Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1894 E. 2023/472 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1894 Esas
KARAR NO: 2023/472 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2020
DOSYA NUMARASI: 2016/761 Esas – 2020/434 Karar
İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/1234 ESAS VE 2016/937 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan), İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl dosya davacısı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı hakkında haksız fiillerden dolayı borçlarının ödenmesi amacıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, bu itirazların dayanaksız olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket müvekkil şirketin Irak’taki şantiyesine mal sevkiyatı yapılması için anlaştığını, tüm bunlara rağmen mal sevkiyatının müvekkil şirkete 5 gün gecikmeli yapıldığını, söz konusu gecikmeden dolayı şirketin zarara uğradığını, davalı şirket ile müvekkil arasında yıllardır ticari ilişki bulunduğunu, müvekkil şirketin bu ilişkiye güvenerek sevkiyat işlemi tüm koordinasyonunu için belirlenen süreye göre ayarladığını,gecikme işşleminin tamamen davalı şirketten kaynaklanmakta olduğunu, gecikmeden dolayı müvekkil şirketin uğramış olduğu zararlardan dolayı davalı şirketin sorumlu tutulacağının aşikar olduğunu, iş bu gecikmeli sevkiyat sonucunda 40 şirket personeline iş başı yaptırılamadığını, bu süre zarfında şirket personelinin 5 gün fazladan maaşlarının ve sgk primlerinin ödendiğini, bakırköy …noter aracılığıyla göndermiş olduğunuz 18/07/2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarın cekildiğini ve belirtilen 40 personelin 5 iş günü maaş ücretleri 21.624,80 TL sgk primleri 3.591,00 TL ve yemek ücretlerinin 5.898,80 TL olarak hesaplandığını, bütün bu sebeplerle davalının yapmış olduğunu itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl dosya davalısı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … Ticaret A.Ş.nin Uluslararası alanda taşımacılık komisyonculuğu yapan bir firma olduğunu, bu kapsamda davacı ile müvekkilinin arasında davacının Irak’ın Kerkük şehrine taşınmasını istediği malların sevkiyatı için anlaşmaya vardığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre müvekkil şirketin sorumluluğu, davacının ihratatını yaptığı mallarını Irak-Kerkük’e taşınması işini organize etmekten ibaret olduğunu, davacının İstanbul Tuzla’daki adresinden taşıyan konumundaki üçüncü kişi tarafından alındığını, müvekkil şirket bakımından hiçbir hukuka aykırılık olmaksızın taahhüt edildiği üzere Irak’a teslim edildiğini, Taşıma süreci içinde … Standardizasyon ve Kalite Kontrol İdaresi tarafından hayata geçirilen ürün uygunluğu değerlendirme programında davacı tarafından alınması gerekli SGS sertifikasyonu eksikliği nedeniyle malların Zaho gümrüğünde beklediğini, davacının sorumluluğunda olan SGS belgesi eksikliği davacı tarafından giderildikten sonra malların hiçbir gecikme olmaksızın Zaho gümrüğünden çıktığını, teslimat noktasına tam teslim edildiğini, müvekkil şirket tarafından yapılan işlerle ilgili hizmet ve masraflara ilişkin faturanın davacıya tebliğ edildiğini, davacı tarafın neden olmaksızın faturayı ödememekte ısrar ettiğini bunun üzerine davacı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu kez davacının fatura bedelini ödememek için tamamen kötü niyetli olarak davaın konusunu ooluşturan Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası altında ilamsız icra takibi başlattığını, kendi kusurundan kaynaklanan gecikmeye ilişkin haksız taleplerde bulunduğunu, bu sebeplerle kötü niyetli davanın reddine, kötü nitetli davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosya davacısı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin uluslararası alanda taşımacılık komisyonculuğu yapan bir firma olduğunu, bu kapsamda davalı şirketin Irak’ a taşınması gereken malların sevkiyatı için anlaşmaya vardığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre müvekkili şirketin malların Irak-Kerkük’e taşınması işinden sorumlu olduğunu, taşıma süreci içerisinde … Standardizasyon ve Kalite Kontrol idaresi tarafından hayata geçirilen Ürün Uygunluğu Değerlendirme Programı kapsamında, davalı tarafından alınması gereken SGS sertifikasyonu eksikliği nedeniyle mallar Zaho gümrüğünde belli aralıklarla beklediğini, SGS belgesi eksiklikliği davalı tarafından giderildikten sonra malların hiçbir gecikme olmadan Zaho Gümrüğünden çıktığını, müvekkili şirket tarafından yapılan masrafların davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafın nedeni olmaksızın faturayı ödememekte ısrar etmesi neticesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı firmanın haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili şirketin sorumluğunu eksiksiz olarak yerine getirdiğini, verilen hizmetle ilgili düzenlenen faturanın davalı tarafa tebliğ edildiğini, fakat faturanın haksız ve kötü niyetli iade edildiğini, alacakları için icra takibi başlatıldığını, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası altında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazın iptali için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/761 esas sayılı dosyasında davanın ikame ettiğini, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası ile bu davanın birleştirilmesine karar verilmesini, aksi halde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlattıkları itirazın iptaline ve takibin devamına, Kötü niyetli ve haksız davalı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının tahsiline ve müvekkiline ödenmesine, tüm yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davalı tarafça davaya cevap dilekçesi verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/07/2020 tarih ve 2016/761 Esas – 2020/434 Karar sayılı kararı ile; ” Asıl dava, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Birleşen dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ilişkin itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.Usulünce duruşma açılmış, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Asıl davada; davacı (alacaklı) tarafından davalı (borçlu) aleyhine başlatılan icra takibi, davacı taraf davalı hakkında 31.114,60 TL asıl alacağın icra giderleri, vekalet ücreti ve faizi ile birlikte tahsili talebiyle Bakırköy …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından 02/08/2016 tarihi itibariyle faturadan kaynaklanan alacağı için haciz yolu ile takibe geçtiği görülmüştür. Davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı görülmüştür. Takibe konu icra dosyası faturalar ve ticari defter kayıtları banka cevap yazıları dosya arasına alınmış ve iddia savunma kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda taşıma uzmanı, gümrük dış ticaret uzmanı ile SMMM bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınması cihetine gidilmiş.Alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporunda özetle; taraflardan davacı şirketin iddiasına istinaden davalı şirket ile aralarındaki taşımacılık sözleşmesine göre ürünlerin boşaltma ve taşınması konularında anlaştıklarını ve bu sözleşmeye göre de davalı şirketin İstanbul/Tuzla’dan Irak Erbil’e götürdüğü ve taşıma işinin 5 gün gecikmeli yerine getirdiği, bu nedenle fazlaca ödediği işçi maaş, SGK ve yemek ücretleriyle ilgili olduğu, davacı yanın 2016 yılına ait ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde; davalı ile 2015 yılı öncesine dayanan ve açık hesap şeklinde yürüyen bir ticari ilişkisinin bulunduğu, dava konusu taşıma işine ilişkin olarak davalı tarafından düzenlenen 30/05/2016 tarihli … nolu 1.900,00 USD bedeli navlun faturasını 30/05/2016 tarihinde 5.595,88 TL olarak defterlerine kaydettiği, bu fatura bedelinin 859,97 TL’lik kısmı dışında kalan kısmını 27/06/2016 tarihinde cari hesaba mahsuben yaptığı, 32.057,32 TL’lik havale ile ödediğinin tespit edildiği, davacı yanın 2016 yılına ait ticari defterlerinde uğradığını iddia ettiği zarar ilişkin doğrudan herhangi bir muhasebe kaydının bulunmadığı, işçi maaş ücretlerinin 21.624,80 TL, işçi sigorta primleri ücretinin 3.529,10 TL, işçi yemek ücretinin 5.898,80 TL olarak talep edilebilir olduğunu, davacı şirket gümrük müşaviri tarafından Adana gümrük müdürlüğü nezdinde ikmal edilmiş, çıkış kapısı Habur Gümrük Müdürlğü olarak görülen 27/05/2006 tarih ve … nolu gümrük çıkış beyannamesi ve ek listesi ile toplam 9 palet 13080,00 kg. 21 kalem muhtelif eşya-emtianın, alıcı … Erbil/Irak adresin eanılan beyanname tahtında gümrük çıkış işlemlerinin tamamlanarak sevkinin yapıldığının anlaşıldığı, ancak söz konusu eşya-emtianın Türkiye’den Irak erbil’e uluslararası karayolu ile taşındığına ilişkin düzenlenmiş herhangi bir CMR-Uluslararası Hamule Senedinin taraflarca dosyaya sunulmadığı, her ne kadar tarafların beyanlarından eşya-emtianın taşındığı ve alıcısına teslim edildiği anlaşılsa da davacı yana göre söz konusu taşımanın beş gün gecikmeli yapıldığı iddiası dikkate alındığında, dosyada CMR-uluslararası Hamule Senedi bulunmaması nedeniyle, çekişmeye konu eşyaların hangi tarihte gönderilen alıcısına teslim edildiğine dair saptama yapmanın mümkün olamadığı, gecikmeye ilişkin somut kanıt görülmediği, somut olayda araç ve eşyanın Türk hudut bölgesinden çıkış işlemleri yapıldıktan ve Irak Bölgesel Yönetimi sınırları içerisinde Zaho’ya varışından sonra davacının SGS/Kalite Kontrol Belgesini temin etmediğinin ortaya çıktığı, akabinde davalı taşımacının davalıyı uyardığı, davacının iddia ettiği gibi taşımacının kusurundan kaynaklı aracın gecikmemesinden bahsedilemeyeceği, aksine davacı ihracatçı firmanın eksik evrak hazırlaması nedeniyle davalı taşımacının bekleme yapmak zorunda kaldığı şeklinde rapor bildirmişlerdir.Asıl dava yönünden; taraflar arasında CMR hükümlerine tabi uluslararası kara yoluyla eşya taşıma sözleşmesinin ihtilafsız olduğu, taşım sözleşmesinde hususi taşıma süresi kararlaştırılmadığı, yükleme ve boşaltma süreçlerinin yasal olarak davacının tasarruf alanında faaliyetler olduğu, davcının icra takibine ve faturalara konu ettiği uğradığı taşıma kaynaklı zarar iddiasının sabit olmadığı, taşıma sürecinde taşıma sevk evrakı eksiği ve yükleme sürecine dair sorunlardan kaynaklı bir takım aksaklıkların ve gecikmenin vaki olduğunun anlaşıldığı, bu faaliyetlerin CMR m.11 ve TTK m.863 TTK m.860 hükümleri gereği gönderenin tasarruf alanına dair faaliyetler olduğu, davalının sorumlu tutulamayacağı, ayrıca CMR Konvansiyonunun 17/1 maddesine göre taşıyıcı, eşyanın kendisi tarafından teslim alındığı tarih ile gönderilene teslim ettiği tarih arasındaki uğradığı hasar ve ziyandan sorumludur. CMR konvansiyonunun 17/2, 18.maddelerine göre ise, taşıyıcının hasar ve ziyanın, kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği bir olaydan veya taşıtanın talimatından kaynaklığını ispat etmek suretiyle, sorumluluktan kurtulabileceğinden somut olayda davalı, davacı taşıtanın talimat eksekliği nedeniyle gecikmeli taşımayı ifa etmiştir. Kusurlu taraftır.Birleşen dava yönünden; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; alacaklı (davacı) … tic. A.Ş vekili vasıtası ile 11/07/2016 tarihinde borçlu (davalı) … Tic. A.ş aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası ile 6.933,00 TL asıl alacağı dayanak göstererek, 6.933,00 TL asıl alacak, 47,87 TL işlemiş faiz üzerinden toplam 6.980,87 TL tutarındaki toplam alacağına icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %10,50 faizi ile tahsili talebi ile B.K.100 maddesi gereğince kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve fer’ilere mahsubuyla tahsili suretiyle takibe geçmiştir. Davalı vekili müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrinin 13/07/2016 tarihinde tebliğ alındığını, müvekkili şirket kayıtlarının tetkikinden, ödeme emrinin tebliğ alındığı tarih itibariyle müvekkili şirketin alacaklı firmaya herhangi bir borcunun bulunmadığı hususunu bildirir, asıl borca, tüm faiz ve fer’ilerine itiraz etmiştir.Birleşen davada mali müşavir bilirkişi yönüyle HMK 222 uyarınca defter incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporunda taraf defterlerinin lehine delil niteliğinde bulunduğu, dava konusu 07/06/2016 tarihli 6.933,00 TL bedelli, Zakho Gümrükleme ve SGS ücreti fatura bedeli konulu fatura olduğu, 6.980,87 TL alacaklı olduğu, tarafların ticari defterleri örtüşmediği, çünkü birleşen dosyada davacı … tic. A.ş. ‘nin davalı … Tic. A.Ş’ne Zakho Gümrükleme ve SGS ücreti olarak yansıttığı 07/06/2016 tarih 6.933,42 TL tutarındaki faturanın davalı … Tic. A.Ş’nin yasal defterlerinde yer almadığı ayrıca, davalı ve davacı taraf arasında döviz USD (Amerikan Doları) tutarında alış veriş yapıldığı, ancak, davalı … San. Ve Tic. A.Ş tarafa ait hesap ekstresinde de görüleceği üzere cari hesabın ayrıca döviz tutarlı olarak takip edilmediği, alımlar ve ödemelerden kaynaklı birleşen dosyada davacı … tic. A.ş. ‘nin hesap ekstresinde de görüleceği cari hesabın ayrıca döviz tutarlı olarak takip edildğii ve kur farkı çalışmalarının yapıldığı, söz konusu döviz alış verişine istinaden, davacı ve davalı tarafın bir birlerine kur farkı faturalarını düzenlememiş oldukları, bu nedenle Zakho Gümrükleme ve SGS ücreti ile birlikte kur farkı faturalarının taraflar arasında düzenlenmemiş olmasından dolayı tarafların ticari defterleri örtüşmediğini bildirmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlık taraflar arasında CMR hükümlerine tabi uluslararası karayoluyla eşya taşıma sözleşmesi kapsamında taşıma sürecinde taşıma ve sevk evrakı eksiği (SGS) ve yükleme sürecine dair sorunlardan kaynaklı bir takım aksaklıkların ve gecikmeden dolayı davalının sorumlu olup olmadığı noktasında olup toplanan delillere ve alınan raporlar sonucunda birleşen dosya davacısının asıl davacının düzenlediği her faturanın zarar tazmin amaçlı düzenlenmiş ve ticari defterlere işlenmiştir. Kendisine yansıtıldığı iddia edilen faturayı ise davacı ticari kayıtlarına almamıştır. Bu çerçevede taşıma sözleşmesinin ifası sürecinden kaynaklı SGS belge eksikliği zararın davalıdan kaynaklandığı hususu zarar ziyan iddiasına dayanmaktadır. CMR’de bu sürecin taşıyıcı sorumluluğunda olduğuna dair bir düzenleme yoktur. Sadece taşıyıcı yükleme-boşaltmaya ve benzer yükümlülüklerin ifasına nezaret etmek durumundadır. Yoksa edim yükümlülüğü gönderene aittir. SGS belgesi hususlarında davalı tarafça davacı uyarılmıştır. Bunun sorumluluğu gönderene aittir. CMR m.17 ve devamı hükümlerine göre taşıyıcının sorumluluğunu gerektirir zarar ziyan veya sair gecikme kaynaklı sorumluluk sebebi ortaya konulmamış olması nedeniyle davacı zarar ve ziyan iddiasını kanıtlayamadığından sübuta ermeyen asıl davanın reddine, kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir. Birleşen davada da davalı taşıyıcının davalıya ait emtiayı alıcısına eksiksiz ve tam olarak teslim ettiği, geçişlerden kusurunun olmadığı anlaşılmaktadır. Birleşen davanın kabulüne karar verilerek yargılamaya son verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Asıl davanın REDDİNE, Davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE, 2-Birleşen davada davanın KABULÜNE, İstanbul …icra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, Alacak faturaya dayalı olduğundan mahkememizce likid kabul edilerek asıl alacak olan 6.933,00 TL nin %20 si olan 1.386,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl davada davacı/ birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı/ birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklı olduğu hususunun ihtilaf dışı olduğunu, taşımada gecikme yaşandığı, bu gecikme nedeniyle taşıtan müvekkil şirketin belgeye dayanan zararının doğduğu, bu zararın ticari defterler ve yazılı deliller ile ispat edildiğinin sabit olduğunu, ihtilafın çözümü için önem arz eden tek noktanın, taşıma sözleşmesinden kaynaklı ilişkide teslimde yaşanan gecikmede davalıya ait kusurun bulunup bulunmadığı olduğunu, bu konuda bilirkişiden rapor alınmış ise de alınan bilirkişi raporunun taraflar arasındaki anlaşmaya, fiili çalışma usulüne, ticari evsafa tamamen aykırı olup bu konuda detaylıca yapılan itirazlarının hiçbir şekilde gözetilmemesi ve bu raporun hükme esas alınmasının kararı hatalı hale getirdiğini, Taşıma hizmetindeki gecikmenin, ihmal ve müvekkil zararının temel sebebinin davalı tarafından yazılı olarak ikrar edilmesine rağmen açık yazılı delillerinin değerlendirilmemesinin yargılamanın yanlış eksende yürütülmesine sebep olduğunu, Asıl davada alınan bilirkişi raporunda; SGS sorumluluğunun müvekkil şirkete ait olduğu, müvekkil şirketin geç teslimi ispatlayamadığı hususlarının belirtilmiş olduğunu, taraflar arasındaki mail yazışmalarının ve davalı ikrarının değerlendirilmediğini, 23.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda da dosyaya herhangi bir yenilik getirilmediğini, önceki raporları aynen tekrarla yetinildiğini, taşıma hukuku ve taşıyanın sorumluluğu konusunda mali müşavir bilirkişinin uzmanlık alanı dışında olması nedeniyle yorum yapmasının düşünülemeyeceğini, bu nedenle işbu raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, uzmanlığı olmayan konuda hukuki görüş ve kanaat açıklayan ve bu suretle objektifliği tartışılır hale gelen bilirkişi raporunun yok sayılarak Taşımacılık alanında zan farklı bilirkişiden rapor alınması taleplerinin değerlendirilmediğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşımanın gecikmeli olarak yapıldığının ispata muhtaç olduğu belirtilmiş ise de dosyada mübrez karşı tarafça itiraza da uğramayan mail yazışmalarında gecikme yaşandığı, gecikmenin varlığı hususlarının tarafların açık kabulünde olduğunu, gecikme olgusunun ihtilafsız olup yazılı delille rağmen aksi yöne düzenlenen raporun objektifliği ve yeterliliğinden bahsedilemeyeceğini, Bilirkişi gecikmeli teslimi ispatladıkları takdirde işçiler için yapmış oldukları masrafları talep etmekte haklılıklarının bulunduğunu belirtmişse de bu hususun mail yazışmaları ile çok önce ispatlanmış olduğunu, Daha önce dosyaya birden fazla kez sunulan mail yazışmalarında davalının attığı mail tarihlerinin belli olup teslimin gecikmeli yapıldığı hususunun davalı şirket yetkilisinin beyanıyla ortaya çıkmış olduğunu, 02.06.2016 tarihli ”Aracımız Zaho gümrükten çıkmıştır” ve 03.06.2016 tarihli ”aracımız yüklemeyi boşaltmıştır” maili ile teslimdeki gecikmenin tarih olarak ispatlanmış olduğunu, Davalı/ karşı davacının, müvekkil şirkete 02.06.2016 tarihinde gönderilen mailde “Aracımız Zaho gümrükten çıkmıştır.” ve 03.06.2016 tarihinde “Aracımız yüklemeyi boşaltmıştır.” demekte olduğunu, söz konusu mailler incelendiğinde davacının teslim süresinin sonu olan 30.05.2016 tarihini çoktan geçirdiğinin anlaşılmakta olduğunu, Gecikmenin sebebinin SGS belgesinin geç temininden kaynaklanmakta olduğunu, bu hususun ihtilaf dışı olduğunu, SGS belgesini almakla yükümlü olan tarafın asıl davada davalı olan şirket olduğu hususunun davalı ikrarı ve taraflar arasındaki ticari teamül gereği sarih olduğunu, Birleşen dosyaya sundukları cevap dilekçelerinin ekinde sundukları davalı tarafından gönderilen; ”Sgs onayı 16 da geliyor” mailiyle SGS temininin davalı yükümlülüğü ve takibinde olduğunun ispatlanmış olduğunu, 06.06.2016 tarihli mailde SGS için davalının yaptığı masrafları davacıdan istemekte olduğunu, açıkça SGS’nin davalı yükümlülüğünde olduğunun başından beri kendileri tarafından yapıldığının ortada olduğunu, Irak’ taki SGS ve Gümrük işlerinin tamamının davalı tarafından yapıldığını gösterir bizzat davalı şirket yetkilisi beyanın davadaki haklılıklarını açıkça ortaya koymakta olduğunu, Bilirkişinin ise işbu maillere değinmeksizin, önceki raporları alıntılamak suretiyle SGS belgesini almakla yükümlü olan tarafın müvekkil şirket olduğunu beyan ettiğini, işbu tespitin kabulünün mümkün olmadığını, davalı taraf her ne kadar komisyoncu olduğunu kabul etmişse de dosyaya sunulu mail yazışmaları ve bilhassa birleşen dosyanın dava dilekçesi dikkate alındığında davalının taşımacı olduğu hususunun açık olduğunu, bu nedenle bilirkişi raporunda yapılan tespitlere itiraz edildiğini, itirazları irdelendiğinde farklı bir bilirkişiden rapor alınmadan hüküm kurulduğunu, Davalı taraf her ne kadar komisyoncu olduğunu beyan etmişse de dosyaya sunulu mail yazışmaları ve bilhassa birleşen dosyanın dava dilekçesi dikkate alındığında davalının taşımacı olduğunun fark edileceğini, davalı/ karşı davacının taşıma işini fiilen üstlendiğini mailde açıkça belirtmekte olduğunu, Dava konusu taşıma ilişkisine yönelik olarak taraflar arasında mevcut yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, yazılı metin ile taraf yükümlülüklerinin tek tek belirtilmemiş olması durumunda mevcut durumun davalı lehine yorumlanması suretiyle SGS’ den kaynaklı gecikmeden davacıyı sorumlu tutmanın hatalı olduğunu, yazılı sözleşme olmaması sebebiyle taraflar arasındaki ticari teamülün ve önceki taşımacılık faaliyetlerindeki uygulamaların dikkate alınmasının zaruri olduğunu, tarafların taşımacılık faaliyeti konusunda birçok kez birlikte çalıştığını, SGS temini temini konusunda taşıyıcının davacı müvekkilden aldığı yetki ile işlemleri bizzat yürüttüğünü, önceki taşımacılık faaliyetlerinin tamamında taşıma ücretinden ayrı olarak bir de -SGS temin ücretini de içerir- gümrük işlemleri için ayrıca fatura kesilmiş olduğunu, gümrük işlemleri için davalı tarafından kesilen faturaların ticari defterlerine işlendiğini ve karışlığının eksiksiz ödendiğini, somut uyuşmazlıkta da gecikme yaşanmamış olsa idi benzer şekilde gümrük faturası kesilip kendilerine ödettirilecek iken gecikme yaşanması ile sorumluluk kabul edilmediği şeklinde mesnetsiz iddiada bulunulmakta olduğunu, Dava konusu ihtilafın esasında Zaho gümrük kapısında malların bekletilmesinden kaynaklı gecikmeye ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki iş birliğinin yurt içi ile ilgili işlemlerin davacıya, yurt dışındaki tüm taşıma işlemlerinin davalıya ait olması şeklinde olduğunu, esasında müvekkilinin davalı ile çalışmasının temel noktasının da bu olduğunu, müvekkil hususiyetle Irak ülkesinde çalışmalar yaptığından Irak ülkesi ve gümrük kapılarında işlerin sorunsuz takip edildiği yönündeki davalı tanıtımına istinaden birlikte çalıştıklarını, yani davalı ile çalışma gayesinin bu olduğunu, Dosyada mübrez 02.06.2016 tarihli mailde … isimli davalı çalışanının ”…” şeklindeki beyanının dikkate alınmamasını anlayamadıklarını, açıkça davalının burada SGS temininin kendileri üzerinde olduğunu ifade ettiğini ve onayın bugün yarın geleceğinin sürekli olarak müvekkiline aktarıldığını, müvekkilinin oyalandığını, 06.06.2016 tarihli mailde SGS için davalının yaptığı masrafları davacıdan istemekte olduğunu, açıkça SGS’nin davalı yükümlülüğünde olduğu hususunun başından beri kendileri tarafından yapıldığının ortada olduğunu, Irak’ taki SGS ve Gümrük işlerinin tamamının davalı tarafından yapıldığını gösterir bizzat davalı şirket yetkilisi beyanının davadaki haklılıklarını açıkça ortaya koymakta olduğunu, gerek mailler gerekse yapılan SGS işlemine karşı kesilen fatura olsun davalının SGS işlemlerini açıkça kendisi tarafından yapıldığının ikrar edilmekte olduğunu, davalının SGS işlemlerini fiilden üstlendiğini mailde açıkça ikrar ettiği ve fatura kestiği işlemlerin kendisine ait olmadığının iddia etmekte olduğunu, CMR Hamule Senedinin – davalı nezdinde bulunmakla – tüm çaba ve gayretlerine karşı dava öncesi davalıdan temin edilemediğini, bunun yanında davalının taşıma edimini üstlenirken araçları kiraladığı firma ile iletişime geçildiğini, senedin bu şekilde temininin sağlanmaya çalışıldığını, bu firma tarafından başta taleplerine olumlu yanıt verilmesine rağmen daha sonradan muhtemelen davalı ile yaptığı görüşme akabinde taleplerinin yerine getirilemeyeceğinin açıkça ifade edildiğini, davalının haksızlığını bildiği konu ile ilgili dürüstlük kuralına aykırı davranmakta olduğunu, buna göre mahkemeye talepte bulunularak kiralama firmasından CMR Hamule Senedinin aslı sunması için süre verilmesini, cezai müeyyide ihtarıyla birlikte müzekkere yazılmasının talep edildiğini, bu talepleri görmezden gelinerek delillerinin ikame edilmediğini, ispat hakkının engellenmiş olduğunu, 06.06.2016 tarihli mailde SGS için davalının yaptığı masrafları davacıdan istemekte olduğunu, bu durumun SGS’ in davalı sorumluluğunda olduğunun açık göstergesi olduğunu, somut olayda taşımacılık faaliyetlerinin tamamında taşıma ücretlerinden ayrı olarak bir de -SGS temin ücretini de içerir- gümrük işlemleri için ayrıca fatura kesilmiş olduğunu, bu hususun ispatının davacıya ait 2010-2016 ticari defter kayıtlarının yeniden incelenmesiyle sağlanacağını, nitekim müvekkil şirketin ticari defter incelemesinde bu hususun hiç irdelemediğini, delil sunma haklarının kısıtlanmış olduğunu, Somut ihtilafın çözümünde mali müşavir bilirkişinin tespit ve raporundan ziyade fatura konusu taşıma hizmetinin gereği gibi yerine getirilip getirilmediği, gecikmenin taşıyıcıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda taşıma hukukunda uzman heyetten alınacak denetime elverişli raporun önem arz etmekte olduğunu, Tarafların ticari defter ve kayıtlarından bu hususların tespitinin mümkün olmadığını, davalının taşıma bedeli olarak talep ettiği bedele dayanak fatura aslının iade edildiğinden zaten defterlerine işlenmemiş olduğunu, talep konusu yaptıkları dosyada mübrez kayıt ve belgelere dayanan gecikme nedeniyle doğan zararı faturaya dayalı olmadığını, Bu sebeple ticari defter incelemesi ihtilafın çözümünde basamak olabilecek iken doğrudan uyuşmazlığın tespit ve yargılamasına yönelik olmasının düşünülemeyeceğini; bu sebeple asıl davada alınan bilirkişi raporuna karşı yaptıkları yazılı itirazlarının tek tek incelendiği denetime elverişli rapor alınması gerektiğini, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, SGS belgesini almakla yükümlü olan taraf davalı yan olduğu mail yazışmaları ile ispatlandığından, davalının attığı mailler ve yaptığı bildirimlerle komisyoncu değil işbu taşımayı gerçekleştiren kişi olduğu ispatlandığından, yine davalı tarafından gönderilen mailler ile taşıma işlemenin gecikmeli yapıldığı ispatlanmış doluğundan, gecikme sebebiyle işçilere yapılan masraflar belgelendirilmiş olduğundan, taşıma hukukunda uzman kamu üniversitesinden oluşturulacak heyetten asıl davada alınan bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçelerinde belirtilen hususların tek tek irdelenerek, hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınması gerektiğini; bu yönler gözetilmeden kurulan hükmün hatalı olduğunu, Birleşen dava yönünden yapılan bilirkişi incelemesinde birleşen davada cevap dilekçesinin taraflarınca sunulmadığı raporda yazılı olsa da dosyada mevcut birleşen dava cevap dilekçelerinin dikkate alınmadığını; bu eksiklik nedeniyle rapora itibar edilmesinin mümkün olmadığını; cevap dilekçelerinin yok sayıldığını, delillerinin ikame edilmediğini, tanıklarının dinlenmediği, şirket yetkilisinin isticvap edilmediğini, Birleşen dosya yönünden tüm cevap ve delillerinin 04.07.2019 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra HMK/140/5 gereği yasal süresi içerisinde … iş emri numarası ile 18.07.2019 tarihinde dosyaya sunulduğunu, Bilirkişi raporunda ise birleşen dosyaya yönelik cevap dilekçesi sunulmadığının yazılı olduğunu; bu durum cevap ve ekli delil listelerinin hiçbir suretle bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını ortaya koyduğundan salt bu nedenle rapora itibar edilmesinin mümkün olmadığını; bilirkişinin tek taraf belgeleri üzerinden yargılama makamına katkı sağlaması ve rapor tanzim etmesinin raporun objektifliğinin bulunmadığının göstergesi olduğunu; dosyada mevcut olan belgenin hiçbir şekilde incelenmeden ”yok” denilerek görmezden gelinmesinin kabul edilemeyeceğini, Davalının 07.06.2016 tarihli fatura alacağını talep edebilmesi için hizmeti tam ve eksiksiz verdiğini ispatlamasının gerektiğini; bu nedenle gecikmedeki kusurun dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesi durumunda davalının taşıma ücretini eksiksiz olarak isteyemeyeceği, zarar nispetinde ödemezlik definde bulundukları gözetilerek birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davalı tarafın müvekkili şirket tarafından iade edilen faturaya dayanarak ilamsız icra takibi başlattığını; taraflarınca takibe itiraz edilmesi üzere itirazın iptali davasını açtığını; müvekkili şirket tarafından işbu fatura iade edildiği için ticari defterlerinde işli olmadığının bilirkişi tarafından da tespit edildiğini; dolayısıyla davalının işbu davada haklılığını ispatlayabilmesi faturaya konu hizmeti tam ve eksiksiz olarak verdiğini ispatlaması gerektiğini, Fakat görülen davada, sunulan mail yazışmalarında davalının taşıma hizmetini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediği ispatlandığı gibi işbu gecikme sebebiyle işçilere masraf yaparak zarara uğradığının da kanıtlandığını, Nitekim birleşen dava yönünden sunulan hizmetin ayıplı olması, ayıplı hizmet nedeniyle doğrudan müvekkilinin zararına sebebiyet vermesi nedeniyle ödemezlik defiinde bulunulduğunu; bu nedenle esas yönden mesele incelendiğinde davalının bakiye hizmet bedelini talebinin dayanağı olmadığının, ödemezlik defi nedeniyle muacceliyet ve temerrüt halinin söz konusu olmadığının ortada olduğunu, Söz konusu fatura bedelinin ayıp ve eksik ifadan kaynaklı gecikmeler ile müvekkilinin zarara uğramış olup söz konusu alacağı tam ve eksiksiz yerine getirmediğinden ödemezlik definde bulunulduğunu; mahkemece ödemezlik defin taleplerinin kabul görmemesi halinde söz konusu hizmetten ayıp sebebi ile ayıp oranında bedel düşümü yapılmasının gerektiğini, Yargıtay 13. hukuk dairesi 2014/13492E. 2015/919K. 22.1.2015 tarihli, 2010/572E. 2010/13235 K. 14.10.2010 tarihli kararlarının da bu yönde olduğunu, Arz olunan nedenlerle taraflar arasında kararlaştırılmış olan taşıma işinin gecikmesi dolayısıyla müvekkili şirketin söz konusu işin görülmesi için geçici olarak anlaştığı işçilerin boşta geçen ücretlerini, sigorta primlerini ve günlük barınma ile yemek masraflarını karşıladığını; söz konusu zararlardan doğrudan gecikmeden sorumlu olan davalı şirketin sorumluluğu bulunduğu için davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını; davalının sebep olduğu zararların davalı şirketten tazminine kararla, asıl davanın kabulü ile haksız açılmış olan karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile verilen kararın kaldırılmasının gerektiğini, İleri sürerek, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/761 E., 2020/434 K. sayılı usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme ilamının hem asıl dava hem de birleşen dava yönünden ortadan kaldırılmasına karar verilmesini, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, davalının akdi taşıyıcı, davacının taşıtan olduğu Türkiye-Kuzey Irak taşımasında, taşıma konusu emtianın beş gün gecikmeli teslim edilmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine; birleşen dava, akdi taşıyıcı birleşen davacının, aynı taşıma nedeniyle, taşıtan birleşen davalı adına yaptığını iddia ettiği Zaho gümrükleme ve SGS(Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi tarafından ithalatta sevk öncesi denetimi için istenen belge) giderinin yansıtıldığı faturanın tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen kararlara karşı asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında yazılı bir taşıma sözleşmesi bulunmamakla birlikte, taşıma işini davalı/birleşen davacının üstlendiği, davacı/birleşen davalının Kuzey Irak’da bulunan şantiyesine emtia taşındığı, emtianın Zaho gümrüğünde SGS belgesinin alınması işlemleri nedeniyle 03/06/2016 tarihinde geç teslim edildiği çekişme konusu değildir. Davacı birleşen davalı; SGS belgesinin alınmasının davalı birleşen davacı sorumluluğunda olduğunu, nitekim taraflar arasındaki önceki taşımalarda da davalı birleşen davacının SGS belgesi temin ederek bunu kendilerine fatura ettiğini, sorumluluğundaki belge temin işlemlerini zamanında gerçekleştirmeyen davalı birleşen davacının, emtiayı Kuzey Irak’daki davacı birleşen davalı şantiyesine beş günlük gecikme ile teslim ettiğini, bu nedenle şantiyede çalışmadan bekleyen 40 personele beş gün için fazladan 3.591,00-TL SGK primi, 21.624,80-TL maaş ve 5.898,80-TL yemek ücreti ödemesi yapıldığını, toplam 31.114,60-TL maddi zararın geç teslimden kaynaklandığını, davalı birleşen davacının birleşen davaya konu ettiği fatura tutarının tahsilini talep etmeden önce bu zararı tazmin etmesi gerektiğini, birleşen davada talep edilen alacak bakımından ödemezlik def’ini ileri sürdüklerini beyan etmiş, asıl davanın kabulünü, birleşen davanın reddini istemiştir. Davalı birleşen davacı; SGS belgesini temin yükümlülüğünün ihracatçı olan davacı birleşen davalı üzerinde olduğunu, taşımadaki gecikmenin de bu belgenin taşıtan adına temin edilebilmesi için Zaho gümrüğünde yapılan beklemeden kaynaklandığını, belgenin eksik olduğunun Zaho Gümrüğü’nde davacı birleşen davalıya bildirildiğini ve davacı adına eksiklik giderilerek 02/06/2016 tarihinde SGS onayının alındığını, emtianın da 03/06/2016 tarihinde davacı birleşen davalı şantiyesine teslim edildiğini, davacı birleşen davalının sorumluluk alanında bulunan bir husustan kaynaklanan gecikmeye dayalı tazminat talebini kabul etmediklerini, bu talebin, birleşen dava ve takip dayanağı SGS giderine ilişkin 07/06/2016 tarihli faturanın tahsilinin istenilmesi üzerine ileri sürüldüğünü beyan etmiş, asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Birleşen dava dosyasına mübrez CMR senedi incelendiğinde, gönderenin davacı birleşen davalı, alıcının …, teslim yerinin Zaho/Irak, fiili taşıyıcının … Nakliyat Şirketi olduğu, belgede emtianın İstanbul’dan 26/05/2016 tarihinde teslim alındığının, 03/06/2016 tarihinde teslim edildiğinin kayıtlı olduğu, asıl ve birleşen dava dosyalarına mübrez, taraflarca inkar edilmeyen e-mail yazışmaları kapsamından da malın İstanbul’dan 26/05/2016 tarihinde yüklendiğinin, aracın 30/05/2016 tarihinde Habur’a, 31/05/2016 tarihinde Zaho Gümrüğü’ne ulaştığının, SGS işlemleri için 02/06/2016 tarihine dek burada beklediğinin ve 03/06/2016 tarihinde emtianın teslim edildiğinin anlaşıldığı, aracın İstanbul’dan Zaho Gümrüğü’ne ulaşana dek lokasyon bilgilerinin davacı birleşen davalıya e-mail yoluyla bildirildiği görülmüştür. Asıl davada davacı tarafından, gecikmenin aracın Zaho Gümrüğünde SGS işlemleri için beklemesinden kaynaklandığı belirtilmiş olup, bu beklemenin iddia edildiği gibi beş gün değil 31/05/2016-02/02/2016 tarihleri arasında iki günlük bir süreyi kapsadığı, emtianın 03/06/2016 tarihinde teslim olunduğu sabittir. Taraflarlar arasında teslim tarihinin kararlaştırılığı, SGS işlemlerini taşıtan adına tamamlama işini de taşıyıcının yüklendiği davacı birleşen davalı tarafça ispat olunamamıştır. Teslim tarihinin 31/05/2016 olduğu, SGS işlemlerini taşıyıcının yüklendiği ve üç gün gecikmeli teslim yapıldığı kabul edilse dahi, davacı birleşen davalının, Kuzey Irak’da bulunan şantiyedeki kırk işçinin, bu gecikme nedeniyle hiç çalışamadıklarını, bu nedenle işçilere fazladan SGK primi, ücret ve yemek ödemesi yapıldığını, diğer ifade ile iddia olunan zararla gecikme arasında illiyet bağı bulunduğunu ispatlar herhangi bir delil sunamadığı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince ispatlanamayan asıl davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmayıp, davacı birleşen davalının, asıl davaya yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Birleşen davada davalı yan, birleşen dava konusu takibe dayanak fatura içeriğine ve fatura konusu masrafların kendisi adına yapıldığına itiraz etmemiş, ödemezlik def’i ileri sürmüştür. 6098 Sayılı TBK’nun 97/1 fıkrasına göre; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Anılan düzenlemede ifadesini bulan ödemezlik defi; karşılıklı borç yükleyen/signallamatik sözleşmelerde, kendi edimini yerine getirmemiş veya yerine getirmeyi önermemiş tarafın, bu edim ile karşılıklılık içerisinde olan edimin ifasını ilke olarak talep edemeyeceği kuralına dayanır. Kendi borcunu ifa etmemiş alacaklıya, ifa talebiyle karşılaşması halinde ifayı erteleme imkanı sağlar. Ödemezlik definin ileri sürülebilmesi için öncelikle signallamatik bir sözleşmenin varlığı gerekli ancak yeterli değildir. Bu defiye dayanarak kendi borcunu ifadan kaçınan borçlunun edimi ile karşı tarafın edimi karşılıklı değişim ilişkisi içerisinde olmalıdır. Aynı sözleşme içerisinde yer almakla birlikte karşılıklılık içerisinde bulunmayan edimler ve yan edimler için ödemezlik defi ileri sürülemez. (bkz. Kocayusufpaşaoğlu/ Hatemi/ Serozan/ Arpacı, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçüncü Cilt, Prof. Dr. Rona Serozan, İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme, Gözden Geçirilmiş 7. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2016 , 2016/s. 68 v.d; M.Kemal Oğuzman/ M.Turgut Öz; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçüncü bası, Filiz Ktabevi, İstanbul 2002, s. 262 vd,). Birleşen davada talep edilen alacak navlun ücreti olmayıp, davalı birleşen davacının, davacı birleşen davalı adına yaptığı SGS ve gümrükleme işlemlerine ilişkin masraflardır. Yine asıl davada talep edilen alacak da; gecikme nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi zarardan oluşmaktadır. Taraflar arasındaki taşıma ilişkisinde karşılıklı değişim ilişkisi içerisinde olmayan bu edimler bakımından ödemezlik def’inin ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi, asıl davada varlığı iddia olunan alacak da ispatlanamamıştır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmayıp, davacı birleşen davalının, birleşen davaya yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, kamu düzenine aykırılık da saptanmadığından, asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin, asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.21/03/2023
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davacı – birleşen davada davalının, asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından asıl ve birleşen davaya yönelik ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın asıl davada davacı – birleşen davada davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 476,86-TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 119,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 357,65-TL harcın asıl davada davacı – birleşen davada davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.