Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1885 E. 2021/45 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1885 Esas
KARAR NO: 2021/45 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/150 Esas – 2020/479 Karar
TARİH: 13/10/2020
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’nın davalı …Ş.’ye faaliyet alanları olan bilişim sektöründe senelerce teknik danışmanlık hizmeti verdiğini, bunun karşılığında da her ay davalı şirket tarafından kendisine hizmet bedelinin banka kanalıyla yatırıldığını, müvekkili tarafından tüm fikri mülkiyet haklarının kendisine ait olan ürünün davalıya kullandırıldığını, yazılımın müvekkiline ait olduğunun İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/145 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile hukuken de sabit hale geldiğini, müvekkilinin yasal haklarına saldırılmasına yol açan olaylar sebebiyle davalı …’ye hizmet vermeyi bırakmadan evvel müvekkilinin aylık 17.500,00 TL hizmet bedeli aldığını, 2018 haziran ayı hizmet bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, davalı şirkette görev yapan diğer ortak …’ın idari ve finansal konularda yürüttüğü faaliyetler için müvekkilinin aldığı rakamdan çok daha yüksek bir bedel olan 20.000,00 TL + 6.300 GBP (İngiliz Strelini) tutarın kendisine ödenmesine karar verdiğini, müvekkili ile davalı arasında işveren-işçi ilişkisi olmadığını, müvekkili tarafından haziran ayı teknik danışmanlık hizmet bedeline ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasından davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, takibe haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, bu sebeplerle, müvekkilinin takibe konu esas alacağının tüm faiz ve ferileriyle birlikte tahsili için davalı borçlunun haksız, yasal dayanağı bulunmayan itirazının iptali ile takibin tüm ferileriyle birlikte devamına, %20’den az olmayan icra ve inkar tazminatına hükmedilerek, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili … A.Ş. Müşterilerine kesintisiz ve güncel yazılım versiyonları ve bunlara ilişkin anlık destek sunabilmek amacıyla kendisine ait yazılım kodlarını, kiraladığı sistemlerde tuttuğunu, ve müşterilerine bu yazılımlara ilişkin kullanım hakkını basit ruhsat olarak kiralayarak sunduğunu, tarafların öncelikle video platform gelirleri üzerinden gelir ortaklığına yönelik bir anlaşma yaparak çalışmaya başladıklarını, daha sonra anlaşmaya ilişkin gelir paylaşımı gereği davacı tarafa ödenecek tutarın davacı tarafça yeterli bulunmadığı için kendi isteği ve talebiyle ve aşağıda ispatlanacağı üzere bordrolu olarak çalışılmaya başladığını ve ekipteki pek çok çalışanı ile taraflar arasındaki anlaşmaya konu yazılım üzerine çalışmalar gerçekleştiğini, müvekkili şirket bünyesinde 01/12/2014-28/06/2018 tarihleri arasında bordrolu bir çalışan olarak görev aldığını, ilerleyen zamanlarda tüm fikri hakları detaylı incelendiğinde müvekkili şirkete ait olan yazılımın davacı tarafından şifrelenmesi eylemlerinde bulunulmasıyla iş akdinin sona erdiğini, davacının dava dilekçesinde hem müvekkili şirket nezdinde ortak olmamasına rağmen ortak olduğunu hem de yine öyle olmamasına rağmen dışarıdan yazılım destek hizmeti verdiğini iddia ederek birbiri ile çelişen beyanlarda bulunduğunu ve bu beyanlara istinaden müvekkili şirketten alacaklı olduğunu herhangi bir hukuki temele dayanmadan iddia ettiğini, müvekkilinin ise haklı olarak davaya konu icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenlerle mahkemenin görevsizliğine, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin iptaline, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/10/2020 tarih 2019/150 Esas – 2020/479 Karar sayılı kararında; “vergi kayıtlarında davacının dava dışı iki şirkette ortaklığının bulunduğu ancak davalı şirkette ortaklığının bulunmadığı, şahıs şirketinin bulunmadığı, davalı şirketin tek ortağının %100 hisse ile … olduğu; davalı şirketin ticari defterleri üzerinden yapılan incelemelerde davacının işçi olarak yer aldığı, SGK mevzuatından kaynaklanan bildirimlerin zamanında yapıldığı, davacının (maaş olmadığı ancak) ortaklık geliri olduğunu belirttiği döneme dair herhangi bir gelir beyannamesi vermediği, davalı tarafça davacıya yapılan ödemelere ilişkin banka dekontlarında açıkça bedelin maaş olarak gönderildiğinin yer aldığı anlaşılmakla davalı ile davacı taraf arasındaki ilişkinin yukarıda tanımı verilen iş ilişkisi olduğu kanaatine varılmıştır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğu …”gerekçesi ile,
Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE, Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, 16/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak hatalı karar verildiğini, Müvekkili ile davalı firmanın diğer ortağı … arasında ortaklık ilişkisinin mevcut olduğunu, Müvekkili …’nın davalı şirketten daha eski kuruluşu olan … Ltd. Şti’nin sermayedarı ve yetkilisi olduğunu halen hizmet vermeye devam ettiğini, … ve …’nın tanıştıkları 2014 senesinde ortaklık ilişkisi içerisinde birlikte iş yapmaya başladıklarını, ortaklık ilişkisinin yazılı bir sözleşme ile düzenlenmesinin şart olmadığını, davalı tarafından müvekkile yollanan 29/06/2018 tarihli iharnamede taraflar arasında ortaklık ilişkisinin olduğunun ikrar edildiğini, Müvekkilinin ortağı olduğu …da 4/a lı gösterilme sebebinin … tarafından TÜBİTAK Teşvikinden yararlanmak amacıyla gerekli olduğunun belirtilmesinden kaynaklı olduğunu, TÜBİTAK Projesinin 2018 senesinde dahi devam ettiğinden müvekkilinin 4 sene süresince ortağı olduğu davalı firmada sigortalı olarak gösterildiğini, Taraflar arasında akdedilen hiçbir iş sözleşmesi bulunmadığını, dosya incelendiğinde görüleceği üzere taraflar arasında imzalanmış hiçbir iş sözleşmesi bulunmadığını, Taraflar arasında alt-üst ilişkisi bulunmadığını, zaman ve bağımlılık unsurlarınında bulunmadığını, İleri sürerek istinaf itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep doğrultusunda yerel mahkemenin görevli olduğu yönünde karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalı şirkete yıllarca teknik danışmanlık hizmeti verdiğini, hizmet bedelinin her ay davalı tarafça ödendiğini, danışmanlık hizmetinden kaynaklanan son ay hizmet bedelinin ödenmediğini, bu hizmet bedelinin tahsili için yaptığı takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davacının davalı şirkette iş sözleşmesi kapsamında çalıştığı, uyuşmazlığın iş sözleşmesi kapsamında ücret alacağına ilişkin olduğundan bahisle iş mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosya içine gelen sicil kayıtlarından davalı şirketin tek ortaklı limited şirket olduğu, davacının kayıtlarda hissedar görünmediği, SGK kayıtlarından davacının davalı şirkette çalışan işçi olarak kaydının bulunduğu. SGK primlerinin ödendiği anlaşılmaktadır. Takipte ve davada uyuşmazlığa konu alacağını danışmanlık hizmet bedeli olarak belirtmiştir. Dava dilekçesinde davalı şirketin gayrı resmi ortağı olduğunu ileri sürmüş ise de dava konusu talep ortaklık pay alacaklarına ilişkin olmayıp, danışmanlık hizmet bedeline ilişkindir.Uyuşmazlığın çözümü için davaya ve takibe konu alacağın hizmet (iş) sözleşmesinden mi yoksa danışmanlık sözleşmesinden mi kaynaklandığının tespiti gerekmektedir. Bu hususun tespitinde görevli mahkeme İş Mahkemeleri olduğundan ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Bu nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/01/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.