğunu, bulunan bu ağırlığın alınan betonun cinsine göre belli bir kat sayıya bölünerek m3 cinsinden tutarının bulunduğunu ve m3 cinsinden faturalandırıldığını, inşaatlara satılan hazır betonlarda uygulanan yöntemin bu şekilde olduğunu, yöntem bu değilse ve raporda belirtildiği gibi araç boş ve dolu ağırlıklarının tespitinin bir önemi yoksa neden her bir uygulamada ve dava konusu olayda tartı fişlerinden aracın boş ve dolu ağırlıklarının saptandığını ve irsaliye ile faturalara işlenip onlara ek yapıldığını, bu itiraz ve sorulara karşı raporda denetlenebilir nitelikte hiçbir yanıt olmadığını, teslim edilen beton ağırlığının hileli olduğunu, araçların boş ağırlıklarının kantar fişlerindeki oynama ile az gösterilmesi hileli bir davranış olup aldatma amaçlı olduğunu, bu nedenle eksik teslime elde olmayan nedenlerle itiraz edilememiş olması ve buna uygun faturaya da itiraz edilmemesinin davanın kabul edilemeyeceği yönündeki görüşün usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararında değinilen TTK.23/1.c hükmünün işbu davada tatbik kabiliyetinin olmadığını, malın niteliğinde bir ayıp olmadığını, burada teslim edilen betonun bir takım davranışlarla ağırlığının fazla gösterilmesi halinin mevcut olduğunu, bu hususun tespitinden sonra noter ihtarnamesi ile satıcıya ihbar edildiğini, tartısı ile oynanmış bir malı alan kişinin, satın alınan malın özelliği de nazara alındığında fark edememesinin normal olduğunu, tonlarla ifade edilen hazır betonun eksik veya fazlalığının tartılarak bulunabilir durumda olmadığını, bu nedenle özel durumları ayrık tutmadan genel esaslarla hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, araçların boş olarak tartımının, davalı şoförü tarafından kantara girilerek yapıldığını, otomatik baskılı bir fişin kendisi tarafından oluşturulduğunu, aracın daha sonra beton yüklenerek tekrar kantara çıkıp bu defa dolu olarak tekrar bir fiş oluşturulduğunu, bu işlemlerin müvekkili dışında satıcı tarafından gerçekleştirildiğini, satılanın taşınma ve tarttırma mükellefiyetinin satıcıya ait olduğunu, teslim alan kişinin bu kantar fişlerini kontrol ederek fişlere uygun irsaliyeleri aldığını, teslim alan kişinin hazır betonun miktarını bir başka şekilde ölçmesinin ve kontrol etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkil alıcının TBK’nın 223. maddesi uyarınca satılanı gözden geçirme ve satıcıya bildirme zorunluğuna aykırı davrandığının söylenemeyeceğini, teslim alınan malın miktarının Elektronik Tartı Fişleri ile gösterildiğini ve bunlara ait kantar tartı fişlerinin esas alındığını, boş tartımı gösteren kantarın fişi hileliyse bunun fark edilmesinin mümkün olmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, eksik teslim mal teslimi iddiasına dayalı tazminat talebine ilişkindir.Davacı, davalı ile aralarında beton temin ve teslimi konusunda yapılan sözleşme uyarınca davalı tarafından, betonun taşındığı mikserlerin boş ağırlıklarının (daralarının) gerçeğe aykırı olarak beyan edilmesi nedeniyle eksik beton teslim edildiğini, bu nedenle fazla ödeme yaptığını ve zarara uğradığını beyanla zararının tespiti ile tazminini talep etmiş, davalı taraf davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.TBK’nın 112. maddesi uyarınca borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Davacı, taraflar arasında imzalanan 29.05.2011 tarihli sözleşme ile davalının, İstanbul Tuzla 2. Etap 1. Ve 2. Bölge Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşi kapsamında ihtiyaç duyduğu betonun temin ve teslimi işini üstlendiğini ancak eksik beton teslim ettiğini iddia etmektedir. Sözleşmenin 4.3. maddesi ile haftalık beton programının davalıya her hafta başında verileceği; 5.4. maddesi ile davacının şantiyesine sevk edilen hazır betonun döküm yerinde şantiye yetkilisi tarafından irsaliyenin imzalanması suretiyle teslim alınacağı; 6.6. maddesi ile davacının irsaliye üzerinde belirtilen m3 değer üzerinden ödeme yapacağı; 7.1. maddesi ile davacının sözleşme konusu işin sözleşme ve eklerine uygun şekilde yapılıp yapılmadığını kontrol etmek üzere yeteri kadar personel görevlendirileceği kabul edilmiştir. Buna göre taraflar arasında, davalı tarafından davacının verdiği sipariş miktarına göre üretilen betonun transmikser ile davacının şantiyesine götürülmesi, davacının çalışanları tarafından gösterilen yerlere dökülmesi, irsaliyelerin imzalanması, imzalı irsaliyelerin davalı tarafından faturaya bağlanması ve davacı tarafından fatura bedellerinin ödenmesi şeklinde bir ticari ilişki olduğu, Mahkemece alınan ilk bilirkişi heyet raporunda davalı tarafından düzenlenen faturaların her iki tarafın usulüne uygun şekilde düzenlenen ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacının dava tarihi itibariyle davalıya 2.820.877,67 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, aynı heyetten alınan ek bilirkişi raporunda sözleşme ve ticari defterlere göre tespitler yapıldıktan sonra, Mahkemece takdir edilirse davacının iddiası yönünden beton mikser araçlarının daralarının belirlenmesi gerektiğinin ifade edildiği, başkaca herhangi bir teknik değerlendirme yapılmadığı, alınan ikinci bilirkişi heyet raporunda, davalının teslim borcunu m3 cinsinden yerine getirdiği, davacı tarafından verilen siparişe göre üretim ve teslimat yapıldığı, davacının verilen sipariş miktarına uygun teslim yapılmadığına dair bir tespitinin olmadığı, beton mikser araçlarının daralarının irsaliyelerde farklı olarak gösterildikleri, kaldı ki araçların ağırlıklarının çeşitli sebeplerle değişebileceği ve davalı tarafından gösterilen ağırlıkların olabilecek ağırlık değerleri aralığında olduğunun tespit edildiği, ilk bilirkişi heyetinin raporunda herhangi bir teknik inceleme ve değerlendirme yapılmamış olduğundan raporlar arasında giderilmesi gereken bir çelişki bulunmadığı, davacının sözleşme ile üstlendiği denetim yükümlülüğüne rağmen uzun süreli ticari ilişki kapsamında, teslim edilen beton miktarını herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin teslim aldığı, davalının kayıtsız olarak kabul edilen beton miktarına uygun şekilde düzenlendiği faturalarına karşı herhangi bir itiraz ileri sürmediği, faturaları süresi içerisinde iade etmediği, defterlerine kaydettiği, ödemeler yaptığı, buna minvalde davalının sözleşme ile üstlendiği edimi gereği gibi ifa ettiği, davacının Noter marifeti ile yaptırdığı beton mikser daralarına ilişkin tespitin tek başına eksik mal teslimini kanıtlamayacağı, kaldı ki her iki tarafın kantarları ile yapılan ölçüm neticesinde bulunan değerlerin birbirinden çok farklı olmadığı, davacının eksik ifa iddiasını ispatlayamadığı ve mahkemece davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine de aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.