Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1870 E. 2021/61 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1870
KARAR NO: 2021/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020 ( İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine İlişkin Karar )
DOSYA NUMARASI: 2020/562 D.İş – 2020/575 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 25/01/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili 28/10/2020 tarihli dilekçesi ile; müvekkili ile davalı karşı taraf arasında 26/09/2017 tarihinde 01/09/2017-31/08/2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere karşı tarafın oluklu mukavva üretim tesisinden çıkan üretim artığı tehlikesiz atık kağıtlarının müvekkili şirkete satılması konusunda sözleşme akdedildiğini, sözleşmeyi alıcı sıfatıyla imzalayan … A.Ş.’nin 02.01.2019 tarihinde … Anonim Şirketi ile TTK md. 136 vd. uyarınca birleştiğini, birleşme neticesinde …’ın, …’in külli halefi haline geldiğini, takiben, …’ın unvanının … A.Ş. (‘’…’’) olarak değiştirildiğini, sözleşmenin tarafı ve teslim edilen ekipmanların malikinin de … olduğunu, taraflar arasında akdedilen anılan sözleşme gereğince müvekkili şirketin taahhüt ettiği şekilde mülkiyeti kendisine ait olan ekipmanlardan oluşan hava yolu ile toplama hattının ve süreçte … talebi ile diğer ekipmanların … tesisine kurulumunu sağladığını, ekipmanların …’a sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi şartıyla ve sözleşme süresince kullanılması amacıyla “ariyet amacı ile” teslim edildiğini, … tarafından sözleşmeden kaynaklı yükümlülükler yerine getirilmemiş olduğundan sözleşmenin müvekkili şirketçe haklı sebeple feshedildiğini, tüm ihtarlara rağmen ekipmanların iade edilmediğini, … tarafından gönderilen Antalya … Noterliği’nin 08.06.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde ve gerçeğe aykırı iddialarla bir kısım ekipmanın iade edildiğinin iddia edildiğini, … tarafından malların iade edilmemesi sebebi ile delil tespiti amacı ile müvekkil şirketçe Antalya 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/44 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, anılan dosya çerçevesinde yapılan keşif doğrultusunda hazırlanan tespit raporu ile de müvekkilince teslim edilen ekipmanların …’da olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin dava konusu edeceği ekipmanların karşı tarafça kaçırılması söz konusu olabileceğinden hakkın elde edilmesinin imkansız olacağını, dava lehine sonuçlansa dahi müvekkili şirketin hakkını alamayacağını belirterek, öncelikle teminatsız olarak mahkemece aksi kanaatte olunması halinde uygun görülecek teminat karşılığında müvekkili şirketin hakkının derhal korunması zorunlu olduğundan, Antalya 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/44 Değişik İş dosyasından yaptırılan tespite konu olan; ( -Kağıt aktarma fan sistemi ve sisteme ait boruma – 7 metre uzunluğunda 80 cm eninde 10 mm kalınlığında kauçuk çavuş bant (redüktörlü 3 kwa motor – 7 metre uzunluğunda 100 cm eninde 10 mmkalınlığında kauçuk bant (redüktörlü 3 kwa motor) – 1 adet sundurma çatı 4m X 6m, 1 adet yanları kapalı çatı 5m X 6m – 2 adet atık taşıma arabası hakkında devir, temlik, bağış, haciz, satış, rehnin önlenmesine, ekipmanların herhangi bir şekilde elden çıkarılmasının, sökülmesinin önlenmesine, ekipmanların halihazırda bulunduğu adres olan Antalya ili, Döşemealtı İlçesi, … Bölgesi, … Mahallesi, … Cadde, no:…’te olduğu gibi ve hasarsız şekilde muhafazasına ilişkin gerekli önlemlerin alınmasına, mümkün olduğu halde ekipmanların sökülerek yeddiemin deposuna teslimine, durumun koşul ve özelliklerine göre ekipmanların korunması ve elden çıkarılmasının önlenmesine ilişkin bu önlemlerin mahalde İcra Müdürlüğü tarafından tayin ve takdir edilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/11/2020 tarih ve 2020/562 D.İş – 2020/575 Karar sayılı kararı ile; ” Talep, 6100 sayılı HMK 389 vd. maddelerine dayalı ihtiyati tedbire ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 389/1 maddesine göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesi yer almakta olup, HMK’nun 390/3. Maddesinde ise “Tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemesi yer almaktadır. İhtiyati tedbir talep dilekçesi ve ekli belgeler incelendiğinde davacı tarafın iddiasını yaklaşık ispat derecesinde ispat edemediği, tedbir talebinin konusu yargılamayı gerektirmekte olup ancak yargılama sonucunda taraf delillerinin toplanmasıyla belirlenebileceğinden bu aşamada yasal koşulları oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararın, hukuka aykırı olup karşı tarafın tedbir talep edilen ekipmanları elden çıkarması halinde müvekkili şirketin hakkını almasının olağanüstü şekilde zorlaşacağını, mahkemece uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş ise de, ihtiyati tedbirin amacının mevcut duruda değişiklik olması halinde hakkı elde edilmesinin zorlaşması veya imkansız hale gelmesini önlenmek olduğunu, mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini, delil tespiti raporunun dahi kendilerine 19 Ekim 2020′ de tebliğ edildiğini, müvekkili şirkete ait olduğu Antalya 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2020/44 D. İş sayılı dosyası ile tespit edilen malların teslimi ve/veya malların bedellerinin tahsili talepli olarak eda davası açılacağını, Açacakları eda davasının öncesinde, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca arabulucuya başvurunun dava şartı olduğunu, bu süreçte kötü niyetli ve haksız şekilde ekipmanları kullanan …’ın, malları 3. kişiye devretme ya da başka herhangi bir şekilde ekipmanların bulunduğu tesisten uzaklaştırma imkan ve ihtimali bulunduğunu, Eda davası öncesinde zorunlu arabuluculuk için başvuruda bulunulduğunu ve sürecin işletilmeye başlandığını, arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlanması ve sonrasında eda davası açılma ihtimali mevcut olduğunu, hal böyle iken Mahkemece taleplerinin yargılamayı gerektirmesinden bahisle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Arabuluculuk sürecinin tamamlanması, eda davası açılması ve bu dava kapsamında ekipmanlara ilişkin tedbir taleplerinin neticelenmesine kadar geçen süre içerisinde taleplerine konu ekipmanların elden çıkarılabileceğini, mahkemece bu riskler göz önünde bulundurulmadan doğrudan ret kararı verildiğini, ekipmanların karşı taraf … tarafından elden çıkarılması halinde müvekkil şirketin ciddi hak kaybı yaşayacağını, Yerel Mahkemece tedbir taleplerinin yaklaşık ispat derecesinde ispat edemedikleri gerekçe gösterilerek red edilmiş ise de, ihtiyati tedbirin tüm şartlarının talepleri bakımından mevcut olduğunu, taleplerinin reddi kararının tamamen dosya üzerinden ve sunulan deliller yeterince irdelenmeksizin verildiğini, bu çerçevede tedbir talep ederken taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin gerek sözleşme, gerek teslim edilen ekipmanların faturaları, gerekse ihtarname ve tespit raporları ve sair tüm belgelerin yerel mahkemenin bilgilerine sunulmuş olduğunu, hal böyle iken yerel mahkemenin hakkın yaklaşık ispat derecesinde dahi ispatlanamamış olmasından bahisle taleplerinin reddine karar vermesinin açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Mevcut durumda; aleyhine tedbir talep edenin açık kötü niyeti karşısında, taraflar arasındaki sözleşmeye binaen karşı tarafa tevdi ve teslim edilen malların karşı tarafça devir, temlik, bağış veya başkaca herhangi bir şekilde elden çıkarmasının söz konusu olabileceğini ve müvekkil şirketin dava konusu edeceği malların karşı tarafça kaçırılması söz konusu olabileceğinden hakkın elde edilmesinin imkansız olacağını, dava lehine sonuçlansa dahi müvekkil şirketin hakkını alamayacağını, bu durumda yerel mahkemece haksız olarak taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/562 D.İş ve 2020/575 Karar sayılı kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi ile, işbu tedbir taleplerine konu ekipmanlar hakkında öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaatte olunması halinde uygun görülecek teminat karşılığında; talepleri gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde, “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” HMK.’nın 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Özel Şartlar” başlıklı 1. maddesinde ” Alıcı, satıcının tesisine kurmuş olduğu hattı; satıcıdan aldığı atıkların toplam miktarı 2.000 tona ulaştığında, bedelsiz olarak satıcıya devretmeyi kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesinin yer aldığı, talep dilekçesi ekinde tarafların karşılıklı ihtarnameleri dosyaya ibraz edilmiş olup, karşı tarafça gönderilen cevabi ihtarnamede, sözleşme şartlarındaki yükümlülüklerini fazlasıyla yerine getirmelerine rağmen, aynı yükümlülükleri … AŞ’nin yerine getirmediği, uygulanan fiyat farklarından dolayı karşı taraf şirketin alacağının bulunduğunun beyan edildiği görülmektedir. İhtiyati tedbir talep eden tarafça ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği yargılamayı gerektirdiği, talep dilekçesi ekindeki delillere göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, talep eden tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,9.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/01/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.