Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1890 E. 2023/448 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1890
KARAR NO: 2023/448
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/496 Esas – 2020/407 Karar
DAVA: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 22.12.2011 tarihinde 5 yıl süreli Tüplü Bayiiik Sözleşmesi’nin imzalandığını, davalı ile imzalanan tüplü bayilik sözleşmesinin süresinin 22.12.2016 tarihinde sona erdiğini, davalı tarafından bu tarihten sonra müvekkili şirketten LPG alımı yapılmadığını, bu hususta herhangi bir fesih bildiriminde bulunulmadığını, davalı nezdinde davalıya ariyet olarak bırakılmış mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan 698 adet LPG tüpünün mevcut olduğunu, sözleşmenin sona ermesine binaen mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan bahse konu tüplerin davacı şirkette iade edilmesi gerektiğini, davalı yana bu hususta ihtar çekildiğini ancak olumlu bir sonuca ulaşılmadığını, iade edilmeyen tüplerden kaynaklı tazminat taleplerinin olduğunu, 698 adet LPG tüpünün mevcut olduğunu, bu tüplerin bayilik sözleşmesinin 25. maddesine göre sözleşme sona erdiğinde 15 gün içinde davacı şirkete teslim edilmesi gerektiğini, bu tüplerin imalat bedellerinin taraflarınca tespit edilemediğini belirterek, davalının takas ettikleri depozito alacağı ve irad kaydedilen nakit teminatı da mahsup edilmek suretiyle tüplerin iade edilmemesi sebebiyle şimdilik 1.000,00.-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 17/07/2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 1.000,00.-TL üzerinden açmış oldukları davayı bilirkişi raporu doğrultusunda 14.686,50-TL ıslah ile davanın 15.686,50-TL üzerinden kabulüne karar verilmesini talep etmiş, ıslah edilen değer üzerinden harcın tamamlandığı anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada taraflar arasında 2011 yılında akdedilen bayilik sözleşmesinden kaynaklı olarak tazminat talep edildiğini, açılan davanın haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve yetki itirazlarının olduğunu, davacının iddia ettiği 698 adet tüpün müvekkiline verildiği hususunun gerçeği yansıtmadığını, zira davalının davacıdan aldığı tüp sayısının bu kadar fazla olmasına imkan olmadığını, davacının eldeki davayı açmada hukuki yararının bulunmadığını, davaya konu sözleşme kurulurken davalının, davacıya 5.000,00.-TL nakit teminat ödediğini ve 100.000,00-TL değerinde birinci dereceden ipotek tesis edildiğini, sözleşme sona erdiğinde de 5.000,00.-TL nakit teminatının geri iade edilmediğini, öncelikle yetki itirazında bulundukların belirterek haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/09/2020 tarih ve 2018/496 Esas 2020/407 Karar sayılı kararı ile; “…. dosyada mevcut 22/12/2011 tarihli tüplü bayilik sözleşmesi ve davalı tarafından imzalanmış tüp depozito makbuzlarının delil niteliği taşıdığı, bu makbuzlar kapsamında davalı uhdesinde bulunan tüplerin esas alınması gerektiği, davalı tarafından imzalanmış toplam 440 Adet tüp depozito makbuzlarının bulunduğu, açıklanan bu sebeplerle davacının davalıdan tüplerin iade edilmemesi sebebiyle 15.686,50- TL alacaklı olduğu saptanmış olmakla ve davacı tarafça davalıya keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 14/02/2017 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinde tüplerin sözleşmenin sona ermesinden itibaren 15 gün içerisinde iadesi aksi halde sözleşmenin 25. maddesi gereği cezai şart talep ettiklerinin davalıya bildirildiği, buna göre sözleşmenin 22/12/2016 tarihinde sona ermiş olması karşısında ve sözleşmenin sona ermesinden itibaren tanınan 15 günlük süre dikkate alınarak davalı temerrüdünün 03/03/2017 tarihinde oluşacağı kanaatiyle davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, 15.686,50.-TL nin 03/03/2017 temerrüt tarihinden itibaren değişebilir oranlarda işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece 29.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında taraflara, dayanılan ancak sunulmayan belgelerin ibraz edilmesi konusunda iki hafta kesin süre verildiğini, davacı tarafça, verilen kesin süre içinde dosyaya yeni delil sunulmadığını, ancak kök bilirkişi raporunda bir kısım evrakların eksikliği ifade edilince bu evrakların davacı tarafça dosyaya ibraz edildiğini, 23.12.2019 tarihli dilekçeleri ile de, davacı tarafça yeni delil ibraz edilmesine muvafakatlerinin olmadığı hususunun bildirildiğini, ancak ilk derece mahkemesince nazara alınmadığını, davacı tarafın verilen sürede söz konusu belgeleri ibraz etmemiş olmakla bu delillere dayanamayacağını, zira davacı tarafça dosyaya sonradan sunulan delillere göre yeniden rapor düzenlenmesi ve bu rapor doğrultusunda karar verilmesinin HMK m.141 hükmünün açık ihlali anlamına geleceğini ve medeni usul hukukunun en temel ilkelerinden olan iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceğini, Bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir 19.06.2020 tarihli dilekçelerinde davacı tarafça dosyaya sunulan belgelerin birçoğunda müvekkilinin ismi ve imzasının bulunmadığı, müvekkilin ismi ve imzası bulunmayan makbuzlardan dolayı müvekkilinin sorumlu tutulmasına imkan bulunmadığı, bir kısım belgelerin mükerrer olduğu yönündeki itirazlarının nazara alınmadığını, müvekkilinin imzasını taşımayan makbuzların hesaplamaya dahil edilmesinin de hatalı olduğunu, Yine bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerin 19.06.2020 tarihli dilekçelerinde rapora göre toplam 442 adet tüp için makbuz düzenlenmiş olduğu, bunlardan 3 tane 45 kg’lik sanayi tipi tüpün iade edildiği, neticede toplam 439 adet tüp kalması gerekirken raporda toplam 440 tüp olarak değerlendirilmiş olduğu yönündeki itirazların da nazara alınmadığını, Davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, zira davaya konu sözleşme kurulurken müvekkilinin, davacıya 5.000 TL nakit teminat ödediğini ve müvekkili adına kayıtlı Adana ili Saimbeyli ilçesi … Mahallesi … Ada … ve … parsellerde kain 2 adet taşınmaz üzerine, davacı lehine ayrı ayrı 50’şer bin TL olmak üzere toplam 100.000 TL değerinde birinci dereceden ipotek tesis edildiğini, borç ilişkisinin ipotekle teminat altına alınmış olması nedeniyle davacının öncelikle ipoteği paraya çevirdikten sonra rehin açığı belgesi alması halinde işbu davayı açması gerektiğini, bu hususun nazara alınmamasının hatalı olduğunu, davacı tarafın davada davasını ispat edemediğini, davacı tarafın davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasındaki Lpg Tüp Bayiliği Sözleşmesi’nin 25. maddesi “…Bayi, anlaşmanın feshi halinde, teminatının iadesinin gecikmesi sebebiyle veya herhangi başka bir sebeple işin devrinden ve tüplerin iade edilmesinden kaçınamaz. Aksi takdirde, Bayi, …’ın ve abonelerin bu yüzden maruz kalacağı maddi ve manevi zarar ile iadesini geciktirdiği beher tüp başına anlaşmanın feshi tarihindeki tüp imalat bedeli kadar cezai şart ödemeyi taahhüt eder.” şeklindedir. Söz konusu bayilik sözleşmesinin süre sonu olan 22/12/2016 tarihinde sona erdiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Sözleşmenin 25. maddesine göre, davalının sözleşme sona erdikten sonra uhdesindeki tüpleri davacıya iade etmesi, etmediği takdirde davacının her tüp başına imalat bedeli kadar cezai şart talep etme hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; bilirkişi tarafından davalının imzası bulunan “Tüp Depozito Makbuzları” ve iade edilen tüpler de dikkate alınarak hesaplama yapıldığı ve tespit edilen cezai şart miktarından davalı tarafça davacıya verilen ve irad kaydedilen nakit teminat tutarı ile davalının tüp depozito alacağının mahsup edildiği, davanın dayanağını teşkil eden tüplerin iade edildiği ispatlanmadığından davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, yine süresinden sonra delil ibrazı usule aykırı ise de HMK’nın 31. maddesi kapsamında uyuşmazlığın çözümü için gerekli olduğundan bilirkişi raporunda uyuşmazlığın çözülmesi için ibrazlarının gerekli olduğu belirtilen belgelerin ibraz edilmesinde usule aykırılık olmadığı, İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek davanın kabulüne karar verildiği, mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.071,54 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 267,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 803,65‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.