Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1887 E. 2021/170 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1887
KARAR NO : 2021/170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/1348 Esas – 2019/750 Karar
DAVA: Tazminat (Uluslar Arası Hava Taşımacılığı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, hac organizasyon ve vize işlemleri alanında faaliyet gösterdiğini, 17/08/2018 tarih ve … kodlu 22:25 Sabiha Gökçen – Cidde King Abdulaziz uçuşu için müşterileri … bilet aldıklarını, ilgili yolcuların check-in ve pasaport kontrolünden sonra THY kapı görevlileri tarafından, Suudi Arabistan devletinin 24:00’ten sonra ülkeye hac vizesiyle yolcu kabul etmediğinden bahisle uçağa alınmadıklarını, bilet ve pasaportlara iptal kaşesi basıldığını, bunun üzerine müvekkilinin, THY’nin Sabiha Gökçen ofisinden 18/08/2018 tarih … kodlu saat 11:25 uçağına bilet aldığını, yolcuların bu bilet ile sorunsuz şekilde seyahat ettiklerini, müvekkilinin, bu ikinci uçuşa kadar çeşitli ödemeler yapmak zorunda kaldığını belirterek, şimdilik 10.000 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından kullandırılmayan biletlerin, davacı firma adına düzenlenmediğini, dava konusu sübjektif hakkın sahibinin adına bilet düzenlenen yolcular olduğunu, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı şirketin hac organizasyonu yapmaya yetkili olmadığını, davacının yolculara sattığı biletlerin usulsüz düzenlendiğini, dava dışı yolcuların uğradığı iddia edilen zararların kaynağının davacı acentenin usulsüz eylemleri olduğunu, bu aksaklıklar ile müvekkilinin eylemleri arasında illiyet bağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/09/2019 tarih ve 2018/1348 Esas – 2019/750 Karar sayılı kararı ile; ” … Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. (KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.). Yukarıda kısaca değinildiği gibi, bir davada davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine (hamiline) aittir. Bir sözleşmeden dolayı, kural olarak yalnız sözleşmenin tarafları dava açabilir; üçüncü kişilerin taraf (davacı) sıfatı yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılamaya göre; 17/08/2018 tarih ve TK0158 kodlu 22:25 Sabiha Gökçen – Cidde King Abdulaziz uçuşu için … adına bilet düzenlendiği, bu itibarla adı geçen yolcular ile havayolu şirketi arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, yolcuların check-in ve pasaport kontrolünden sonra THY kapı görevlileri tarafından Suudi Arabistan devletinin 24:00’ten sonra ülkeye hac vizesiyle yolcu kabul etmediğinden bahisle uçağa alınmadığı, borç ilişkisinde ifayı talep yetkisinin alacaklıya ait olduğu, gereği gibi ifa edilmemesi halinde meydana gelen zararı talep yetkisinin de alacaklıya ait olacağı, uçağa alınmayan yolcuların davalıya karşı ifayı talep hakkı olup olmadığının ancak sözleşmenin tarafı olan yolcular tarafından açılmış bir davada tartışılabileceği, ifayı talep yetkisinin devrine ilişkin özel bir halin de somut olayda bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkememizce aktif husumet yokluğu nedeniyle … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Müvekkil şirketin, vize işlemleri, uçak biletleri ve otel rezervasyonları dahil tüm işlemleri yapmak üzere müşterileri ile sözleşmeler akdetmek suretiyle kendilerinden yetki aldıklarını, tüm ödemeler, sözleşmeler gereği müvekkili şirket tarafından yapıldığından, ortaya çıkan zararın giderimini talep etme hakkının da müvekkiline ait olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin bu davayı açmaya ehliyetli olduğunu, biletler her ne kadar adı geçen 3. kişiler adına düzenlenmişse de, burada müvekkilinin, aracı konumunda olduğunu ve buna ilişkin yetkisinin de bahsi geçen kişilerle akdettiği sözleşmelerden kaynaklandığını, bu nedenle mahkemece aktif taraf husumeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı tarafça, 17/08/2018 tarih ve TK0158 kodlu 22:25 Sabiha Gökçen – Cidde King Abdulaziz uçuşu için dava dışı … adına bilet düzenlendiği, yolcuların check-in ve pasaport kontrolünden sonra THY kapı görevlileri tarafından Suudi Arabistan devletinin 24:00’ten sonra ülkeye hac vizesiyle yolcu kabul etmediğinden bahisle uçağa alınmadıkları, 18/08/2018 tarihinde gerçekleşen ikinci uçuşa kadar çeşitli ödemeler yapmak zorunda kalındığı belirtilerek, uğranılan zararın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.Mahkemece de belirtildiği üzere, 17/08/2018 tarih ve … kodlu 22:25 Sabiha Gökçen – Cidde King Abdulaziz uçuşu için dava dışı yolcular adına bilet düzenlenmekle, bu yolcular ile davalı havayolu şirketi arasında taşıma sözleşmesi kurulduğu, sözleşmeden kaynaklı zararı talep hakkının yolculara ait olduğu, dosyadaki belgelere ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davacı ile dava dışı yolcular arasında, yolcular adına bilet satın alınması vs işlemler yapmak hususunda sözleşme bulunduğu, buna istinaden aracılık yapıldığı beyan edilmiş ise de, varlığı beyan edilen sözleşme sunulmadığı gibi, sözleşmenin delil olarak da gösterilmediği, yine uçak bilet ücretlerinin davacı tarafça ödendiği veya yolcular tarafından ödeme yapılmış ise onlar adına talepte bulunulabileceğine dair hukuken geçerli bir delil ibraz edilmediği, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.