Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1916 E. 2022/1910 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1916 Esas
KARAR NO: 2022/1910 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/915 Esas – 2020/135 Karar
TARİH: 14/02/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, tekstil sektöründe faa- liyet gösteren müvekkili şirketin ürettiği malzemelerdeki boyaya/mürekkebe katmak üzere davalı şirketten karışımlı malzeme satın aldığını davalıdan (İPA) izopropilalkol ve etilasetat satın aldığını, bu ürünlerin davacı tarafça işinde kullanıldığını, ancak davalının gönderdiği üründen kaynaklanan nedenlerle baskı yapılan işlerde pis koku, boya kesilmeleri yani baskı yapılan malzemeden boya çık- ması, kurumayan malzeme nedeniyle çapaklar oluşması gibi sorunlar ortaya çıktığını, bozuk ve hatalı çıkan bu ürünlerin normal fiyatının çok altında indirimli /zararına olarak satılması nedeniyle dava- cının zarara uğradığını, şüphe üzerine davalıdan alınan diğer ürünler üzerinde yapılan analizler so- nucu çok sayıda kanserojen madde içerdiğinin , ayrıca % 100 PM Glikol istenmesine rağmen % 90 methanol gönderildiğinin anlaşıldığını, sözlü görüşmelerden olumlu sonuç alınamadığını, davalı aley- hine düzenlenen reklamasyon faturasının itiraza uğradığını, bu faturaya dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, takip konusu yapılan faturaya müvekkili şirket tarafından noter aracılıyla itiraz edildiğini, davalı tarafça davacıya satılan ürünlerde ayıp bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ayıp bulunsa bile süresinde bil- dirim yapılmadığını, takibin kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddini, davacı tarafın % 20 ‘den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/02/2020 tarih ve 2018/915 Esas – 2020/135 Karar sayılı kararında; “….Her ne kadar davacı taraf davalı tarafın satıp teslim ettiği kimyasal maddenin ayıplı olduğu gerekçesiyle 19/04/2018 tarih ve 21.578,62 TL bedelli reklamasyon faturasına dayanarak davalı aley- hine icra takibine girişmiş ve davalının itirazı üzerine itirazın iptali talepli iş bu davayı ikame etmiş ise de, söz konusu faturanın süresi içinde noter vasıtasıyla itiraza uğradığı, davalı tarafça satılan ürünlerin ayıplı olduğuna dair yasal delil sunulmadığı , davalıya düzenlenen reklamasyon faturası ile bu faturaya dayalı alacak talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkemece delillerin yanlış inceleyip değerlendirildiğini, taraflar arasındaki eşitlik ilkesi hak ve nefaset kurallarının gözardı edildiğini, Karara esas alınan 03/01/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda çelişki ve eksiklikler bulunduğunu, rapora itiraz edildiğini yeni bir bilirkişiden rapor alınmasının talep edildiğini ancak yerel mahkeme tarafından talebin değerlendirilmediğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, tanıkların dinlenmediğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, reklamasyon faturasından kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, taraflar arasında 2017 yılı öncesinden başlamak üzere davalı tarafından davacıya kimyasal malzeme satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davacı tarafça davalıdan satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla davalı adına 19/04/2018 tarih ve 21.578,62 TL. Bedelli bozuk ürün (reklamasyon bedeli) açıklamalı fatura tanzim ederek davalıya gönderdiği, davalı tarafından fatura kabul edilmeyerek süresi içerisinde noter ihtarı ile davacıya iade edildiği, davacı tarafından da bu faturanın tahsili talebiyle davaya konu icra takibinin başlatıldığı, takibe itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davalı tarafından davacıya satılan kimyasal malzemenin ayıplı olup olmadığı, davacının reklamasyon faturasının bedelini talep edip edemeyeceği noktasındadır.Davacının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Ayıp iddiası dava değeride gözetildiğinde tanıkla isbatı mümkün olmadığından davacı vekilinin tanıklarının dinlenmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Diğer taraftan, HMK’nın 282.maddesi uyarınca bilirkişi raporu takdiri delil olup mahkemece, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirileceğinden ve mahkemenin vardığı sonuç gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan, davacı vekilinin, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; davacı tarafından, satış sözleşmesi kapsamında satın alınan ürünlerin ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de kesilen reklamasyon faturasının davalının hangi faturalarındaki ürüne karşılık kesildiğine yönelik dayanak belge ibraz edilmediği, malların ayıplı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulduğu, kendisine gönderilen malların sözleşme ile kararlaştırılandan farklı mallar olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin süresi içerisinde davalıya iade edildiğine ve iade faturası düzenlendiğine yönelik bir delil ibraz edilmediği, davacı tarafça düzenlenip davalının kabul etmediği reklamasyon faturasınına dayanak belge ibraz edilmediği, faturanın haklı olarak kesildiği ve bu faturaya dayalı zararının olduğu davacı tarafça isbat edilemediği anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.