Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1873 E. 2022/1956 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1873 Esas
KARAR NO: 2022/1956 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1211 Esas – 2019/327 Karar
TARİHİ: 03/04/2019
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 14/11/2013 tarihinde davalı bankadan 71.250 TL bedelli, … mektup nolu teminat mektubunu aldığını, 71.250 TL’yi bankanın vadeli mevduat hesabına yatırdığını, 14/11/2013 tarihinden 22/04/2014 tarihine kadar 5 ay boyunca her ay bir kere olmak üzere toplam 5 defa davalı bankanın müvekkilinin hesabındaki paraya faiz işlettiğini ve müvekkilinin hesabına yatırdığını, 22/04/2014 tarihi itibariyle davalı bankanın müvekkiline haksız ve hukuka aykırı şekilde faiz ödemesi yapmayı bıraktığını, yine müvekkili tarafından 11/07/2014 tarihinde davalı bankadan 57.250 TL bedelli, … mektup nolu teminat mektubu aldığını ve önceden krediyle çektiği 57.250 TL’yi bankanın vadeli mevduat hesabına yatırdığını, bu hesaba ise 11/07/2014 tarihinden itibaren hiçbir şekilde faiz ödemesi yapılmadığını ve müvekkilinin mağdur durumda bırakıldığını, mektupların alınmasında yapılan görüşmede bankanın müvekkiline paranın vadeli hesapta tutulacağını ve aylık faiz işletileceğini taahhüt ettiğini ancak taahhütlerini ihlal ettiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile faiz ücretlerinin müvekkiline verilmediği tarihten itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile tahsiline, alacak belirlenebilir olamadığından şimdilik 4.000 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesni talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; toplam 8.994,24 TL alacağın 4.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek yasal faiz işletilerek, ıslah edilen tutar olan 4.994,24 TL’sinin de ıslah tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek yasal faiz işletilerek davacı müvekkiline verilmesi talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının davasını HMK 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak açtığını, davanın nitelik itibariyle ticari dava olduğunu bu nedenli görevli mahkemelerin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, teminat mektubunun gayri nakdi kredi olduğunu, nakit karşılığı olsa bile belirsiz süreli bir teminat mektubunun bedeline faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, davacının vadeli hesabının yenilenmesi için talimatının da bulunmadığını, davacı lehine hazırlanan mektupların belirsiz süreli olduğunu her an tanzim edilebilecek nitelikte olduğunu, müvekkili bankanın davacının talebi üzerine vadeli hesap açtığını ancak vade tarihinde vadeli hesabın yenilenmesi talebinde bulunmaması sebebiyle vadeli hesabı yenilemediğini, vadesi biten hesabı yenileme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının 2014 yılında 662,80 TL ve 2015 yılında 2.039,55 TL faiz geliri elde ettiğini, tacir olan davacının hesaplarını takip edebilecek ehliyete sahip olduğunu, davacının muhasebecisinin dönem dönem tüm hesap dökümlerini müvekkili bankadan aldığını, vadesiz hesap bakiyesini görebildiğini beyanla davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 03/04/2019 tarih 2016/1211 Esas 2019/327 Karar sayılı kararında; “…Taraf itirazlarını karşılar, ayrıntılı ve irdeleyici, hüküm kurmaya elverişli ve ilk raporla uyumlu bu raporda; banka nezdindeki hesap hareketlerine ilişkin ekstre incelenmesi neticesinde, davacı tarafından 14.11.2013 tarih, … mektup no.lu, kesin ve süresiz teminat mektubu teminatı için 71.250,00-TL davalı Bankaca vadeli mevduat hesabına yatırıldığı, 5 ay süresince her vade bitiş tarihinde vadeli hesabın temdit edildiği görüldüğünü, taraflar arasında, teminat olarak rehin alman mevduat tutarına faiz işletileceğine dair mutabakat oluştuğu, davalı Banka tarafından ilk 5 ayı takip eden vade bitiş tarihlerinde, müşteri talimatı aranmaksızın vadeli mevduat hesabının anapara tutarı üzerinden aynı vade şartlarında temdit edilmesi gerektiği, 57.000 TL tutarındaki dökümü yapılan hesap hareketlerinin incelenmesinde 04.12.2014-10.04.2015 tarihleri arasında O/N faiz oranlan üzerinden faiz tahakkuku yapıldığı, 10.04.2015 tarihinden sonra ise vadeli faiz oranları üzerinden, faizi de ana paraya ekleyerek tahakkukları gerçekleştirdiğinin tespit edildiği, davacı tarafından 11.07.2014 tarih, … mektup no.lu, 57.250,00-TL bedelli, kesin ve süresiz teminat mektubu teminatı için yatırılan 57.250 TL rehinli mevduat tutarının da vadeli mevduat olarak değerlendirilmesi ve vade bitiş tarihlerinde müşteri talimatı aranmaksızın vadeli mevduat hesabımn anapara tutarı üzerinden aynı vade şartlarında temdit edilmesi gerektiği, 10.04.2015-15.05.2015 tarihinden sonra davalı bankaca hesabın vadeli hesaba dönüştürülerek faiz tahakkuk ettirilmesi, hesabın vadeli nitelikte olduğu ve taraflar arasında mutabakat oluştuğu, taraflar arasında imzalanan mevduat rehni sözleşmesi’nin madde 1. Rehin Tesisi bölüm başlıklı b bendinde; “Rehin Alan, Borçlu’nun Temin Edilen Yükümlülükler’den herhangi birini ödeme veya ifade kısmen yahut tamamen temerrüde düşmesi ve/veya Temin Edilen Yükümlülükleri herhangi bir surette ihlal etmesi durumunda yahut temerrüdün gerçekleşebileceğine ilişkin emarelerin mevcut olması halinde, temin edilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için ilgili meblağları herhangi bir kazai hükme gerek bulunmaksızın Rehinli Mev-duat’tan kısmen veya tamamen, mümkünse önceden ve her halükarda işlemin gerçekleşmesini müteakip Rehin Yeren’e ve Borçlu’ya bildirimde bulunarak, mahsup edebileceğini”, sözleşmenin amir hükmü kapsamında, Teminat mektubu muhatabınca tazmin talebinde bulunulduğunda, (tazmin ile temerrüde düşüldüğünde) davalı bankanın rehinli mevduattan tazmin karşılığını mahsup yetkisi bulunduğu, davalı banka itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davacının faiz talebinin değerlendirmesinde; 5.565,11-TL tutannda net mevduat faizi tahakkuk ettiği, 22.04.2014-01.04.2015 tarihleri arasındaki dönem içinde açılan O/N mevduat hesapları kapsamında tahakkuk eden 63,13-TL net faiz tutarının tahakkuk edecek 5.565,11 TL net mevduat faizi tutanndan mahsup edilmesi sonucu davalı banka tarafından ödenmesi gereken 5.501,98-TL net faiz alacağı bulunduğu tespit edildiği, 57.250,00-TL rehinli mevduat tutarı için 11.07.2014-10.04.2015 (O/N son faiz tahakkuk) dönemi İçin net mevduat faizi hesaplaması yapıldığında; 3.548,70-TL tutarında net mevduat faizi tahakkuk ettiği, 11.07.2014-10.04.2015 tarihleri arasındaki dönem içinde açılan O/N mevduat hesaplan kapsamında tahakkuk eden 56,44-TL net faiz tutarının tahakkuk edecek 3.548,70-TL net mevduat faizi tutarından mahsup edilmesi sonucu davalı banka tarafından ödenmesi gereken 3.492,26-TL net faiz alacağı bulunduğu tespit edildiği, ödenmesi gereken toplam net mevduat faizi tutarının 5.501,98+3.492,26 = 8.994,24-TL olarak hesaplandığı, bu miktarın ilk raporla da uyumlu olduğu anlaşılarak davacı tarafça yasal faiz talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davanın kabulü ile 4.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle 4.994,24 TL nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte toplam 8.994,24 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkeme tarafından davacının ıslah ettiği tutarın zamanaşımına uğradığı hususunun dikkate alınmadığını, davacı tarafından huzurdaki davada talep edilen 4.000 TL’nin, 4.499,24 TL ıslah edilerek 8.994,24 TL olarak talep edildiğini, davacının ıslah ettiği tutarın zamanaşımına uğradığını, dava konusu olan 4.000 TL ile birlikte ıslah edilen bu tutara ilişkin talebin reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerde davaya konu teminat mektubuna karşılık yatırılan bedellere faiz işletileceğine dair bir hüküm olmadığını, bu konuda herhangi bir bankacılık teamülünün de mevcut olmadığını, müşteri tarafından müvekkil bankaya bu konuda verilmiş yazılı bir talimat bulunmadığını, davaya konu mevduat hesaplarının müşterinin talimatıyla açıldığını, vadenin yenilenmesi işleminin her vade bitiminde yine müşterinin talimatıyla yapıldığını, müşteri tarafından bu konuda 5 ay süresince talimat verilip sonrasında verilmediğini, davacı tarafından talep edilen 4.000 TL’nin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, dava dilekçesinde davaya konu alacağın hukuki sebebi belirtilmese de taraflar arasındaki sözleşmede dava konusuna ilişkin hüküm bulunmadığı hususu dikkate alındığında, davacının talebinin sebepsiz zenginleşme ve haksız fiil kapsamında olduğunu, davaya konu olan nakit karşılıklı 14.11.2013 tarihli, 71.250 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubuna bağlı oluşan mevduat hesabı işlemlerine ilişkin olarak 22.04.2014 tarihinden 20.11.2014 tarihine kadar faiz işletilmediğinin iddia edildiğini, davaya konu olan nakit karşılıklı 11.07.2014 tarihli, 57.250 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubuna bağlı oluşan mevduat hesabı işlemlerine ilişkin olarak 11.07.2014 tarihinden 10.04.2015 tarihine kadar faiz işletilmediğinin iddia edildiğini, buna göre 14.11.2013 tarihli teminat mektubuna bağlı oluşan mevduat hesabına ilişkin alacak taleplerinin 20.11.2016, 11.07.2014 tarihli teminat mektubuna bağlı oluşan mevduat hesabına ilişkin alacak taleplerinin 10.04.2017 tarihinde zamanaşımına uğradığını, yerel mahkemece davacı tarafın ıslah ettiği tutarın zamanaşımına uğradığı hususunun dikkate alınmadığını, yerel mahkemece davaya konu teminat mektuplarına karşılık yatırılan tutarlara ilişkin vadeli hesaba yatırılacağı dolayısıyla faiz işletileceğine dair taraflar arasındaki kredi ve mevduat rehin sözleşmelerinde hüküm bulunmadığı hususunun dikkate alınmadığını, müvekkili banka ile davacı arasında 14.11.2013 tarihinde … numaralı Genel Kredi Sözleşmesi ile aynı tarihte bu sözleşmenin eki kapsamında 100.000 TL kredi limitli Cari Kredi Hesap Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacının 14.11.2013 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına sunmak için müvekkili bankadan teminat mektubu talebinde bulunduğunu ve işbu teminat mektubu kapsamında, 14.11.2013 tarihinde Mevduat Rehni Sözleşmesi imzalandığını, davaya konu mevduat hesaplarının müşterinin talimatıyla açıldığını, vadenin yenilenmesi işleminin her vade bitiminde yine müşterinin talimatıyla yapıldığını, davacının vadeli hesabına mevduatın yenilenmesine dair bir talimat bulunmadan müvekkili bankanın vadesi biten hesabı yenileme yükümlülüğünün bulunmadığını, vadeli mevduat sürelerinin TC Merkez Bankası’nca belirlendiğini, bankalarca 1 aya kadar (1 ay dahil), 3 aya kadar (3 ay dahil), 6 aya kadar (6 ay dahil) ve 1 yıla kadar vadeli ve 1 yıl ve daha uzun vadeli (1 ay, 3 ay, 6 ay ve yıllık faiz ödemeli) olarak mevduat hesabı açılabildiğini, vadeli hesapların vadesi sonunda yenilenmesinin ( temdit edilmesi) vade sonunda müşterinin talimatı ile veya hesap cüzdanı ile müracaat etmesi halinde yapıldığını, müşterinin talimat veya müracaatının bulunmaması halinde vadeli mevduat hesaplarının faizli bakiyelerine vade sonundan itibaren vadesiz mevduat faizi uygulanabildiğini, davacının vade bitiminde müvekkili banka şubesini arayıp yenileme talimatında bulunmadığını, şube çalışanlarının telefonlarına cevap vermediğini dolayısıyla şifahi talimatı alınamadığından temdit işleminin yapılamadığını, davacının … no’lu mevduat hesabı incelendiğinde, 22.04.2014 tarihinden 10.04.2015 tarihine kadar hiçbir işlem yapmadığının görüldüğünü, bu tarih itibariyle 57.000 TL tutarlı vadeli hesap açtığını, Nisan 2015’den Temmuz 2015’e kadar aylık, Temmuz 2015’den günümüze kadar 3 aylık faizlerle hesabını yenileyip faiz elde ettiğini, 14.11.2013 tarihinde açmış olduğu vadeli mevduat hesabını 5 ay boyunca yenilediğini, 22.04.2014 tarihi itibariyle yenilemediğini, böylelikle 360 no’lu vadeli hesabında bakiyenin 0 olarak kaldığını, müşterinin mevduat hesabına daha önce faiz işletilmesinin, müşterinin talimatı olmaksızın hesabının aynı vade şartlarında temdit edilmesi hususunda mutabık kalındığını göstermediğini, mevzuat hükümlerine göre müvekkili bankanın vadesi biten hesabı temdit etme yükümlülüğü bulunmadığı gibi, bu konuda bankacılık teamülünün de bulunmadığını, mevzuat hükümlerine göre müşterinin talimatı olmaksızın müvekkili bankanın vadesi biten hesabı resen yenileme yükümlülüğünün bulunmadığını, Türkiye Bankalar Birliği’nin Tebliğ No : 780 tarih 2.6.1983 İlgi: 30.12.1983 tarih ve 756 sayılı tebliğinde de bu hususun düzenlendiğini, vadeli hesap vade süresi dolunca temdit edilmediğinde vadesiz hesaba dönüştüğünü, Bankacılık Kanunu ve diğer yasal mevzuat tetkik edildiğinde, müvekkili davacının vade süresi dolunca yenilemeye ilişkin bir talimat olmadığında, vadeli mevduat hesabını yenilemesi gerektiğine dair bir hüküm bulunmadığını, davacının, davaya konu hesaplara ilişkin talimat verilmesi gerektiğini ve davaya konu mevduata faiz işletilmediğini bildiğini, davacının müvekkili bankaya duyduğu husumet nedeniyle hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde işbu davayı ikame ettiğini, 2014 Nisan ve Temmuz tarihinden dava tarihine kadar dava konusu ile ilgili davalı bankaya hiçbir başvuru ve talepte bulunmadığını, davacı bir tacir olup, hesaplarında tasarruf ve takip edebilecek ehliyete sahip olduğunu, dava konusu olayda davalı bankanın hiçbir kusuru ve yükümlülüğünün olmadığını, davacının, müşteri hesabına geçen POS’ları sürekli olarak bankaya gelip cüzdan işleterek aldığını, bu süre zarfında bu hesabının vadesizde kaldığını bilmiyor olmasının düşünülemeyeceğini, ayrıca muhasebecisinin de dönem dönem tüm hesap dökümlerini davalı bankadan aldığını, vadesiz hesap bakiyesini görebildiğini, işbu davanın TMK’nın 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, reddi gerektiğini, yerel mahkemece denetime elverişli olmayan, hukuki dayanaktan yoksun bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulduğunu, ikinci bilirkişi raporunda itirazlarının karşılanmadığını, bilirkişi raporunda davaya konu hesabın vadeli hesaba dönüştüğü ve taraflar arasında bu konuda mutabakat olduğu iddia edilirken taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinden hiçbirine yer verilmediğini, mevzuat hükümlerinden hiçbirine dayanılmadığını ve bankacılık teamüllerine atıf yapılmadığını, her iki bilirkişi raporunda hiçbir sözleşme hükmü, hiçbir hukuki dayanak ve ticari teamül nazara alınmadan afaki değerlendirmeler yapıldığını beyanla yerel mahkemece verilen 2016/1211 E. , 2019/327 K. sayılı kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, vadeli mevduat hesabının vadesiz mevduat hesabına dönüştürülmesi ve vadeli olarak açılması gereken hesabın vadesiz olarak açılması nedeniyle mahrum kalındığı iddia edilen faiz alacağının tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında imzalanan 14.11.2013 ve 13.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmelerine istinaden davalı banka tarafından davacıya 14.11.2013 tarihli-71.250 TL bedelli ve 11.07.2014 tarihli-57.250 TL bedelli teminat mektuplarının verildiği, verilen teminat mektuplarına bağlı olarak 14.11.2013 ve 11.07.2014 tarihli mevduat rehni sözleşmelerinin imzalandığı, davacı tarafından teminat mektuplarının bedellerinin davalı banka nezdindeki mevduat hesaplarına yatırıldığı, 71.250 TL bedelin yatırıldığı mevduat hesabının vadeli olarak açıldığı, 5 ay boyunca faiz işletildiği, 5 aydan sonra O/N vadeli hesaba çevrildiği, 57.250 TL bedelin yatırıldığı hesabın ise O/N vadeli hesap olarak açıldığı, 10.04.2015 tarihinden itibaren ise vadeli mevduat hesabına çevrilerek faiz işletildiği, taraflar arasında imzalanan mevduat rehni sözleşmelerinde hesapların vadeli/vadesiz olacağına dair herhangi bir hüküm olmadığı anlaşılmaktadır. Vade bitiminde vadeli hesapların yenilenmesi hususunda banka ile mudi arasında bir mutabakat varsa ona göre yenileme işlemi yapılır. Bu mutabakat mudinin yazılı talimatı ile ya da hesap cüzdanına hesabın aynı vade ile yenileneceğini ifade eden bir ibare konulması ile sağlanır. Önceki hesabın vade bitim tarihi yeni hesabın valörüdür. Somut davada, davacı tarafından taraflar arasında vadenin yenileneceğine dair yazılı bir mutabakat sunulmamış ise de, davalı banka tarafından 71.250 TL bedelli teminat mektubuna bağlı vadeli hesabı 5 ay boyunca yenilendiği, bu 5 aylık süre içerisinde de davacının yazılı bir talimatının olmadığı, davacı tarafından her ay sözlü olarak talimat verildiğinin de ispat edilemediği, dolayısıyla taraflar arasında uygulama ile fiili bir mutabakatın oluştuğu, davalının söz konusu mutabakata aykırı olarak davacının talebi olmaksızın hesabı O/N vadeli hesaba çeviremeyeceği, yine taraflar arasında ilk teminat mektubu bedeline bağlı mevduat hesabının vadeli olarak açılması nedeniyle sonraki teminat mektubu bedeline bağlı hesabın da taraflar arasında oluşan mutabakata uygun olarak vadeli olarak açılması gerektiği, bu nedenle davacının faiz gelirinden mahrum kaldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, bankacılık uygulamalarındaki genel teamüle göre vadeli hesapların vadelerinde tasarruf sahibinin aksi bir talimatı olmadığı sürece otomatik olarak ve aynı şartlarda yenilendiği beyan edilerek davacının uğradığı faiz gelirinin hesaplandığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, dava açılması ile zamanaşının kesildiği, kaldı ki davacının zararını ancak bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ile öğrendiği, bu nedenle ıslah tarihi itibariyle ıslah edilen miktar yönünden de zamanaşımının geçmediği, Mahkemece denetlenebilir bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, davalının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 614,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 153,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 460,80 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.