Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1883 E. 2022/1958 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1883 Esas
KARAR NO: 2022/1958 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/600 Esas – 2020/451 Karar
TARİHİ: 02/10/2020
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ısı, ses, mekanik tesisat ve su yalıtımında kullanılan her türlü mamul malın üretimi, alımı satımı, toptan ve perakende ticareti, pazarlaması, ithalat ve ihracatı konusunda faaliyet gösterdiğini, davalı …’in 17.02.2005 – 30.12.2018 tarihleri arasında, müvekkili şirketin … Mah. … Sok. No: …, Ergene/Tekirdağ adresinde bulunan membran üretim tesisi olarak kullanılan işyerinde, … İşletme Uzmanı olarak çalıştığını, davalı işçinin almakta olduğu son maaşının brüt 5.940,00 TL olduğunu, davalının, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 30.12.2018 tarihinde sona ermesinden sonra, müvekkili şirkete rakip olan ve merkezi “… Towers … Blok K: … No: …, Kartal/İstanbul” adresinde bulunan … Tic. A.Ş.’nin (“…”) Eskişehir’deki üretim tesisinde yine aynı görevle çalışmaya başladığının tespit edildiğini, müvekkili şirket ile davalı işçi arasında “Rekabet Yasağı ve Gizlilik Taahhütnamesi” akdedilmiş olup, davalı işçinin işbu taahhütname ile taraflar arasındaki hizmet ilişkisi süresince ve bu ilişkinin sona ermesini takiben müvekkili şirket ile rekabet etmemeyi taahhüt ettiğini, davalı işçinin, bu taahhütname ile 2 yıl süreyle İç Anadolu bölgesinde, müvekkili şirketin faaliyet alanına giren aynı veya benzer bir işle iştigal eden ve müvekkili şirketle rekabet edebilecek nitelikte bir işi kendi namına yapmayacağını, böyle bir şirket, kurum veya kuruluşa doğrudan ya da dolaylı olarak malik olmayacağını, yönetmeyeceğini, işletmeyeceğini, kontrol etmeyeceğini, katılmayacağını, danışmanlık vermeyeceğini, çalışmayacağını veya sair sıfatla alakadar olmayacağını beyan ve taahhüt ettiğini, davalı işçinin bu taahhütnameye aykırı davranarak müvekkili şirkete rakip olan … ticaret unvanlı firmada çalışmaya başlamış olduğunu ve bu çalışmasını halen sürdürdüğünü beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla 5.940,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; görevsizlik itirazlarının olduğunu, görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu, bu olayda kısmi dava açılamaycağından açılan davanın HMK’nın 109/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedilmediğini, fesih haklı bir nedene dayanmadığından rekabet yasağının sona erdiğini, cezai şart sözleşme hükmünün geçerli olmadığının içtihatlarda açıkça hüküm altına alındığı, müvekkilinin bu davanın açıldığı tarihte herhangi bir yerde çalışmasının bulunmadığını, davacı vekilinin sözleşme olarak nitelediği rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesi başlıklı dokümanın tek taraflı düzenlendiğini, tek taraflı taahhüt ve yükümlülükler içeren taahhütname ve sözleşmeler hukuka aykırı olduğundan geçersiz olduğunu, müvekkilinin rekabet yasağına aykırı davranışının olmadığını, davacı şirkete bu bağlamda bir zarar vermesinin olası olmadığını, müvekkilinin işe dönmek amacıyla İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Esas sayılı dosyasıyla işe iade davası açtığını, davacı şirketin sadece rekabet gücünü artırmak için iş akdini feshettiğini ve işe dönme çabalarına karşı koyduğunu, müvekkilinin rekabet yasağına aykırı davranışından söz etmesinin hakkaniyet ve çelişkili davranış yasağının da açık ihlal olduğunu beyanla usul ve esas yönlerinden itiraz ve cevapları doğrultusunda davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 02/10/2020 tarih 2019/600 Esas 2020/451 Karar sayılı kararında; “…Yukarıdaki kararda değinildiği üzere huzurdaki davada davacı davasını TTK’nın 55 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine dayandırmış ise de davalının TTK’nın 54 ve 55. maddelerindeki tanıma uygun haksız rekabet teşkil eden eylemlerini ispat etmek zorundadır. Ne var ki 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Es sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda yapılan incelemelerden davacı tarafın iş akdini sonlandırma sebeplerinin haklı olmadığı ifade edilmiş ve mahkemece bu nedenle davanın kabulüne karar verilerek feshin geçersizliğine hükmedilmiştir. Hal böyle iken davacının iş bu davada ispat şartını sağlamadığı görülmekle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemece huzurdaki davanın rekabet yasağına aykırı davranış nedeni ile tazminat davası olduğu, taraflar arasında iş akdinin haksız olarak feshedildiği iddiası ile İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Esas sayılı dosyasında işe iade istemli bir dava bulunduğu, İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarihli kararında, işçinin davasının kabulüne ve feshin geçersizliğine hükmedildiği, huzurdaki davada müvekkili şirketin davasını Türk Ticaret Kanunu’nun 55 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine dayandırdığı ancak İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Esas sayılı dosyasında feshin geçersizliğine hükmedilmesi sebebiyle işbu davada ispat şartını sağlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, yerel mahkeme kararının, ilgili mevzuat ve içtihat hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkemece, davalı tarafın müvekkili şirket aleyhine İstanbul 28. İş Mahkemesinin 2019/146 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu işe iade davasında, feshin geçersizliğine hükmedilmiş olması nedeniyle, ilgi mahkemenin feshin geçersizliğine ilişkin kararının kesinleşmesi beklenmeden huzurdaki davanın reddine karar verildiğini, İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 01.10.2020 tarih, 2019/146 Esas, 2020/534 Karar sayılı kararında, feshin geçersizliğine ve davalı tarafın işe iadesine hükmedildiğini, bu hususun yerel mahkemenin gerekçeli kararına temel teşkil ettiğini, Mahkemenin feshin geçersizliğine ilişkin kararın kesinleşmesini bekletici mesele yapması gerekmekte iken; ilgili mahkeme kararının kesinleşmesini beklemeden, huzurdaki davanın reddine karar vermesinin mevzuat hükümlerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini, dosya kapsamında talep ettikleri deliller toplanmadan müvekkili şirketin davalı tarafın haksız rekabet teşkil eden eylemlerini ispat edemediğine hükmedildiğini, müvekkili şirket ile davalı işçi arasında iş sözleşmesinin eki niteliğinde “Rekabet Yasağı ve Gizlilik Taahhütnamesi” akdedilmiş olup, davalı işçi işbu taahhütname ile taraflar arasındaki hizmet ilişkisi süresince ve bu ilişkinin sona ermesini takiben müvekkili şirket ile rekabet etmemeyi taahhüt ettiğini, davalının, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 30.12.2018 tarihinde sona ermesinden sonra, işbu taahhütnameye aykırı davranarak müvekkili şirkete rakip olan ve merkezi “… Towers … Blok K: … No: …, Kartal/İstanbul” adresinde bulunan … San. ve Tic. A.Ş.’nin (“…”) Eskişehir’deki üretim tesisinde yine aynı görevde çalışmaya başladığını, yapı ve tesisat sektöründe kullanılan ve müvekkili şirket ile aynı yalıtım malzemelerinin üretim, satış ve pazarlama faaliyetlerini sürdüren …’ın, müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet (membran üretimi) gösterdiğini ve benzer müşteri çevresine hitap ettiğini, dava dilekçesinde ve dava dilekçesinin ekinde sundukları dosyada mübrez bulunan “İş Tanımı” başlıklı belgede, davalı tarafın görev tanımının detaylıca açıklandığını, davalı tarafın görev tanımında davalının müvekkili şirketin ürettiği ürünlerin hangi üretim prosesinden geçtiği (zaman, kalite, miktar), hangi formülle üretildiği (içerik vs.), proses için belirlenmiş prosedür ve talimatlar, üretimdeki kalite kuralları, üretilen özel veya yeni ürünler ve bunların geliştirme aktiviteleri, stok bilgisi, müşteri talepleri/ihtiyaçları gibi korunmaya değer menfaatini tehdit edecek nitelikte bilgilere sahip olduğunu ve ticari sır niteliğindeki bu bilgilerin müvekkili şirketin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olduğunu, davalının müvekkili şirket ile rekabet içerisinde olan …’da çalışmaya başlamasının müvekkili şirket açısından telafisi imkânsız zararlarla karşı karşıya kalma tehlikesi yarattığını, huzurdaki davanın yerel mahkemenin gerekçeli kararında belirtildiğinin aksine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55 ve devamı maddeleri uyarınca düzenlenen haksız rekabet hükümlerine değil, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinin eki niteliğinde olan “Rekabet Yasağı ve Gizlilik Sözleşmesine” ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve devamı maddelerine dayandırıldığını, ispatı için tanıkların dinlenilmesi ve bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinde bulunulduğunu, yerel mahkemece tanıklar dinlenmeden, davalı tarafın rekabet yasağına aykırı davranıp davranmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, yerel mahkemece irdelenmeyen bir diğer hususun, taraflar arasında düzenlenen “Sulh ve İbra Anlaşması ve Makbuz” başlıklı belge ve bu belgeye istinaden müvekkili şirket tarafından davalı işçiye yapılan ödemeler olduğunu, müvekkili şirket tarafından, taraflar arasında düzenlenen “Sulh ve İbra Anlaşması ve Makbuz” başlıklı belgeye istinaden, davalı tarafın Aralık/2018 ücretinin, yıllık ücretli izin alacağının ve bir aylık brüt ücreti tutarındaki ek ödemenin 2019 yılı ocak ayı içinde 7.995,12 TL (AGİ dahil) olarak ödendiğini, davalı tarafa yapılan 7.995,12 TL ödemeyi gösteren, 2018 yılı Aralık ayı ücret pusulasının İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Esas sayılı dosyasına sunulduğunu, 2018 yılı Aralık ayı ücret pusulası incelendiğinde, davalı tarafa 5.940,00 TL Aralık/2018 brüt ücret ödemesi, 5.940,00 TL brüt ücret tutarında ek ödeme, 792,00 TL yıllık ücretli izin alacağı olmak üzere toplam 12.819,79 TL üzerinden yasal kesintiler yapıldıktan sonra 7.995,12 TL ödeme yapıldığının görüldüğünü, davalı tarafa ödenecek olan kıdem tazminatı miktarının net 74.750,85 TL, ihbar tazminatı miktarının net 8.392,59 TL olduğunu, tarafların toplam net 83.143,45 TL tazminat tutarının, 1. taksitini 2019 yılı Ocak ayında 27.714,48 TL, 2. taksitini 2019 yılı Şubat ayında 27.714,48 TL, 3. taksitini 2019 yılı Mart ayında 27.714,48 TL olacak şekilde 3 eşit taksitte ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını, davalı tarafa yapılacak kıdem ve ihbar tazminatı toplamına ilişkin 3 ödemenin, müvekkili şirketin toplu talimatıyla diğer işçilere yapılan muhtelif ödemelerle birlikte banka tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu, tarafların birbirlerine uygun iradelerine göre düzenlenen “Sulh ve İbra Anlaşması ve Makbuz” başlıklı belgeden de görüleceği üzere, davalıya 4857 sayılı İş Kanunu’ndan doğan tüm hak ve alacaklarına ilave olarak, davalı tarafın kıdemi de göz önünde bulundurularak 1 aylık brüt ücreti tutarında ek bir ödeme daha yapıldığını, taraflar arasında bozma (ikale) sözleşmesi kurulduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu anlatılanlar kapsamında iş sözleşmesinin bozma (ikale) sözleşmesi ile sona erdiğinin kabulü halinde, davalı tarafın rekabet yasağına aykırı davranma yükümlülüğünün devam ettiğini beyanla yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak TBK’nın 444 ve devamı maddeleri ve sözleşme uyarınca cezai şart bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalının rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesinde yer alan rekabet yasağına aykırı davrandığından bahisle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tazminini talep etmiş, davalı taraf davanın reddini savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında imzalanan 17.04.2014 tarihli rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesinin rekabet başlıklı 1. maddesi; ” işveren ile aramdaki hizmet akdinin devamı boyunca ve iş akdini haksız olarak feshetmem veya istifa etmem veya işi bırakmam vs veya iş akdimin işveren tarafından haklı olarak feshedilmesi hallerinde bu tarihlerden itibaren 2 yıl süre ile; işverenin faaliyet alanına giren, aynı veya benzer bir işle iştigal eden ve işverenle rekabet edecek nitelikte bir işi kendi namına yapmayacağımı ve böyle bir şirket, kurum veya kuruluşa doğrudan veya dolaylı olarak malik olmayacağımı, yönetmeyeceğimi, işletmeyeceğimi, kontrol etmeyeceğimi, katılmayacağımı, danışmanlık vermeyeceğimi, çalışmayacağımı veya sair sıfatla alakadar olmayacağımı kabul, beyan ve taahhüt ederim.” İşverenin faaliyet alanı, aramızdaki hizmet ilişkisinin son bulduğu tarih itibariyle tespit edilecektir. Yukarıda 1.1.b. maddesindeki rekabet yasağı hükümlerini işveren ile aramızda İç Anadolu Bölgesi içerisinde faaliyet gösteren yalıtım malzemesi üreticisi, satıcısı ve dağıtıcıları firmalar ile bunların ve bu firmalar tarafından kontrol edilen, yönetilen, kısmen veya tamamen hissesine sahip olunan veya birlikte hareket ettikleri firmalar, dağıtıcılar, satıcılar ile sınırlamış olduğumuzdan, bu sayılanlar ile rekabet yasağı süresi boyunca 1.1.b. maddede açıklanan şekilde hiçbir ilişkiye girmeyeceğimi kabul ve taahhüt ederim.” düzenlemesini, tazminat başlıklı 4. maddesi ise ” iş bu taahhütnamenin herhangi bir maddesini ihlal ettiğimde işverenin diğer hakları saklı kalmak üzere, aldığım son brüt aylık ücretin 12 katı tutarında tazminatı işverene nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum.” düzenlemesini içermektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Rekabet Yasağının Koşulları başlıklı 444. maddesinde “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü ve rekabetin sona ermesine yönelik 447. maddesinde “Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.” hükmü yer almaktadır.Davalı, davacıya ait iş yerinden 30.12.2018 tarihinde ayrılmış, uyaptan yapılan sorgulamaya göre 08.10.2019 tarihinde … Ticaret Anonim Şirketi isimli şirket nezdinde SGK girişi yapılmış, İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine işe iade davası açmıştır. Bu nedenle Mahkemece, bu davada verilecek kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken, bekletici mesele yapılmadan karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur. Bu nedenle kararın kaldırılması ile dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesi gerekir ise de, dairemizce istinaf aşamasında yapılan incelemede; İstanbul 28. İş Mahkemesi’nin 2019/146 Esas, 2020/534 Karar sayılı ve 01.10.2020 tarihli kararı ile davanın kabulüne ve davalının işe iadesine karar verildiği, kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi’nin 2021/3307 Esas ve 2021/114 Karar sayılı kararı ile; davalı ( bu davanın davacısı) tarafından feshin geçerli olduğunun ispat edilemediği ve sunulan sulh ve ibra başlıklı belgenin ikale sözleşmesi niteliğinde olmadığından bahisle davalının istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verildiği, bu şekilde İstanbul 28. İş Mahkemesi’nce feshin haksız ve geçersiz olduğuna dair verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Buna nedenle mahkemece, davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediği, gerek TBK’nın 447/2 maddesi hükmü uyarınca rekabet yasağının sona erdiği, gerekse de taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin 1. maddesinde yer alan “…iş akdini haksız olarak feshetmem veya istifa etmem veya işi bırakmam vs veya iş akdimin işveren tarafından haklı olarak feshedilmesi” şeklindeki koşulların oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, iddianın ileri sürülüş şekline aykırı olarak davacının talebinin TBK’nın 55 vd maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandığı ve ispat şartının sağlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu usulen haklı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2020 tarih ve 2019/600 Esas – 2020/451 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 101,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20,75 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.940,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 31,50 TL posta masrafı olmak üzere; toplam 180,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.