Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1884 E. 2022/1959 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1884 Esas
KARAR NO: 2022/1959 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/961 Esas – 2020/310 Karar
TARİHİ: 16/06/2020
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili Dr. … için …-… poliçe nolu “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi” gereğince Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/691 Esas sayılı davasına dair 7.375 TL ve 17.175 TL’lik serbest meslek makbuzları kesildiğini, iş bu serbest meslek makbuzu karşılığında 7.375 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş tarafından taraflarına ödenmiş olduğunu, dava konusu bedelin ödenmeyen 17.175 TL’ye ilişkin olduğunu, müvekkili Dr. … için … poliçe, … Acenta … müşteri nolu “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi” gereğince Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/1780 Esas sayılı dava dosyası içinde 11.800 TL’lik serbest meslek makbuzu kesildiğini, müvekkili Dr. … için … poliçe, … Acente nolu “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi” gereğince Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/2372 Esas sayılı dosyası içinde 6.125TL’lik serbest meslek makbuzu kesildiğini, belirtilen ve açıklanan nedenlerle davalıya başvuruda bulunulduğunu fakat şimdiye kadar alacaklarının ödenmediğini beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak ve alacağın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile; bedelin şirkete başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine verilmesine, vekalet ücretleri ve yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, davalı vekili 11/09/2018 havale tarihli beyan dilekçesi ile; davacı hekim …’a ZHS Poliçesi kapsamında talep etmiş olduğu vekalet ücretine yönelik ödeme yapılmış olduğundan müvekkili şirketin başkaca sorumluluğunun bulunmadığı, haksız ve mükerrer talebin reddini talep ettiklerini, davacı hekim …’nun müvekkili şirket nezdinde dava konusu talep tarihi itibariyle geçerli bir tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle haksız vekalet ücretine yönelik talebinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirket nezdinde akdedilen … numaralı poliçe 30.07.2013-30.07.2015 tarihlerini kapsamakta olup, 19.07.2014 müdahale tarihi itibariyle de geçerli poliçe olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin söz konusu talepler bakımından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, mağdurun tazminat talebinin sorumlu hekime tebliğ tarihi itibariyle 03.08.2016-03.08.2017 tarihleri arasında geçerli … numaralı poliçenin … Sigorta A.Ş nezdinde akdedildiğini, bu nedenle davanın … Sigorta A.Ş’ye ihbarının gerektiğini, davacı hekim …’ın da vekalet ücreti ödenmesi yönündeki talebinin haksız olduğunu, müvekkili tarafından gösterilecek avukata vekalet verilmesi halinde ücretin ödenebileceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 16/06/2020 tarih 2017/961 Esas 2020/310 Karar sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı doktorların, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı oldukları, değişik tarihlerde gerçekleşen rizikolara karşı tarafları aleyhine dava açıldığı, bu davalarda kendilerini temsil eden avukatların kestiği serbest meslek makbuzları karşılığında ödedikleri avukatlık ücretlerinin davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ettikleri anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden, hüküm kurmaya ve denetime elverişi bilirkişi raporundan; Davacılardan … yönünden talep olunan 17.175,00TL bedelin sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu, düzenlenen makbuzun davacıya karşı açılan Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesinin 2015/691 E sayılı dosyasındaki vekalet ücretine dair olduğunun makbuzda belirtildiği, davalı sigorta şirketinin 17.700,00TL bedeli dava tarihinden önce 28/04/2017 tarihinde davacı … hesabına “2015-691 e. …” açıklaması ile ödediği, bu durumda vekalet ücreti talebinin dava öncesi ortadan kalkmış bulunduğu anlaşılmakla, davacı yönünden davanın reddi gerekmiştir. Her ne kadar diğer davacılar … ve …’ın talep ettikleri avukatlık ücretine ilişkin rizikolar, sigorta poliçesi kapsamında ise de; dava dilekçesine ekli makbuz fotokopilerinde, hangi dosya kapsamında makbuz düzenlendiğine dair bir ibare olmadığı, dosya numarasının belirtilmediği, 28/01/2020 tarihli celsede davacı tarafa bu hususta açıklamada bulunması için süre verilmiş ise de; taraflar arasında başkaca bir vekalet ilişkisinin olmadığına dair bilgi ve belge sunulmadığı, dosya kapsamında ilgili makbuz fotokopilerinin dava konusu rizikoya ilişkin olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin bilirkişi raporları ve poliçe teminatına konu Tıbbı Kötü Uygulamaya ilişkin olayların süresi içerisinde ve teminat kapsamı içerisinde kaldığını kabul ettiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedildiğini, tüm dosya münderecatı incelendiğinde bilirkişi raporlarındaki müvekkili … için davadan önce ve haberleri olmaksızın ödeme yapıldığı tespitinin kabul edilebilir bir değerlendirme olduğunu, müvekkili Dr. …’na ve Dr. …’a ilişkin takibi yapılan dosyalara ilişkin makbuz kesilmiş iken verilen kararın subjektif olduğunu, taraflarınca ilgili tüketici mahkemeleri için makbuzlar kesildiğini, hukuken takiplerinin yapıldığını, takiplerinin hala devam ettiğini, Anayasa gereği angaryanın yasak olduğunu beyanla yerel mahkemenin 2017/961 Esas ve 2020/310 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Kapsamında davacı sigortalı doktorlar tarafından, aleyhlerine açılan tazminat davalarında kendilerini temsil eden avukata ödenen özel vekalet ücretlerinin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Davacılar, davalı olarak yer aldıkları tazminat davalarında kendilerini temsilen tayin ettikleri vekillere ödedikleri ve poliçe kapsamında olan vekalet ücretlerinin talep edilmesine rağmen, davalı tarafından ödenmediğini beyan ederek tazminat talep etmiş, davalı sigorta şirketi davaya cevap vermemiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı taraf kendisine yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş olduğundan tüm iddiaları inkar etmiş kabul edilmelidir. Bu nedenle davacıların, dava konusu serbest meslek makbuzlarında yer alan vekalet ücretlerinin poliçe sözleşme süresi içerisinde görülen ve poliçenin kapsamında kalan davalara yönelik olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamından; davalı nezdinde davacı …’un 06.09.2014-2015, davacı …’ın 30.07.2015-2016 ve davacı …’nun 30.07.2014-2015 tarihleri arasında geçerli Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nin bulunduğu, davacılar adına vekilleri Av. … tarafından davalıya gönderilen 25.09.2017 tarihli dilekçeler ile, davacılar aleyhine Bakırköy 1., 3. ve 5. Tüketici Mahkemelerinde açılan davaları takibe yönelik vekalet ücretlerinin tazmininin talep edildiği, dilekçelerin davalıya 25.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı … aleyhine Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/691 Esas sayılı, davacı … aleyhine Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/1780 Esas sayılı ve davacı … aleyhine Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/2371 Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığı, davacılar … ile …’ın talebine dayanak serbest meslek makbuzlarının Avukat … tarafından düzenlendiği, düzenlenen serbest meslek makbuzlarında mahkeme ve dosya açıklamasının bulunmadığı, davaların adı geçen avukat tarafından takip edilmediği, her ne kadar somut davada davacılar vekili tarafından Av. … ile Av. …’nun birlikte çalışmaları ve vergi kaydının Av. … adına olması sebebiyle serbest meslek makbuzlarının kendisi tarafından düzenlendiği beyan edilmiş ise de, davacı …’un talebine dayanak serbest meslek makbuzunun Av. … tarafından düzenlendiği ve makbuzda vergi numarasının da yer aldığı, dolayısıyla davacı tarafından dava konusu vekalet ücretlerinin iddia edilen davalara yönelik olduğu ispat edilemediğinden Mahkemece bu davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar istinaf dilekçesi içeriğinde açıkça, davacı … yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğu beyan edilmemiş ise de, istinaf dilekçesinin tüm davacılar adına verildiği ve kararın tümden kaldırılması talep edilmiş olduğundan dairemizce bu davacı yönünden de değerlendirme yapılmış ve davalı sigorta şirketi tarafından talep edilen 17.700 TL bedelin davadan önce ödendiği anlaşılmakla, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacıların istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.