Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1917 E. 2021/202 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1917
KARAR NO : 2021/202
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
DOSYA NUMARASI: 2019/520 Esas – 2020/447 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirketin kurucu ortağı, yönetim kurulu üyesi ve %20 oranında hissedarı olduğunu, … şahsi direktifleri doğrultusunda davalı şirketin kârının ortaklara dağıtılmaması yönünde kararlar alındığını, bu suretle davacının kâr payı almasının engellendiğini, şirketin kâr ve kazancının gerçeğe aykırı işlemlerle … ailesinin grup şirketlerine aktarıldığını, şirket kurulduğunda … ailesinin diğer şirketi olan … A.Ş.’den son kullanma tarihleri yakın ve stok hareketi olmayan atıl ürünlerin devralındığını, sonrasında SUT fiyatlarının yarı yarıya indirilmesi sebebiyle alınan ürünlerin elden çıkarılması gerektiğini ve bir kısmının da son kullanma tarihlerinin dolması nedeniyle imha edilmek zorunda kaldığını, 15.2.2018 tarihinde … bağımsız denetim firması tarafından düzenlenen denetim raporunun davacı ile paylaşılmadığını, davacının itirazları ve ihtarları nedeniyle raporun genel kurul toplantı gündemine getirilmediğini, müvekkilinin vekillerinin iptali istenen 13.5.2019 tarihli genel kurul toplantısında müvekkilini temsil etmelerinin engellendiğini, müvekkilinin de oyalanarak toplantıya katılmasının engellendiğini belirterek, TTK’ nin 445 ve 446. maddeleri uyarınca davalı şirketin 13.05.2019 tarihli 2018 yılı Olağan Genel Kurul toplantısı ve bu genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının genel kurul toplantısına asaleten katıldığını ve hazirun cetveline bizzat imza attığını, yine toplantıda söz aldığını, davacının işbu davadaki iptalini istediği toplantıyı İst. Anadolu 5. ATM’nin 2019/518 esas sayılı dosyada görülen …. A.Ş.’nin aynı gün yapılan toplantısı ile karıştırdığını, ancak o toplantıda davacının vekillerinin sunduğu vekaletnamenin usulsüz olduğunu, vekillerin alınmadığı toplantının o toplantı olduğunu, davacının katıldığı 13.5.2019 tarihli toplantıda olumsuz oy kullanmadığını, muhalefet şerhini tutanağa geçirmediğini, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacının hangi kararın hangi sebeple hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu göstermediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 20.8.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın ıslahı ile, 13.5.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 3,4,5 ve 6 numaralı kararların iptaline ve 2017 ve geçmiş yıllarda dağıtımına karar verilmeyen karın ne kadarlık bölümünün dağıtılması gerektiğinin tespiti ile davacının payına düşen kar payının şimdilik 10.000 TL’sinin tahsilini de talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/09/2020 tarih ve 2019/520 Esas – 2020/447 Karar sayılı kararı ile; ” Islah edilen dava, anonim şirketin genel kurulunda alınan kararların iptali ve kâr payının tespiti ve tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile davalı şirketin 2018 yılına ilişkin 13.5.2019 tarihinde yapılan toplantıda alınan 3, 4, 5 ve 6 numaralı kararların iptalini, ayrıca 2017 ve geçmiş yıllarda dağıtımına karar verilmeyen kârın ne kadarlık bölümünün dağıtılması gerektiğinin tespiti ile şimdilik 10.000 TL’lik kısmının davalı şirketten tahsiline talep etmektedir. …somut olaya gelirsek, ıslah edilen dava açısından alınan kararlarda davacı tarafından usulüne uygun muhalefet beyanı bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı ıslahla “davacıya söz hakkı tanınmayarak muhalefet beyanlarının istediği şekilde toplantı tutanağına yazdırılmadığı”nı iddia etmekte ise de, 13/05/2019 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, davacının söz alarak başka davanın konusu olan ve aynı yerde davaya konu şirket genel kurul toplantısından hemen önce yapılan ve davacının katılımının engellendiğini iddia ettiği … şirketinin genel kurul toplantısı ile ilgili olarak beyanlarını açıkça zapta geçirdiği, bu sırada avukatlarının da yanında olduğu anlaşıldığından, davalı tanıklarının beyanı ve davaya konu toplantı tutanakları, davacının soyut iddiasına üstün tutularak, davacının katıldığı toplantıda kendisine söz verildiği halde muhalefetlerini zapta geçirmediği kanaatine varılmıştır. Buna göre, davacı ıslah dilekçesindeki iddialarını kanıtlayamadığından davacı açısından taraf ehliyetine ilişkin dava şartı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle açılan davanın HMK’nin 114/1-d ve 115/1. maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın HMK’ nın 114/1-d ve 115/1. maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin pay sahibi olduğu … ile yine müvekkilinin pay sahibi olduğu … A.Ş. (…) şirketlerine ait Genel Kurul toplantılarının aynı yerde çok kısa zaman aralıkları ile 13.05.2019 tarihinde gerçekleştirildiğini, Davaya konu … genel kurlunun hemen öncesinde aynı yerde gerçekleştirilen … genel kurulunda arz edilen vekaletnamenin uygun olmadığı gerekçesiyle müvekkilinin, … toplantısına avukatları vasıtasıyla katılmasına izin verilmediğini, bu defa müvekkili toplantı bitmeden evvel makul bir süre öncesinde toplantı gerçekleştirilen binaya kendisinin gelerek asil sıfatıyla … genel kurul toplantısına katılmak istese de, hakim ortakların talimatıyla kendisinin toplantı salonuna alınmadığını, dışarıda bekletildiğini, müvekkili ve avukatları alt katta bekletildikten sonra toplantı odasına alınmış ise de; … toplantısının ne zaman sona erdiği ve sonrasında dava ve istinaf konusu Mekomed toplantısının ne zaman başladığının müvekkiline bildirilmediğini, alınan kararların sağlıklı şekilde müzakere edilmediğini, müvekkili salona girdiğinde “… toplantısı bitmek üzere ” denilerek toplantının sonuna gelindiğinin bildirildiğini, bu nedenle müvekkili toplantı salonuna girdiğinde kararlar tutanağa geçirildiğinden beyan ve muhalefetlerinin sadece beyan ve temenniler kısmında kısıtlı şekilde tutanağa geçebildiğini, müvekkilinin, hakim ortakların toplantı yönetiminden ötürü alınan kararlara tek tek itirazlarını belirtme fırsatına sahip olamadığını, bu nedenle müvekkili ve avukatları her ne kadar … Genel Kurul toplantısına alınmış iseler de, her iki şirkete ait toplantının ardarda gerçekleştirilmesi nedeniyle alınan kararlar bakımından aydınlatılmadığını 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesinde yer alan “dürüstlük kurallarına” aykırı bir biçimde blok halinde hareket eden Mekomed hakim ortakları ve onların mutlak oyları ile atanmış bulunan toplantı yönetiminden sorumlu şahısların, müvekkilinin genel kurulda gündem konularını istişare etme ve oy kullanma hakkına dahi tahammül edemediklerini, sistematik bir biçimde müvekkilinin hakkını kullanmasını engellemeye çalıştıklarını, müvekkilinin, toplantıya bizat katılıp muhalefetini “toplantıda alınan tüm kararlara itiraz ediyorum ” şeklinde zapta geçirmiş iken, ilk derece mahkemesince davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, mahkemece, kararların müvekkilinin muhalefet şerhi ışığında oy birliği yerine oy çokluğu ile alındığı hususunun dikkate alınmadığını, her ne kadar müvekkilinin itirazlarına kısıtlı olarak temenniler bölümünde yer verilmiş ise de, müvekkilinin muhalefetini tutanağa geçirebildiğini, müvekkilinin muhalefetinin tutanağa bu şekilde yansımasının tamamen toplantıyı yönetenler nedeniyle ve müvekkilinin toplantıya katılımında yaşanan olumsuzluklar nedeniyle gerçekleştiğini, Kısıtlı dahi olsa muhalefetlerini tutanağa geçiren ve olumsuz oy kullanan müvekkilinin işbu davayı açmakta dava ehliyetinin bulunduğunu, bir an için aksi düşünülecek dahi olsa, müvekkilinin beyanlarının kısıtlı olarak geçirilmesinin toplantıyı yönetenlerin sorumluluğunda olduğunu ve bu durumda da dava ikame edilebileceğini belirterek; Yerel Mahkeme kararının bozulmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ıslah edilmiş hali ile; davalı şirketin 13.05.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 3,4,5 ve 6 numaralı kararların iptaline ve 2017 ve geçmiş yıllarda dağıtımına karar verilmeyen karın ne kadarlık bölümünün dağıtılması gerektiğinin tespiti ile davacının payına düşen kar payının şimdilik 10.000.TL’sinin tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın taraf ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunludur. Bu husus istinaf sebebi olarak ileri sürülmemiş olsa dahi, HMK’nın 357. maddesi uyarınca resen gözetilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde 13.05.2019 tarihli genel kurul kararlarının tamamının iptaline karar verilmesi talep edilmişken, ıslah dilekçesi ile, 13/05/2019 tarihli genel kurulun 3,4,5 ve 6 numaralı kararlarının iptali ile ilk dava dilekçesinde belirtilmeyen ” 2017 ve geçmiş yıllarda dağıtımına karar verilmeyen karın ne kadarlık bölümünün dağıtılması gerektiğinin tespiti ile davacının payına düşen kar payının şimdilik 10.000 TL’sinin tahsiline karar verilmesi ” talep edilmiştir. 17/01/2020 tarihli duruşmada mahkemece davanın tümden ıslah edildiği kabulü ile, ıslah edilen dava yönünden ön inceleme yapılmıştır.Davanın tamamen ıslah edilmesi halinde, dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. (HMK m.179/1). Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, ıslah dilekçesi ile ileri sürülen ” 2017 ve geçmiş yıllarda dağıtımına karar verilmeyen karın ne kadarlık bölümünün dağıtılması gerektiğinin tespiti ile davacının payına düşen kar payının tahsili” istemi hakkında bir karar verilmemesi, sadece genel kurul kararlarının iptali talebi yönünden gerekçe yazılarak hüküm kurulması, ayrıca, davacının kar payı tahsili isteminde belirttiği dava değeri üzerinden harç ikmal ettirilmeksizin yargılamaya devam olunması usul ve yasaya aykırıdır. Kabule göre de; genel kurul kararı iptali davası açmak için muhalefet şerhi bulunması özel bir dava şartı olup, muhalefetin bulunmadığı sonucuna varılması halinde davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle usuldan reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK’nın 297-355 ve 353/1-a.6 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarih ve 2019/520 Esas – 2020/447 Karar sayılı kararının HMK’nın 297, 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre, davacının esasa ilişkin istinaf nedenlerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.